SOYKIRIMA LANET, DİRENİŞE BİN SELAM
Değerli basın mensupları
Kıymetli katılımcılar…
Aziz dava arkadaşlarım…
İnsanlık haysiyetinin yükünü yüklenen kardeşlerim…
Siyonist İsrail, Gazze’de tam 365 gündür soykırım yapıyor…
Dünya kör, dünya sağır, dünya suskun…
Dünyanın bu suskunluğu çoğu çocuk ve kadın kırk iki binden fazla insanı katleden, hastaneleri, okulları, ibadethaneleri bombalayan soykırımcıyı, kandan beslenen katil sürüsünü cesaretlendiriyor.
Emperyalist sistemin koruması altındaki terör devleti bölgeyi kan gölüne çeviriyor ve soykırım siyasetini bütün bölgeye yayıyor.
Tarihin hiçbir döneminde ve dünyanın başka hiçbir yerinde katilin, soykırımcının bu kadar desteklendiği başka bir örnek yoktur!
Batılı emperyalist güçler İslam’a ve Müslümanlara olan düşmanlıklarını İsrail denen Siyonist katil çete eliyle gerçekleştiriyor.
Söz konusu Müslümanlar olunca demokrasi, insan hakları, özgürlük gibi değerleriin adı bile anılmıyor.
Hapishanelere doldurdukları masum kardeşlerimize her türlü işkence rva görülüyor.
Uluslararası sistem ahlaken, fikren, fiilen çöktü…
Uluslararası kurumlar çöktü…
Daha da kötüsü, insanlık bütün değerleriyle birlikte bu katil rejim ve onu koşulsuz destekleyen emperyal güçler karşısında savunmasız. Değerli dostlar, kardeşlerim…
Mazlumun ahı arşa ulaştı..
Anaların feryatları vicdanları ateşe verdi.
Artık, ne söz yetiyor, ne kelam.
Her şey gözümüzün önünde oluyor.
Gazze’de olanları, Siyonist İsrail’in propaganda aygıtına kanarak “bizden uzakta” “bizi ilgilendirmez” diyen aymazlar uyanır mı bilemeyiz ama, biz gerçekleri bir kere daha hatırlatalım.
Bizzat batılılar tarafından sırtı sıvazlanan terörist İsrail, bugüne kadar, kadın, bebek, çocuk, yaşlı ve hastanelerde tedavi gören 42 bin canı katletti.
Tekrar ediyorum!
Batılı Başkentlerde alkışlanan katil Netenyahu yönetimindeki Siyonist İsrail, 7 Ekimden bu yana…
17 bini çocuk, 11 bin beş yüzü kadın olmak üzere 42 bin Filistinli masum insanı katletti.
97 binden fazla yaralı, on binlerce kayıp var.
Bunlar insan. Bunlar bizim evlatlarımız, annelerimiz, bacılarımız… Bunlar insanın vicdanını kanatan gerçekler.
Okulları, hastaneleri, camileri, kiliseleri bombalarken, insanlığın ortak değerlerini hiçe sayan siyonist rejim, Lübnan’a başlattığı saldırılarla sapkın inancıyla şekillendirdiği arz-ı mev’ud hedefine ulaşmak için bütün bölgeyi ateşe vermeyi planladığını gösterdi.
Orada da durmayacaklar, biliyoruz.
Ateş yaklaşıyor…
Değerli kardeşlerim…
Filistin’de, Gazze’de bunlar olurken…
Hala dengeleri gözetleyen, küçük çıkarlarının kaybolmasından korkan bir İslam dünyası manzarası ile karşı karşıyayız.
İbrahim anlaşmasının peşindeki İsrail’e ve ABD’ye yardım ve yataklık yapan bölge ülkeleri, maalesef onurumuzu zedeliyorlar.
Ama gerçek ortada…
Batı’yı arkasına alan İsrail, bütün bölgeyi ateşe vermeye başladı. Geçen yıl Gazze’de başlayan vahşet ve soykırım bugün Lübnan ve Yemen’e de sıçramış durumda. Bugün Karabük’te, Filistin halkının haklı mücadelesine ve direnişine destek olmak, Gazze'den sonra Lübnan’a sıçrayan, Yemen'i de hedef alan bu alçakça işgale, katliam ve soykırıma dur demek için buradayız.
