İslam güzel ahlaktır. Güzel ahlakı gölgeleyen, Müslümanda bulunmaması istenen kötü huyların başta gelenlerinden biri de “KİBİR” dir. Sahibini küçülten kötü bir huy olan kibir sözlükte; “büyüklük taslama-büyüklenme” anlamlarına gelir. Tevazunun karşıtı olan bu kelime, “kişinin kendini üstün görmesi ve bu duyguyla başkalarını aşağılayıcı davranışlarda bulunması”dır.
“Tekebbür”, kibir duygusunun eyleme dönüşme halidir. Gerçeği kabule yanaşmayarak Allah’a karşı büyüklenmek ve O’na boyun eğip kulluk etmeyi kendine yedirememek anlamında kullanılır.
İnsanın büyük ve değerli bir kişi olmayı istemesi, bunun için gerektiği şekilde davranması, gerekli niteliklerle donanması, sahip olduğu meziyet ve erdemler ölçüsünde kendi değerinin farkında olması, başkalarını küçük görmediği müddetçe kibir olarak değerlendirilmez.
Kibir, Egonun sınırı aşmış halidir. “Ego” aslında her insanın kişiliğinde bulunan, nefis gibi kontrol altında tutulması gereken bir duygudur.”Ego”nun bir sınırı ve seviyesi vardır. Bu seviyeyi geçtikten sonra kibre dönüşür. Ego dengede tutulabilirse insan karakterinin en sağlam kazanımı olur ve dozunda olduğu sürece kişiye zarar vermez. Ego konusunda kantarın topuzunu kaçıranlar gururlarını her şeyin üstünde tutarlar. Kendilerini her zaman her şeyin en iyisine layık görürler. Egosu sınırı aşmış insan kimlik ve sıfatı ne olursa olsun hedefini sapıtır, insani ilişkileri, kariyeri hüsranla ve kırılmış hayallerle sonuçlanır. “Kibir insanları yalnızlığa mahkum eder” ve denilir ki; “Kendine hayran olanlara kimse hayran olmaz.”
Hz. Mevlana’ya göre kibir; “kendisinden habersiz, kendini bilmeyen insanın durumudur. Tıpkı güneşten haberi olmayan buzun kendisini bir şey zannetmesi gibi.”
Hacı Bayram-ı Veli Hz.; “Kibir, bele bağlanmış bir taş gibidir. Onunla ne yüzülür ne de uçulur.” tespitinde bulunur.
İslam Kültürü ile yetişen bir insanın yanında “ben” diye söze başlayana ilk olarak şu tepki gösterilir; “Benlik Allah’a mahsustur.” İslam ahlakında “ben” kelimesine pek yer yoktur. Çünkü “ben” söylemini ilk ortaya koyan şeytandır.
Bencilliğin/egoizmin, kibirli hayatların kişileri yoğun şekilde etkisi altına aldığı bir çağda yaşıyoruz. İnsanlar egolarının efendisi olmaları gerekirken, her yer, kibre dönüşmüş egolarının kölesi olarak hareket eden insanlarla dolup taşıyor.
Sürekli kendini temize çıkarmaya çalışmak egoist ve kibirli insanların en önemli özelliğidir. Kibirli insanlar kendilerini daima üstün görürler, merhametten, hoşgörüden uzak, endişeleriyle, korkularıyla kendi dünyalarına kendilerini hapsetmişlerdir. Hallerini ve sonlarını düşünmezler. Bu gün ayaklarının altında biten otların yarın mezarının üstünde biteceğini hiç akıl etmezler. Kendini çok beğenme der Mevlana, ne kendini beğenmişler var toprak altında.
Kibri tavan yapmış kişinin sponsoru şeytandır. Kişinin kendini beğenmesi, o kişinin aklının zayıf olduğuna delalet eder. Bu tipler kendilerinin eşi benzeri olmadığına inanırlar, sanki dünya kendi etrafında dönüyormuş ve her şey kendisi için varmış düşüncesindedirler. Bu tavırlarıyla kendilerini yücelttiklerini zannetseler de aslında kendi kişiliklerini alçaltırlar. Kibir; dünyada pişmanlık, perişanlık ve huzursuzluk, âhirette ise azap sebebidir.
Mevlana Hazretleri Mesnevisinde anlatır; “Kendini beğenmiş bir gramer (nahiv) bilgini, boğazdan karşıya geçmek için kiraladığı kayığa kurularak oturur. Kayıkçı, olgun ve alçak gönüllü bir insandır. Hiç ses çıkarmadan kürekleri asılır. Yolcusunu sağ salim karşıya geçirmek ve üç beş kuruş kazanmak çabasındadır. Denizin orta yerine geldikleri sırada Bilgin küçümser bir eda ile sorar: “Sen hiç gramer okudun mu? Dil biliminden anlar mısın”?
