Haset; Başkalarına verilmiş olan maddî mânevî nimetleri çekemeyip onların sahiplerinin elinden çıkmasını istemek demektir.
Eğer kişi nimetin başkasından gitmesini istemeden aynısının kendisinde de olmasını isterse o haset değil, gıbta / imrenmek olur. Bunda bir sakınca olmadığı gibi bilakis teşvik vardır. Nitekim Efendimiz (s.a.v)': "Şu iki kişiden başka hiç kimseye haset (mecazi olarak gıbta manasıyla kullanılmıştır) edilmez: Allah'ın kendisine mal verdiği, bu malı hak yolda kullanan adam ve Allah'ın kendisine ilim verdiği, bu ilme uygun amel eden ve insanlara öğreten adam." (Buhari-ilim 15)
Meşru kılınan bu temenni, başkasından nimetin gitmesini istememek şartıyladır. "Kendin için istediğini, kardeşin için de istemediğin müddetçe hakiki iman etmiş olmazsınız." hadisi, "hayırlı işlerde birbirinizle yarışınız...." beyanları Allah rızası için yarışmaya tavsiye ve teşvik anlamına gelir.
Başkalarının sahip olduğu bir nimeti, mevki ve makamı, kabiliyeti vb ayrıcalıklarını çekemeyerek din kardeşinden alınmasını istemek dinen yasaklanmıştır. Ancak bir kafir veya facirde bulunup fesada, zulme, kargaşaya sebep olan, bu nedenle de ferdin ve toplumun huzurunu ve barışını yok eden nimetin ortadan kalkmasını istemek günah ve haram değil, bilakis gerekli ve zorunlu olan bir temennidir. Zira onun yok olmasını istemek bir fitne ve zulüm aracının yok olması demektir.
“Yoksa onlar, Allah’ın lütfundan verdiği şeyler için insanları kıskanıyorlar mı?” (Nisâ sûresi, 54) ayeti hasedin aslında Allah’ın takdir ve ihsanına rıza göstermemek ve itiraz etmek demek olduğunu, buna da kimsenin hakkının bulunmadığını belirtmektedir. Ayet, peygamberin kendilerinden gelmediği için kıskançlık gösteren Yahudileri konu alır. Kıskançlıklarıyla Kur’an-ı Kerîm’e geçmiş olan Yahudilerle aynı çizgide birleşmek istemeyenlerin, kendilerini haset ve kıskançlıktan arındırmaları gerekir. Bir Müslüman’ın Allah’ın takdir ve ihsanına razı olmaması son derece yanlış bir duygu ve tavır olup iman ve teslimiyet gerçeğiyle bağdaşmaz. Resul-i Ekrem Efendimiz, bu karmaşık ve anlaşılmaz duruma hiç bir Müslümanın düşmemesi için açık bir uyarıda bulunarak “Haset etmekten sakının” buyurmuştur. Gerekçesini de “Zira, ateşin odunu (veya otları) yiyip bitirdiği gibi haset de iyilikleri yer bitirir” (Ebu Davud-edeb-44) diye açıklamıştır.
Tasavvufa göre kıskançlık ve haset, kötü ve zararlı bir duygu olduğu için haram hükmündedir. Bilgisizlik ve açgözlülükle beslenir. En çok tanıdık, akrabalar, meslektaşlar arasında görülür.
Mesnevi de “Nefsin ve akranına haset etme. Zira haset, kötü işlerin en kötüsüdür. Kusur ve ayıbın mayası hasettir. Şüphesiz o her şeyde zehirlidir.” “Kıskançlık; bütün kusurların mayası, en kötü huydur.” şeklinde bahsedilmektedir.
Haset çok kötü bir huydur. Şu misal hasetçinin düştüğü açmazı ifade açısından çok çarpıcıdır. Arkadaşına haset eden birine “Dile Allah’tan, sana istediğini verecek ancak arkadaşına sana verdiğinin iki katını verecek” dediklerinde hasetçi bir müddet düşünür. Sonra İsteği çok enteresandır; “Allah, gözümüm birini kör ediversin”!
Haset tedavi edilmezse, neticede kişinin imanını da ifsat edebilir. İyiliklerin, hayır ve hasenatın desteğinden uzak kalan imanın önce kemalini sonra da aslını kaybetmesinden korkulur. Bu sebeple haset şiddetle yasaklanmıştır.
Haset kalbi bir hastalık olması hasebiyle hasetçinin içerisinde sürekli bir ateş yanar. Bu ateş onu yakar ve yavaş yavaş eritir. Hasedini yaptığı şahıs daha da fazla nimet sahibi olunca hasetçinin göğsü daralır, uykuları kaçar, rahatsızlık ve sıkıntıları artar. Başkasının perişanlığını isterken kendisi perişan olur ve psikolojik olarak çökeceği gibi tüm hayır ve sevaplarının da haset ettiği kişiye geçmesine sebep olur.
Allahu Teala, Felak Suresi'nin 5. ayetinde "…Ve haset ettiği zaman hasetçinin şerrinden âlemlerin Rabb'ine sığınırım, de" buyurarak haset duygusu besleyenlerden kendisine sığınmamızı emretmektedir. Başkasına verilen nimeti çekemeyen insanlar, kalplerinde boş yere tasa ve keder taşırlar. Çünkü duydukları üzüntüyle haset ettikleri nimet azalmaz ya da kendilerine verilmez. Hasetçi çekemediği kişiye düşmanlık ederek, gıybetini ve dedikodusunu yaparak hem kendi sevaplarını yok eder, hem de haset ettiğinin sevaplarını artırır. Yaptıklarının günahını yüklenir. Haset sahibi hem dünyada sıkıntı ve keder içinde yaşar hem de ahirette büyük bir kayba ve azaba uğrar.
