Rabbimiz Kur’an’da “Biz insanı en güzel şekilde yarattık.” (Tin 4) buyuruyor. Sonra da onu yeryüzündeki tüm varlıklara “yaratılanların en şereflisi” diye tanıtarak onurlandırıyor. Yeryüzünü ve tüm varlıkları onun emrine, hizmetine verdiğini ekleyerek insanın değerini yücelttikçe yüceltiyor.
İnsan değişen ve değişken bir varlık olduğundan bu onuru korumakta zaman zaman sıkıntılar yaşıyor. Yaşadığı değişikliklerde ölçünün ne olacağı burada büyük önem arz ediyor. Ölçüsü belli olmayan insanların insâni değerleri de insanlıkları de zaman içinde kayboluyor. Değerleri kaybolan insan bu yüceliği zaten hak etmiş de olmuyor. Müslüman’ın değişimde ölçüsü Kur’an ve sünnet olmazsa o zaman aşağıların en aşağısını boylayıveriyor.
Müslüman için değişim rastgele, ölçüsüz, inanç değerleri ıskalanarak olmamalıdır. Başıboş yaratıldığını, başıboş bırakılacağını zannetmek, dönüşürken ölçü tanımamak asliyeti de asaleti de bozuyor. Ölçüsüz değişenlerin ortaya koyduğu dünyayı ibretle izliyoruz. Kavga, katliam, anarşi, terör, zillet, her türlü ahlaksızlıklar aldı başını gidiyor. Bu arada bazı dindar bilinen Müslümanlar haramları işlemeseler bile işlenen haramlardan rahatsız olmuyorlar. Mesuliyetten kaçmak için sorumluluğu zamana yükleyerek işin içinden kolayca sıyrılabileceklerini zannediyorlar.
Şikâyetleri yapanlar da dinleyenler de Fabrika ayarlarına dönmenin gerekliliğini dillendiriyor. Evet bugün Müslümanlar olarak fabrika ayarlarına dönmemize çok ihtiyaç var. Bunun neye göre ve nasıl olacağının açılımını toplumun önünde gidenlerin, Sahih ve Salih ilim erbabının yapması gerekiyor. Bizim de kişisel olarak aile hayatımızda, sosyal ve ticari hayatımızda, toplumsal ilişkilerimizde, devletle işlerimizde İslam’a göre hangi noktada olduğumuzu gözden geçirmeye ihtiyacımız var.
Cep telefonu, bilgisayar, tablet gibi cihazlar aşırı yoğunluktan yorulup kafası kaosa girdiği zaman teknik bir çöküşle karşı karşıya kalıyor. Cihazın yeniden işlevsel hale gelmesi için fabrika ayarlarına döndürülmesi gerekiyor. Bu işleme de “reset atma” deniyor.
Reset atma işlemi bugün sosyal hayatımız için de yapılmalıdır. Yaşantımızdaki ölçülerin İslami eksenden gözle görülür şekilde uzaklaştığı, Batı’nın sahte ve bencil normlarına kaydığı ortada. Ekonomiden politikaya, eğitimden kültüre, aileden sosyal yaşam ünitelerine, mimariden müziğe, sanattan sanala bu eksen kayması duyarlı Müslümanları tedirgin ediyor. Bu tedirginlik ciddi bir kafa karışıklığını, ruhsal boşluğu, yaşamda belirsizliği, geleceğimiz adına endişeleri beraberinde getiriyor. Sekülerleşme ile gelen zihinsel ve yaşamsal kirliliğe karşı çok ciddi bir çözüm arayışına ihtiyacımız var. Bu bağlamda “fabrika ayarlarına dönme’’ ifadesi bizler için de zaruret haline gelmiş durumda.
İnsan elbette değişken bir varlıktır ancak bu değişkenliğin bir yasası, bir disiplini, bir kuralı olmalı. Aksi halde rasgele ve baş döndürücü hızla gerçekleşen, ölçü, sınır, değer tanımayan değişim ve dönüşümler kaygılara ve tehlikelere kapı aralıyor. Bu tarz değişimlerde değerler dumura uğruyor. Duruşlar yamuluyor. İnsanların kimin dümen suyunda olduğu belli olmuyor. Kısacası ayar tutamama, kendi olamama sorunu ile karşı karşıya kalınıyor. Özgünlüğü ve özgürlüğü yitirme riski burada başlıyor. Bir önlem alamaz isek kendimize bile yabancılaşma tehdidi gün geçtikçe artıyor.
