SUMUD FİLOSU MENZİLİNE ULAŞAMASA DA AMACINA ULAŞTI
Sumud; direnç, sebat, kararlılık anlamlarına geliyor. Özellikle Filistin direniş kültüründe önemli bir kavram olan Sumud Filistinlilerin kendi topraklarında kalma, köklerinden kopmama, baskı ve işgale karşı günlük yaşamlarını sürdürme kararlılığını ifade ediyor. Sadece fiziki bir direnişi değil, aynı zamanda varoluşu, sabrı ve köklerine bağlı kalmayı simgeliyor.
Sumud bugün, dünyada adalet ve hakkaniyet arayanların Gazze sayesinde rotalarını İslam’a çevirdiği umuda dönüştü. Gazze yürekleri tutuşturdu, vicdanları ayağa kaldırdı. Dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen aktivistlerin insani duruşları gözlerimizi yaşarttı. Katılımcılar Gazze’ye öyle odaklandılar ki, dönmeyi içlerine sindiremeyecek derecede kararlıydılar. Limanlarda gemilere binemeyenler Tebük seferine, binek bulamadığı için geri kalan ve ağlayarak Resulullah’a gelen sahabelerin duruşunu hatırlattı bize. Ya Rabbi! Şayet şu Akdeniz’i aşacak gemiler bulabilseydik, Gazzeli çocukları yalnız bırakmayacaktık. Seferden geri kalmamızın hüznünü sana arz ediyor, Gazze’den özür diliyoruz. Allah’ım şahit ol, biz dönmek için gelmedik, sen bize yol göster tavırları umutları yeşerten cinstendi.
Gazze insanlığın vicdanını uyandırdı. Sumud’un neferleri bu sefer olmadıysa bir sonraki sefere diyorlar. Ya da Sumud denizde gemileri yürütürken, bizlerin de Hz. Nuh misali karada yeni gemiler inşa etmemiz ve gemileri karadan yürütmemiz gerekiyor düşüncesi hızla yayılıyor insanlık dünyasında. Özgürlük dalgaları, zulmün kıyılarını vura vura ilerliyor. Sumud artık sadece bir kelime değil; sessiz bir çığlığa, şiddetsiz bir başkaldırıya, küresel bir meydan okumaya dönüştü. Bu gidiş sadece bir coğrafyaya değil, mutlak kötülüğe kör ve sağır kesilenlere karşı soylu bir itiraza, onurlu bir isyana dönüştü.
Bu filo aynı zamanda iflas eden küresel sisteme karşı, evrensel insanlık vicdanının meydan okumasıdır. Aylardır BM’nin, hükümetlerin yapmadığını veya yapamadığını yapmak için sivil aktivizmin; siz çekilin, işi bize bırakın deyişinin baş kaldırısıdır. Mesele sadece insani yardım konusu değil, insanlık onurunun ayağa kalkmasıdır. Maşeri vicdanın zalimlere “Artık Yeter!” demesidir.
Tarih, Gazze’ye karşı duyarsız kalanları affetmeyecek. Tarihin yönünü doğru yerde duranlar belirleyecek. Vicdan sahibi tüm insanlar bu filonun birer neferi oldu. Herkesin duadan boykota, duyurudan paylaşıma, tepkiden isyana Gazze için yapabileceği bir şey illa ki vardır. Aslında Şehit Yahya Sinvar bize daha doğru bir yolu işaret etmişti; “Biz sizden Gazze’yi kurtarmanızı beklemiyoruz. Ey Ümmeti Muhammed, Ey insanlık alemi siz Gazze ile kendinizi kurtarın.” Bir baba hanımına; “Hanım Gazze’de savaş bitince oradaki yetim çocuklardan evlatlık alalım da hiç değilse Gazze için bir şeyler yapmış olalım” deyince hanımı; “Hayır Bey, biz kendi çocuklarımızı bile doğru dürüst yetiştiremiyoruz. Savaş bitince biz çocuklarımızı Gazze’ye gönderelim de güzel birer Müslüman olarak yetişsinler” diyor. Bu durum topyekün İslam dünyasının yürek yarasıdır. Siz, çocuğundan kadınına, yaşlısından gencine hiçbir Gazzelide bu kadar zulme rağmen bir yılgınlık, bir teslimiyet gördünüz mü? Her şeye rağmen onurlarından zerre kadar taviz vermediler. Dünya sebat etmenin, pes etmemenin, olaylar karşısında Müslümanca duruşun ne demek olduğunu onlardan öğrendi.
