Dünyada herkes bir derdin sahibidir. Kiminin derdi dünya, kimininki ukba, kimi de dertsizlik derdiyle dertlenip durur. Velhasıl, “Dünyada dertsiz adan yoktur. Varsa da adam değildir.“ der Sadi Şirazi r.a. Her gün düşünmeli insan, neleri dert ediyorum diye. Dertlerim dünya ve ahiretim adına ne işime yarıyor diye. Doğru dertlerle mi yoksa anlamsız ya da yanlış dertlerle mi dertlendiğinin muhasebesini yapmalı.
Dertsiz insan olmaz. Dertler insanları rahatsız eder sözü doğrudur. Zira dertler zaten rahatsız etmek içindir. Sizi rahatsız edip uyarmak, kendinize getirmek için, ya da içinde sakladığı gizli mücevherle sizi daha mutlu edecek, uzun veya kısa vadede bazı sunumlar, müjdeler vermek içindir. O yüzden derdi sevmek lazım. “Derdiyle dertlenmek” tabiri bilge insanlar tarafından laf olsun diye söylenmemiştir. Aslında derdin üzerine eğilmek, derdi görebilmek, anlamını bilmek lazımdır ki çözebilelim. Derdi görmemek ve üzerine yatıvermek en kötü derttir. Her derdin insana vermek istediği bir mesaj vardır. Eğer derdi dertlenir, neden kaynaklandığını, derdin ana temelini fark edersek, onu çözmenin, ondan kurtulmanın yollarını ararız. Yoksa o dert bizi yiyip bitirir veya şekil değiştirerek sürekli bizi rahatsız eder. İnsan derdiyle güzeldir. Derdi sevmek, onu kabullenmek ve onu dert edinmek, dertten kurtulmanın, rahatlamanın tek çaresidir. Çünkü derdiyle dertlenmek insanın ondan kurtuluş yolunu bulmasını, hatalarını telafi etmesini, doğruya, güzele ulaşmasını sağlayacaktır.
Dert sahibi olursa düşünür insan, ya da düşünmek zorunda kalır. Düşününce derdini sorgular, nedenini, niçinini araştırır, görür ve doğruya ulaşır. Belki de dert sandığı şeyin dert olmadığının farkına varır ya da dert olmaktan çıkarmak için harekete geçer. Maalesef insan, “derdim var” diye sızlanır ama tembellik yüzünden harekete geçmeyi göze almaz, derdi ile dertlenmez. Bunun sebebi genellikle gönül tembelliğidir. Gönül tembelliği düşünceyi tembelleştirir, vicdanı tembelleştirir, insanı umursamaz, vurdumduymaz hale getirir. İşte bunlardan silkinerek kurtulma derdi olmalıdır insanın. Sadece madden değil, manen, ruhen dertlenmeli, sadece kendi için değil, diğer insanlar için, toplum için dertlenmeli, sadece insan için de değil, hayvan için, tabiat için bir hedefi ve bu hedefi gerçekleştirmek için bir derdi olmalı insanın. Derdi olmayan insan boş, boşlukta, kendine bile faydası olmayan, iyilikten, güzellikten ve vicdandan nasibini almamış, varlığı ve yokluğu önemsiz ve anlamsız insandır.
Derdi olmalı insanın, Hayata anlam katmak, varoluşu, nefes alışı taçlandırmak için derdini dava edinmeli. Kısacık ömrü anlamlı hale getirmek ve öylesine yaşayıp gitmemek, yani “baki kalan kubbede hoş bir sadâ bırakmak” için derdini dert edinmeli insan. Velhasıl, insan olmakla ilgili dert sahibi olmalı insan. Yani insanlığa dair ne varsa, o dertle dertlenmeli. Öyle bir insan ki; iyiden, güzellikten, insanlıktan yana bir iç mücadelesi, bir iç savaşı olmalı. Çünkü dünyayı ve insanlığı bir derdi olan insanlar güzelleştirir, değiştirir, geliştirir. Derdi olan insana, Müslümana ihtiyacı var insanlığın. Hem de her zaman olduğundan çok daha fazla.
Bir derdi olmalı insanın. Yemek, içmek, gülmek, eğlenmek dışında bir derdi olmalı. Çilesi helâl, Kazancı cennet olacak olan bir derdi olmalı.
