Resûlullah (sav), ümmetine yapmış olduğu nasihatlerin birisinde şöyle buyurmuştur: "Allah'ın bir kuldan yüz çevirdiğine dair kanıt, o kulun boş şeylerle uğraşıyor olmasıdır. Bir kimsenin, ömrünün herhangi bir saatini yaratılış gayesi dışında geçirmiş olması, o kişinin nedâmet içinde mutsuz ve huzursuz olmasının en büyük nedenidir.
İnsanın yaratılış gayesi, Allah’ın emir ve yasaklarına mutlak manada itaat anlamına gelen ibadettir.
İnsanların hayatta neyi, niçin yaptığı çok önemlidir. Kişi her şeyden önce yaratılış amacının bilincinde olmalıdır. Çünkü kendi yaratılış amacını idrak edemeyen insanlar anlamlı yaşayamazlar. Kur’an, insanları yaratılışın amacı ve gayesi hakkında düşünmeye sevk eder. Hayatta hiçbir şey boşuna yaratılmamıştır. Her yaratılmış olan varlığın bir yaratılış gayesi vardır. İnsanın yaratılış gayesi de hayatta yalnızca Allah'a kulluk etmesidir. Bu konu, ayette şöyle belirtilir: "Ben, cinleri ve insanları yalnızca bana ibadet etsinler diye yarattım. "(Zariyat 56)
"Ey insanlar! Allah'ın vaadi vuku bulacaktır. O halde, sakın dünya hayatı sizi aldatmasın".(Fatır suresi 5) İnsanın yaratılış gayesi, onun dünya zevkleri, varlıkları ve güçleri karşısında nasıl davranacağını imtihan etmek, denemektir. “O ki, hanginizin daha güzel davranacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratmıştır. O, mutlak galiptir, çok bağışlayıcıdır” (Mülk suresi:2)
Modern zaman insanı acaba neden mutlu olamıyor? Kendini sürekli boşlukta ve bunalımda hissediyor? Çünkü, bilinçaltındaki tüm sorulara kendi kısır düşünce dünyasında cevap bulamıyor. İnsanın gerçek anlamda mutlu olamama sebebi yaratılış gayesi üzerinde durmamasıdır. Meseleler karşısında önce bilgi, anlayış ve yaklaşım şeklini gözden geçirmesi gerekir. Özellikle doğru algılanmamış ya da doğru zannedilen yanlış kurallar ve kavramlar insanı körleştirir, köleleştirir, manen köreltir, huzur ve mutluluğa açılan kapıyı kapatır.
Hayvanâtın bile bir yaratılış gayesi vardır. Her biri o gaye istikametinde huzurla yaşar. "İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır!" (el-Kıyâme, 36)
İnsanlığın yaratılış gayelerinden biri de yeryüzünü imar etmektir. (Hûd, 61) Bu aslında bir çeşit ibadettir. İnsanın yaratılış gayesi ibadet etmek olduğuna göre ibadetsiz bir hayatın huzur vermesi mümkün değildir. Allah'ın huzurunda secde etmemek, kişiyi başkalarının önünde eğilmek zorunda kalmak gibi bir durum ile karşı karşıya bırakır.
Günümüz insanının en büyük sorunu gayesizliktir. Gaye gayreti gerektirir. Gayretsizliğimiz yüzünden gayesizliğin çukurunda kaybolan nesiller bu çağın en büyük günahı, Müslümanların en büyük vebâlidir. Amacı olmayan yaşamların anlamı da olmaz. Gayesi küçük olan insanlar, büyük olamazlar ve büyük idealleri taşıyamazlar.
İdealleri çökmüş, iddialarından vaz geçmiş insanların hayatta hiç bir değeri yoktur.
Hele hele bir işi bitirince hemen diğerine yönelmesi gereken, kıyametin kopuyor olduğunu görse bile elindeki fidanı dikmeye devam edecek olan Müslüman’ın gayesiz ve gayretsiz olmasını anlamak mümkün değildir.
Müslüman mücadeleye sonuç odaklı bakmaz. Sonuçları bizden daha iyi hesaplayan bir Allah olduğuna iman ve itimat eder.
İmkânlar çoğaldıkça, imanların zayıflaması. Gayretlerin azalması, görevinin ağır olduğunu bildiği halde hâlâ ağırdan almaya devam etmesi bir Müslüman için nasıl izah edilebilir?
Gaflet bulutlarını dağıtmak, Uyuşukluk, umursamazlık gibi bir nevi felç olmuşluk halinden kurtulmak, beynimizi ve kalbimizi şeytanın çalışma odası gibi kullanmasına müsaade etmemek ancak ulvi gayelere adanmışlıkla mümkündür.
‘Acelesi yok sonra yaparım’ düşüncesi İblisin uyuşturucu iğnesidir. Beden değil beyin tembelliği insanımızı canlı cenaze sendromuna sürüklemektedir.
Gayrete gelip yola çıkmayanlar, farkında olmadan yoldan çıkarlar.
Gayretsizlik ‘gayretullah’a dokunursa pişmanlık ve perişanlık kaçınılmaz olur.
Kabullenilmiş çaresizlikler, üretilmiş korkular atılamazsa kaybedenlerden olmak mukadder olur.
