Oğlumun yemin töreni için Manisa'ya gitmeye niyetlenmiştik. Babam da torunun bu özel gününde bulunmak için çok hevesli görünüyordu. Nihayetinde birlikte gitmeye karar verdik; fakat ilaç kullanmayı sevmediğinden iyileşmesi uzun süren öksürüğünden mi yoksa dizlerinden dolayı yürümekte zorlanan 60 yıllık kader arkadaşını yalnız bırakmamaktan mı bilmem(Bence ikincisi) vazgeçmişti. Çok ısrar etmeme ragmen" mesafenin çok uzun olduğu ve çok yorulacağını, dayanamayacağını" öne sürerek vazgeçmişti. Onu son görüşüm olacakmış, bilememişim.
Beş gün sonra bir gece vakti evimize girdik. Ertesi gün,
trafik kazasında vefat eden köylümüz bir gencin cenaze namazına gitmek için evden çıktım. 5000 Evler Merkez Camisinin önünde park yeri bulamadığım için bir üst sokağa bırakıp otomobilimi camiye yöneldim. Caminin önüne geldiğimde telefonum çaldı. Arayan kuzenimdi. "Nerdesin hocam,dayım rahatsızlandı,hemen camiye gel " dedi telaşla.
Koşarak camiye girdiğimde 112 acilin görevlileri babama müdahale ediyordu etmesine;ama babamı gördüğümde ruhunu teslim ettiğini anlamıştım. İmam efendinin arkasında saf tutmuş, Kuran dinlerken kriz gelmiş ve ruhunu oracıkta teslim etmişti. Yine de bir ümitle hastaneye götürdük ambülansla. Doktorlar yarım saat kadar onu hayata döndürmek için uğraştılar; ama nafile.. Onu kaybetmiştik, gayrısı......
Herkes babasını sever; ama benimki bir başka sevgiydi..Baba-oğul değil abi-kardeş gibiydik.Başkalarıyla konuşmaktan çekindiğimiz her derdimizi paylaşırdık
Derviş gibi değil dervişti benim babam.
Kendisi için değil hep başkaları için yaşadı.
Kimseyi kırmak istemezdi, herkesin yardımına koşardı bizim itirazlarımıza rağmen. Ola ki yardıma çağrıldığında hastalık veya vakit darlığından gidememişse" acaba bana darılmış mıdır?" diye kendi kendini yer, bir vesileyle o kişinin mutlaka gönlünü almaya çalışırdı. Kendisi herkesin yardımına koşar; ama o işi olduğunda kimseyi çağıramazdı, ''çalıştığımı görüyorlar kendileri gelsin'' diye düşünürdü. Bu yüzden de kendi işini genelde kendi yapmak zorunda kalırdı.
Mahçup ve çekingen bir ruhu vardı. Biz dahil, kimseye zahmet vermek istemezdi, vermezdi de. Susadığı zaman su istemez, kalkar kendisi almaya çalışırdı.
Asla "acıktım" demez, ölse, mutfağa girip bir şeyler yemezdi. Önüne getirirseniz yer; getirmezseniz öylece beklerdi.
Kalbinin iyiliği yüzüne mi vururdu bilmem, hiç tanımadığı insanlar (kadın-erkek fark etmez) ona dertlerini anlatır, onun nasihatlarını dinler, kendi hayatlarına buna göre yön verirlerdi.
İnsanlara zahmet vermemek için kılı kırk yaran babam, aynı hassasiyeti hayvanlar için de gösterirdi. Evin içinde vızır vızır uçuşan sinekleri öldürmeye kıyamaz" onların da canı var, onları da Allah yaratmış." diyerek pencereyi açar, dışarı salıverirdi. Yine tarlayı bel'le kazarken solucana rastlasa ona kıyamaz, bel'in ucuyla alır toprağın üzerine koyuverirdi. Keza bahçede, tarlada rastladığı yılanların bile kaçmasına izin verirdi aynı sebeple.