Efendimiz (SAV) şöyle buyuruyor: "Birbirinize hiddetlenmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah'ın kulları, kardeş olun. Bir Müslüman'a, üç günden fazla (din) kardeşi ile dargın durması helal olmaz" (Müslim).
Günümüzde toplumun kanayan yaralarından biri olan haset hastalığından kurtulmak için, Allah'ın insanlara verdiği rızka, O'nun taksimine razı olmak ve diğer Müslümanları kardeş kabul ederek onların sahip olduğu nimetler için mutluluk duymak gerekir. Önemli bir husus da, ihtiyaç sahibi müminlerin ihtiyaçlarından dolayı kalplerinde böyle tehlikeli bir duyguya mahal vermemek için Allah'ın kendilerine ikram ettiği zengin Müslümanlar mallarını ihtiyaç sahipleriyle paylaşmalı, zekat ve sadaka sorumluluğu mutlaka yerine getirilmelidir. Böylece zengin fakir arasında denge sağlanmış ve kalplerde gerçek kardeşlik tesis edilmiş olur.
Hocam, haset konusunda yazmış olduğunuz makaleden Rabbim bizleri ders alanlardan eylesin.
Rabbim razı olsun her türlü kalp hastalıklarından kurtarsın muhafaza eylesin.Amin
Başkasında olanı kıskanmak,ona hased etmek kadar ''ahmakça''bir şey yok zannımca;çünkü olandan zarar gelmez,bilakis olmayandan gelir...En azından senden borç istemez,yiyecek,giyecek istemez..Bu açıdan baktığımızda hasedçilerin çok da akıllı oldukları söylenemez.Öyle ya kendine zararı olmayan insandan akıllı insan niye rahatsız olsun?
Hayırlı cumalar.Hocam Allah razı olsun.
ümmetin gönül birliğine vesile olması temennisiyle hayırlı cumalar.
Amin öğretmenim cumanın hayrı üzerinize olsun inşallah.
Hocam yüreğinize kaleminize sağlık diliyorum. Mübarek Cuma’nın bereketi ve Feyzi sizlerin bizlerin ve cümle müminlerin üzerine olsun.
Allah razı olsun cuma nız mubarek olsun. İşleriniz kolay ve gönlünüzce olsun.
Sabah Vaktinde, Selam ve Dua ile Haneniz şen, Gönlünüz ferah, Rızkınız bol, işleriniz rast, gününüz şen, haftanız Ruşen, Cumanız Said, Ömrünüz Mezid olsun. Feyizli, Bereketli Cumalar diliyorum.
Allah'ım bizleri hakka, hakikate, adalete, ahlak ve fazilete çağıranlardan eyle, hakkı anlatanlardan, hakikati duyuranlardan, adaleti yüceltenlerden, sevgiyi özümseyenlerden, saygıyı yayanlardan eyle. Dinine bizleri hizmetkar eyle.Dualarımızı kabul edilenlerden eyle.????(Amin) Cumamız mübarek olsun. Selâm ve dua ile kalın ????
Allah bizleri , haset eden,haset düşünen kullardan eylemesin. Cumanız mübarek dualarınız kabul olsun...
Allah razı olsun. Allah haset etmekten ve haset edilmekten muhafaza eylesin.
Mükemmel HOCAM
Allah razı olsun hocam yüreğine sağlık
Hocam Allah razı olsun. Cok guzel anlatmışsınız. Elinize yüreğinize sağlık inşaallah. Cumanın feyzi bereketi üzerinize olsun hocam.
Sevmek, gönül almak, halden anlamak, ince düşünmek, güzel konuşmak, düşeni kaldırmak, ağlayanı güldürmek, zahmetsiz ve hiç ücreti olmayan hasletler. Rabbim bizleri bu güzel hasletlerle yaşayanlardan kılsın
Hayırlı cumalar diliyorum hocam Çok güzel bir yazı olmuş Rabbim cümlemizi bu kötü hasletten korusun inşaallah Allah’a emanet olunuz
(Eden kendisine eder. Unutma! Kazanmak koca bir ömür ister, kaybetmeye ise bir anlık gaflet yeter.) Hz. Mevlana Cumanın bereketi, gafletten korunmamıza ve kurtulmamıza vesile olsun.
"Kendin için istediğini, kardeşin için de istemediğin müddetçe hakiki iman etmiş olmazsınız." hadisi, "hayırlı işlerde birbirinizle yarışınız...." beyanları Allah rızası için yarışmaya tavsiye ve teşvik anlamına gelir. eyvallah hocam
“Haset etmekten sakının” buyurmuştur. Gerekçesini de “Zira, ateşin odunu (veya otları) yiyip bitirdiği gibi haset de iyilikleri yer bitirir” (Ebu Davud-edeb-44) diye açıklamıştır.
Gene mükemmel bir yazı değerli hocam. Allah razı olsun
Allah'ın rahmeti ve bereketi üzerimize olsun. Dularımız kabul, Cumamız mübarek olsun. Selam ve dua ile..
Hayırlı Cumalar hocam kaleminize sağlık