En güzel dindarlık Güzel Ahlaklı olmaktır. Suyun buzu erittiği gibi güzel ahlak da hataları eritir. Kötü ahlak ise sirkenin balı bozduğu gibi amelleri bozar. "Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim" buyuran Peygamberimizin ve onunla son halini bulan İslam’ın Müslümanda öngördüğü en temel özellik güzel ahlaktır.
İslam’ın geliş sürecini incelediğimizde bütün kaynaklarda Peygamberimizin düşmanlarının bile; yalan söylemediğine, haksızlık etmediğine güvendikleri anlatılır. Cenab-ı Hak imanı güzel ahlakın üzerine bina etmiş, mümine namaz kılmasını, oruç tutmasını… emrederken güzel ahlaklı olmasını da imanın bir şartı gibi ondan istemiştir. Peygamberimiz, imanın ve ibadetlerin temel hedefi olarak güzel ahlakı gösterir. Ahlaksız bir insan îmâni noktada sorunlu görülür. “Münafığın özelliği üçtür; Konuşunca yalan söyler, Söz verince yerine getirmez ve kendisine bir şey emanet edilince ihanet eder” Hadisi Şerifi ahlak ile iman arasındaki irtibat ortaya koyar.
Müslümanlar olarak “ahlak’ı” İslam’ın temel şartları arasında görmeye şiddetle ihtiyacımız var. Zira toplum olarak ahlakı Kur’an’ın istediği gibi algılamıyoruz. Zorda kalınca, işimize gelince, kişisel çıkarlarımızla çatışınca, ahlakın dürüstlük, adalet, hakkaniyet gibi gerekliliklerini görmezden geliveriyor, namaz kılmak, oruç tutmak kadar zorunlu olmadığına kendimizi kolayca inandırabiliyoruz. Dini algıda, ibadetler ile ahlakı birbirinden bağımsız düşündüğümüz için onları duruma göre hem de hiç zorlanmadan ayrıştırılabiliyoruz. İsmet Özel’in “Hak yemek, sol elle yemek yemek kadar dikkat çekmedi bu ülke’de” sözü meramımızın fotoğrafı gibi. Müslümanların bu manada en önemli sorunu evet; “ahlak” sorunudur.
İbadetleri ahlaki davranışlar ile ayrıştıran bir telafi (karşılama) anlayışımız var. Birçok Müslümanın algı dünyasında; Yapmam gereken şeylerin bir kısmını yaparsam, diğer kısmından muaf olur ya da kurtulurum düşüncesi hakim. Mesela beş vakit namazımı kılıyorum, oruçlarımı tutuyorum, bununla beraber Allah affetsin arada bir yalan konuşabiliyorum, hak yiyebiliyorum, Allah affeder inşallah! Şeklindeki telafi mekanizması zihnimizde işliyor. Ya da; ben zengin bir Müslümanım, beş vakit namaz kılmıyorum ama kalbim temiz, fakirleri doyuruyorum, öğrencilere de burs veriyorum, yani pratikte sosyal hayata çok büyük katkım var. O halde Allah affeder! İşte yıpratıcı olan ve İslam algısını batıran, berbat eden şey ahlakın bu şekilde telafi edilebileceği algısıdır. Bir Müslümanın namaz kılması zaten olması gereken bir zorunluluktur. Nerede olursanız olun siz Müslümansanız, size namaz kılıyor gözüyle bakılıyor. Ama beklenilmeyen şey; namaz kılan bir Müslüman nasıl yalan söyler? nasıl haksızlık yapar? Nasıl harama bulaşır? Nasıl zalimlik eder? Nasıl kötü işlerle uğraşır? Bu durum yapılan ibadetle bağdaştırılamıyor. Halbuki Cenab-ı Hak; “Sana vahyedilen kitabı oku ve namazı kıl. Muhakkak ki namaz, hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah'ı anmak elbette (ibadetlerin) en büyüğüdür. Allah yaptıklarınızı bilir.”(Ankebût 29/45) ayeti ile namaz kılan Müslüman’ın olması gereken vasıflarını beyan ediyor.
Müslümanda; İslam’ın gerektirdiği bütün özellikler ‘normal’ değerlerinde olmalıdır. “İnanç, ibadet, ahlak ve hukuk” konusunda olması gereken değerler, rutin biyokimya testindeki parametrelere benzerler. Sağlıklı olabilmek için kalp, karaciğer, akciğer, böbrek, bağırsak… fonksiyonlarıyla ilgili değerler nasıl normal sınırlar içinde korunmak zorundaysa zikri geçen dini değerler de normal aralıklar içerisinde kalmalıdır. Bu değerler hiçbirisi diğerini telafi edemez. Ölen hastaların pek çoğu temelde bir-iki değerin bozulması sebebiyle ölüyorlar. Hastanın karaciğeri tam çalışıyordur ama mesela böbrek değerlerinden kreatinin 15 gelmiştir. Hemen diyalize girmesi lazım, yoksa ölür. Şöyle bir şey düşünülemez: Bu hastanın karaciğer enzimleri 10 geliyor, 15 geliyor, bu kadar iyi çalışan karaciğer, böbreği idare edebilir… Öyle bir şey yok. Aynen bunun gibi, Müslümanlığın gerektirdiği değerlerin her birisi en azından normal sınırlarda olmalıdır. Sağlık için gereken karaciğer enzimleri normalden çok daha güzel olsa da böbrekteki bu anormalliği telafi edemez. Enzimler o kadar mükemmel olmasın, ama böbrek de normal olsun. Kısacası, ahlak, inanç, ibadet; bütün bunlar normal sınırlar içinde olmalıdır.
