DÜNYA İSLAMA KOŞUYOR
İNSANLIĞIN İSLAM’A, İSLAMIN DA MÜSLÜMANLARA İHTİYACI VAR
ABD’de elli yıl boyunca misyonerlik yapmış bir Baptist papazı Müslüman olmuş. Politikacılar, ilim adamları, matematik profesörleri, sporcular, film artistleri. Ünlü şahsiyetler...
ABD de gün geçtikçe İslam’a ilgi artıyor ve İslamiyet hızla yayılıyor. İnsanlar aradığını İslam’da buluyor.
İslam, tüm insani değerlerini kaybeden dünya için son kurtuluş yoludur diyen ünlü Fransız yazar Sant-Prot, “gayrimüslimler bile İslam’ın güçlenmesine seviniyor” ifadelerini kullanıyor.
New York’ta 11 Eylül İkiz Kulelerin yıkılması, Paris’te Charlie hadisesinden sonra ihtida vak’aları (İslama geçişler) çok artmış.
Avrupa Kiliselerini satışa çıkarıyor.
Müslüman ülkelerde nüfus hızla artarken, aynı zamanda diğer ülkelerde başka dinlerden ve kültürlerden pek çok insanın İslâm'ı seçmesi. Birleşmiş Milletler tarafından yapılan araştırmaya göre, Avrupa'da Müslüman nüfusun 1989 ile 2007 arasında yüzde 100'den daha büyük bir hızla artması İslam düşmanlarını hem düşündürüyor, hem de korkutuyor. Bu korku onları kendilerine göre bazı tedbir ve çarelere mahkum etmiş durumda.
Bu mahkumiyet duygusu İslam düşmanlarını; Anarşi ve terörün İslam dini ve Müslüman kimliği ile asla bağdaşmayan kavramlar olmasına rağmen, İslam ile terörü, Müslüman ile teröristi aynı göstermeye çalışılarak dünyada bir korku algısı oluşturulma endüstrisi hızla yayılmakta ve bunun adına da İslamofobi denilmektedir.
İslamofobi kavramı aslında İslam karşıtlığını ifade etmektedir. İslam’a karşı bir korku değil, aksine ona karşı bir düşmanlığı içerisinde barındırmaktadır. Bu ırkçı düşmanlığın kökeni esasında yüzyıllar öncesine dayanmaktadır. Ancak 11 Eylül 2001 tarihinde İslam karşıtlığı ve ona yönelik tutumlar ABD de ve dünyada yükselişe geçirilmiş ve yaygınlaştırılmaya çalışılmıştır. İslamofobi temelde üç farklı sebebe dayanmaktadır;
1. İslam kaygısı: En önemli sebep İslam'ı tanımamaktır. HalbukiKur’an, terörü lanetlemiş, anarşiyi ve fitneyi en dehşetli bir olay olarak nitelemiştir. İslamiyet, her türlü terör, zulüm ve ihaneti yasaklar; her türlü anarşiye, bozgunculuğa şiddetle karşı çıkar. İslamiyet, zarara zararla karşılık vermez. İslam dini, adaleti tesis etmek, azgın nefislerin tahakküm ve istibdadını kırmak ve insan vicdanını itidal haline getirmek için taraf-ı ilahiden gönderilmiştir. Bu nedenle İslam bu konuda çok hassastır. Öyle ki, Kur’an, haksız olarak bir cana kıymayı, kan akıtmayı bütün insanlık alemine karşı işlenmiş en dehşetli bir cinayet olarak nitelendirmektedir
2.İslam karşıtlığı: Siyasal alanda bilinçli ve sistematik bir şekilde oluşturulmuştur. Halbuki Müslümanların kültür karakterinde zulüm ve katliam yoktur. Adalet ve merhamet vardır. Müslümanlar asla terörist değildir. Milyonlarca insanın öldüğü Birinci dünya savaşını da, ikinci dünya savaşını da Müslümanlar başlatmadı. Hiroşima ve Nagazaki’ye nükleer bombaları Müslümanlar atmadı. Avusturalya’daki 20 milyon Aborjin’i Müslümanlar katletmedi. Kuzey ve Güney Amerika’da 150 milyon Kızılderili’yi Müslümanlar katletmedi. 180 milyonluk Afrika nüfusunun %77 lik kadarını köleleştirip katleden de Müslümanlar değildir. Viyetnam’da 5 milyon kişiyi katleden kim? Bosna da on binlerce Müslümanı BM güçlerinin gözetiminde katledenler Müslümanlar mı? Filistin’de on binleri katledenler de Müslüman değil. Bütün bu olanlara rağmen Bu strateji ile yapılan bir savaş, bütün insanlar, Müslüman olmayan herkes bu insanlardan, dolayısı ile İslam’dan korksun diye Müslüman teröristtir imajını oluşturdular.