İnandığı gibi yaşamamanın getirdiği sonuç, yaşadığı gibi inanmak, yani yaşananın din zannedilmesi. Bu durumda çözüm için fabrika ayarlarına dönmeye zaruri ihtiyaç var. Bu dönüş sadece geçmişe dönmek, geleneği bugüne taşımak olarak algılanmamalı. Peygamber Efendimizin; “Size iki şey bırakıyorum. Onlara sıkı sarıldığınız sürece yolunuzu şaşırmazsınız; Allah'ın kitabı ve Resulü’nün sünneti.’’ (İ. Malik-Muvatta) hadisindeki hakikatler Müslümanın dönüşümünün temel ölçüleridir.
Fabrika ayarlarına dönmek; Fıtrata dönmektir. Kötüden iyiye, çirkinden güzele, yanlıştan doğruya, batıldan hakka yönelmektir. Bize giydirilen deli gömleklerinden sıyrılıp takva gömleğine bürünmektir. Kazanımlarımızı koruyarak, zamanın ruhunu ıskalamadan, günceli, gündemi göz ardı etmeden amatör ruha sahip olmaktır. Tarihi tecrübelerimizi çağın gereksinimleri ile harmanlayarak bir ayar tutturmamız gerekiyor. Fabrika ayarlarımıza dönmek dünde kalmak değil, bizi biz yapan kadim değerlerimize sahip çıkmaktır. Çetrefilli süreçlerde ilkelerden ödün vermeden istikamet üzere yürüyebilmektir. Ayarsızlığın ve arsızlığın pik yaptığı bir çağda Allah ile barışık olmaktır.
Evet mutlaka dönmeliyiz. Allah'ın boyasına, Buyruğuna, Barışına, Hududuna, Hukukuna, Allah sevgisi ve korkusu ile, saygı ve tazimle dönmeliyiz. Rabbimizin; “Ey olgun bir iman ve salih amellerle huzura ermiş nefis! Sen O’ndan razı, O da senden razı olarak dön Rabbine. Dürüst ve samimi kullarımın arasına katıl. VE Cennetime gir.’’ (Fecr, 27-30) hitabının muhatabı olabilmek için dönülecek en doğru yön, sığınılacak en güvenli liman Rabbimizin emniyet ve merhamet kucağıdır. Oraya dönen kurtuluşa erer. Kurtuluş yolu döndüğün yönle alakalıdır. Kötü yola girdiysen unutma direksiyonda sen varsın.
Eyvallah Mustafa Hocam. Allah Razı olsun. Çok güzel bir misalle açıklamışsınız. Müstefit olduk. Allah'a emanet olun
Hayırlı cumalar.Teşekkürler hocam.
Bu kadar konfor, lüks ve şatafat içinde fabrika ayarlarına dönmek zor olacak. Rabbim tez zamanda nasip etsin inşallah.
Kaleminize kuvvet değerli hocam. değerlendirmelerinizin tamamının altına imzamı atıyorum.
Fabrika ayarlarımıza dönmek dünde kalmak değil, bizi biz yapan kadim değerlerimize sahip çıkmaktır. Çetrefilli süreçlerde ilkelerden ödün vermeden istikamet üzere yürüyebilmektir. Ayarsızlığın ve arsızlığın pik yaptığı bir çağda Allah ile barışık olmaktır. İşte gerçek ayar bu.
Yaşantımızdaki ölçülerin İslami eksenden gözle görülür şekilde uzaklaştığı, Batı’nın sahte ve bencil normlarına kaydığı ortada. Ekonomiden politikaya, eğitimden kültüre, aileden sosyal yaşam ünitelerine, mimariden müziğe, sanattan sanala bu eksen kayması duyarlı Müslümanları tedirgin ediyor. İFADELERİ ÇOK DOĞRU
Değerli Hocam, her zaman olduğu gibi veciz bir yazı kaleme almışsınız. Yazılanlara katılmamak mümkün değil. Evet toplum bozuldu hattâ başka bir yöne evrildi. Hiçbir şey kendiliğinden bozulmayacağı gibi, toplumda kendiliğinden bozulmaz. Hz. Ömer'in bir sözü "İdarecisi düzgün olan bir toplumun kendiside düzgün olur. " Yine büyüklerden birinin sözü "Bir toplum Ulema ve Umera ile bozulur" Alim ve İdareci ile şu anda 80 veya 90'lı yaşlarında olanlar "biz bu yaşa geldik böyle bozukluk görmedik diyorlar, bu konuşmalar yukarıdaki sözü teyit ediyor. Rabbim sonumuzu hayır eylesin.
Yüreğine sağlık Saygı değer abim. RABBIM en kısa zamanda Müslümanlara birlik beraberlik şuuru nasip etsin. Gazzede ki Müslümanların yar ve yardımcıları olsun. HAYIRLI günler dilerim.