Fıtrat kelimesi “yarmak, ikiye ayırmak, yaratmak, icat etmek” manalarına gelen fatr kökünden isim olup “yaratılış, belli yetenek ve yatkınlığa sahip oluş” anlamında kullanılır. İlk yaratılış, bir bakıma mutlak yokluğun yarılarak içinden varlığın çıkması şeklinde telakki edildiğinden fıtrat kelimesiyle ifade edilmiştir. Buna göre fıtrat; ilk yaratılış anında varlık türlerinin temel yapısını, karakterini ve henüz dış tesirlerden etkilenmemiş olan ilk durumlarını ifade eder.
Fıtrat bozulmadığı, tahrip edilmediği ve yanlış bir yönlendirme olmadığı takdirde, kişiyi hakka ulaştıracak bir cevherdir. Yaratılıştaki temiz fıtrat, doğru bir eğitim, iyi bir terbiye ve güzel bir çevre ile insanı dünyada da ahirette de huzur ve mutluluğa ulaştırır.
İnsanın dünyaya gelişi, esasen dini bir geliştir. Yani insan, Allah'ın onu yarattığı temiz fıtrat ile dünyaya gelir. Ancak bazı etkenler insanın bu temiz fıtratını bozma, şahsiyetini bitirme, insanı insan olmaktan çıkarma özelliği taşır. 3 B virüsü denilen bu mikroplar insan fıtratını kemiren hastalıklardır. Bunlar; Bağnazlık, Bilgiçlik ve Büyüklenmektir. Toplumsal çürümenin, manevi buhran ve bunalımların besleyici unsurları bu üç illettir. Bu illetler yakaladığı kişinin duygu, düşünce, davranış ve duruşundaki dengeyi ve düzeni altüst eder. Etkisi altına aldığı kişiyi başına buyruk, disiplinsiz ve ukala hale getirir.
Çağımızın en yaygın hastalıklarından biri çok bilmişlik hastalığıdır. Tıp buna maalesef henüz çare bulamamıştır. Bilgi yaşamayı gerektirir, bilgiçlik ise enaniyetin göstergesidir. Bildiğini zannetmek öğrenmenin en büyük düşmanıdır. Bilgiç, bağnaz, büyüklenen insan ne kendisi ile ne toplum ile nede Allah ile barışık değildir. Bu tipler belirsizlikler içinde bocalayan, zihni bulanık, kalbi boş, Uyumsuz, ufuksuz ve umursamaz bir portre çizerler. İstikametleri yoktur, kıbleleri seyyardır, menfaatleri nerede ise oraya dönerler. İnsanın cevherinden kopuşu ve çamurlaşma süreci bu şekilde başlar.
Bilgiçlik çamurlaşmaktır, bağnazlık çukurda debelenmektir, büyüklenmek uçurumdan yuvarlanmaktır. Tüm bunlar günümüz insanını ve insaniyeti tehdit eden unsurlardır. Bunların olduğu yerde insan dengesini, merhametini, insanlığını, fıtratını kaybeder. İnsan insanın kurdu olmaya başlar.
Bilgiçlik kibre yakın bir davranış bozukluğudur. Anlamdan, amaçtan, tefekkür derinliğinden kopuk lafügüzaf ile kendini pazarlama tekniğidir. Fikir fukaralarının zevahiri kurtarma çabalarıdır. Mesele bilginin azlığı ya da çokluğu değil değer yokluğudur. Cahilliğini bilgiçlikle örtme sinsiliğindir. Cehalet büyük bir problemdir ama bilgiçlik daha büyük bir problemdir. Cahil bir şey bilmeyen değil, bildiğinin kendisine faydası olmayandır. Bu tür cahillerin bilgiçlik taslayarak dine ve topluma verdikleri zarar din düşmanlarının verdiği zarardan daha büyüktür.
Şeytan bilgisizliğinden değil, çok bilmişliği yüzünden hüsrana uğradı. Bilgiçlik Şeytanlaşmanın önünü açar. Sahip olunan, ancak sahibinin davranışlarına yansımayan ilim sadece yüktür. Onlar Kur’an’ın Cuma suresi 5. Ayetteki ifadesi ile “sırtına kitapları yüklenmiş merkep gibidir.” Üzerinde çok bilgi var ama altındakinin haberi de bu bilgilerin ona bir faydası da yoktur. İslam’ın bizden istediği, çok bilmek değil, bildiği ile amel etmektir. Zümer suresi 18. Ayette belirtildiği gibi “Sözü dinleyip onun en güzeline uymaktır.”
