İman edilecek hususların bir kısmına iman edip bir kısmına iman etmeyen kimsenin imanı sahih değildir. “Zarurat-ı diniyyeden (Dinin temel kuralları) birini inkar eden dinin tamamını inkar etmiş sayılır.” Parçalı bir iman “yok” hükmündedir ve sahibine hiçbir fayda sağlamaz.
Allah’ın (c.) koyduğu emir ve yasakların tamamını kabul etmek suretiyle davranışların vahiy merkezli anlamlandırılması aynı zamanda bir kimlik kabulüdür. Tevhid denilen bu kimlik, hayatın her alanında; “Allah (c.) ne dedi; ne der; ne yapmak lazım ki onun rızasını kazanabilelim?” endişe ve isteğiyle yaşamaktır. Bir anlamda “Allah’ın (c.) boyasıyla” boyanmaktır. Yani, Allah Teala’nın yarattığı fıtratı muhafaza edip peygamberleri aracılığıyla göndermiş olduğu mutlak din İslam’la hayatı anlamlandırmaktır. Öyle bir anlamlandırmadır ki bu, kimliğin bütünlüğünü bozacak herhangi bir söylem ve davranışı İslam’a tercih etmenin insanı küfre götüreceği bilincinin zihinde daima canlı tutulmasını zorunlu kılar.
İmanın bütünlüğü hususunda olması gereken bu bilinci sürekli canlı tutamayanlar, hiç beklenmedik bir anda İslam’dan kopma tehlikesi ile karşılaşabilir veya imanla küfrü tek gönülde bulundurduğunu zannetme sapkınlığını yaşayabilirler. Halbuki Resulullah (s.a); “İman ve küfür (aynı anda) bir kimsenin gönlünde bir araya gelemezler.” İfadeleri ile bunun imkansızlığını belirtmiştir.
İman edilecek esasların birini kabul etmeme durumunda iman gerçekleşmiş olmaz. Her mü’min aynı şeylere iman etmekle yükümlüdür. Bir okula kaydolan öğrencinin o okulun talebesi olabilmesi için okulun kurallarının tümünü kabul etme mecburiyeti vardır. Zorunlu derslerden birini kabul etmese o okulun öğrencisi olamaz. Lakin derecesi derslerdeki başarısına göre olur.
Dinin kurallarının bir kısmı kabul edilerek yüzde oranına göre 50, 60 iman sahibi olunmaz. Hatta yüzde 99’la bile iman gerçekleşmez. İman ya tam vardır, ya hiç yoktur. İmam Ebu Hanife Hazretleri: “İmanın azı çoğu yoktur. Zira, imanın var olması, ancak küfrün yok olması ile; imanın yok olması da küfrün var olması ile olur. Bir şahsın aynı anda hem mü’min, hem de kâfir olması yanlış bir düşünce şeklidir.”(Şerhu’l- fıkhı’l- Ekber, s. 79) ifadeleri ile konuyu özetlemiştir.
İman ancak nitelik yönünden artma ya da eksilme gösterebilir. Kiminin imanı kuvvetli ve olgun, kiminin zayıftır. Kiminin ki “ilme’l yakin” (İşitmeye ve düşünmeye bağlı bilgi ve inanç) derecesindedir, kiminin de “ayne’l yakin” (görmeye dayanan bilgi ve inanç) veya “hakka’l- yakin” (yaşamaya, gönülde duymaya dayalı bilgi ve inanç) derecesindedir. Kur’an-ı Kerim’de: “Müminler ancak Allah anıldığı zaman yürekleri titreyen, Allah’ın ayetleri kendilerine okunduğu zaman imanlarını artıran kimselerdir” (Enfâl Sûresi, 2) ayeti imanın sayı ve hacim bakımından artıp eksilmesini değil keyfiyet bakımından kuvvetli veya zayıf oluşunu anlatmaktadır.
