Anayasa değişikliğine ilişkin maddeler ortaya çıktığından beri seçilme yaşının 18’e indirilmesi üzerine acayip ve bir o kadar anlamsız tartışmalara şahit oldum. “Memleket çoluk çocuğa mı emanet edilir, üç beş zenginin evladına zemin hazırlanıyor” ve daha neler neler…
Evet ya da hayır diyebilirsin, oy senin tercih senin. Eğer seçilme yaşı yüzünden hayır diyorsan, bunu aklı başında hiç kimseye izah edemezsin. 18-25 yaş aralığındaki gençleri aklı başında olmamakla itham etmek, onları ruhen yetersiz görmek ve onlara vekilliği yakıştıramamak kabul edilir bir şey değildir.
Bir düşünelim! Bazı istisnai durumlar dışında toplumun inşasında kilit rol oynayan önemli mesleklerin çoğu 18-25 yaş aralığındaki gençlerden seçiliyor. Hâkimlik, savcılık, kaymakamlık, polislik, subaylık, mühendislik, bankacılık, müfettişlik, hekimlik ve öğretmenlik ilk aklıma gelenler. Lisans eğitimini tamamlar tamamlamaz kişiler bu mesleklere atanabiliyor.
Canını, evladını, emniyetini, silahını, paranı, adaletini ve özgürlüğünü emanet ettiklerine şimdi vekilliği mi çok görüyorsun? Veyahut bu mesleklerden hangisi çoluk çocuk işi?
“Efendim önemli devlet işleri var, çocuk çolukla olur mu? Olmaz tabi. Ancak bunlar çoluk çocuk değil. Olur mu efendim!” şeklinde bir diyaloğa kulak misafiri oldum ve söze karıştım. Acaba bir soru sorabilir miyim dedim. Tabi ki dediler. Madem bunlar çoluk çocuk, madem akılları almaz, o halde neden bunların seçme hakkı var. Seçmek seçilmekten daha tehlikeli değil mi? Milyonlarca “çocuğa” neden seçme hakkı vererek Türkiye’yi riske sürüklediler?
Lafa gelince gençler şöyle kahraman, şöyle asil, şöyle aklı başında; ama iş ciddiye binince kem küm… Evet, siyasette ağır başlılık ve tecrübe önemlidir; ancak dinamizm ve idealizm de bir o kadar önemlidir. İnsanlar yaşlandıkça idealizmden ve dinamizmden uzaklaşmaya, risk almaktan korkmaya başlar. O nedenle ülke siyasetini gençlerle konsolide etmek oldukça mühimdir. Tarihe bakınca da bu görülür; fatihlerden mucitlere, sanatkârlardan ideologlara kadar geniş yelpazenin yaş ortalaması bizim tartıştığımız düzeydedir.
Ben gençlerin siyasete daha aktif katılmasından ve hatta üst yaş sınırı olan bir parti kurmasından yanayım. Dinamizm, idealizm, fikir ve cesaret hepsi onlarda ve onlar, iyi bir emeklilik elde etmek için vekillik yapmayacaklarından, çok daha faydalı olacaklardır. Etliye ve sütlüye de ancak onlardaki cesaret ve idealizm dokunabilir.
Dahası, Türkiye’nin tıkanmışlığını, gelişmenin ve ilerlemenin lokomotif unsuru olan; idealizm, dinamizm ve cesaret sahibi gençler açabilir. Gerisi laf-ü güzaf.
Hocam para, makam ve şöhret hırsının kapladığı bir memlekette bu nasıl olacak
Aslında bir baş***gıç olabilir. Gençler kendilerini güzelce yetiştirirse ilerlemeleri kolay olabilir. Sosyal medya çağında yaşıyoruz.
Gençlerle ilgili farklı bir yaklaşım ve bakış açısı olmuş. Ancak benim merak ettiğim yasanın verdiği cevazı toplum da verecek mi? Bu soruya bir yanıt rica ediyorum.