Kömürden doğalgaza geçmek için kolları sıvayan Çin, zengin doğalgaz rezervine sahip ülkelerle yakın ilişkiler kurmayı ihmal etmemektedir.
Çin'de yaşanan ekonomik büyüme ve artan nüfus, ülkenin enerji talebini her geçen gün artırmaktadır. Uluslararası Enerji Ajansı verilerine göre Çin dünyanın en çok enerji tüketimine sahip ülkesidir. Geleceğe dönük yapılan enerji senaryoları, 2040 yılına kadar enerji arzına OECD dışı ülkelerden ciddi bir talep geleceği ve bunun da yaklaşık %45’lik kısmını Çin ve Hindistan’ın oluşturacağı yönündedir. “BP Energy Outlook 2018” tahminlerine göre ise Çin’in 2040 yılında dünya enerji tüketimi içerisindeki payı %24’e yükselecektir. Bunun yanında sanayiye dayalı ekonomik büyümenin bir bedeli olarak Çin'de yoğun bir hava kirliliği yaşanmaktadır. Dolayısıyla çevre ve hava kirliliğiyle mücadelede kömüre bağımlılıktan temiz enerjiye geçmek, Çin’de önemli bir politika haline gelmiştir. Zira küresel kömür üretiminde ve tüketiminde Çin birinci sırada yer almaktadır.
Temiz enerji yatırımları ile kirli hava sorunundan kurtularak, sürdürülebilir ekonomik büyümeyi amaçlayan Çin Yönetimi, 2000’li yılların başından itibaren yaptığı doğalgaz anlaşmalarıyla enerji çeşitliliğini artırmaya çalışmaktadır. Bu bağlamda; Orta Asya-Çin doğalgaz boru hattı, Çin-Myanmar doğalgaz boru hattı ve Rusya-Çin doğalgaz boru hattı önemli projeler olarak göze çarpmaktadır.
Kömürden doğalgaza geçmek için kolları sıvayan Çin, zengin doğalgaz rezervine sahip ülkelerle yakın ilişkiler kurmayı ihmal etmemektedir. Bu bağlamda dünya doğalgaz rezervlerinin yaklaşık %42,5’ine sahip Ortadoğu ve %30’una malik Avrasya bölgesi, ülkenin doğalgaz ithalatındaki istikrarlı yükseliş sebebiyle, Çin dış politikasının özel ilgi duyduğu coğrafyaların başında gelmektedir. Çin'in enerji güvenliğini teminat altına alması ve ülkenin enerji yapısını temiz enerjiye dönüştürmesi bakımından söz konusu bölgelerle yürütülen enerji diplomasisi önemli bir stratejik değere matuftur.
Yukarıdaki gelişmeler ışığında Çin, Doğu Akdeniz enerji kaynakları üzerinde yürütülen uluslararası mücadeleyi yakından takip etmektedir. Çin’in bölgeye yönelik ilgisi, “Bir Kuşak Bir Yol” projesiyle daha da artmıştır. Kıbrıs'ın Pekin Büyükelçisi Agis Loizou, Aralık 2015’te Çin Uluslararası Radyosu'na verdiği demeçte, Güney Kıbrıs’ın “Bir Kuşak Bir Yol” inşasında aktif rol oynayacağını ifade etmiştir. Bu çerçevede; turizm, ticaret, yenilenebilir kaynaklar, araştırma ve eğitim alanlarında mevcut iyi ilişkilerin güçlendirilerek ileriye götürülmesi yönünde iki ülke arasında diplomatik temaslar yürütülmektedir. Bunun haricinde Tayvan sorunu Çin’in Kıbrıs politikasını yönlendiren ana faktör olmuştur. Bu durum her iki ülkeyi birbirine yaklaştıran ana etkendir.
Rum Lider Nikos Anastasiades, 12 Aralık 2016’da Kıbrıs ile Çin arasında diplomatik ilişki kurulmasının 45. yıldönümü münasebetiyle düzenlenen resepsiyonda, “Bir Kuşak Bir Yol” projesine aktif katılım göstereceklerini bir kez daha dile getirmiştir. Ayrıca Anastasiades, Kıbrıs'ın “21. Yüzyıl Deniz İpek Yolu” projesinde, Avrupa'nın önemli kavşak ülkelerinden biri olduğuna dikkat çekmiş ve güzergâhtaki ülkelerle proje kapsamında ortak hareket etmek istediklerini sözlerine eklemiştir. Tahmin edileceği üzere “21. Yüzyıl Deniz İpek Yolu” projesi, Çin’i Hint Okyanusu üzerinden Basra Körfezi’ne, Kızıldeniz üzerinden de Akdeniz’e bağlayacak olan deniz ulaşım hattıdır. Böylece Çin’in ticari ve lojistik ağı deniz yoluyla Asya-Afrika-Avrupa pazarlarına ulaştırılmış olacaktır. Bu noktada Kıbrıs Doğu Akdeniz’de kilit bir role sahiptir. Özellikle 2015 yılında dünyanın en önemli deniz geçitlerinden Süveyş Kanalı’nın uluslararası ulaşım altyapısının geliştirilmesi Kıbrıs’ın ticari ve lojistik değerini yükseltmiştir.
Mart 2012’de Larnaka eski Havalimanı'nı Rum Yönetimi’nden kiralayan Çin’in bu girişimlerini limanlar ve enerji alanında da devam ettirmek için yoğun bir diplomasi yürüttüğü bilinmektedir. Örneğin Aralık 2015’te Güney Kıbrıs’ı ziyaret eden Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Limasol Limanı ile ilgilendiklerini, bu çerçevede Kıbrıs’ı bölgenin denizcilik üssü yapmayı arzuladıklarını açıklamıştır.
“21. Yüzyıl Deniz İpek Yolu” projesi kapsamında, uluslararası deniz ticareti açısından önem taşıyan limanlara Çin ciddi yatırımlar yapmaktadır. Bu yatırımlar arasında Pakistan/Gvadar, Yunanistan/Pire, Türkiye/Kumport ve İsrail/Hayfa Limanı yer almaktadır. Bununla birlikte Pekin Yönetimi’nin ilk deniz aşırı askeri üssünü Kızıldeniz ve Hint Okyanusunu kesen Cibuti’de açması dikkatlerden kaçmamıştır. Aynı zamanda Çin, Cezayir'in Şerşel şehrinde, Akdeniz ve Kuzey Afrika'nın en büyük limanını 2023 yılına kadar bitirmeyi planlamaktadır. Görüldüğü üzere BM Güvenlik Konseyi Daimi Üyesi Çin, Akdeniz’de oluşan uluslararası zafiyeti fırsata çevirmenin yollarını aramaktadır.