İnsan alışkanlıkları ile yaşamını sürdüren bir varlıktır. Hayat boyu edinmiş olduğu tat, giyim zevki, ilgileri, yetenekleri hep alışkanlıklarına bağlı olarak şekillenmiştir. “İnsan alışkanlıklarının çocuğudur” der İbni Haldun. Alışkanlıklarımızı başlangıçta biz oluştururuz, sonra alışkanlıklarımız bizi oluşturur ve yönetir. Tercihlerimizi, taleplerimizi, tavırlarımızı, tepkilerimizi hep alışkanlıklarımız belirler.
Alışkanlıklar, anahtarı kaybolmuş kelepçe gibidir. Demirden gömlek giymeye benzer. İnsanın düşünme yeteneğini, hayal gücünü yok eder. Yerleşmiş ve kökleşmiş alışkanlıklardan kurtulmak onları edinmekten daha zordur. Alışkanlıklar şartlanmışlık, tutku ve tutsaklığa dönüşünce sahibini esir alır.
İnsan, menfaatine uyan, hoşuna giden, haz duyduğu şeylere çabuk alışır. Bazı alışkanlıklar insan hayatının anlam ve amacından kopmasına sebep olabilir. Alışkanlıklarını aşamayanlar benliklerini koruyamazlar. Cehaletin getirdiği alışkanlıklar insanı körleştirir, idrak kabiliyetini elinden alır. Düşünme, değerlendirme, fikir üretme yeteneğini katleden en büyük düşman alışkanlıklardır.
Müslüman olarak, alışkanlıklarımızın kaynaklarının neler olduğunu iyi incelememiz gerekir. İnancımızla, akidemizle örtüşüp örtüşmediğine dikkat etmemiz, örtüşmeyen âdet ve alışkanlıklarımızı kontrol edip hayatımızdan atabilme güç ve iradesini gösterebilmemiz Müslümanlığımızın gereğidir. Sahip olduğumuz alışkanlıklarımızı neler ve neye göre belirliyor? sorusunun cevabı İslami kimliğimiz açısından çok önemlidir. Belirleyici faktör din mi? Kültür mü? Atalar mı? Yasalar mı? Piyasa mı? Menfaatlerimiz mi? Hazlarımız mı? Yoksa bizi biz olmaktan koparmak için her türlü hileye başvuran emperyalist düşünce akımları mı?
Günlük hayata ve alışkanlıklara yenik düşen inanç ve idealler, rahata, hazza ve menfaate kurban edilen değerler, kişileri ve toplumu kendi benliğinden koparmakta, insanımızı İslam toplumu içinde “Adı Müslüman” kimliğine mahkum etmektedir. Bu durumda fertler, gönülden inanmak yerine, inanıyormuş gibi görünmek, imanlı kişi rolünü oynamak durumunda kalabilmektedir.
Bugün hayatımıza hakim olan alışkanlıklarımıza baktığımızda pek çoğunun dinimizle, kitabımızla, tarihimizle, değerlerimizle alakalı olmadığına şahit oluruz. Kültür emperyalizmi ile çok kötü savrulduk. Şeytanın rehberliğini kolay kabulleniyor, peşine takılmaktan ürkütmüyoruz, hatta hoşumuza da gidiyor. Halbuki şeytan insana önce Allah’ı unutturuyor, sonra çağdaş çöplükte ne bulursa yutturuyor.
Müslüman toplum olarak bize empoze edilmeye çalışılan birçok yalana, yanlışa önce direndik, sorguladık, ardından sükût etme sürecimiz başladı. Yutkunduk, yakındık, sızlandık, şikayetlendik, ama zamanla hepsine alıştık. Alıştıkça durağanlaştık, duyarsızlaştık, değersizleştik, çünkü artık dünyevileştik. Artık hiçbir şeyi sorgulamaz, yadırgamaz, yargılamaz olduk. Edinilmiş alışkanlıklar bizi çok kolay yönetiyor. Zira, öretilmiş çaresizliklere, Üretilmiş korkulara alıştıkça hepsini kanıksadık.
