Kremlin açısından böylesine tehlikeli bir zamanda dünya sahnesinde zayıflık sergilenmesi, Rusya’ya telafisi güç bedeller ödetebilir. Buradan hareketle, doğu ve batı sınırlarının güvence altına alınması, buralarda düzensizliğe, kaosa ve Batı etkisine müsaade edilmemesi şeklinde bir görüşün, Moskova’da hâkim olduğu söylenebilir.Rusya’nın Ukrayna ve Kazakistan müdahalesini bu çerçevede okumak faydalı olabilir. Rusya, Kazakistan hamlesiyle kendi münhasır etki alanı olarak tanımladığı topraklarda kendi rızası dışında gelişen olaylara sessiz kalmayacağını bir kez daha göstermiş oldu. Fakat Rusya’nın Kazakistan’a müdahalesinden Batı’nın rahatsız olduğunu söylemek çok da doğru değil.Bir defa kısa süreli de olsa Rusya’nın Ukrayna’dan yüzünü çevirmesine yol açtı. Ukrayna konusunda Batı’ya zaman kazandırması bakımından bu önemli. Diğer taraftan Batı dünyasında Rusya’nın askeri müdahaleci yönünü tekrar gündeme taşımak bakımından elverişli bir propaganda malzemesi elde edildi.Rusya’nın Avrasya’daki jeopolitik gücünü ve erişimini kaybetmekten korktuğu su götürmez bir gerçek. Ek olarak Moskova, Avrasya’daki Amerikan karşıtı ittifakların özellikle Çin-Rus ittifakının zayıflamasından endişe duyuyor. Kazakistan olayları bu durumu bir kez daha gün yüzüne çıkardı. Bunun yanında Putin Kazakistan hamlesiyle Çin’e, Orta Asya’nın jandarması ve büyük patronunun Rusya olduğu mesajını da göndermekten geri durmadı. Ayrıca Türk Devletleri Teşkilatını da burada bir kenara not etmekte fayda var.Amerika’nın ise Kazakistan olaylarından bir takım kazanımlar elde etme peşinde koştuğu anlaşılıyor. Birincisi, Rusya’nın dikkatini Orta Asya’da büyüyen Çin gücüne çekmek. İkincisi ise Rusya’yı bir Çin sorunu haline getirmek. Bu bağlamda Hitler ve Stalin gibi Putin ile Şi Cinping’in (Xi Jinping) de karşı karşıya gelmesi ve birbirini tüketmesi Washington’un en büyük arzusu olduğu ileri sürülebilir.
Genel
14 Ocak 2022 - 15:51
Güncelleme: 14 Ocak 2022 - 17:06
Putin'in öncelikleri ve kaygıları
Rusya’nın müdahaleci ve saldırgan dış politikasının gerisinde jeopolitik kuşatılma endişesi olduğu çok açık. Batılı güçler bu argümanı her ne kadar kabule yanaşmasa da Moskova’nın tüm söylem ve eylemlerini, Batı’nın yayılmacı politikasını engellemeye dayandırdığı ve özellikle Rusya’nın çıkarlarını savunmak için NATO’nun genişlemesini durdurmayı varoluşsal bir sorun olarak gördüğü ortada.
Genel
14 Ocak 2022 - 15:51
Güncelleme: 14 Ocak 2022 - 17:06