Mevlânâ Hazretleri der ki; “Nimete şükretmek, nimetten daha hoştur. Şükrü seven kimse, şükrü bırakır da nimet tarafına gider mi hiç? Seni dostun kapısına ancak şükür götürür. Nimet, insana uyanıklığın zıddına gaflet de verebilir. Şükretmek ise daima uyanıklık getirir. Sen aklını başına al da şükür nimeti ile gerçek nimeti avla!”
İnsanın en büyük felaketi, “Ben neymişim” demeye başladığı anda başlar. Kişinin hakikat karşısında büyüklenmesi, kemal mertebelerinden uzak düşmesinin en büyük sebeplerindendir. İnsanı sefalet çukurlarına sürükleyen, zillet, çaresizlik ve acze düşüren, kibir ve büyüklenme, her şeyi kendinden bilme anlayışıdır. Haklar, Hak’tandır. Hakları kendinden bilen hak ve hakikat karşısında rüsvay olur. Allah-û Teâla buyurur: “Ondan istediğiniz her şeyden size verdi. Eğer Allah’ın nimetini sayacak olsanız sayamazsınız. Doğrusu insan, çok zalim ve çok nankördür.” (İbrahim Sûresi/ 34)
Nimetleri Allah’tan değil, kendinden bilmek; Allah-û Teâla’ya karşı nankörlük etmektir. Başka bir ifadeyle Allah’ı yok sayarak güç zehirlenmesine kalkışmaktır. Hakları, nimetleri Allah’tan değil, kendinden bilen helak olur. Kerameti kendinden menkul olan insanlar kendi sözlerini Allah’ın ayetleri mesabesinde gördükleri andan itibaren bilerek ya da bilmeden ilahlık taslamaya başlarlar.
Bir kimsenin, nimetlerin Allah-û Teâlâ’dan geldiğini düşünmeyerek kendi yaptığını, kendi kazandığını sanarak sevinmesine, kendini beğenmesine Karun’laşma denilir. Çünkü Karun elindeki malın Allah’tan değil kendinden olduğunu iddia ediyordu. Dolayısıyla insanın kendisini hakların, nimetlerin kaynağı sanması, iddia etmesi, bir Karun’luk, bir Firavun’luk belirtisidir.
Mallarını, evlatlarını, makamlarını, iktidarlarını kendilerinden bilenler, helak olmayı hak etmiş olurlar. Ayet-i Kerimede; “And olsun, size yeryüzünde imkân ve iktidar verdik. Sizin için orada birçok geçim imkânları da yarattık. Ama siz ne kadar az şükrediyorsunuz!” (A’raf Sûresi/ 10) buyurulur.
Bu dünyada sahip olduğumuz bütün imkânlar ve iktidarlar Allah’tandır. Allah murad ederse imkânlar verir kuluna. İnsü cin toplansa da engel olamaz yoluna. Dolayısıyla bir Daru’l İmtihan olan bu dünyada çalışma, gayret bizden, başarıya ulaştırmak ise Allah’tandır. Başarıya ulaşmayı Allah’tan değil, kendinden bilen, çalışma ve gayreti putlaştırmış olur.
Sahip olduklarını kendinden bilenler nimeti artıran şükür nimetinden mahrum olurlar. Şükürsüzlük nankörlüktür. Şükür, nimetin gerçek sahibini bilmek, Hakkın verdiğini onun rızası istikametinde kullanmaktır.
Günümüzün en sinsi ve en şiddetli hastalıklardan biri “Nimete Alışma Hastalığıdır”. Nimetin sahibini unutma, bu benim hakkım diye düşünme hastalığı. Bu hastalığın Belirtileri görülür yahut hissedilir türden değildir. Yakaladığı insanı perişan eder.
Bu hastalık dört şekilde kendini gösterir:
1- Allah'ın nimetlerine alışılması ve adeta nimet değilmiş gibi görülmeye başlanması. Nimetin nimet olduğunun hissedilmeyip, müktesep hak gibi görülmesi.
2- Evine girdiğinde, kişinin ailesini sağ salim görmeye alışması. Onları iyi halde gördüğünde bunun için Allah'a hamdü sena etmeye ihtiyaç hissetmemesi.
3- Alışverişe gidip market arabasına dilediğini koyup, ücretini ödeyerek evine dönerken nimeti vereni unutup O'na şükretmek gerektiğini zerre kadar düşünmemesi. Bu durumu gayet normal olarak algılayıp en tabii hakkı gibi telâkki etmesi.
4- Her sabah güven ve huzur içinde uyanıp sağlığı yerinde, bir şikâyeti, ağrısı, sızısı olmadan kalktığını bir nimet olarak görmemesi, bundan dolayı Allah'a hamd etmemesi.
