Müslümanlar olarak yolumuz anlamaktan geçmiyorsa, hiç bir yere varamayacağız demektir. Ancak anladıklarımızla dost oluruz ve ancak dostlarımızı anlarız. Anlayamadığımız dostlarımızı kaybederiz.
Son zamanlarda biri birimizi anlama erdeminden hızla uzaklaşmaya başladık. Sohbetler anlaşmak üzerine değil karşımızdakini mat etmek üzerine; fikir alışverişi yapmak yerine kendi fikrimizin doğru olduğunu kabul ettirmeye çalışıyoruz.
Halbuki, bu dünyaya anlaşılmak için değil, anlamak için geldik. Anlaşılamamanın üzüntüsünü duyacağımız yerde bütün ruhumuzla başkalarını anlamaya çalışsak hayat ne kadar güzel olacak.
Karşısındakini anlamaya çalışmak ancak kendini onun yerine koyup tefekkür etmekle mümkün. Yüce dinimiz her fırsatta insanları bu tefekküre sevk etmektedir. Bu düşünce günümüzde EMPATİ sözcüğü ile ifade edilmektedir. Empati, (eşduyum) başkasının duygusal durumunu dolaylı olarak öğrenme, anlama sonucu oluşan etkili bir tepki, yani karşıdaki insanın sevinçlerini, acılarını, korkularını kendini onun yerine koyarak anlayabilme yeteneğidir. Aynı kökten gelen Sempati ise, karşıdaki kişiyle duygu ve düşünce bakımından paralel ve aynı olma durumu, yani onun gibi düşünüyor, onun gibi hissediyor olma halidir. Sempati, kişinin kendisi ile ilgili iken empati karşıdaki ile ilgilidir.
Dinimiz toplumsal hayatı kurgularken bu konuda çok hassas kriterler koymuştur. “Sana yapılmasını istemediğin bir hareketi başkasına da yapma!” prensibi empati açısından çok mükemmeldir. Eğer insanlar sadece bu hadisin gereğini yapmış olsalar yeryüzünde hiç bir zengin fakiri, hiç bir beyaz zenciyi, hiç bir ırk diğer ırkı küçümseyemez, hakaret edemez ve insanlık tarihinde yaşanan bunca katliamlar, soykırımlar, fecaat ve felaketler yaşanmazdı.
Başka bir hadis-i şeriflerinde Peygamberimizin; ”Kendin için istediğini Müslüman kardeşin için de istemedikçe hakkıyla iman etmiş olmazsınız!” buyurması ile oluşturulmak istenen empati, İslam aleminde Müslümanların tek bir ruh ve milyarlarca farklı farklı görüntüde bedenler olarak aynı şeyleri hisseden bir bedenin uzuvları gibi aynı acılardan aynı ızdırapları duyan bir kardeşler topluluğu olması gerektiği ve olabileceği prensibini ortaya koyar.
Empati kurmak konusunda ufkumuzu açacak Peygamberimizle bir genç arasında geçen şu diyalog konuyu ne güzel özetler; Bir genç peygamber Efendimize kendisine zinayı mübah kılması şartıyla Müslüman olacağını söyler. Peygamberimiz o gence; “Senin annen var mı?” Diye sorar. Genç;” Evet, var.” Der Peygamberimiz ;”Bir erkeğin senin annenle zina yapması hoşuna gider mi? “ Bu diyalog; senin kız kardeşin var mı, senin teyzen var mı? Yabancı bir erkeğin onlarla zina yapması hoşuna gider miydi? Diye devam eder. Genç bu soruların tamamına; Hoşuma gitmez. Cevabını verir ve pişman olur. Peygamberimiz o gencin göğsünün üstüne elini koyar ve gence dua eder. O duanın bereketiyle genç Medine’nin en iffetli Müslümanlarından biri olur.
Peygamber Efendimizin;” Komşusu aç iken tok olan bizden değildir.” hadisi bir yönüyle komşuluk hakkına bakarken diğer yönüyle de empati kurmanın gerekliliğini ifade eder.
Peygamber Efendimiz önünden geçen bir Yahudi cenazesi için ayağa kalkar. Sahabeler;” Ya Resullullah! O bir yahudiydi.” Peygamberimiz;” O bir insandı.” cevabını verir.
