Cihannüma Karabük Şubesi tarafından hafta sonu Safranbolu Öğretmenevinde düzenlenen “Yeni Türkiye ve Cumhurbaşkanlığı Sistemi” konulu konferansa Karabük Milletveklili Prof. Dr. Burhanettin Uysal, Safranbolu Belediye Başkanı Dr. Necdet Aksoy, Cihannüma Genel Merkez Yöneticisi Adnan Çelik ve Karabük’te kurulu bulunan 41 Sivil toplum Kuruluşunun temsilcileri katıldı.Toplantıda konuşan Kudret Bülbül konuşmasında şu ifadelere yer verdi.
Türkiye’de getirilmekte olan Cumhurbaşkanlığı sistemine duyulan ihtiyacı iyi anlamak için öncelikle hali hazırdaki sistemimizin ürettiği sorunlara değinmek gerekiyor.Osmanlı son döneminden günümüze, sahip olduğumuz rejimler değişse de, istikrarsızlık üreten nedenlerin değiştiği söylenemez. Bu durumu görmek için 20. Yüzyılın başından günümüze yaklaşık yüz yıllık bir süreç içerisinde karşılaştığımız olaylardan aklımıza gelenleri hatırlamamız bile yeterlidir.Hareket ordusunun İstanbul’a gelişi, 1913’teki Babı Ali Baskını, 71 Muhtırasında, 12 Eylül’de, 28 Şubatta, 27 Nisanda, 17-25 Aralık, 15 temmuz, medyanın, iş dünyasının ve aydınların bu uzun tarihsel süreç içinde genellikle hep negatif ve ülkenin hayrına olmayan tutumları.Yüzyıllık tarihsel süreç içerisindeki ilk bakışta akla gelen olaylar bile, karşı karşıya kaldığımız sorunların, kişiler partiler ve hatta rejimler üstü olduğunu ortaya koyuyor. Tarihsel sürece baktığımızda yaşanan yönetim krizlerinin ve istikrarsızlığın nedenleri, iç vesayet unsurları, siyasal ve yargısal sistemden kaynaklanan sorunlar, oligarşik bürokrasi ile bölgesel ve küresel aktörler olarak sıralanabilir.
Türkiyenin tarihi bir çok milletin tarihinden daha eskidir. Türkiye’de İlk kez 1950’de milletin seçtiği bir hükümet iktidara geldi. Bu iktidar ile milletin değerleriyle barışık bir hükümetin bu ülkeye neler verebileceği görüldü. Bu millet kendi haline bırakılınca ne yapabileceğini gösterince bir vesayet sistemi kurulması gerektiğine karar verildi. Bütün bunlarla birlikte milletten kaçırılan bir egemenlik sistemi kurulmuş oldu.Askeri vesayet bu ülkeye çok şey kaybettirdi, Yargısal vesayette de benzer şeyleri görüyoruz, bunlar millet adına karar veren ancak içinde millet olmayan yapılar. Aydın diye tanımlanan kişilerde bu ülkenin önünde en büyük engeldi.
Bu Anayasa ile Aslında Cumhurbaşkanı kendi önünü kesmiş oluyor94 yılda 65 hükümet kuruldu ortalama 1,5 yılda bir hükümet kurulmuş oluyor. Şu anda bile iktidar gücünü 40 milletvekiline borçlu olduğunu söyleyen Kudret Bülbül konuşmasını şöyle sürdürdü:Her dönemde Cumhurbaşkanı ile Başbakanlar arasında sorun yaşanmıştır. Bu gerginlik hayatımızın her alanını, evimizin içini bile etkilemektedir.Bugüne kadar iktidara gelenin kalış süresinin konulmuş olmaması sorun olmuştur, son dönemde buna bir sınır konuldu. Yeni Anayasa bunu kökten çözüyor, Yürütmeye sınır getiriyor en fazla 2 dönem Cumhurbaşkanı olunabiliyor bu doğru anlatılmıyor. Bu madde ile aslında Cumhurbaşkanı kendi önünü kesmiş oluyor.Yargımız kendini ideolojiye bağlı görüyor.Yargı kendini ideolojiye bağlı görüyor, hukuka adalete bağlı addetmiyor . Böyle bir yargının ülkenin önünü açacak kararlar vermesi mümkün değil. Yeni Anayasa bunu meclis eli ile çözüyor. Yargı üyeleri milletin seçtiği meclis tarafından seçilerek bu sorunda ortadan kalkmış olacak. Yeni Anaysa ile hükümet sorunu da ortadan kalkıyor seçilen 5 yıl için seçilmiş oluyor. Bütün bunlar vatandaşa iyi anlatılmalı CİHANNÜMA bu sürece destek veriyor.