Türkiye, uzun zamandır bu uyarıyı yapıyor.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın geçen haftaki uyarısı bu noktada çok önemlidir.
Bir kere şunun altını net bir şekilde çizelim…
Emperyalist stratejilerle Siyonist İsrail’in arz-ı mevud hedefi birbiriyle örtüşüyor.
Doğu Akdeniz’deki savaş gemilerini, katil rejime yapılan silah yardımlarını başka nasıl açıklayabiliriz?
Kirli bir oyunla karşı karşıyayız.
Onun için tekrar altını çizmekte fayda var: Türkiye’nin savunması Gazze’den başlar!
Lübnan saldırısı, savaşın yeni bir evreye geçtiğini gösteriyor.
Onun için, kimse olayları bizden uzak zannetmesin.
Aymazlık ve gaflet sonumuz olur. Vakit teyakkuz vakti. Vakit Gazze hattına destek olma vakti. Vakit insanlık haysiyetini sahiplenme, vicdanın sesi olma vakti. Vakit kardeşlerimize sahip çıkma vakti.
Aziz kardeşlerim…
Bu çürümüş, kokuşmuş, zulüm üreten düzen elbette böyle sürüp gitmeyecek. Bu balon bir yerde patlayacak. Pamuk ipliğinden bağları kopacak, şirazesi dağılacak, hâk ile yeksan olacak. Er ya da geç, sınırlarına ulaşacak, yükseldiği yerden çok sert düşecek, deri ve kemik yığınlarını kan ve gözyaşıyla kararak inşa ettiği sömürü sistemi çökecek.
İşte o zaman, kendisini dev aynasında gören, arkasına aldığı güçle sağa sola efelenen, pohpohlanan, şımaran, şımardıkça arsızlaşan, azgınlaşan, zâlimleşen İsrail korumasız, hamisiz, kimsesiz, dayanaksız ve desteksiz, terkedilmiş ortada öylece şaşkın kalakalacak.
O gün, Müslümanlar doğrulacak, ayağa kalkacak. Balkanlardan, Kafkasya’dan, Çin’den, Rusya’dan, Myanmar, Bangladeş, Hindistan, Pakistan, Afganistan, Malezya, Endonezya’dan, bütün Türkistan’dan, Afrika’dan, ta Avustralya’dan Amerika kıtasından Müslümanlar fevç fevç Kudüs’e yürümeye başlayacak. Milyonlar, milyarlar, İstanbul’da, Diyarbakır’da, Şam’da, Beyrut’ta, Bağdat’ta, Amman’da, Kahire’de buluşacaklar.
O gün Lübnan’daki, Ürdün’deki, Suriye’deki Filistin Mülteci Kamplarından on binler herkesten önce harekete geçecek. On binlerce genç, yaşlı, kadın, çocuk, yüz yıllık vatan hasretini, toprak hasretini gidermek için, atadan miras anahtarlarını duvarlardan indirip yollara düşecekler. Lübnan Dağları’nı, Şeria Nehri’ni ilk önce onlar aşacaklar.
Omuzlarında Aruri’nin, İsmail Heniyye’nin, Filistin direnişinin gurbetteki kahraman şehitlerinin tabutlarını Şeyh Ahmet Yasin’in, Ayyaş’ın, Adnan’ın, Nizar’ın yanına taşıyarak girecekler Filistin’e
O gün Siyonistler kaçacak delik arayacak.
Atalarının, babalarının, kendilerinin yaptığı işgal, soykırım, katliam, işkence suçunun pişmanlığıyla, kendilerine tek kurşun dahi atılmadan, Nehir’den Deniz’e doğru kaçıp kurtuluş arayacaklar. Sadece hırsla ve azgınca biriktirdiklerini değil, bebeklerini, çocuklarını, karılarını bırakıp kaçacaklar. Birbirlerini ezerek, çiğneyerek, Akdeniz’in ılık sularına atacaklar kendilerini. Kimse dokunmayacak onlara. Kimsenin dokunmasına gerek kalmayacak. Deniz’e kadar yaşayanlar sularda boğulacaklar. Cesetleri Kıbrıs’ın, İskenderiye’nin, Lazkiye’nin kıyılarına vuracak.
