Ramazan, Mü’minler için programı yoğunlaştırılmış bir mektep gibidir. Otuz günlük eğitimde her günün programı sahurla başlar. Mümin, sahura kalkarak programa kaydını yaptırmış olur. Programın ana maddelerini Allah belirlemiş, yönetmeliklerini Peygamberimiz uygulamış ve izah etmiştir. Hz. Peygamber tarafından programa dahil edilen sahur, gecenin belli bir vaktinde bütün müminlerin uyanık halde oruca niyet ettikleri müthiş bir hadisedir.
Sahur, açlığa dayanamayan, ilaç alanlar için olan öneminin yanında Müslüman’ın oruç gibi bir ibadete uyanık başlamasını temin eden harika bir eğitimdir. Bütün insanlığın gaflet uykusuna daldığı bir sırada, uykuyu bölüp kalkmak, haneye o ilahi rahmeti çekmek, aile fertlerini sofranın etrafında bir arada buluşturup seher vaktine neşe katmak müthiş bir manevi kazanım vesilesidir. Seher vaktinin, Allah katında ayrı bir değeri vardır. Bundan dolayı Hz. Peygamberin sahuru, bereket kavramıyla birlikte zikrederek, "Sahura kalkın. Çünkü sahurda bereket vardır" beyanları bu değeri ifade eder.
Sahura kalkmışken seher vaktinde namaz kılmak da Peygamberimizin önem verdiği uygulamalarındandır. Burada, Teheccüt namazı, nafile ya da kaza namazı kılınabilir. Ve ardından kılınan sabah namazı. Sahuru seherle birleştirmek, sabah namazını vaktinde kılmak Allah’ın en çok hoşuna giden güzelliklerden biridir. Bu nedenle, "Bir bardak su ile de olsa mutlaka sahura kalkın" hadisi tabiatla birlikte uyanmanın önem ve faziletini ifade eder. Anneler çocuklarını sahura uyandırmalı, bu neşeden onları mahrum etmemeli, hatta gönüllü olarak, ikna edip özendirmelidir. Büyüdüklerinde Ramazan’dan akıllarında kalacak en tatlı hatıra sahur yemekleri ve sahur hatıraları olacaktır.
Ramazan eğitiminde, sahurdan iftar vaktine kadar yemeyi, içmeyi ve bir takım cinsel arzuları bir tarafa bırakmanın yanında, ağızdan kötü söz çıkmaması, boş yere münakaşa yapılmaması, başka insanların kalplerinin kırılmaması, gıybet, dedikodu, yalan, iftira gibi dinin yasaklarından, orucun faziletini engelleyen davranışlardan uzaklaşma hassasiyeti Hz. Peygamber’in tavsiyesidir.
Ramazan Mektebinin programında imsak esastır. İmsak, kelime anlamı itibariyle "tutmak" demektir. Hz. Peygamber; "Allah'ın, sizin yemenizi ve içmenizi bırakmanıza ihtiyacı yoktur" buyurduğu hadisinde; Orucun sadece karnı aç bırakmaktan ibaret olmadığı, orucu bütün organlara tutturmanın, her türlü kötülükten ve günahtan uzak durabilmenin gerekliliği ifade edilmiştir. Ramazan, on bir aydaki müptela olunan alışkanlıkları bir kenara bırakarak, manevi duyguları daha iyi yaşayıp tadabilmemiz, sonrasında o duyguları devam ettirebilmemiz için çok önemli bir eğitim sürecidir.
Kur'an okumak Ramazan eğitimin en önemli derslerinden biridir. Mukabeleler, anlamını öğrenmek için meal ve tefsir dersleri, Kur’an’ı anlamak için hadis eserlerini okumak bu mübarek ayın en büyük rahmet ve bereket vesilesi nimetlerindendir.