Büyük günahların neler olduğunu Peygamberimiz bir hadisinde: “Size büyük günahların en büyüklerinden haber vereyim mi? Bunlar: Allah’a ortak tanımak, ana-babaya itaatsizlik etmek ve yalancı şahitliktir.” (Buhari, Edeb, 6) buyurmuş, bir başka hadislerinde ise ilave olarak; “sihir yapmak, haksız yere adam öldürmek, yetim malı yemek, faiz, savaştan kaçmak, iffetli ve iman sahibi bir kadına zina iftirasında bulunmaktır.” Şeklinde ifade etmiştir. (Müslim, İman, 143-146)
Kalbinde inancı olup bunu diliyle söylediği halde çeşitli sebeplerden dolayı ibadetleri tam yapamayan; şirk ve küfür dışındaki büyük günahların birini işleyen kimse, işlediği günahı helal saymıyorsa mümindir. Fakat büyük günah işlediği için ceza görecektir. Bu kimse için tevbe kapısı da açıktır. Yüce Allah böyle bir kimseyi ahirette dilerse affeder, dilerse günahı ölçüsünde cezalandırır. Neticede imanlı olduğu için cennete koyar. (Buhari, Vasaya, 23)
Hz. Peygamber “Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur deyip bu inancı üzere ölen kimse cennete girer.” buyurmuş, Ebu Zer (r.a.): O kişi zina yapmış, hırsızlık etmiş olsa da mı? diye sormuş. “Evet, zina yapmış, hırsızlık etmiş olsa da cennete girer” cevabını vermiştir. Ebu Zer r.a. aynı soruyu üç kez tekrar edip, aynı karşılığı alınca, dördüncü sorusunda Allah elçisi: “Ebu Zer bu durumdan hoşlanmasa da cennete girer.” İfadesini kullanmıştır. (Buhari, Tevhid. 33)
Müslümanın günaha düşse bile günahı hafife almaması ve günah işlediğinde hemen tevbe etmesi gerekir. Kişinin günahı küçük görmesi, günahı hafife alarak zevkle işlemeye devam etmesi işlediği günahtan çok daha ağır bir günahtır. Nitekim “Müslüman İşlediği günahın küçüklüğüne değil, kendisine karşı günah işlediği Zatın büyüklüğüne bakmalıdır!” Zira; “Günah ısrarla işlendiği takdirde küçük olmaz. Tevbe edildiği takdirde de af olmayacak günah olmaz.”
Mü’min, ne Allah’ın rahmetinden ümitsiz, ne de gazabından emin olmalı, korku ile ümit arasında bulunmalıdır. “Nasıl olsa imanım var, bu sebeple muhakkak cennete giderim.” düşüncesiyle Allah’ın azabından güven duygusu içinde bulunmak veya “Çok günah işledim, ben muhakkak cehennemliğim” diye Allah’ın rahmetinden ümit kesmek imanının kaybedilmesine sebep olabilir. Yüce Allah ayeti kerimede şöyle buyurur: “Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü kâfirler topluluğundan başkası Allah’ın rahmetinden ümit kesmez.” (Yusuf Sûresi, 87)
kaleminize saglık degerli hocam
“ALLAH İman edenlerin dostudur. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. ” (Bakara Suresi-257.Ayet) HAYIRLI CUMALAR
Elinize gönlünüze saglik,hayırlı cumalar Mustafa bey kardeşim... selamlar sevgiler
Allah sizden ve neslinizden hoşnut ve razı olsun ibadetleriniz makbul dualarınız kabul cumanız mübarek olsun selam ve dua ile yaradana emanetsiniz
Allâh cc razı olsun değerli hocam. Kaleminize yüreğinize sağlık.
Eyvallah üstad, sn.Hocam. Allah Razı olsun. Cumamız bizlere ve İslam alemine hayırlar getirsin inşallah
Allah razı olsun hocam. Yine çok aydınlatıcı bilgi oldu.
Biz de iman, artık siyasi parti başkanlarına yapılıyor..O ne derse o.. Başına bir şey gelince de onu Allah'tan biliyor.. Ben ne yaptım demiyor. Saygılar
Tevhid denilen bu kimlik, hayatın her alanında; “Allah (c.) ne dedi; ne der; ne yapmak lazım ki onun rızasını kazanabilelim?” endişe ve isteğiyle yaşamaktır.
“Müslüman İşlediği günahın küçüklüğüne değil, kendisine karşı günah işlediği Zatın büyüklüğüne bakmalıdır!” Zira; “Günah ısrarla işlendiği takdirde küçük olmaz. Tevbe edildiği takdirde de af olmayacak günah olmaz.” Müslümanın hayat ölçüsü işte bu.
İman tevhid cihad. Allah hepsini gereğince anlayıp yaşamayı nasip etsin inşallah Teşekkür ederiz sayın hocam