İşin garibi günahlara da kolay alıştık. Artık başkalarının işlediği günahları yadırgamıyor, hoş görüyoruz. Hatta kendimiz de benzer günahlara dalmakta sakınca görmüyoruz. Bundan daha kötüsü, günahları savunabilecek kadar da cesaretlendik. Namaz kılmamaya, haksızlık yapmaya, haram yemeye çok güzel kılıflar buluyoruz. Alışkanlıklarımızın emrinde, arzularımızın güdümünde rahat ediyoruz. Alıştıkça aksiyonumuz azaldı, azmimiz tükendi, irademiz çöktü. Alıştığımız içindir ki yeni arayışlara ihtiyaç duymuyoruz, kabullendiğimiz mevcut halimizden memnun görünüyoruz. Bu gidişatın bir sonraki aşaması Allah korusun, yaşadığımız gibi inanmaktır ki en tehlikelisi de budur. Bu durum kişiyi küfre götürür.
Olup bitene aldırmamak insanı Kalabalıklar içinde yalnızlaştırıyor, Tek kişilik dünyalara mahkum ediyor. Cemaat, cemiyet, ümmet ikliminden uzaklaşarak düşmana kolay yem olma zilletine düşürüyor. Aldırışsızlık arttıkça insanlar birbirine karşı da acımasızlaşıyor. Sonrasında “Kendine Müslüman” keyfiliği başlıyor. Artık, ümmetin parçalanmışlığına, mazlum coğrafyaların perişanlığına, Gazze’deki, Doğu Türkistan’daki katliamlara duyarsızlık normalleşiyor. Ona da alışılıyor ve görmemezlikten, duymamazlıktan gelmek kolaylaşıyor.
İmanımızı ilgilendiren dertlerimiz gündemimizden düşünce, duymak, görmek, üzülmek, buğz etmek, dua etmek hassasiyetimiz de kayboluyor. Artık olanlar, ölenler bizi çok da ilgilendirmiyor. Zira önceliklerimiz farklılaştı. Dertlerimiz değişti. Doğrularımız ve duruşumuz ile ilgili bakışımız flulaşınca insani duygularımız köreldi.
Günümüzde maalesef alışkanlıklarımızın esaretine mahkum olduk. Kazandığımızdan daha fazla harcamaya alıştık. Yokluğu görmeden varlığa alıştık. Reklam ve rekabet kültürünün eğlencesi, tüketim çılgınlığının nesnesi, Ömür boyu taksitli ve kredili yaşamların abonesi olduk.
Kitabın kurallarını kenara koyunca piyasanın kurallarına bizi esir aldı. Ekranlara, sahnelere, vitrinlere öylesine alıştık ki adeta tiryakisi olduk. Mabetlerden çok marketler gündemimizde. Moda, marka, model, magazin hayranıyız. Bize ambalaj içinde sunulan narkozu dahi öyle kabullendik ki, giyinik çıplaklığa bile alışmakta hiç zorlanmadık. Erkeksi kadınları ve kadınsı erkekleri yadırgamaz olduk. Hatta onları savunma seviyesizliğine düştük. Çünkü hayata artık farklı yerlerden bakıyoruz.
Kalp ile yapılmayan ibadet faydasız bir yorgunluktur ve alışkanlıklar kör bir itaattir gerçeğine rağmen ibadetlerimiz âdete dönüştü. Evet, İnsan alışkanlıklarının kölesidir. İstediği şeyleri elde etmek için istemediği şeyleri yapar, sonra da yaptıklarının hesabını hesap etmekte aciz ve perişan olur.
Ortaya çıkan manzara gösteriyor ki; bundan sonraki savaşımız, alışkanlıklarımızı aşmak, körü körüne kabullendiklerimizden kurtulmak adına olacak ve olmalı. Ve bu savaşı mutlaka kazanmalıyız…
Kaleminize yüreğinize sağlık hocam hayırlı cumalar
Eline sağlık. Hayırlı cumalar. Allaha emanet olun.