“Keşke azgınlaşmasaydık” diyecekler, “Keşke zulmetmeseydik, keşke bebekler ölürken sevinmeseydik, keşke elin silahıyla cinayet işlemeseydik, keşke yeryüzünü böyle fesada boğmasaydık” diyecekler, “Keşke toprak olaydık da şu felaketi görmeseydik” diyecekler. Pişmanlıkları hiç fayda etmeyecek.
Ulaşabildikleri yerlerde eski dostları da kabul etmeyecek onları. Geceleri Filistinli bebeklerin çığlıklarını duyup uyuyamayacaklar, sabah delirmiş uyanacak, kendi kanlarında boğulacaklar.Belki bu şekilde belki başka şekilde. Bu olacak. Eğer bir Selahattin çıkmazsa ümmetin içinden, ümmet topyekûn Selahattin olup akacak Kudüs’e. Mescid-i Aksa’nın avlusundan başlayıp bütün Kudüs, Nehir’den Deniz’e bütün Filistin ilk kıbleden Kâbe’ye yönelip kıyam edecek. Er ya da geç bu olacak.
Bizi her an o büyük güne, İslam’ın şafağının tekrar aydınlanacağı o büyük kıyama hazırlayan Filistin direnişine, umudumuzu diri tutan Hamas’a, Hamas’ın tüm şehitlerine, son şehidimiz İsmail Heniyye’ye selam olsun.
Biz onlardan razıyız; Allah da razı olsun…
Umutlar sönmesin diye zulme karşı göğsünü siper edenlere,
Korkunç soykırıma rağmen siyonizme ve destekçilerine direnenlere selam olsun!
Birinci yılına giren soykırımı lanetliyor, Gazze’de direnen yiğitleri ve şehitlerimizi selamlıyoruz.KARABÜK’TEN’TEN GAZZE’YE DİRENİŞE BİN SELAMYAŞASIN AKSA DİRENİŞİ
YAŞASIN NEHİRDEN DENİZE ÖZGÜR FİLİSTİN
KAHROLSUN SOYKIRIMCI İSRAİL
KAHROLSUN İŞBİRLİKÇİ EMPERYALİZM
Değerli basın mensupları
Kıymetli katılımcılar…
Aziz dava arkadaşlarım…
İnsanlık haysiyetinin yükünü yüklenen kardeşlerim…
Siyonist İsrail, Gazze’de tam 365 gündür soykırım yapıyor…
Dünya kör, dünya sağır, dünya suskun…
Dünyanın bu suskunluğu çoğu çocuk ve kadın kırk iki binden fazla insanı katleden, hastaneleri, okulları, ibadethaneleri bombalayan soykırımcıyı, kandan beslenen katil sürüsünü cesaretlendiriyor.
Emperyalist sistemin koruması altındaki terör devleti bölgeyi kan gölüne çeviriyor ve soykırım siyasetini bütün bölgeye yayıyor.
Tarihin hiçbir döneminde ve dünyanın başka hiçbir yerinde katilin, soykırımcının bu kadar desteklendiği başka bir örnek yoktur!
Batılı emperyalist güçler İslam’a ve Müslümanlara olan düşmanlıklarını İsrail denen Siyonist katil çete eliyle gerçekleştiriyor.
Söz konusu Müslümanlar olunca demokrasi, insan hakları, özgürlük gibi değerleriin adı bile anılmıyor.
Hapishanelere doldurdukları masum kardeşlerimize her türlü işkence rva görülüyor.
Uluslararası sistem ahlaken, fikren, fiilen çöktü…
Uluslararası kurumlar çöktü…
Daha da kötüsü, insanlık bütün değerleriyle birlikte bu katil rejim ve onu koşulsuz destekleyen emperyal güçler karşısında savunmasız. Değerli dostlar, kardeşlerim…
Mazlumun ahı arşa ulaştı..
Anaların feryatları vicdanları ateşe verdi.
Artık, ne söz yetiyor, ne kelam.
Her şey gözümüzün önünde oluyor.
Gazze’de olanları, Siyonist İsrail’in propaganda aygıtına kanarak “bizden uzakta” “bizi ilgilendirmez” diyen aymazlar uyanır mı bilemeyiz ama, biz gerçekleri bir kere daha hatırlatalım.
