SAFRANBOLU HAK ETTİĞİ DEĞERİ ARIYOR
Safranbolu doğal ve tarihi güzellikleriyle dünya miras kenti unvanını almayı hak etmiş Türkiye’nin sayılı kentlerinin başında gelmektedir. Zira 2016 yılı itibariyle Dünya genelinde UNESCO Dünya Miras Listesi’ne kayıtlı 1052 kültürel ve doğal varlık bulunmakta olup, bunların sadece 16’sı Türkiye’de yer almaktadır. Safranbolu, 1994 yılında Türkiye’de bu unvanı alan 5. kent olmuştur.
Doğal ve tarihi güzelliklerinin yanında Safranbolu’nun ticari geçmişi de oldukça kıymetlidir. Tarihi İpekyolu’nun önemli bir kavşağında yer alması nedeniyle Safranbolu zaman içinde dikkate değer önemli bir ticari merkez haline gelmiştir. Tarihi hanları ve çarşıları bu ticari geçmişin en tarafsız şahitleri olarak gösterilebilir. Bunun yanında Safranbolu Ticaret Odası’nın 1906 yılında kurulmuş olması Safranbolu’nun ticari birikimini göstermesi bakımından ehemmiyet arz etmektedir. Dahası 1924 tarihli verilere göre Safranbolu’da 5.777 kişi sınai, ticaret ve zanaat ile meşguldür. Bu durum o tarihlerde Safranbolu’nun iktisadi hayatının ne derecede canlı olduğunu göstermesi açısından önemlidir.
1924 yılındaki veriler Safranbolu’dan diğer kentlere yüklü miktarlarda sansar, tilki ve tavşan, manda derisi, inek yağı, yumurta, keçi kılından işlenmiş çuval, pirinç, nohut, kereste, tiftik, balmumu, kundura, kösele, ceviz, salep ve safran gibi ürünlerin ihraç edildiğini göstermektedir. Bunların bir kısmı ham bir şekilde dışarıdan alınıp Safranbolu’da işlenip satılsa da, ihracat kalemleri Safranbolu’nun toprağının, ormanlarının ve çarşısının zenginliğini işaret etmektedir.
Peki bu zenginliklerden geriye ne kaldı? Bu sorunun cevabını aslında herkes biliyor, söylüyor hatta yazıyor fakat erozyon bir türlü önlenemiyor. Tarihi meslekler modern çağın oluşturduğu atmosfer içinde hızla eriyip gitti. Buna paralel tarihi doku da yok olmaya ve “altı kaval üstü şişhane” dediğimiz ucube bir görünüm ortaya çıkmaya başladı. Bu gerilemeden esnaf da payını almış olmalı ki, onun da yüzü “hiç gülmüyor”.
Peki ya çözüm? İşte bu noktada kafalar iyice karışıyor. Çünkü “çözüm çıkarın işgaline uğramış”. Kısaca birilerinin çıkarı “Safranbolu’nun çıkarı olan çözümün” önüne geçmiş durumda. Yollar, kaldırımlar, alt yapı hizmetleri, genel olarak müşteriye sunulan hizmetler bunların hiçbiri Safranbolu’nun standardında değil. Bu nedenle Safranbolu’daki tüm kuruluşlar işbirliği içinde bu sorunları aşacak ve Safranbolu markasının hakkını verecek yeni düzenlemeler yapmalıdır. Lafın kısası, yeniden “pabucun dama atılması” usulüne geri dönülmelidir. Şehirlerin yarıştığı bu kızgın rekabet ortamında Safranbolu gibi asırlık bir marka şehrin hala bir standardı oluşturulmamışsa bunun endişe verici bir durum olduğunu söylemek gerekir. Bugün Safranbolu’nun doğal güzellikleri birer çöplüğe dönüşüyorsa, dereleri ıslah edilecek hale gelmişse, ormanlarında yaşayan hayvan popülasyonları birer birer yok oluyorsa, özetle Safranbolu ölüyorsa bunun hesabını kim verecek. O nedenle zaman kaybetmeksizin Safranbolu için herkes kolları sıvamalı, bu gaflet sonlandırılmalı ve bir “Safranbolu Standardı” oluşturulmalıdır.