Evet Sumud, gecikmiş bir adalet ve aksiyonun tecellisi, yitik bir ruhun bedenlerle yeniden buluşmasıdır. Hâlâ insanlığın ölmediğini, vicdanların susmadığını tarihe not etme girişimidir. Yüce kitabımızda buyurulduğu gibi Müslümanca bir duruşun günümüz versiyonudur. “Onlardan kimileri Allah’a verdikleri sözü yerine getirmiştir. Bir kısmı da sözünü yerine getirmek için beklemektedir.” (Ahzab suresi 23. Ayet) Günümüz dünyasında Müslüman olanlara Müslüman olmayanların sahip çıkıyor olması da başka gelişmelerin işaret fişeği olacak özellikler taşımaktadır. İlk gelişme Filodaki İspanyol Kaptanımızın İslam ile müşerref olması ile başladı...
Gazze mektebi, tarihin bu kritik dönemecinde; Müslüman kalmanın ve insan olmanın tüm ilke ve erdemlerini önümüze koydu. Yüz yıllık geleneği ve son iki yıllık duruşu ile Gazze insanlığa ve Müslümanlara çok şeyler öğretti. Bunlardan özellikle ‘’pes etmemek’’ altı çizilmesi gereken altın özellik. Sebat etmek ve asla yılmamak. Gazzelinin Müslümanca duruşu sayesinde İslam, dünyanın hem gündemine hem de gönlüne oturdu.
Sumud; tüm insanlığın muhtaç olduğu ortak adalet, ahlak ve anlam arayışıdır. Hedef sadece Gazze ablukasını kırmak değil, zihinlerdeki prangaları, vicdanlar üzerindeki baskılar sonlandırmaktır. Konu yalnızca insani yardım değil, insan kalmanın, İnsanlık ölmedi demenin günümüzdeki görüntüsüdür. Masumların çığlıklarına, mazlumların çağrılarına kulak veren yüreklerin yolculuğudur. Gazze’deki çocukların açlığına, annelerin gözyaşına duyarsız kalmayan, gözünü karartmış yiğitlerin başkaldırısıdır.
Sumud bize şunu söylüyor; adalet arayışı uluslararası platformlara, başkentlere, resmî kurumlara bırakılmayacak kadar önemlidir. Siyasi mahfillerde, diplomasi dünyasının kapı eşiklerinde beklemekle sorunlar çözülmez. Çözümün adresi; Birleşmiş Milletler (BM) değil, birleşmiş yüreklerdir ve birlikte yürümektir. Tarihin akışını insanlık aleminin uyanan bu vicdan hareketi değiştirecektir.
Sumud Filosu ile dünyaya denilmek istenen şudur: Bundan sonra terör devletleri şunu bilmek zorundalar; Bu ve benzer zulüm ve soykırımlarda karşılarında insanlığın ortak vicdan ayaklanmasını bulacaklar. Artık belirleyici olan onlar değil, kolektif bilinç olacak. Küresel vicdan devreye girecek. Oyunu bu irade kuracak. Her ırktan, her milletten, ideolojiden, dinden, dilden tüm insanlık için ortak akıl ile hareket eden bağımsız, barışçıl, şiddetsiz bu vicdan hareketi dünyaya adaletin ve hakkaniyetin hakimiyetine vesile olacak. Haksızlıktan tiksinenler artık bu adreste buluşacak. Fıtrat dini olan İslam yürekleri kuşatacak ve insanlığa yeniden doğacak. Yaşanan her şey bize gösteriyor ki; Dünya İslam’a gebe ve tüm olanlar bu doğumun sancıları. Bize düşen seferdir, zafer ise Allah’tandır.