Bizzat batılılar tarafından sırtı sıvazlanan terörist İsrail, bugüne kadar, kadın, bebek, çocuk, yaşlı ve hastanelerde tedavi gören 42 bin canı katletti.
Tekrar ediyorum!
Batılı Başkentlerde alkışlanan katil Netenyahu yönetimindeki Siyonist İsrail, 7 Ekimden bu yana…
17 bini çocuk, 11 bin beş yüzü kadın olmak üzere 42 bin Filistinli masum insanı katletti.
97 binden fazla yaralı, on binlerce kayıp var.
Bunlar insan. Bunlar bizim evlatlarımız, annelerimiz, bacılarımız… Bunlar insanın vicdanını kanatan gerçekler.
Okulları, hastaneleri, camileri, kiliseleri bombalarken, insanlığın ortak değerlerini hiçe sayan siyonist rejim, Lübnan’a başlattığı saldırılarla sapkın inancıyla şekillendirdiği arz-ı mev’ud hedefine ulaşmak için bütün bölgeyi ateşe vermeyi planladığını gösterdi.
Orada da durmayacaklar, biliyoruz.
Ateş yaklaşıyor…
Değerli kardeşlerim…
Filistin’de, Gazze’de bunlar olurken…
Hala dengeleri gözetleyen, küçük çıkarlarının kaybolmasından korkan bir İslam dünyası manzarası ile karşı karşıyayız.
İbrahim anlaşmasının peşindeki İsrail’e ve ABD’ye yardım ve yataklık yapan bölge ülkeleri, maalesef onurumuzu zedeliyorlar.
Ama gerçek ortada…
Batı’yı arkasına alan İsrail, bütün bölgeyi ateşe vermeye başladı. Geçen yıl Gazze’de başlayan vahşet ve soykırım bugün Lübnan ve Yemen’e de sıçramış durumda. Bugün Karabük’te, Filistin halkının haklı mücadelesine ve direnişine destek olmak, Gazze'den sonra Lübnan’a sıçrayan, Yemen'i de hedef alan bu alçakça işgale, katliam ve soykırıma dur demek için buradayız.
Türkiye, uzun zamandır bu uyarıyı yapıyor.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın geçen haftaki uyarısı bu noktada çok önemlidir.
Bir kere şunun altını net bir şekilde çizelim…
Emperyalist stratejilerle Siyonist İsrail’in arz-ı mevud hedefi birbiriyle örtüşüyor.
Doğu Akdeniz’deki savaş gemilerini, katil rejime yapılan silah yardımlarını başka nasıl açıklayabiliriz?
Kirli bir oyunla karşı karşıyayız.
Onun için tekrar altını çizmekte fayda var: Türkiye’nin savunması Gazze’den başlar!
Lübnan saldırısı, savaşın yeni bir evreye geçtiğini gösteriyor.
Onun için, kimse olayları bizden uzak zannetmesin.
Aymazlık ve gaflet sonumuz olur. Vakit teyakkuz vakti. Vakit Gazze hattına destek olma vakti. Vakit insanlık haysiyetini sahiplenme, vicdanın sesi olma vakti. Vakit kardeşlerimize sahip çıkma vakti.
Aziz kardeşlerim…
Bu çürümüş, kokuşmuş, zulüm üreten düzen elbette böyle sürüp gitmeyecek. Bu balon bir yerde patlayacak. Pamuk ipliğinden bağları kopacak, şirazesi dağılacak, hâk ile yeksan olacak. Er ya da geç, sınırlarına ulaşacak, yükseldiği yerden çok sert düşecek, deri ve kemik yığınlarını kan ve gözyaşıyla kararak inşa ettiği sömürü sistemi çökecek.
İşte o zaman, kendisini dev aynasında gören, arkasına aldığı güçle sağa sola efelenen, pohpohlanan, şımaran, şımardıkça arsızlaşan, azgınlaşan, zâlimleşen İsrail korumasız, hamisiz, kimsesiz, dayanaksız ve desteksiz, terkedilmiş ortada öylece şaşkın kalakalacak.