İftar bu programın en çok beklenen, arzulanan, maneviyatın zirveye çıktığı, Allah’ın rahmet nazarı ile bakmasına vesile olan bir parçasıdır. İftar, Hz. Peygamber'in duaların kabul edileceği vakit olarak ifade ettiği, bütün aile fertlerinin, manevi açıdan dolu dolu geçen bir günün sonunda bir sofra etrafında bir araya geldiği, Hz. Peygamber'in, "Öyle bir aileye Allah, rahmet nazarıyla bakar" dediği, manevi değerinin ölçülemez olduğu çok değerli bir vakittir. Allah Resulü; "Oruçlunun iki sevinci vardır. Biri iftar vaktindeki sevinci, diğeri de Rabbi ile bulaşacağı zamanda duyacağı sevinçtir" buyurmuştur. İftar vakti işte böyle sevinçli bir andır. Bu vakitte herkes emrin gelmesini ya da sürenin sona erip buyur yiyebilirsiniz denilmesini, yani ezanı bekler. Zira kendisine o zamana kadar yeme-içme, denilmiş, o da yememiş içmemiştir. Mümin, emre uyarak Yüce Allah'a olan sevgisini ve saygısını göstermiştir. Tabii ihtiyaçlarının dahi Allah emrettiği için önüne geçerek, gerçek hürriyeti tatmıştır. Şimdi başka bir tat bulacaktır. O da aile fertleriyle birlikte, bir sofra etrafında, dua ederek orucu açıp iftar yapmaktır. Devamındaki sevinç inşallah cennete bir arada olunarak gerçekleşecektir.
Akabindeki Teravih Namazı bu programın içerisine bizzat Hz. Peygamber tarafından dahil edilmiş, Hz. Ömer tarafından şekillendirilmiş güzel, faydalı ve coşkulu bir ibadettir.
Zekat da Ramazan mektebinin önemli uygulama derslerindendir. İslam’ın şartlarından biri olan zekat ibadetinin yerine getirilmesinde genellikle Ramazan ayının mali yıl olarak gelenek haline getirilmesi ayrı bir güzelliktir. Hayatın sadece mide ve menfaatten ibaret olmadığı gerçeğinin huzuru özellikle bu mevsimde zekat ile tadılır. Mîde etrafında şekillenen hayatlar, zulümde sınır tanımazlar. Ne Hakk'ın buyruğuna, ne de mazlumun çığlığına kulak vermezler. Sadece yer, içer, eğlenir, dünyâyı zevk-ü sefâdan ibaret görürler. Ölüm, Ahiret, Hesap, Mizan keyiflerini kaçırır. Ahiret ve hesabı çağrıştıran kelimeler huzurlarını bozar. İşte Ramazan, orucu ile, zekatı ile bu nefsi yaşam şekline isyandır. “Sadaka-i fıtr’ bu duyarlılığa ayrı bir güzellik katar. Fakirlere, kimsesizlere, yetimlere, dullara, düşkünlere yardım bu ayın manevi eğitim programının en önemli derslerindendir.
Ramazan; İslâm'ın yasakladığı her ne varsa, hepsine karşı oruç tutmaktır. Ramazan berekettir, letafettir, yükseliştir, kalbin sabır ırmaklarının insan bedeninde gürül gürül akmasıdır. Ramazan mukâbeledir, teravihtir. Ramazan bir mekteptir. Her mektep gibi onun da kendine has kuralları, kendine özgü müfredatı vardır. Bayramda diplomayı ancak Ramazan müfredatına göre amel edenler alır. Zira, Ramazan ve onda hakkıyla tutulan bir oruç, "adanmış" adamla "aldanmış" adam arasındaki farkı tayin eden, aldanma gafletinden bizi uyarmak ve kurtarmak için gelen kutlu bir misafirdir. İyi ağırlanırsa getirdiği rahmet ve bereketi bize bırakır ve gider. Bir daha gelir mi? Geldiğinde bizi bulur mu? Onu da Allah bilir.
YORUMLAR