Çok dikkat edilmelidir. Bu durumlardan birisini yaşıyorsak tehlike altındayız demektir. Evimize girdiğimizde, Allah bize, anne baba, eş ve çoluk-çocuğumuza sağlık ve afiyet içinde kavuşma nimeti vermişse, sağlıklı ve iyi bir durumda isek Allah Teâlâ'ya bol bol şükretmemiz gerekir. Günlük hayatımızda nimetlere alışma ve nimeti vereni unutma illetine düşmemeye çok dikkat etmeliyiz. Sayamayacağımız nimetler içindeyiz. Allah Teâlâ onları bizim için her an ve sürekli olarak yenileyip güncelliyor. Bize hamd ve şükrü de farz kılmış. Hatırımızdan çıkarmayalım ki; Niceleri, o güne bizim sahip olduğumuz nimetlerden mahrum başlamıştır. Niceleri de güven içindeyken O gün korku ve hüzünle kalkmıştır. Nice çalışan O gün işsiz kalmıştır. Nice zengin O gün fakir düşmüştür. Nice gören ve duyanlar O gün göremez ve duyamaz olmuştur. Nice sağlıklı insan O gün sağlığını kaybetmişken bize sunulan nimetler yenilenmiştir. O zaman demeliyiz ki: El-hamdülillâhi Rabbi'l-Âlemin. Âyet-i kerîmelerde buyrulur: “Ben’i zikredin; Ben de sizi zikredeyim! Bana şükredin; sakın küfrân-ı nîmette bulunmayın!” (el-Bakara, 152)
“…Eğer şükrederseniz, elbette size olan (nîmetlerimi) artırırım. Eğer nankörlük ederseniz, hiç şüphesiz azâbım çok şiddetlidir!” (İbrahim, 7)
Şükretmek, nîmetlerin bereketlenmesine vesiledir. Şükürsüzlük ise küfrân-ı nîmettir, nankörlüktür, bereketsizliğe, nîmetlerin geri alınmasına ve Allâh’ın gazabına sebeptir.
Su içen kuş bile her yudumda gagasını göklere kaldırarak Allah’a şükreder. Sahip olduklarına şükretmeyi bilmeyenin, kaybettiklerine isyan etmeye hakkı yoktur. Şükrün esası, nimetin sahibini bilmektir. Bunu kalp ile itiraf etmek, dil ile de söylemektir. Haline şükretmeyenlerin huzuru hep eksik kalır. Nefes aldığımıza şükür, nefesi verdiğimize şükür ve Şükür ettiğimize de şükür etmek gerekir.
Allah Resulu buyurur; Allah’ım, seni anıp zikretmek, nimetine şükretmek ve sana layıkı ile ibadet etmek için bana yardım eyle. (Ebu Davud- vitir26)
Allah’ım, seni anıp zikretmek, nimetine şükretmek ve sana layıkı ile ibadet etmek için bana yardım eyle. (Ebu Davud- vitir26). Amiin. Allah razı olsun. İşin özü bu olsa gerek.
Hocam, bu veciz yazınız ile bir durum tespiti yapmışsınız yani gönül aynasını herkes kendine tutsun ve hâlini görsün misali. Rabbim bizlere bu vesileyle şükretmeyi nasip eylesin
Allah(cc) bizleri verdiği tüm nimetlere şükretmesini bilenlerden eylesin.. Cumanız mübarek dualarınız kabul olsun..
Okumuş,belli yerlere gelmiş,gelir düzeyi yüksek olan insanların çoğunun şımarıkligi,kibir,inanç eksikliği ya da inançsızlığının temeli"Ben yaptım,benim hakkım"anlayışı..Oysa bir nefeslik canı var...
Amin bilmukabele allah razı olsun hayırlı cumalar allah'a emanet olun
Kalemine kuvvet.Allah razı olsun.Cumanız mübarek olsun.
Allah razı olsun Hocam
Süper yazı. Allah razı olsun Hocam
Süper yazı. Allah razı olsun Hocam
Süper yazı. Allah razı olsun Hocam
Süper yazı. Allah razı olsun Hocam
Süper yazı. Allah razı olsun Hocam
Süper yazı. Allah razı olsun Hocam
Allah razı olsun hayırlı cumalar abi
Ya Rabbi. Kalbi yumuşak, kelamı kibar, güler yüzlü hali huzur veren insanları bize yoldaş eyle, rahmetine kavuşan sevdiklerimizi cennetinde misafir eyle, zalimleri acımasızları bize musallat etme, bizi sana kavuşma vaktinde iman ile huzuruna al. Cumanın hayır ve bereketinden istifade etmemiz duasıyla.
Allah razı olsun, hayırlı nice cumalara sıhhat ve huzurla...
Rabbim daima şükür içerisinde bulunanlardan eylesin. Rabbim bize şükrünü Eda edebileceğimiz nimetler versin inşaallah Allah razı olsun hocam Müstefid oldum
Rabbim daima şükür içerisinde bulunanlardan eylesin. Rabbim bize şükrünü Eda edebileceğimiz nimetler versin inşaallah Allah razı olsun hocam Müstefid oldum
MÜKEMMEL BİR YAZI. ALLAH RAZI OLSUN HOCAM
Kalemine gönlüne sağlık Allah razi olsun hocam Selam ve hurmetler
Amin, Allah razı olsun hocam.
Hocam kalemine kuvvet. Yazılarından çok istifade ediyoruz.
Zamanımızın en büyük derdi. Benim hakkım. Nankörlük almış başını gidiyor.
Allah razı olsun hocam. Yazınız çok önemli bir toplumsal sorunu izah ediyor. Şükrü unutan doymuyor.
Sağ ol Allah razı olsun hocam