Hayırlı cumalar hocam, Yıne bız hallerımızı anlatan düşündüren bır yazı olmuş elınıze yuregınıze sağlık Rabbımın razı oldugu alışkanlıklarımızı unutmamamızı ne yapılması gerekıyorsa ona göre davranmamızı bilerek yaşamalıyız Tekrar Sızden Allah razı olsun hocam
Yazıyı şimdi okudum çok ibretâmiz,, Allah razı olsun Mevlam Cem'i Ümmeti Muhammed'e ibret alabilmeyi nasip eylesin Mustafa hocam
Hocam yüreğinize sağlık, Hayırlı cumalar diliyorum
Teşekkür ederim Mustafa hocam kaleminize sağlık zihninize zekanıza sağlık hayırlı bereketli cumalar dilerim
مَنْ عَمِلَ صَالِحاً فَلِنَفْسِهٖۚ وَمَنْ اَسَٓاءَ فَعَلَيْهَاؗ ثُمَّ اِلٰى رَبِّكُمْ تُرْجَعُونَ ﴿١٥﴾ İyi işler yapan kendisi için yapmıştır, kötülük yapanın da kötülüğü kendinedir; sonra rabbinize döndürüleceksiniz." Casiye/15 Ey Allahım bu mübarek cuma günü hürmetine islama müslümanlara milletimize Filistin ve Gazze’deki kardeşlerimize yardım eyle
Günaydın , Yazı yazdığınızı bilmiyordum Çok güzel bir yazı ve çok doğru tespitler. Hayırlı cumalar
Kaleminize sağlık öğretmenim hayırlı cumalar
" Her sözde nasîhat var. Her nesnede zînet var. Her işte ganîmet var. Mevlâ görelim neyler. Neylerse güzel eyler." Rabbimiz, bizi güzellikleri görenlerden eylesin. Amin. Selâm Dua ve muhabbetlerimle... Cumamız Mübarek olsun.
İnşallah Mustafa Hocam. Amenna. Allah Razı olsun inşallah. Cumamız bizlere ve İslam alemine hayırlar getirsin inşallah
Allah razı olsun hocam. Rabbimin razı olduğu alışkanlıkları kazanmamız duasıyla... Selametle kalın.
Teşekkür ler hocam ALLAH RAZIOLSUN kalemine Allah güç versin cunız mubarek olsun selamlar
aklını kullanmayanlar- kullanamayanlar- kullanmasına 7zin verilmeyenler bir başka seçeneğin olduğun.bilmedikleri için, bir başka seçeneği denemeye cesaretleri olmadığı için alışkanlıkların insanı uyutan, engelleyen miskinlestiren hâlini tercih ederler. eski köye yeni adet çıkarma, başımıza iş açma sözleri bu coğrafyaya aittir. güzel kuran okuma yarışmaları ile mananın-anlamın rafa kaldırıldığı topraklardir burası. yanık yanık ezan okumayı ağlaya ağlaya kuran okumayı dindarlık sananların gerçekleşen doğrulardan kaçıp alışkanlıklara sığındığı topraklardır burası.
Kitabın kurallarını kenara koyunca piyasanın kurallarına bizi esir aldı. Ekranlara, sahnelere, vitrinlere öylesine alıştık ki adeta tiryakisi olduk. Mabetlerden çok marketler gündemimizde. Moda, marka, model, magazin hayranıyız. Bize ambalaj içinde sunulan narkozu dahi öyle kabullendik ki, giyinik çıplaklığa bile alışmakta hiç zorlanmadık. Erkeksi kadınları ve kadınsı erkekleri yadırgamaz olduk. Hatta onları savunma seviyesizliğine düştük. Çünkü hayata artık farklı yerlerden bakıyoruz.
Düşündüren, uyandıran, garip halimizi anlatan çok güzel bir yazı olmuş hocam. Allah sizden razı olsun.
Hocam gene döktürmüşsün. Kalemine sağlık. Allah razı olsun.
İnşallah hocam. Hayırlı cumalar.
Halbuki şeytan insana önce Allah’ı unutturuyor, sonra çağdaş çöplükte ne bulursa yutturuyor. SÖZÜNE BAYILDIM.
Müslüman olarak, alışkanlıklarımızın kaynaklarının neler olduğunu iyi incelememiz gerekir.
Günümüzün alışkanlıklarını her yönüyle kaleme alıp kağıda yansıtmışsınız. Maalesef ülkemizin , insanlığın,araştırmayan,sorgulamayan her söyleneni doğru sanan geniş bir inanmış çevre.Evet bu gidiş gidiş değil,bu gidişle emperyalizmin , kapitalizmin,faizin, Zehir tacirlerinin, karapara aklayıcılarının,ne deyü belirsiz kimliksizlerin cenneti bir ülke olma yolundayız..! Bu günleri bile arar hale gelmeyiz inşallah...
Gerçekten kolay alıştık