3.İslam korkusu üretimi: Özellikle medya tarafından İslam ve Müslümanlar hakkında üretilen söylemlerin, halkın üzerindeki kaygılarını körüklemek ve korkuya dönüştürmek amacıyla yapılan bir eylemdir 11 Eylül. Sonrasında İslam karşıtı duygular ve Müslümanlara yönelik korku, güvensizlik ve nefret sürekli bir şekilde artmıştır. İslami değerlerin Amerikan değerleriyle uyuşmazlığı fikri bu senaryoyu kurgulayanlarda en büyük etken olmuştur. İslamofobi endüstrisi korkuyla birlikte şiddeti tetiklemiştir. Yani Müslümanlara karşı uygulanan bu planlı politika şiddeti ve korkuyu beraberinde getirmiştir. İslam karşıtı hislerin oy kazandırdığı da düşünüldüğünde politikacıların korku tacirliği süreci körüklemiştir. 11 Eylül’de yaşanan olaylar göstermiştir ki bu olayın Amerika toplumu üzerindeki etkileri çok büyük olmuş, korkuları karşısındaki davranışları düşmanlığa dönüştürülmeye çalışılmıştır. Onların nasıl korkutulduklarına gelince; burada dikkat çeken en önemli faktör mason örgütleri olmuştur. Bu örgütler yıllar öncesinden oluşturulmuş, devlet dinlerini yıkmayı amaçlayan gruplardır. Bu gruplar halkı korkutmada önemli rol oynamıştır. 2000 yıllarına doğru Müslüman çoğunluklu ülkeler ile Birleşik devletler arasındaki ilişkiler daha kavgalı bir hal almıştır. Ayrıca reklam ajansları Müslümanları kurbanlaştırmak ve günah keçisi haline getirmek hususunda önemli rol oynamıştır. İslamofobi endüstrisi İsrail yanlısı pek çok sayıdaki mensuplarının ittifakından oluşmaktadır. Oluşumun İsrail tarafından desteklendiği ve bağışlar yapıldığı bilinmektedir. Sonuç olarak islamofobi endüstrisi Müslümanlara saldırmayı tezgahlayan ideolojik bir yaklaşım ve İslam düşmanı bir tezgahtır. Gittikçe bir fenomen haline gelmekte olan bu akım Müslümanlara karşı bir ötekileştirme ve hatta onları terörist göstermeyi kendisine hedef edinmiştir.
Burada Müslüman toplumların günceli takipteki sıkıntısı ve onların içindeki bazı işbirlikçi akımların tesirinde kalanlar da bu tezgah ve amaca çanak tutmuştur.
Günümüzde İslam ile Müslümanlar arasında büyük seviye farkı vardır. İslam çok yüksek, Müslümanlar ise onun gerisinde kalmışlardır. Buna rağmen insanlar Müslümanlara değil, İslam’a bakarak, Fıtratındaki doğruyu ve güzeli arama ihtiyacının cevabını İslam’da buluyor, Müslüman oluyor ve Dünya İslam’a koşuyor.