Bir derdi olmalı insanın. Verenin büyüklüğüne hürmeten büyük de derdi olmalı. Ufak tefek dertleri dertten saymamalı, basit ve anlamsız dertlere takılıp kalmamalı.
Derdi olmayanın aslında aklı da faal değildir. Dert büyükse derman da büyük olur. Derde derman sen olursan etkin de, yetkin de büyük olur. Yetkinliği büyük olanın yetkilendirenin yanında kıymeti de büyük olur. Derman ararken derdine, derdin senin derman olur.
Kur’an-ı Kerim’ de Maun Suresi’nde açık bir ikaz var. Kılınan namazın anlamını bile Allah başkasının derdi ile dertlenmeye bağlıyor: “Din gününü yalanlayanı gördün mü? İşte o, yetimi itip kakar. Yoksulu doyurmayı teşvik etmez. Şu namaz kılanların vay haline! Onlar namazlarından gafildirler. Onlar gösteriş yaparlar. Ve onlar en küçük bir yardımı da engellerler.” (Ma’un Suresi)
Kişi kazandığı paranın tamamını kendi hakkım diye de, başkasının da onda hakkı var diye de görebilir. Makamının hakkını almayı da becerebilir, onu paylaşmayı, ihtiyaç sahibine vermeyi de. Kendisine Allah’ın lütfettiği şeyleri kendi hakkı gibi de görebilir, Rabbinin kendisine emanet ettiğini, hak sahiplerine karşı borçlandırdığını da düşünebilir. Gülmek için de çabalayabilir, güldürmek için de. Tercih kişiye aittir. Ancak Allah sadece kendisi gülenlerden ziyade başkalarını güldürenleri güldürür.
En rahat dinlenme yeri Musalla’dır. Hele bir de üzerinize namaza duranların size dua edecekleri, haklarını gönül rızası ile helal edecekleri bir yaşantının sahibi iseniz. Merhamet edilmek daha çok merhamet edenlere, derdini sevenlere, dertlilerle hemhâl olanlara nasip olacak. Sadece kendi derdi ile değil, derdi değilse de dertliyi arayıp bulmak ve derman olmaya çalışmak gibi kutsal bir vazifesi var insanın.
Günümüzün insanı, mutluluğu derdi olmamak şeklinde tarif ediyor..Oysa dertsiz olmak,nefsin azginlasmasi demek,bir yerden sonra Yaradan'a ihtiyacı olmadığı düşüncesine kapılmak demek..Onun da sonu felaket demek, çünkü ölüm var, hesap var..
Dertsizseniz, Dert sizsiniz
Allah razı olsun hocam. İnsan derdiyle güzeldir. Yaşamın sürekli içinde olan bir konuyu dile getirerek bizleri aydınlattınız. Elinize yüreğinize sağlık.
Yüreğinize sağlık Hocam Hayırlı cumalar
Allah razı olsun hocam.
Allah razı olsun hocam.
Allâh cc razı olsun değerli hocam. Hayırlı huzurlu Cumalar dilerim.
Eyvallah Mustafa Hocam. Allah Razı olsun. Cumamız bizlere ve İslam alemine hayırlar getirsin inşallah. Mazlum Müslümanların kurtuluşuna vesile olsun inşallah. Allah'a emanet olun Sn.Hocam.
Hayırlı cumalar hocam yüreğinize kaleminize sağlık hocam
Hepsini okudum Mustafa Bey elinize sağlık
Bir derdi olmalı insanın
“Dünyada dertsiz adan yoktur. Varsa da adam değildir.“ çok güzel bir ifade.
Bir derdi olmalı insanın. Verenin büyüklüğüne hürmeten büyük de derdi olmalı. Ufak tefek dertleri dertten saymamalı, basit ve anlamsız dertlere takılıp kalmamalı.
En rahat dinlenme yeri Musalla’dır. Hele bir de üzerinize namaza duranların size dua edecekleri, haklarını gönül rızası ile helal edecekleri bir yaşantının sahibi iseniz. Merhamet edilmek daha çok merhamet edenlere, derdini sevenlere, dertlilerle hemhâl olanlara nasip olacak. Sadece kendi derdi ile değil, derdi değilse de dertliyi arayıp bulmak ve derman olmaya çalışmak gibi kutsal bir vazifesi var insanın.
Derdi görmemek ve üzerine yatıvermek en kötü derttir.