O gün, Müslümanlar doğrulacak, ayağa kalkacak. Balkanlardan, Kafkasya’dan, Çin’den, Rusya’dan, Myanmar, Bangladeş, Hindistan, Pakistan, Afganistan, Malezya, Endonezya’dan, bütün Türkistan’dan, Afrika’dan, ta Avustralya’dan Amerika kıtasından Müslümanlar fevç fevç Kudüs’e yürümeye başlayacak. Milyonlar, milyarlar, İstanbul’da, Diyarbakır’da, Şam’da, Beyrut’ta, Bağdat’ta, Amman’da, Kahire’de buluşacaklar.
O gün Lübnan’daki, Ürdün’deki, Suriye’deki Filistin Mülteci Kamplarından on binler herkesten önce harekete geçecek. On binlerce genç, yaşlı, kadın, çocuk, yüz yıllık vatan hasretini, toprak hasretini gidermek için, atadan miras anahtarlarını duvarlardan indirip yollara düşecekler. Lübnan Dağları’nı, Şeria Nehri’ni ilk önce onlar aşacaklar.
Omuzlarında Aruri’nin, İsmail Heniyye’nin, Filistin direnişinin gurbetteki kahraman şehitlerinin tabutlarını Şeyh Ahmet Yasin’in, Ayyaş’ın, Adnan’ın, Nizar’ın yanına taşıyarak girecekler Filistin’e
O gün Siyonistler kaçacak delik arayacak.
Atalarının, babalarının, kendilerinin yaptığı işgal, soykırım, katliam, işkence suçunun pişmanlığıyla, kendilerine tek kurşun dahi atılmadan, Nehir’den Deniz’e doğru kaçıp kurtuluş arayacaklar. Sadece hırsla ve azgınca biriktirdiklerini değil, bebeklerini, çocuklarını, karılarını bırakıp kaçacaklar. Birbirlerini ezerek, çiğneyerek, Akdeniz’in ılık sularına atacaklar kendilerini. Kimse dokunmayacak onlara. Kimsenin dokunmasına gerek kalmayacak. Deniz’e kadar yaşayanlar sularda boğulacaklar. Cesetleri Kıbrıs’ın, İskenderiye’nin, Lazkiye’nin kıyılarına vuracak.
“Keşke azgınlaşmasaydık” diyecekler, “Keşke zulmetmeseydik, keşke bebekler ölürken sevinmeseydik, keşke elin silahıyla cinayet işlemeseydik, keşke yeryüzünü böyle fesada boğmasaydık” diyecekler, “Keşke toprak olaydık da şu felaketi görmeseydik” diyecekler. Pişmanlıkları hiç fayda etmeyecek.
Ulaşabildikleri yerlerde eski dostları da kabul etmeyecek onları. Geceleri Filistinli bebeklerin çığlıklarını duyup uyuyamayacaklar, sabah delirmiş uyanacak, kendi kanlarında boğulacaklar.Belki bu şekilde belki başka şekilde. Bu olacak. Eğer bir Selahattin çıkmazsa ümmetin içinden, ümmet topyekûn Selahattin olup akacak Kudüs’e. Mescid-i Aksa’nın avlusundan başlayıp bütün Kudüs, Nehir’den Deniz’e bütün Filistin ilk kıbleden Kâbe’ye yönelip kıyam edecek. Er ya da geç bu olacak.
Bizi her an o büyük güne, İslam’ın şafağının tekrar aydınlanacağı o büyük kıyama hazırlayan Filistin direnişine, umudumuzu diri tutan Hamas’a, Hamas’ın tüm şehitlerine, son şehidimiz İsmail Heniyye’ye selam olsun.
Biz onlardan razıyız; Allah da razı olsun…
Umutlar sönmesin diye zulme karşı göğsünü siper edenlere,
Korkunç soykırıma rağmen siyonizme ve destekçilerine direnenlere selam olsun!
Birinci yılına giren soykırımı lanetliyor, Gazze’de direnen yiğitleri ve şehitlerimizi selamlıyoruz.KARABÜK’TEN’TEN GAZZE’YE DİRENİŞE BİN SELAMYAŞASIN AKSA DİRENİŞİ
YAŞASIN NEHİRDEN DENİZE ÖZGÜR FİLİSTİN
KAHROLSUN SOYKIRIMCI İSRAİL
KAHROLSUN İŞBİRLİKÇİ EMPERYALİZM