Örnek davranışlar sergileyen insanlar, yaşadığımız toplumun geleceği açısından çok büyük önem arz ediyor. Sokakta veya bir alışveriş merkezinde unutulan yüklü miktardaki parayı sahibine ulaştıran, denizde boğulmak üzere olan bir insanı canı pahasına kurtaran, kaza geçiren bir insanın yardımına koşan, otobüste yaşlıya, hamileye, hastaya yer veren, her canlıya yardım elini uzatan insanları insanlık olarak seviyor ve özlüyoruz.
Örnek insan olmanın yolu “iyi insan” olmaktan geçiyor. İdeal toplum, örnek insan olmayı amaç edinmiş iyi insanlardan oluşuyor. Değerlerimizle barışık, güzel ahlak sahibi, sabırlı ve ilkeli insanların örnek davranışlarıyla nesillerimize rehberlik etmesi, toplumun geleceğinin şekillenmesinde etkili olması günümüz toplumlarının en büyük eksikliği ve ihtiyacı.
Osmanlı zamanında, havanın çok soğuk olduğu bir kış gününde, evinde namazının duasını eden bir adam sokaktan geçen yoğurtçunun alışılmış sesini duydu. Pencerenin kenarından bu karlı ve fırtınalı havada mahalleyi dolaşan yoğurtçuyu izlemeye başladı. Bir müddet sonra hanımına; Hanım kap getir de yoğurt alalım diye seslendi. Hanımının; Evde yoğurt var, ihtiyacımız yok bey diye cevap vermesi üzerine; Hanım, bizim yoğurt almaya ihtiyacımız yok ama yoğurtçunun bizim yoğurt almamıza ihtiyacı var. Bu soğukta, bu sokaktan üçüncü geçişi, hele sen kap getir de yoğur alalım dedi. Buradaki incelik, ahlaki erdemliliğin en güzel resimlerinden biri olarak duvara asılmaya değer bir tablo sanki.
Şöyle bir düşünelim; gerçekte ihtiyaç nedir? İhtiyacı kim ve ne belirler? Bugün bizim ihtiyaçlarımızı insanlığımız mı yoksa ihtiraslarımız mı belirliyor? İhtiyaç listemizi kapitalist sistemin bizi alıştırdığı tüketim toplumunun sunumları oluşturuyorsa, arzularımız bu listeyi uzatıp götürüyorsa tüketim çılgınlığı yaygınlaşıyor, doyumsuzluğumuz sınır tanımaz hale geliyor, başkaları bizi hiç ilgilendirmiyor demektir.
Günümüz insanının ‘’insanlığa’’ ihtiyacı var. Başka insanların ihtiyacı bizim ıstırabımız olabildiği oranda insanlığımız üst seviyelerdedir. İşin gerçeği insanoğlu ihtiyaçlarını disipline edebildiği oranda huzur bulabilir ve varlığını devam ettirebilir. Sahip olduklarımızın farkında olmak, kıymetini bilmek ve kanaat etmek günümüz insanının en büyük ihtiyacı. İhtiyaçlar hiyerarşisi içinde harcanan bireylerin bunalımı her geçen gün artıyor. Bencil, bireyci, bana neci akımın yaşadığı akıl tutulmasını görmezden gelmememiz gerekiyor.
Bu bağlamda ihtiyaç denilen şeyi yeniden tanımlamamız lazım. İhtiyaç listemizi inanç değerlerimize göre güncellemeye, önceliklerimizi yeniden gözden geçirmeye ihtiyacımız var. İhtiyaç anlayışına yeni bir açılım getirmek zorundayız. Aksi takdirde açgözlülüğün getirdiği hırs, enaniyet ve sonunda başa gelmesi kaçınılmaz olan acziyet ve zillet dünya ve ahiret perişanlığımızın sebebi olur.
‘’Osmanlı’nın Son Döneminde İngiltere’nin Ortadoğu Politikası’’ adlı kitapta anlatıldığına göre, 19. yüzyıl sonlarında Doğu Anadolu’da müthiş bir kıtlık olmuş. Bunun üzerine İngilizler kıtlıktan hareketle bölgede Osmanlı’ya karşı bir isyan çıkarıp çıkaramayacaklarını tespit için oraya bir casus göndermişler. Casusun yaptığı araştırma neticesinde müşahede ettiği gerçek son derece dikkat çekici. Raporda şöyle yazıyor; ‘’Burada kıtlık var, ama açlık yok! Herkes birbirini gözetiyor, yardımda bulunuyor. Bu yüzden de kıtlık açlığa dönüşmüyor. Sonuç olarak böyle güçlü bir içtimai yapı içinde kıtlıktan hareketle isyan üretmek imkânsız.’’ Burada insanların; “Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir’’ ölçüsü ile hareket ettikleri İslam’ın ahlak ve dayanışma anlayışının önemi ortaya çıkıyor.
