Güven duygusunun tesisi için olmazsa olmazlardan biri de adalettir. Adaletin olmadığı yerde güven ortamının tesisi mümkün değildir. Adâlet, Kur’ân-ı Kerîm’de ve hadislerde genellikle “düzen, denge, denklik, eşitlik, gerçeğe uygun hükmetme, doğru yolu izleme, takvâya yönelme, dürüstlük, tarafsızlık” gibi anlamlarda kullanılmıştır. Adaletin olmadığı yerde kimse birbirine güvenemez. Güvenmeyen ve güvenilmeyen insanlardan oluşan toplumlarda huzur ve barış olmaz
Peygamberimiz, Gençliğinde, Kabe hakemliği, Hılful Fudul antlaşmasındaki rolü ve üstlendiği görevi ile, adalet, merhamet ve sorumluluk arasında nasıl denge kurulacağını göstermiş, Medine dönemindeki pek çok uygulamasıyla da ümmetini bu dengeye motive etmiştir. Şu olay, buna çok iyi bir misal teşkil eder: Bir gün Mahzunoğulları kabilesinden Fatıma adında asil bir kadın hırsızlık yapmıştı. O kadının cezalandırmaması için Peygamberimiz’in çok sevdiği Üsame b. Zeyd’i ricacı olsun diye gönderdiler. Bu duruma çok kızan ve üzülen Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Nasıl oluyor da bazı kimseler, Allah’ın kanunu karşısında aracı olmaya kalkışıyor. Sizden öncekilerin mahvolmasının sebebi şudur: İçlerinden asil, ileri gelen birisi hırsızlık yapınca, onu serbest bırakıyor, zayıf ve fakir bir kimse hırsızlık yapınca, onu cezalandırıyorlardı. Allah’a yemin ederim ki Muhammed’in kızı Fatıma hırsızlık yapsaydı, onun da cezasını verirdim. ”(Buhari,Enb., 54 )
Güven insan ilişkilerinde en zor kurulan ve en kolay yıkılan duygudur. Emanet ahlakı güvenin temel zeminidir. Bu zeminin kırılması, parçalanması felaketlerin davetçisi olur. Toplumda güven tükenir, yozlaşmanın önü alınamaz, güven sorumsuzluğa, kolaycılığıyla, tembelliğe, hareketsizliğe dönüşürse, güvensizlik ortamı oluşur ve bunun da hayatta yıkıcı etkileri olur. Ruhsal bir hastalık haline gelmiş güvensiz, insanların birbirini aldattığı bir ortamda yalnızca kurallarla uğraşılır, onlarla yaşanır. İnsanlar daima birbirinin açığını arar, tedbiri elden bırakmamak zorunda kalınan kuşatılmış bir hayata mahkum olunur. Hayat tamamen anlaşmaların, sözleşmelerin, yazılı yazısız yaşama kurallarının ardına saklanarak sürdürülür. Bu durumda, Hayat çekilmez, dünya yaşanmaz hale gelir. Halbuki güven içinde yaşamak insanoğlunun en öncelikli hakkı ve ihtiyacıdır. İslam güven ve emniyet dinidir. Müslüman da güvenilen ve emniyet duyulan insan demektir. Güvenme ortamı herkesin güvenilir insan olma arzu ve gayreti ile oluşur.
ADALET, “Hak sahibine hakkını teslim etmek ve kim olursa olsun eşit davranmaktır’’. Her şeyi layık olduğu yere koymak, doğru hüküm vermek ve haksızlıktan uzak durmaktır. Adaletin karşıtı zulüm, haksızlık, adam kayırmak gibi kötü davranışlardır. Yani özetle adaletsizliktir.