Bugün yaşananlar son viraj gibi inşallah Türkiyenin önü açılmış olacak. Ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar Türkiye ebediyete kadar parçalanıp bölünmeyecektir.
Türkiye’de getirilmekte olan Cumhurbaşkanlığı sistemine duyulan ihtiyacı iyi anlamak için öncelikle hali hazırdaki sistemimizin ürettiği sorunlara değinmek gerekiyor.Osmanlı son döneminden günümüze, sahip olduğumuz rejimler değişse de, istikrarsızlık üreten nedenlerin değiştiği söylenemez. Bu durumu görmek için 20. Yüzyılın başından günümüze yaklaşık yüz yıllık bir süreç içerisinde karşılaştığımız olaylardan aklımıza gelenleri hatırlamamız bile yeterlidir.Hareket ordusunun İstanbul’a gelişi, 1913’teki Babı Ali Baskını, 71 Muhtırasında, 12 Eylül’de, 28 Şubatta, 27 Nisanda, 17-25 Aralık, 15 temmuz, medyanın, iş dünyasının ve aydınların bu uzun tarihsel süreç içinde genellikle hep negatif ve ülkenin hayrına olmayan tutumları.Yüzyıllık tarihsel süreç içerisindeki ilk bakışta akla gelen olaylar bile, karşı karşıya kaldığımız sorunların, kişiler partiler ve hatta rejimler üstü olduğunu ortaya koyuyor. Tarihsel sürece baktığımızda yaşanan yönetim krizlerinin ve istikrarsızlığın nedenleri, iç vesayet unsurları, siyasal ve yargısal sistemden kaynaklanan sorunlar, oligarşik bürokrasi ile bölgesel ve küresel aktörler olarak sıralanabilir.
Türkiyenin tarihi bir çok milletin tarihinden daha eskidir. Türkiye’de İlk kez 1950’de milletin seçtiği bir hükümet iktidara geldi. Bu iktidar ile milletin değerleriyle barışık bir hükümetin bu ülkeye neler verebileceği görüldü. Bu millet kendi haline bırakılınca ne yapabileceğini gösterince bir vesayet sistemi kurulması gerektiğine karar verildi. Bütün bunlarla birlikte milletten kaçırılan bir egemenlik sistemi kurulmuş oldu.Askeri vesayet bu ülkeye çok şey kaybettirdi, Yargısal vesayette de benzer şeyleri görüyoruz, bunlar millet adına karar veren ancak içinde millet olmayan yapılar. Aydın diye tanımlanan kişilerde bu ülkenin önünde en büyük engeldi.
Bu Anayasa ile Aslında Cumhurbaşkanı kendi önünü kesmiş oluyor94 yılda 65 hükümet kuruldu ortalama 1,5 yılda bir hükümet kurulmuş oluyor. Şu anda bile iktidar gücünü 40 milletvekiline borçlu olduğunu söyleyen Kudret Bülbül konuşmasını şöyle sürdürdü:Her dönemde Cumhurbaşkanı ile Başbakanlar arasında sorun yaşanmıştır. Bu gerginlik hayatımızın her alanını, evimizin içini bile etkilemektedir.Bugüne kadar iktidara gelenin kalış süresinin konulmuş olmaması sorun olmuştur, son dönemde buna bir sınır konuldu. Yeni Anayasa bunu kökten çözüyor, Yürütmeye sınır getiriyor en fazla 2 dönem Cumhurbaşkanı olunabiliyor bu doğru anlatılmıyor. Bu madde ile aslında Cumhurbaşkanı kendi önünü kesmiş oluyor.Yargımız kendini ideolojiye bağlı görüyor.Yargı kendini ideolojiye bağlı görüyor, hukuka adalete bağlı addetmiyor . Böyle bir yargının ülkenin önünü açacak kararlar vermesi mümkün değil. Yeni Anayasa bunu meclis eli ile çözüyor. Yargı üyeleri milletin seçtiği meclis tarafından seçilerek bu sorunda ortadan kalkmış olacak. Yeni Anaysa ile hükümet sorunu da ortadan kalkıyor seçilen 5 yıl için seçilmiş oluyor. Bütün bunlar vatandaşa iyi anlatılmalı CİHANNÜMA bu sürece destek veriyor.
Bugün yaşananlar son viraj gibi inşallah Türkiyenin önü açılmış olacak. Ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar Türkiye ebediyete kadar parçalanıp bölünmeyecektir.