Ahlaklılığın temeli Takva’ya, Allah korkusuna dayanır. Allah’dan korkan, ahirette hesap vereceğine inanan Müslüman Hak yiyemez, adaletsizlik yapamaz, kan dökemez, hırsızlık yapamaz. Devlet malına el uzatamaz, Zina yapamaz, Rüşvet verip alamaz. Haset, Fesat, Kin, Nefret taşıyamaz. Ahlaklı insanlardan oluşan toplumlarda böylece huzur, güven, dayanışma ve emniyet sağlanmış olur.
Gelecek nesiller için Anne ve babalar çocuklarına karşı asli görevlerini ihmal etmeden, helal süt ve helal lokma, dini hassasiyet, milli duyarlılık ve İslami şuur ile yetiştirecekleri gençler ancak bu ahlaki bilinçsizlik furyasından kurtulabilirler. İnancını işine geldiği, menfaatine uyduğu gibi değil, Allah’ın emrettiği gibi algılayan ve yaşayan Müslümanlar olmak ve öyle nesiller yetiştirmek zorundayız. Ancak o zaman Allah’ın izni ve yardımı ile Müslümanın iman, ibadet ve ahlak algısı Kur’an’a göre olabilir. Algıları zevklerine göre oluşan, menfaatleri maneviyatlarının önünde olanlara Allah yardım etmez.
Hocam emeğinize sağlık maşaAllah. Hayırlı cumalar
Cumamız mübarek olsun. Allah razı olsun.
Eyvallah Mustafa Hocam. Allah Razı olsun. Cumamız bizlere ve İslam alemine hayırlar getirsin inşallah Sn Hocam
''helal süt ve helal lokma, dini hassasiyet, milli duyarlılık ve İslami şuur ile yetiştirecekleri gençler ancak bu ahlaki bilinçsizlik furyasından kurtulabilirler. '' Her anne baba bu sözü yeme içme gibi tatbik etmelidir. Teşekkürler hocam
Çok güzel olmuş hocam
Burası dünya, İnsan buraya hiçbir şeyle gelir, Sonra Herşeyin peşine düşer. Sonra da Herşeyi bırakıp gider. Sonunda Herşeyden hesaba çekilir. Hesabı kolay olanlardan olma duası ve ümidi ile Cumanızı tebrik ediyorum.
Allah razı olsun. Hayırlı cumalar.
Hayırlı ve bereketli cumalar Rabbim in affı ve mağfireti üzerinize olsun inşaallah
Teşekkür ederim Mustafa hocam cumanız mübarek olsun cumanın rahmeti bereketi hepimizin üzerine olsun inşallah dua ve dileklerimle selamlar
Tşk hocam, hayırlı cumalar dilerim
AMİN. ALLAH RAZI OLSUN. CÜMLEMİZİN CUMASI MÜBAREK OLUR İNŞALLAH.
Eyvallah. Önce ahlâk.
İyi Olmak Kolaydır, Zor Olan Adil Olmaktır, En Mükemmel Adalet ise Vicdandır. Geminin Tek Kaptanı Olur, Gerisi Mürettebattir. Yüreğin'de Tek Sahibi Olur, Gerisi Teferruattır! Biz ALLAH'TAN isteriz, Verirse Yüceliğindendir, Vermezse Hikmetindendir. Selam ve dua ile, hayırlı cumalar diliyorum.
Teşekkür ediyorum... Hepimize sağlıklı güzel günler diliyorum,hayırlı cumalar...
Cumamız mübarek olsun. Baki selamlar..
Teşekkür ederim hocam .. Hayırlı Cumalar...
Kaleminize sağlık değerli hocam. Keşke ahlak kavramını kavrayabilsek
Sağolasın hocam Allâh razı olsun Cumanız mübarek olsun inşallah
Çok güzel olmuş hocam. Kaleminize kuvvet, yüreğinize sağlık.
Algıları zevklerine göre oluşan, menfaatleri maneviyatlarının önünde olanlara Allah yardım etmez.
Müslümanda; İslam’ın gerektirdiği bütün özellikler ‘normal’ değerlerinde olmalıdır. “İnanç, ibadet, ahlak ve hukuk” konusunda olması gereken değerler, rutin biyokimya testindeki parametrelere benzerler. Sağlıklı olabilmek için kalp, karaciğer, akciğer, böbrek, bağırsak… fonksiyonlarıyla ilgili değerler nasıl normal sınırlar içinde korunmak zorundaysa zikri geçen dini değerler de normal aralıklar içerisinde kalmalıdır. İFADESİNE BİTTİM.
Müslümanlar olarak “ahlak’ı” İslam’ın temel şartları arasında görmeye şiddetle ihtiyacımız var. Zira toplum olarak ahlakı Kur’an’ın istediği gibi algılamıyoruz.
Kaleminize kuvvet üstadım. düşündürüp uyarıcı bir yazı olmuş. Allah razı olsun