Tuttuğumuz orucun birçok hikmetlerinden bir hikmeti de; oruç vasıtasıyla aç kalan zengin insanların yoksul, yardıma muhtaç insanların durumunu anlamaları, bu açlık haletini kendi nefislerinde de bizzat yaşamaları ve zekat, sadaka gibi yardım vesileleriyle onlara yardımda bulunmaları içindir. Nasrettin Hocanın kendisi eşekten düştüğünde yanına gelenlere;” Bana eşekten düşmüş birini getirin!” İfadesi bize her hangi bir insanın yaşadığı durumu ancak o duruma düşenler anlar dersini veren çok veciz bir örnektir.
Zaman zaman geçirdiğimiz hastalıklar da empati kurmamıza acı ve ızdırap içinde kıvranan hastaların durumunu anlamamıza ve bize verilen nimetlerin değerini kavramamıza yardımcı olur.
Mutlu ve huzurlu bir aile ortamı için de empati son derece önemlidir. Anne ve babasına itaat etmeyen ve isyan eden evlatlar, kendi evlatlarından da aynı uygulamayı gördüklerini bizlere gösteren binlerce örnek vardır. Eden bulur ifadesi çok anlamlıdır. Gençliğini isyan içinde geçiren bir ihtiyarın ibretlik ifadeleri enteresandır;” Keşke gençliğim bir gün dönseydi. İhtiyarlığın başıma ne kadar hazin haller getirdiğini ona şikayet edip söyleyecektim.” Büyüklerin şu tavsiyesi de konunun izahı açısından manidardır;” İhtiyarlığınızı anne ve babalarınıza hürmet, hizmet ve muhabbet ederek sigortalayın.”
Bu hayatın değerini eğer yaşamış olsalardı en iyi ölüler anlardı. Rabbimiz her akşam bize uyku vasıtasıyla hem ölümün provasını yaptırmakta hem de hayatın değerini anlamamız için uyarı da bulunmaktadır. Uyku, yaşayan bir insanın ölen birini anlaması ve hayatın değerini kavraması anlayabilenler açısından mükemmel bir empatidir.
Empati kurmak sadece insanlarla değil aynı zamanda hayvanlarla da empati kurup Rabbimizin bize ettiği ihsan ve ikram derecelerini anlamamızı sağlaması açısından şu hikayecik ne kadar anlamlıdır; Beyazit-i Bestami Hazretleri talebeleriyle yoldan geçerken karşılarına bir köpek çıkar. Beyazit ve köpek kısa süreliğine göz göze gelir. Beyazit, talebelerine bu köpek bana ne dedi? Biliyor musunuz? Talebeler şaşkın bir şekilde;” Hayır!” dediklerinde. Köpeğin,”Ey Beyazit! Seni evliyaların sultanı yapan beni de böyle yarattı. Ne sen övün ne de ben yerinirim.” İfadesi enteresan bir ders ve mükemmel bir empati örneğidir
Evet; birbirimizi anlamak ve farklılıklarımıza saygı göstermek en hayati konumuz. Birbirimize kızmak, birbirimizi aşağılamak yerine acaba sen beni, ben seni anlamaya çalışsak. heyhat anlamamak için her türlü gayreti gösteriyoruz. Asrımızda İnsan insanı ya tamamlayamadı, ya da tam anlayamadı. Her kesin, hakkında bilgisi olmayan şeyler hakkında fikri var maalesef.
“İnsanlar bir şeyi anlamadıkları anda onu yanlış anlamaya başlarlar. Yanlış anlamaları bilgisizliklerini gizleme yöntemleridir.” -Osho
Oysa ki, İnsanları anlama becerisi, insanın sahip olabileceği en büyük değerlerden, aynı zamanda başarılı insanların temel özelliklerindendir.
Gerek aile içi eşler arasında, gerekse diğer insanlarla olan sosyal ilişkilerdeki zıtlaşma ve çekişmelerin ana sebebi bireylerin birbirini anlamamasından kaynaklanmaktadır. Başkalarını anlama ''ben'' yerine ''biz'' diyebildiğimizde, hoş görebilme, affedebilme becerisi kazandığımızda ve karşı tarafın gözüyle dünyaya bakabildiğimizde problem gördüğümüz pek çok eksikliğimiz ortadan kalkacaktır. Biz olabilmek, herkesin kendine has özellikleri olduğunu kabul edip, bunlara saygı göstermekle olur. Diğer insanların farklılıklarını takdir etmeyi öğrendikçe iletişim becerilerinizin arttığını gözlemleyebiliriz. İnsanları tanımaya başladıkça umutlar, korkular, sevinçler, üzüntüler, kaygılar, duygular gibi bir çok ortak yönümüzün farklılıklarımızdan çok fazla olduğunu görürüz.