Bağnazlık; Bir kimseye veya bir şeye aşırı düşkünlük ve tutkuyla bağlılık anlamına gelir. İkna edilmişlik sendromudur. Taassup ve fanatizm bağnazlıktan kaynaklanır. Basireti bağlanmış, bağnazlığın girdabına düşmüş insanın dünyası kararır, ufku daralır, hakikat umurunda olmaz, tutkularının tutsağı olur. Her şeye at gözlüğü ile bakar. İman etmekle İkna edilmiş olmanın farklı şeyler olduğu burada ortaya çıkar. İkna edilmiş insana ikna olduğu şey dışında hiçbir şeyi kabul ettiremezsiniz. O sadece kendine verilen emirleri yerine getirmenin derdindedir. Hain Fetö ekibinin ve benzerlerinin yaptığı gibi mankurtlaşarak, Siyonizm’e ve Emperyalizme uşaklık yapmak adına kendi insanına her türlü hainliği yapmanın alçaklığına düşebilir.
Büyüklenmek büyük bir illettir. İnsanoğlunun kodlarında evet büyüklenme hastalığı vardır. Kişileri, kurumları, iktidarları bozan bu büyüklenme illetidir. Büyüklenmek istikamet kayması ve dengenin bozulmasıdır. Aslında kendini ayrıcalıklı görmek insanı yalnızlaştırır. Büyüklenme hırsı nice insanı ibretlik hallere düşürmüştür. Güç zehirlenmesi, akıl tutulması, başarı budalalığı, böbürlenme hastalığı, zafer sarhoşluğu hepsi büyüklenmenin büyüsü ile başlar.
Büyüklenen insan benlik zindanında, enaniyet çukurunda çırpınır durur. Egoizm, narsisizm, sadizm büyüklenmenin hastalık halleridir. Bu hastalığa müptela olanlarda onurun yerini gurur, azmin yerini hırs, ağırbaşlılığın yerini hafif meşreplilik alır ki burası felaketlerin başlama noktasıdır.
Bu durumda Müslümana düşen her nimeti şükür ile karşılamak, şımarmamaktır. Sorun büyümekte değil büyüklenmektedir. Tehlike bilgide değil bilgiçlik taslamaktadır. Felaket beğenmekte değil körü körüne teslimiyette yani bağnazlıktadır. Bir düşünceye sarılıp ötekilerden kaçmak gerçek manadaki anlamaya engeldir. Bilgili insan olmak önemlidir ancak, bilgiç değil bilinçli insan olmayı tercih etmek gerekir. Bu zamanda en çok ihtiyaç duyulan şey, bilgili olmak kadar her şeyin bilincinde olmaktır.
Mustafa hocam yazılarınız için teşekkür ederim cenab-ıHak kaleminize kuvvet versin, Hayırlı pazarlar dilerim
Şuur, şuur, şuur... derdi Erbakan hoca Ellerine sağlık
Eyvallah Mustafa Hocam. Bu gün yine çok güzel bir konu bulmuşsun. Çok da güzel izah etmişsin.Allah Razı olsun. Allah uygulamayı ve istifade etmeyi bizlere nasib eylesin. Cumamız bizlere ve İslam alemine hayırlar getirsin inşallah. Allah'a emanet olun
Selamun aleyküm Değerli hocam İlim,ibret,bilgi kokan yazılarınızı öğrenciler ile sosyal faaliyetler kamsamında paylaşıyor değerli bilgilerinizden faydalanıyoruz öğrencilerimiz adına teşekkür ediyorum cuma gününüz mübarek olsun selam ve dua ediyoruz.
Yazılarınız çok güzel. takip ediyor ve istifade ediyoruz. Kaleminize, ilminize kuvvet. Allah razı olsun.
Bilgili insan olmak önemlidir ancak, bilgiç değil bilinçli insan olmayı tercih etmek gerekir. Bu zamanda en çok ihtiyaç duyulan şey, bilgili olmak kadar her şeyin bilincinde olmaktır.
Cahil bir şey bilmeyen değil, bildiğinin kendisine faydası olmayandır. Bu tür cahillerin bilgiçlik taslayarak dine ve topluma verdikleri zarar din düşmanlarının verdiği zarardan daha büyüktür.