Başkalarının "pistir, bit-pire vardır, üzerimize,evimize sıçrar'' diye köşe bucak kaçtığı, hemen hemen her köyde bulunan masumları eve alır; onların saçlarını, sakallarını traş eder, banyoda güzelce yıkardı. Sonra da yine başkalarının aklından bile geçiremediği bir şeyi yapar, bu garibanlarla aynı tabaktan hiç kibirlenmeden, çekinmeden, iğrenmeden(!) yemek yerdi. Onlarla çay içer, sohbet ederdi.
Ne olursa olsun kimseye küsmezdi. Akraba, komşu, arkadaş, baba dostlarını hiç ihmal etmez, rutin aralıklarla müsaitse evlerinde ziyaret ederdi, değilse telefonla arar halini-hatrını sorardı mutlaka. Defalarca ziyaret ettiği halde evine gelmeyenlere bile, bizim " Baba sen kaç kere gittin bir defa bile senin evine gelmedi, niye gidiyorsun,sen de gitme" itirazlarımıza kulak asmaz " Gelene kapımız açık oğlum,"der, bizi dinlemez, yine giderdi.
Her misafir, onun için saygıdeğer bir Tanrı misafiriydi,tanıyıp tanımaması da mühim değildi. Büyük insan ya da çocuk olması değişmezdi onun için. Elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışır, imkanı neyse ona göre ikramlarda bulunur, hoş sohbetiyle bazen gönülleri hoş eder, bazen de nasihat ederdi. Devamlı kapıya en yakın yerde oturmak isterdi, misafir bir şey isterse hemen getirivereyim düşüncesiyle. Gelenler, mutlu ve huzurlu bir şekilde ayrılırdı yanından. Ayrılma vakti geldiğinde onlara kapıya kadar eşlik eder, çok kez de bizim'' Baba, hava çok soğuk, üşürsün'' ikazlarımıza rağmen ceketini giyer, misafirleri arabalarına bindirip öyle uğurlardı,bizi de... Bunu sadece büyüklere değil, çocuklara da yapardı.'' Onlar çocuk, zaten anlamaz, gerek yok, kendileri giderler'' desek de ''misafirin büyüğü, küçüğü olmaz oğlum, hepsi aynı, ben babamdan öyle gördüm'' der kapıya kadar çıkar, onları öyle uğurlardı.
Derviş gibi yaşadı, öyle de hayata veda etti. Her zaman (köyümüzün büyüklerinden olan) Mahir Amca'ya özenir'' Keşke ben de onun gibi camide ölebilsem, inşaallah Rabbim bana da nasip eder." diye dua ederdi ve Cenabı Hakk da onun duasına icabet etti. Nasıl yaşadıysa öyle öldü yani..İnanıyorum ki nasıl öldüyse de öyle dirilecek. Peygamberimizin(sav)müjdesi böyle. Başka türlüsü olur mu hiç?
O yaşarken kimseyi incitmezdi, umuyorum ki Rabbim de onun incinmesine izin vermeyecek.
O yaşarken kimseye zahmet vermek istemezdi, Rabbim de ona zahmet vermeyecek.
O herkesin yardımına koşardı, Rabbim de ona yardım edecek, hesap vermesini kolaylaştıracak eminim.
Biz ondan razıydık, Rabbim de ondan razı olsun. MEKANINI CENNET, MAKAMINI ÂLİ EYLESİN. PEYGAMBER EFENDİMİZE(SAV)KOMŞU,EVLİYALARLA HAŞREYLESİN.
Amin...
ALLAH C.C rahmeti ve merhameti ile muamele eylesin ALLAH sizlerede sabru cemil ihsan eylesin Metin hocam ALLAH cümle ve cümlemize hayırlarla yaşayıp hayırlı bir şekilde ölmeyi nasip etsin
Allah razı olsun;rabbim tüm geçmişlerimize rahmetiyle muamele etsin ..
Allah razı olsun kardeşim,duan tüm geçmişlerimize olsun inşaallah..
Allah razı olsun kardeşim,duan tüm geçmişlerimize olsun inşaallah..
Allah razı olsun kardeşim,duan tüm geçmişlerimize olsun inşaallah..
Allah razı olsun kardeşim,duan tüm geçmişlerimize olsun inşaallah..
Amin Allah'ım herkese hayırlı ömürler hayırlı ölümler nasip etsin inşallah.. Allah'ım çıkmış olduğu ebedi yolculuk ta yardımcı olur inşallah