İslam dini, insanların birbirleriyle ilişkilerinde samimiyet, güvenilirlik, tevazu, sadelik, nezaket, sevgi ve saygıyı esas almıştır. Dürüst olmak ve güvenilmek İslam’ın öngördüğü güzel ahlakın gereğidir. Bir kişinin karşısındaki bir insana güvenmesi, onun da bu güvene layık olması paha biçilemez bir hazinedir. Güvenilmeyen bireylerden oluşan toplumlarda insanların huzurlu ve emniyette olması beklenemez.
Günlük hayatımızda güvenilir olmak, Amirin memuruna, memurun amirine, işçinin işverenine, işverenin işçisine, müşterinin satıcısına, öğrencinin öğretmenine, öğretmenin öğrencisine, kişinin dostuna güvenmesi, güvenilenin de bu güvene layık olması toplumların en büyük servetidir. "Sizden biriniz kendisi için istediğini Mü'min kardeşi için de istemedikçe gerçek Mü'min olamaz." (Buhari, İman, 12) hadisi bu noktada hayatımızın ölçüsü olmalıdır.
Mü’min, Yüce Allah’ın varlığına ve birliğine inanan anlamına geldiği gibi, başkalarına güven veren ve güvenilen kişi anlamına da gelir. Hz. Peygamber, iman ile güvenilir kimse olmak arasında sıkı bir bağ olduğunu bildirmiştir. “Kişinin kalbinde iman ile küfür bir arada bulunmaz. Güvenilirlik ile hainlik de bir arada olmaz.” (İbn Hanbel, II, 349) “Mü’min; insanların kendisine güvendiği kimsedir. Müslüman, dilinden ve elinden insanların selamette olduğu kişidir. Nefsim kudret elinde bulunan Allah’a yemin olsun ki, kötülüklerinden komşusunun emin olmadığı kimse cennete giremez.”(İbn Hanbel,III,54)
Güveni olumsuz etkileyen hususların başında Münafıklık gelir. Münafıklık İnanç ve davranışlarda olmak üzere ikiye ayrılır. İnanmadığı halde insanlara karşı diliyle inandığını söyleyen kişi kalben iman etmediği için görünüşte Müslüman olsa da Allah katında kafirdir. Münafıklığın diğer çeşidi de gerçekte iman ettiği halde çıkar ve menfaat için inandığı doğruların tersine söz ve davranışlarda bulunarak insanları aldatmaktır. Bu tür nifak Müslümanlar için güvenilirliği zedeleyen çok kötü bir huydur.
Resûl-i Ekrem; “Size günahların en büyüğünü haber vereyim mi?” diye sorunca, Ashap; "Haber ver, ey Allah’ın Resûlü" dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber: “Günahların en büyüğü, Allah’a ortak koşmak, anne-babaya âsi olmaktır” buyurdu. Buraya kadar söylediklerini duvara yaslanmış bir şekilde söyledi sonra oturdu ve; "Özellikle yalan konuşmamaya, yalan yere şâhitlik etmemeye dikkat ediniz" diye devam etti. Yalancılık ve yalancı şâhitlik yapmaktan sakınmak üzerinde o kadar ısrarla durdu ki, sözünü hiç kesmeyeceğini zannettik. (Müslim, İman, 87)
İnsanların el-Emîn diye sarıldığı Resûl-i Ekrem, Cenâb-ı Hakk’ın da emin bilip kendisine vahyini gönderdiği seçkin bir insandı. Ama dünyaya ve dünyalığa aşırı düşkün olanlar arasında onun bu özelliğini görmeyenler de yok değildi. Hz. Ali Yemen’de görevli bulunduğu sırada Peygamberimize bir miktar altın gönderdi. O da bunları, gönülleri dine henüz iyice ısınmamış kimselere vererek onların gönlünü kazanmak istedi. Samimi Müslümanlar “Peygamber ne yaparsa en uygun olanı yapar.” diye düşünürken, gönlünü İslâm’a tam olarak teslim edemediği anlaşılan biri: Bu altınların bize verilmesi gerekirdi. Biz buna daha lâyığız diye itiraz etti. Resûl-i Ekrem bu itiraza çok üzüldü: “Siz bana güvenmiyor musunuz? Ben göktekilerin yani Allah’ın ve meleklerin bile güvendiği biriyim. Sabah akşam bana gökten vahiy geliyor” buyurdu.