Kayıkçı; Hayır efendim der, ben cahil bir kayıkçıyım, dediğiniz şeylerden hiç anlamam.
Vah vah der Bilgin, ömrünün yarısı boşa geçmiş!.
Bir süre ilerledikten sonra rüzgâr şiddetini artırmaya, dalgalar büyümeye başlar. Denizde fırtına çıkar, Bilgin korkmaya başlar. Kayıkçı olağanüstü bir güçle kurtulmaya, sağ salim karşı kıyıya geçmeye çalışırken bakar ki artık kurtuluş ümidi yok, Bilgine dönüp sorar: -Efendim, yüzme bilir misiniz?
Bilgin; Ne yazık ki bilmiyorum diye inlemeye başlar. Kayıkçı; Vah vah der, şimdi senin ömrünün hepsi boşa gidecek! Keşke gramer bilmenin yanında biraz da yüzme bilseydiniz, canınızı kurtarırdınız.
Ego duygusunu ve kibri yenmenin ilk adımı ve panzehiri tevazudur, büyüklenmemektir, başarıyı başarının sahibinden bilmektir ve O’na teslim olmaktır. Kibirle tevazu bir arada bulunmaz. Nerdeyse yaşanan tüm sorunların müsebbibi olan egoistlik ve kibir, insan beyninin önemli tortularındandır. Nefislerin firavunlaşmasıdır. Kuran’da insanın topraktan yaratılmasına sıkça dikkat çekilerek insana toprak gibi mütevazı olması, dağların insandan daha büyük, yeryüzünün de ondan daha sağlam olduğu hatırlatılarak, kibirlenmemesi istenir. “Yeryüzünde böbürlenerek dolaşma! Ne yeri yarabilir ne de dağlarla boy ölçüşebilirsin.”(İsra-37)
“İnsana günah olarak, Müslüman kardeşini küçük görmesi yeter.” (Müslim, Birr, 32)
Hadis-i Şerifte de; “Bir kimse Müslüman kardeşine alçak gönüllü davranırsa, Allah o kimsenin şerefini yükseltir. Kim de Müslüman kardeşine kibirlenerek davranır, büyüklük taslarsa Allah da onu alçaltır” (İbn Hanbel-III. 76)buyurulur.
Satırlarımızı yazımızın başlığındaki duayı tekrar ve her zaman yaparak sonlandıralım; “Allah’ım, bizi kendimizi büyük görecek kadar küçültme VE büyüklük taslayacak kadar alçaltma.”
Allah’ım bizi kendimizi küçük görebilecek kadarda büyültme..
Bir insanın namaz kilmamasinin sebebinin ne vakit darlığı ne de başka bir şey olmadığı, gerçek sebebin"kibir"olduğunu okumuştum..Kibirli insan alnını yere yapıştırmaktan çekinirmiş.
Çok anlamı derin yazı olmuş,Allah razı olsun,hocam
Hocam yine harika bir yazı kaleminize yüreğinize saglik
Çok güzel ve anlamlı bir yazı. Sizi tebrik ederim.
Bu yazıları kitaba dönüştürelim hocam. Çok kıymetli bilgiler. Zayi olmamalı. Gelecek nesillerin istifadesi hesap edilmeli.
Ben bu kadar önemli bir konuyu bu kadar akıcı bir üslupla ne okudum ne dinledim. Size teşekkür ederim.
Kayıkçının cevabı harika. Gerçekten neyine büyüklenir insan?
Hocam yazılarınız çok harika. Hep takip ediyor ve çok istifade ediyoruz.
Harika bir yazı. Müstefid olduk hocam. Allah razı olsun
Allah razı olsun hocam. Yüreğinize sağlık.
Nefis bir yazı daha . Hocam Allah c.c. razı olsun.
Allah razı olsun Hocam
Yüreğinize sağlık hocam
Allah razı olsun hocam. En çok ihtiyacımız olan bir konuya değinmişsiniz.
Allah razı olsun hocam. Yazının başlığı çok güzel bir özet. Aminn Aminn inşallah
Amin ecmain
Yüreğinize kaleminize sağlık öğretmenim
Amin ecmain rabbil alemin cemi cümlemize güzel ahlak nasip etsin inşallah selamlar hocam.
ALLAH RAZI OLSUN ABİ.
Kalemine sağlık hocam
Hocam yine harika bir yazı kaleminize yüreğinize saglik
Amin inşallah. Hocam. Ağzınıza kaleminize sağlık.