Adalet, emanetleri korumayı, dürüst, güvenilir ve herkese karşı adil olmayı gerektirir. Adalet terazisi asla bozulmamalıdır. “Ayarı bozulan kantar, gün gelir bozanları da tartar” sözü çok anlamlıdır. Hz. Ali’nin ifadesi ile “Devletin dini adalettir.” Adaletin doğru uygulanabilmesi için adalet sisteminin hakkı üstün tutan bir anlayış üzerine kurulması, toplumun temel değerleri ile uyuşması, hukuki olanla ahlaki olanın örtüşmesi, uygulayıcı durumda olanların da bu anlayışı uygun davranması gerekir. Eğer bir hâkim verdiği karardan sorumlu değilse, orada adaletten söz etmek mümkün değildir. Burada en önemli görev yasamaya düşmektedir. Yasa koyucular hukuksal anlamdaki konularda özellikle adalet konusunda kesin hüküm içeren maddeler oluşturmalıdır. Kesin hüküm olmayan konularda eğer yasa uygulayıcıya yasayı keyfi uygulama yetkisi vermiş olursa, aynı davalara farklı hakimler farklı kararlar verirse bu durumda toplumsal barış bozulur. Kin ve nefret duyguları körüklenir, güven ortadan kalkar, beşerî ilişkiler zedelenir. Sonucunda da adaletsizlik ortaya çıkar.
Adaletsizlik, en kötü eylemdir. Toplumu kaosa sürükler, toplumun ruh sağlığını bozar. Adaletsizliği çözmenin en iyi yolu adaleti doğru anlamak ve doğru uygulamaktan geçer.
Mübarek Cuma’nın Feyzi ve bereketi üzerinize olsun. Rabbım razı olsun değerli hocam.
Eyvallah Mustafa Hocam. Allah Razı olsun. Cumamız bizlere hayırlar getirsin inşallah
Evet hocam işte bu yazınızın altına imzamı atarım.keşke ülkemizde ki adalet de Hz Ömerin ,Alinin dediği gibi olabilseydi..
Güvenilir insanlardan olmak ve güvenilir insanlarla karşılaşmak dileği ile cumanın hayrı ve bereketi üzerimize olsun öğretmenim
Bazı insanlar güzel konuşmayı bilir, bazıları yazmayı, bazıları giyinmeyi … İnsanların türlü türlü yetenekleri vardır… Ama en güzel İNSAN - Haddini, - Kendini - Ve edebini bilendir..! Üzerine güneş doğan en hayırlı gün cuma günüdür" ( Müslim, Cum’a, 17) Cumamız mübarek olsun
Selam ve dua ile hayırlı cumalar dilerim.
Hayırlı cumalar. Allaha emanet olun.
Hayırlı cumalar hocam
Hayırlı cumalar sağlıklı günler diliyorum.
Allah razı olsun hocam
Yine güzel bir konuyu hatırlatmışsınız hocam okurlarınıza emeğinize sağlık, hayırlı cumalar dilerim
“Ayarı bozulan kantar, gün gelir bozanları da tartar”... Hayırlı Cumalar hocam...
"Adalet mülkün temelidir." "Mülkün temeli zülümse adalet ne yapsın." Zulmün olduğu toplumlarda zalim ve mazlumlar vardır. Maalesef; toplumumuzda iyi insanlar olmasına karşın, zulmün ve zalimliğin de sıradanlaştığı görülmekte. Rabbim sonumuzu hayr eyleye.
Adil düzeni kurmak için yola çıktık, bize nasip olmadı. Bizden sonra gelenlere nasip olur inşallah.
Allah razı olsun. Yazılarınızı takip ediyoruz hocam.
Adalet olmadan güven olmuyor. Senin benim adamım anlayışı adalet terazisinde bozuyor.
Gene yazınız mükemmel olmuş hocam. Peygamberimizin hayatı hayatimiza hakim olsa tüm problemlerinizi hallolur.
Hocam Allah razı olsun. Can damarı konuları güzel üslupla anlatıyorsunuz. İnşallah ders alması gerekenlere ders olur.