Peygamberimiz, emanetin sadece malla, canla sınırlı olmadığını, bir kimse arkadaşına bir söz söyledikten sonra, “Acaba bizi duyan oldu mu?” diye etrafına bakınacak olursa, o sözün de emanet olduğunu söylemiştir. (Ebû Dâvûd, Edeb 37).
Evlilik hayatıyla ilgili özel durumların bir sır, bir emanet olduğunu hatırlatmış, eşlerden birinin bu sırrı bir başkasına anlatmasının emanete ihanet olduğunu belirtmiş ve; “Kıyamet gününde Allah Teâlâ’ya göre en fena insan, karısıyla mahremiyetini paylaştıktan sonra onun sırrını ifşâ eden kimsedir.” (Müslim, Nikâh 123, 124.) buyurmuştur.
Müslümanlar olarak Efendimiz a.s.ın, emanete hıyanetin çok kötü bir huy olduğunu sürekli hatırlatarak, bu çirkin huydan daima Allah’a sığındığını unutmamamız gerekir. Bu örnekliğin ışığında bizim de Cenâb-ı Mevlâ’dan ahlâkımızı O’nun güzel ahlâkına benzetmesini niyaz ederek kötü huylardan Allah’a sığınmamız güvenilirliğimizin ve iman selametimizin esasını oluşturur.
Allah razı olsun hocam.
Salih amel işleyip sıratı müstakim üzre yaşayanlardan olmak niyazi ile cumanın feyzi bereketi üzerimize olsun
Eyvallah Mustafa Hocam. Allah Razı olsun inşallah. Cumamız bizlere ve İslam alemine hayırlar getirsin inşallah
Hayırlı cumalar dilerim kıymetli hocam Teşekkür ederim
Rabbım Ümmeti Muhammed'i korusun,Bizleri birbirimize inanan ve gelecek nesillerimizi ahlaklı ve imanlı yetiştiribilen bir Ümmet olmamızı bu ortamı bize vermeni Senden istiyoruz, Rabbım duamızı En sevdiklerin Hatırına kabul eyle Amin.Amin Cumamız mübarek olsun.
Hocam Teşekkür ederim Hayırlı sabahlar hayırlı cumalar olsun Allah razı olsun Mevlam kalemine kuvvet versin
Allah insanlar arasından güveni, huzuru, sağlığı, mutluluğu, hayrı eksik etmesin inşallah. Hayırlı cumalar abim.
HOCAM AGZINA YÜREGİNE SAGLIK COK GÜZEL BİRKONUYA DEGİNMİŞ SİNİZ ALLAH RAZI OLSUN CUMANIZ MÜBAREK OLSUN
İnşirâh suresinin hatırlattığı hakikatlerden biri de şudur... “Her zorluğun ardından bir kolaylık vardır... Evet, inanıyoruz ki her hüznün ardından bir sevinç, her sıkıntının ardından bir ferahlık mutlaka gelecektir... Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadis-i şerifinde şöyle buyuruyor: “Zulüm, zalim için kıyamet gününde zifiri karanlıktır.” Dualarda buluşmak dileğiyle... Hayırlı Cumalar...
Mü’min; insanların kendisine güvendiği kimsedir. Müslüman, dilinden ve elinden insanların selamette olduğu kişidir. Nefsim kudret elinde bulunan Allah’a yemin olsun ki, kötülüklerinden komşusunun emin olmadığı kimse cennete giremez.” hadisine uygun hareket edilebilse bütün problemler hallolur.
Özellikle yalan konuşmamaya, yalan yere şâhitlik etmemeye dikkat ediniz. sözünün üzerinde Peygamberimizin ısrarcı olması çok anlamlı.
Allah razı olsun hocam. yazılarınız yolumuzu aydınlatıyor.
Allah razı olsun değerli hocam. Rabbım bizleri doğru güvenilir ve samimi kulları ile dost olup dost kalmaktan ayırmasın.(amin)