İslam hoşgörü dinidir; insanı en kıymetli varlık olarak kabul eder. Ma’sum insanlara karşı yapılan tecavüz ve hücumları büyük günahlar arasında sayar. Nitekim bahsini ettiğimiz Kur’an ayeti bunu haykırmaktadır: “Kim bir başka canı öldürmek veya yeryüzünde anarşi çıkarmak gibi bir suçu bulunmadan haksız yere bir cana kıyarsa, bütün insanlığı öldürmüş gibi olur. Kim bir canının kurtuluşuna vesile olursa, bütün insanlığı ihya etmiş gibi olur.” Bizim peygamberlerimiz, onlara çok açık deliller getirdi. “Ancak bütün bunlardan sonra insanlardan çoğu yine yeryüzünde aşırıya gitmiş ve zulüm etmişlerdir.” (5: 32).
Gerçek şu ki, müslüman ölüme değil, sadece hayata hizmet eder. Bu hadise sebebiyle İslamın koyduğu iki temel hukuk prensibini asla unutmamalıyız:
Birincisi: Kur’an’ın ‘Bir suçlu bir başka suçlunun yükünü yüklenemez’(6: 164). Yani bir cani yüzünden bir başka insan asla cezalandırılamaz. Hukukta cezalar ve suçlar şahsidir.
İkincisi ise, beraat-i zimmet esastır. Yani suçluluğu isbat edilinceye kadar kimse suçlanamaz. Delil olmadan kimseyi cezalandırmak adalet değildir. Aksi ispat edilmedikçe insanlar masum kabul edilirler. Hz. Peygamber’in şöyle buyurduğu nakledilmektedir: ‘Bir mü’min, ma’sum bir insanı gayr-i meşru bir yolla öldürmediği müddetçe din dairesi içinde kendini koruyabilir.’
Evet, insanlığın İslam’a, İslam’ın da Müslümanlara ihtiyacı var. Bu hakikat insanları cezbediyor ve Dünya İslam’a koşuyor.
“Onlar, Allah’ın nurunu ağızları ile söndürmek istiyorlar. Oysa Allah, Kafirler istemeseler/hoşlanmasalar da muhakkak nurunu tamamlayacaktır. (Saff-61)
Çok teşekkür ederiz Mustafa bey. Çok güzel bir yazı olmuş. özellikle gençlerin mutlaha okuması ve bu konuyu bilmesi gerekir diye düşünüyorum.
Mustafa Hocam, bu ve diğer yazılarını okudum. Sizi tebrik ederim. Allah ilminizi artırsın. Kaleminizin tesir gücü mükemmel. Hepsi güncel ve üslup çok güzel.
Yüreğine sağlık hocam.Allah razı olsun.Sadakai cariyen olur inşallah.
Mükemmel bir yazı zihnine ve kalemine sağlık arkadaşım.
Yazınızı okudum. çok mükemmel olmuş. konu güncel, uslup ve içerik harika. bu tür konuları bu şekilde ele almanız bizleri çok istifade ettiriyor. daha sık yazın. takip ediyoruz. teşekkür ederiz.
Allah razı olsun.Kaleminize yüreğinize sağlık.
Sizi tanımaktan ve öğrenciniz olmaktan onur duyuyorum değerli öğretmenim. Ellerinizden öperim.
Tam da zamanında yazılmış, kapsamlı bilgi içeren harika bir yazı olmuş Sn. Çelenli. Seni bu yönünle takip ediyor ve çok takdir ediyorum. Allah ilmini artırsın. Sağ olun.
Hocam yazı çok güzel olmuş. Daha sık yazmanızı bekliyoruz. Çok güzel konulara çok kapsamlı açıklamalar getiriyorsun. Çok istifade ediyoruz. Allah sizden razı olsun.
Bu konu çok hassas. Bunu herkes bilmeli, herkes mutlaka okumakı
Yazınız çok güzel, güncel ve doyurucu olmuş. Bilgi ve gerçeklerle dolu bir yazı. Çok büyük ihtiyaç var bu tür bilgilere.
Harika bir yazı olmuş. Tebrik eder, teşekkür ederim Sn. Hocam. Yüreğinize sağlık.
Birnumara