İnsanlar genellikle görmek istediklerini görür, duymak istediklerini duyarlar. Önyargılarınızdan sıyrılarak kişiler hakkında olumlu düşünür, hoşgörü ile bakarsak insan olduğumuzun, kardeş olduğumuzun, Müslüman olduğumuzun idrakine ereriz..
Sevmenin, anlamanın, empati yapmanın, tatlı dilin, iyi niyetin, hüsn’ü zannın çözemeyeceği problem, kuramayacağı ilişki, düzeltemeyeceği ortam yoktur. “Yaratılanı yaratandan ötürü hoş görmek,” gurur, kibir ve enaniyetten kurtulmak Allah (c.c.)ın bizden istediği olgun Müslüman olmanın da temel kurallarındandır.
Sevgili Hocam, yazılarınızı takip ediyorum. çok güzel konuları İslami bakış açısı ile izah ediyorsunuz. aslında bunlara çok ihtiyacımız var. sizi seviyoruz. yüreğinize sağlık. yazı çok güzel olmuş. teşekkür ederiz.
Hocam insanımızın tam bamtelinden bahsetmiş ve çok güzel izah etmişsiniz. Allah sizden razı olsun. Tüm yazılarınızı çok severek okuyor ve istifade ediyorum. Teşekkür ederim.
Keşke şimdi memlekette bu idrak ile hareket edebilen insan sayısı her geçen gün artsa ki maalesef azalıyor. Yeni nesil her şeyi bilen ama hiçbir şeyi idrak edememiş olarak karşımıza gelmeye başladı. Herkes her şeyi bildiğini düşünüyor o nedenle başkasına kulak verme ve anlama zahmetine girmiyor; bir nevi zihin konforu arıyor insanlarımız. Tabi Allah'tan ümit kesilmez. Çok güzel bir yazı olmuş Allah razı olsun Mustafa hocam.
Mükemmel bir bakış açısı, İslami bir anlayış. keşke herkes her şeye böyle bakabilse. zamanımızda ne kadar ihtiyacımız var bu bakış açısına. Allah nasip eder inşallah. Değerli öğretmenim harika şekilde izahını yaptığınız konu çok ihtiyacımız olan, aynı zamanda dinimizin emri. Çok teşekkür ederiz.
Bu tür yazıları okumaya ve bu hassasiyette bakış açısına çok ihtiyacımız var. Bu yazıyı herkes mutlaka okumalı. Teşekkür ederiz değerli Hocam.
Sa Hocam, Şu dönemlerde en çok ihtiyaç duyduğumuz konuyu dini referanslar ile çok mükemmel izah etmişsiniz. Allah razı olsun. Naçizane tebrik ediyorum. Sağlıcakla kalın, Allah'a emanet olun.
Teşekkürler sn Hocam, müsterid olduk. Kalemine sağlık.
Kıymetli hocam,en önemli,kilit probleme temas etmişsiniz,tebrik ediyorum.. Umarım yazınızı okuyanlar olarak gereken mesajı alırız..
Teşekkür ederim hocam ders çıkarılacak güzel bir yazı olmuş
Keşke bizi yönetenler de bu gün bunu idrak edebilse
Güncel konulara İslami bakış açıları getiren yazılarınız çok faydalı oluyor Mustafa bey. Size çok teşekkür ediyorum.
Yazı çok güzel olmuş Mustafa hocam. Duygularımıza tercüman olmuşsunuz. Yüreğinize sağlık.
Bu güzel yazi icin elinize , beyninize ve iman dolu yüreğinize sağlık. Allah sizin gibi inanç dolu kisilerin sayısını eksik etmesin ve gün be gün arttırsın.
Allah razı olsun.
Allah razı olsun hocam. İnsanoğlu kendi fikirlerini ve aklını fazla önemsediği için kibir girdabından kurtulamıyoruz. Özünü bilmek önce acizligini bilmekle mümkündür. Vesselam