ARADA KALANLAR ARADIKLARINI RAMAZAN'DA BULURLAR!

Ramazan, yılda bir defa gelen çok özel bir misafirdir. Bu misafiri güzel ağırlamanın yolu nefis muhasebesi yapmaktan, ahvalimizi onarmaktan geçer. İnsanın 11 ay içerisinde yapıp ettiklerinin neye tekabül ettiğini kendi içinde tartması, değerlendirmesi, eksiklerini, hatalarını, zaaflarını görerek Ramazan ayında bunlardan arınma gayreti içinde olması gerekir.  Bu niyet, gayret ve arınmışlık üzerinden Ramazan sonrası 11 ayı da Ramazan gibi yaşama arzu ve çabasına ulaşmak asıl hedeftir.

Ramazan, bize her sene unuttuklarımızı hatırlatmaya gelen muhteşem bir medeniyettir. Bu fırsatı iyi değerlendirmek gerekir. Oruç günleri, Allah gündemli günlerdir. Mü’min oruçlu iken kendini Allah’tan gayrısına kapatmış olur. Oruç tutmak aslında kendini tutmak, durulması gereken yerde durmak, olunması gereken şekilde olmaktır.

Ramazan, ümmet bilinci konusunda, ibadet ruhu ve zevki eşliğinde beraberlik anlayışı hassasiyetinde bilinçlenmektir. Birlikte olmanın ruhuna ve huzuruna ermektir. Tek kişilik dünyalardan sıyrılıp biz iklimine yürümektir. Arada kalan insanlar aradıklarını Ramazan’da bulurlar. Ramazan günleri “Ol”ma, olgunlaşma, onurlanma günleridir. Çünkü oruç Allah’tan kuluna verilmiş açık bir çektir. Aklını kullananlar için tükenmez bir kredidir.

Kulluğun kalitesi, ruhun rehabilitesi oruçla gerçekleşir. Şeytanı baştan savmak için savm’a (oruç) ihtiyaç vardır. Saim (oruçlu) ve kaim (namazlı) olanlar sırat-ı müstakimde daim olurlar. Ramazan ayının içine yerleştirilen Kadir gecesi, Müslümana; “kulluğa yoğunlaşın, bir gecenize bin ayın bereketi sığsın” çağrısı yapar. Buna göre herkesin hayatında bir “Ramazan Müslümanlığı” farklılaşması gerçekleşir. Demek ki herkesin dünyasında bir Ramazan ürpertisi oluşmasına ihtiyaç var ki Rabbimiz bizlere böyle farklı bir ibadet ayı lutfetmiş. O halde her insanda Ramazan ile birlikte oluşan güzelliğin çok daha büyük iyileşmelerin başlangıcı olabileceği ümidini beslemek ve beklemek gerekir. Orucun bereketinin diğer ibadetleri yapmaya da vesile olması Ramazan’ın rahmet ikliminin kula kazandırdığı güzellik olur. Ramazan’la birlikte hatırladığımız ve hayata geçirdiğimiz her şey, bizim İslam’la olan sözleşmemizi tazeleme niteliği taşıyorsa Ramazan’dan istifade ediyoruz demektir.
Ramazan’ı kıymetli kılan o ayın bir gününde, bir gecesinde Kuran’ın indirilmeye başlanmasıdır. Vahiy bir insanın hayatının bütününde süreklileştiği zaman kulluk dediğimiz hakikat gerçekleşir. İbadetle kulluk arasındaki fark buradadır. İbadetler namaz kılmamız, oruç tutmamız, bazı şeylerden sakınmamız vs. Kulluk ise hayatın bütün süreçlerinde Allah’ın rızasına uygun ve Allah’ın gönderdiği emir ve nehiylerle örtüşen muttaki bir hayatı süreklileştirmektir.  Vahiy kulluğun olmazsa olmazıdır. Yani vahiy olmazsa kulluk olmaz. Dolayısıyla biz vahiyle beraber hayatımızı düzene sokuyoruz. Ramazan ayı da bunu en çok hissettiğimiz ve yaşadığımız zaman dilimi olduğu için çok önemlidir. Ramazan’ın kıymeti Kurandan gelir. Bu nedenle Kuran senenin kalan 11 ayında hayatın en önemli ilkeleri olmalı ve hayat ona göre düzenlenmelidir. Ramazan’dan istifade etmenin yolu budur.

Biz Müslümanlar için en büyük tehlike ibadetlerimizin rutinleşmesi, sıradanlaşması, şekle indirgenmesi, özünü kaybetmesi, âdete dönüşmesidir. Her Müslüman âdetle ibadeti birbirinden ayırmak, ibadetlerin gayesi olan ahlaki değerlerin kendi yaşantısı üzerindeki etkinliğini tefekkür etmek zorundadır. Kendisini dindar olarak tanımlayan insanların dindarlık anlayışının nasıl olduğuna ve yaşantısının ahlaklılığın neresinde olduğuna göz atması gerekir. Ahlaklılık dindarlığın özü ve merkezidir. Bütün ibadetlerin gayesi, bizi ahlaklı birey, ahlaklı toplum yapmaktır. Biz ibadetlerimizi şekle indirger, sadece bedensel hareketlere dönüştürürsek, ibadetlerimiz bizi ahlaki olgunluğa götürmezse, her türlü ahlaksızlığı ibadetle birlikte sürdürürsek buradan ibadetlerimizin Rabbimizin katında değer taşımadığının, anlamsız olduğunun, kabul görmediğinin farkına varabiliriz.

Müslüman olmak Allah’ın bizim için çizdiği sınırlarda yaşamayı kabul etmektir. Ramazan ayı Müslümana bu bilinci verir ve bu sorumluluğunu hatırlatır. Kullukta devamlılığın şuuruna erdirir. “Ölüm sana gelinceye kadar Rabbine kullağa devam et” emrini kavrama sırrına ulaştırır.

Bu mübarek ayın fert ve toplum olarak maddi ve manevi illetlerden kurtulmamıza, Ramazan’da oluşan ruh kıvamımızı bütün hayatımıza taşıyabilme karar ve iradesine sahip olmamıza ve bu konuda Rabbimizin yardımına nail olmamıza vesile olmasını Yüce Rabbimden niyaz ederim.