İnşallah en kısa sürede Filistin de özgür olacak
Allah, kalbinizdeki huzuru, evinizdeki bereketi artırsın. Dualarınız kabul, işleriniz bereketli, ömrünüz uzun ve sağlıklı olsun. Cumanız mübarek olsun
Es-Selamünaleyküm. GAZZE Zaferi hayırlı olsun. Cuma nın Feyz ve bereketi sizinle, Ümmetin üzerine olsun. Dua ile..
Cenab’ı Allah'ın rahmeti ve bereketi bütün Ümmeti Muhammed’in üzerine olsun, Ahir ve Akibetimiz Hayır, Cumamız mübarek olsun. Sevgi, dua, selam ve saygılarımla. Necati TON
Dün olduğu gibi bugün de yarın da ülkemize ve aziz milletimize karşı kurulan kirli tuzaklar boşa çıkacaktır. İnsanlıktan nasibini almamış, hiçbir ahlaki ve insani değer tanımayan dâhili , harici ve vatan hainleri emellerine ulaşamayacaktır. Vatanımızın bölünmez bütülüğünü ve istikbale dair ümitlerimizi yok edemeyecektir. Cuma geceniz ve cumamız mübarek olsun. Hayırlı cumalar dilerim.
Yüreğine kuvvet Cumamız mübarek olsun Allah'a emanet olun.
ALLAH RAZI OLSUN HAYIRLI CUMALAR HOCAM
Selam ve dua ile hayırlı günler hayırlı işler hayırlı cumalar diliyorum sevgili hocam
Tebrikler hocam
Hayırlı Cumalar Mustafa Abiciğim, Allah'a emanet ol. Selam ve Saygılar,
Allah razı olsun hocam cumanın feyzi ve bereketi tüm islam aleminin üzerine olsun.
Eyvallah Mustafa Hocam. Allah Razı olsun. Müstefit olduk. Çok güzel bir yazı. Amenna ve saddakna. Ağzına sağlık. Allah her şeyi gönlünüze göre versin inşallah. Allah'a emanet olun
Allah'ın affı, afiyeti, selameti, lütuf ve ihsanları üzerinize olsun. Hayırlı cumalar hocam..
La Galibe illallah Filistin Gazze Kudüs Seni yok etmeye çalışacaklar sen daha çok var olacaksın Sezai karakoç
Kim neden anlıyor ise öyle muamele gerekir. İsrail'in neden anladığı belli.
Bu filo aynı zamanda iflas eden küresel sisteme karşı, evrensel insanlık vicdanının meydan okumasıdır. Mükemmel
Şehit Yahya Sinvar bize daha doğru bir yolu işaret etmişti; “Biz sizden Gazze’yi kurtarmanızı beklemiyoruz. Ey Ümmeti Muhammed, Ey insanlık alemi siz Gazze ile kendinizi kurtarın.” Bir baba hanımına; “Hanım Gazze’de savaş bitince oradaki yetim çocuklardan evlatlık alalım da hiç değilse Gazze için bir şeyler yapmış olalım” deyince hanımı; “Hayır Bey, biz kendi çocuklarımızı bile doğru dürüst yetiştiremiyoruz. Savaş bitince biz çocuklarımızı Gazze’ye gönderelim de güzel birer Müslüman olarak yetişsinler” diyor. Bu durum topyekün İslam dünyasının yürek yarasıdır. Bu cümleler yaktı beni.
Çözümün adresi; Birleşmiş Milletler (BM) değil, birleşmiş yüreklerdir ve birlikte yürümektir. Tarihin akışını insanlık aleminin uyanan bu vicdan hareketi değiştirecektir.
Bu konu bu kadar güzel ve etkili anlatılabilir. Kaleminize kuvvet, yüreğinize sağlık değerli Hocam.