Bugün, her şeyden önce insanoğlunun erdeme ve kardeşleşmeye ihtiyacı var. İnsan insanın yurdu olamayınca kurdu oluveriyor. Bu gün insanlık Merhamet Medeniyeti’nin insana huzur veren sıcaklığına muhtaç. Ateş topuna, kan gölüne dönüşen dünya, vahyin değerlerine ve doğrularına hasret. Küresel kötülüğün karanlığından ve kokuşmuşluğundan dertli olan insanlık kurtuluşu iyi insanların insaf ve vicdanına sığınmakta arıyor. Cehalet ve çaresizliğin pençesindeki yitik nesiller, duyarlı davetçilerin dokunuşunu bekliyor.
Bizim dünyalıklara olan ihtiyacımızdan çok, dünyanın bizim getireceğimiz merhamet medeniyetine ihtiyacı var. İslam’ın emrettiği ahlakımızı, adaletimizi, davetimizi, kardeşliğimizi, kendilerine uzanacak elimizi, sözümüzü, soluğumuzu hasretle bekliyor. Zira İnsanlığın ruhu da kalbi de hakikate aç. Nesiller intihar ve isyan arasında gelgitler yaşıyor. Ezilmişler, itilmişler, kimsesizler bir sese, bir nefese, bir selama muhtaç. İnsanlığın, düzgün yaşayan, davranışları ile örnek, özü sözü bir, halk içinde Hak ile beraber olan kâmil insanlara her zaman olduğundan çok daha fazla bu çağda ihtiyacı var.
Gerçeğe ulaşmada ve güzel olanla buluşmada gece karanlığında yeryüzüne ışık saçan yıldızlar gibi yolunu kaybedenlere rehberlik eden güzel insanlar doğruyu bulmada navigasyon görevi yaparlar. Burada bilinmesi ve dikkat edilmesi gereken husus, Hz. Ali r.a. ın ifadeleri ile; “Gerçeği insanların ölçüsü ile değil, insanları gerçeğin ölçüsü ile tanımaktır.”
Allah razı olsun mustafa abi
Hayırlı cumalar hocam kaleminize yüreğinize sağlık saygılar selamlar
Hak eden herkesın kandili ve cuması mübarek olsun yolda yürürken el eden bırını alamadıgın zaman üzülmek haksız yere ölen bınlerce müslüman a üzülmek hayat bu kadar zor ama kişiler onlarca haksızlık ıcın degıl de arabasının modeli telefonun markası ıcın üzülüyor allah çocuğumuzu ailemizi akrabamızı ihtiyacı olan herkesi korusun annemizin babamızın ihtiyacı olan herkesın hayır duasını alabilmeyi nasıb etsin bızden müslüman olmaz ölen mılyonlarca mazlumun ölmesıne göz yumduk gidip küffar a bır kurşun dahı sıkamadık kımsenın elınden tutup ayakda gezmesıne doğru sekılde yurumesıne ısık tutamadık ismimize layık yasayamadık
Kendilerine "Müslüman” adini verenlerin, Islam ilkelerine göre bir hayat sekli ortaya koyamamalarina bakip ta "insan” olmayi sadece güzel ahlaka baglamak son derece yanlistir. Tek tarafli (tek ayakli) "Insan” olunmaz. Insan olmak için hem kendisini Yaratani bilip inanmasi, hem de toplumsal iliskilerde güzel ahlaka sahip olmasi gerekir. Güzel ahlaka sahip olup ta kendisini yaratan Rabbine itaat etmekten kaçan kisi, insan olmaktan çikar. Ayette belirtildigi gibi "ancak iman edip salihata sahip olanlar, asagilarin asagisina düsmez (insanliktan çikmaz). (95/6) İSTİKAMET üzere olan, insanlığın babası Âdemoğlu ve onlara gönderilen kitap ve peygamber yolunda olabilmek duâsıyla.. ALLAH CELLE CELALÜHÜ RAZI OLSUN. Hocam.
Hayırlı cumalarınız olsun hocam allah razı olsun sızden eminim yazınızda yıne cok guzel alacagım dersler vardır cok tesekkur ederım hocam kolay gelsın
Hayırlı cumalar hocam. Güzel bir yazı Allah razı olsun cuma günleri hutbe olarak okunabilir
Eyvallah Mustafa Hocam. Allah Razı olsun. Çok güzel konu. Müstefit olduk.Cumamız bizlere ve İslam alemine hayırlar getirsin inşallah. Allah'a emanet olun
Bizim dünyalıklara olan ihtiyacımızdan çok, dünyanın bizim getireceğimiz merhamet medeniyetine ihtiyacı var.
bizim yoğurt almaya ihtiyacımız yok ama yoğurtçunun bizim yoğurt almamıza ihtiyacı var. Bu soğukta, bu sokaktan üçüncü geçişi, hele sen kap getir de yoğur alalım dedi. Buradaki incelik, ahlaki erdemliliğin en güzel resimlerinden biri olarak duvara asılmaya değer bir tablo sanki.
İnsanlık öldü diyorlar Hocam
İnsanlık çok önemli ama insanların insanlık diye bir derdi olmadığı çağda yaşıyoruz.
Hocam konuları ve başlıkları çok güzel seçiyorsunuz. Yazılarınızı takip ediyor ve istifade ediyoruz. Kandilinizi tebrik ederiz.