Durulmak için önce yorulmak gerekir. Başarıların arka mutfağında mutlaka ciddi emekler bulunur. Sadece emek verdiğiniz, çilesini çektiğiniz şeyler sizin olur. Tembellikle, tehir etmekle temenniler gerçekleşmez. ‘’İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır.’’(Necm, 39)
Sözün özü, insanın yaratılış gayesi, ALLÂH'ın kulu ve halifesi olarak varlık emanetine sahip çıkmaktır. Hayatın gayesi Cenab-ı Hakk'a bağlanmak ve O'nun sevgisini ve rızasını kazanmak için kendisine verilen emanete sadakat göstermektir. Ancak sadıklar, kendisinden emin olunan insanlar insanlığa emniyet, selam ve huzur getirebilirler. Varlığın emanetçisi olarak vazifemiz, varlığa sahip olmaya çalışmak değil, ona sahip çıkmaktır. Varlığa düşmanlık etmek yahut patronluk taslamak isteyenler, hem hayatın hem de varlığın anlamından uzakta bir yerlere savrulmuş ve neticede aldanmış olurlar.
Dünyamızı değiştirmeden dünyayı değiştirme mücadelemize hız vermek gerekir. Bilinmelidir ki işin sırrı, şifresi, yaratılış gayesi istikametinde gösterilecek gayrette gizlidir.
Rabbimiz’den dileğimiz odur ki; Bizi ne için yarattı ise onun için yaşatsın. Biz de ne için yaratıldığımızın idrâki ile onun için yaşama gayretinde olalım.
VE, bu istikamette RABBİMİZ yar ve yardımcımız olsun.
Hocam Gönül aydınlığımız olan dinimizin güzelliklerine sizin vesilenizle daha da idrak ediyoruz Mevlam sağlık afiyet nasip etsin Selam ederim bu vesile ile kalın salıcakla
Amin. Allah razı olsun hocam. Elinize, emeğinize sağlık.çok güzel bir yol çizmiş siniz.
Emeğinize sağlık hocam.
Hocam bu yazıları kitap haline getirmenin zamanı geldi artık.
Hocam bu yazıları kitap haline getirmenin zamanı geldi artık.
Aminn Aminn hocam
Bir defa insan hiçliğini bilecek. Yaratanında Yaşatmanında Yüce Allah olduğunu gerçek manada anlarsak tavrımız ona göre şekillenir. O zaman nasıl ve kime itaat edeceğimiz ortaya çıkar. Hocamız da bunu yazısında veciz bir şekilde kaleme almış
Güzel yazılarınıza bir yenisini eklediniz hocam. Allah ilminizi artırsın
Teşekkürler hocam saygılar.
Allah razı olsun
Çok önemli hatırlatmalar, çok harika teşhisler. Allah sizden razı olsun hocam
Kaleminize, kelamınıza, yüreğinize Allah güç ve kuvvet versin
Günümüz insanlarının çoğunun unuttuğu, belkide hiç farkında bile olmadığı gerçekler. Çok güzel bir hatırlatma olmuş. Kalaminize ve yüreğinize sağlık Mustafa ağabey.
Ayeti kerimelerin tefsiri kapsamındaki bu makalenizde cuk kalbe oturdu. Lakin zaman değişik..cağı ve insanı bir mikserde harmanlayan değiştiren suratsız bir yüze teslim edildiğinden eskisi kadar tesir göstermesi en büyük duamız. Varlığın, yokluğa terkettiği ınsanın asli değerlerinden kopuşu daha da hızlanacak. Yeni nurlu bir cağın başlaması belki bu enkazın içinden çıkacak Allahualem. Geceniz deminde olsun..selam.ve selametle
Günümüz insanlarının çoğunun unuttuğu, belkide hiç farkında bile olmadığı gerçekler. Çok güzel bir hatırlatma olmuş. Kalaminize ve yüreğinize sağlık.
Elinize kaleminize sağlık hocam. Rabbım bizleri rızasına muvafık ameller işleyebilmeyi ve ahirette karşılığını alabilmeyi nasib eylesin.
Yüreğinize kaleminize sağlık öğretmenim
Maşallah barekallah abime
Eyvallah hocam. Tespitlerin çok mükemmel
Maşallah hocam. Ne güzel ve ne düşündürücü yazı bunlar
Evet hocam cok guzel tespit selamlar saygilar
Bır yerde zarıyat suresi 56 ayetini tefsirını benı bilsinler dıye yarattım buyuruyor. Zaten melekler ibadet ediyorlardı. Ben gizli hazine ıdım Biinmekligımı istedim alem yarattım kendı suretımde adem yarattım. Bır insan bu aleme geldıgı zaman su 3 soruyu sorması lazım der nerden geldım nıcın geldim ve nereye gideceğim sorusunu. İnsanların mutlu ve huzurlu olamama sebebi aradıgı ve aradıkları seyın baskaseylerde aramasınıdır. Aslinda huzur kendındedjr.
Enfes bir yazı. bütün çıplaklığı ile halimizi anlatıyor
Kalemine sağlık hocam. gerçekten çok önemli bir konu
Teşekkür ederim elinize sağlık
Kaleminize sağlık hocam
Amin Başkanım. Ellerinize kaleminize sağlık.
Sevgili Hocam her konu bir kült doygunlugunda maşallah. Rabb'im kalemini yavaşlatmasın. Doyulmaz yazılar. Bunları mutlaka kitaplaştıralım. Selam ve saygılar.