İnsanın, Rabbine, diğer insanlara, topluma, ailesine karşı sorumlulukları olduğu gibi üzerinde yaşadığı toprağa, soluduğu havaya, içtiği suya ve çevreye karşı da sorumlulukları vardır. Toprak, su, hava, bitkiler, ağaçlar, hayvanlar vb. hepsi insana yaşaması için verilmiş birer nimettir.
Allah Teâlâ, tabiatı bir düzen ve denge içerisinde yaratmıştır. O’nun var ettiği çevre insanlık için en ideal olanıdır. “Göğü O (Allah) yükseltti, denge ve ölçüyü O koydu ki, dengeden sapmayasınız.” (Rahman, 55/7-8) buyuran Yüce Rabbimiz, evrendeki denge ve sünnetullah’a dikkatlerimizi çekmiş, bu düzenin bozulmaması hususunda bizleri uyarmıştır.
Ekolojik dengenin bozulması, çevre kirliliği, temiz suların azalması ve çölleşme çağımızın en önemli problemlerindendir. Günümüzde pek çok madde suyu ve havayı kirletmekte, doğaya zarar vermekte, tabiatın dengesini bozmaktadır. İnsandaki daha çok kazanma hırsı, bencillik, açgözlülük, bireysellik dünyamızda telafisi mümkün olmayan hasarlara sebep olmaktadır.
Yaşadığımız bu dünyada, bize verilen nimetleri sorumsuz ve sınırsız tüketme hakkına sahip değiliz. İnsan kendisine verilen nimetlerden hesaba çekilecektir. “Nihayet o gün (dünyada yararlandığınız) nimetlerden elbette ve elbette hesaba çekileceksiniz.” (Tekasür, 101/8) ayet-i bu hesabı haber verir. Herkes, boş yere akıttığı sudan, kirlettiği, zarar verdiği çevreden, israf ettiği enerji kaynaklarından mutlaka hesaba çekilecektir.
Yaşadığımız bu dünya Rabbimizin bize emanetidir. Verilen nimetlerden ölçülü, israfa kaçmadan ve çevreye zarar vermeden faydalanılması gerekir. Ölçüsüz ve sorumsuzca tüketildiğinde dünyanın dengesinin bozulacağını Yüce Rabbimiz haber vermektedir: “İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu…” (Rum, 30/41) Bugün hava ve su kirliliği, küresel ısınma, ozon tabakasının delinmesi, iklim değişiklikleri vb. pek çok meydana gelen olumsuzluklar, insanın çevreye karşı sorumsuz davranışlarından, bilinçsiz tüketimden kaynaklanmaktadır.
İslam dini, suyun kirletilmemesini, israf da edilmemesini emretmiştir. İbadete hazırlık için bile olsa, bir nehrin kenarında da bulunulsanız su israf edilmemelidir. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de tatlı ve temiz su kaynakları bilinçsiz tüketim sebebi ile azalmaktadır. İsraf, dikkat edilmezse alışkanlık haline gelebilmektedir. Her şey verimli ve ihtiyaç kadar kullanılmalı, gereksiz kullanımdan sakınılmalıdır.
Yaşadığımız dünya bize miras değil, emanettir. Bizler de bu emaneti evlatlarımıza devredeceğiz. Aldığımız bu emaneti bozarak, eksilterek değil daha güzeli ile bırakmamız gerekmektedir. Hz. Peygamber (s.a.s.) çevre ile ilgili bir müminin nasıl olması gerektiği noktasında en güzel model olmuştur. Çevrenin korunması, temiz tutulması üzerinde sıklıkla durmuş, şöyle buyurmuştur: “Ümmetimin iyi ve kötü bütün amelleri bana gösterildi. İyi amelleri arasında, yoldan kaldırılmış olan insanlara eza veren şeyleri gördüm. Kötü amelleri arasında ise yere gömülmemiş tükürük de vardı.” (Müslim, Mesâcid, 57) Sokakları, parkları, yolları temiz tutmak, çöpleri, sigara izmaritlerini yerler atmamak, çevreyi kirletmemek hem insani hem de İslami bir görevdir. Sokaklara tükürmek Müslüman zerafet ve ahlakına asla yakışmaz.
Yine Peygamberimiz; “Lanet ettirici şeylerden sakınınız” buyurunca sahabe; lanet ettirici şeyler nelerdir diye sordular. Peygamberimiz; “Gölgeliklere, su ve yol kenarlarına, insanların dinlendikleri yerlere pislik bırakmaktır” buyurdu. Gören rahatsız olur, bırakana lanet okur, belki de küfreder. Bayramda, caminin önünde namazı beklerken köyümüzün neşeli insanlarından, cami önünün muhabbet kaynağı Zekai kardeşimiz caminin avlusuna atılan izmaritleri toplarken mırıldanıyordu. Dua mı ediyorsun Zekai dedim. Burayı pisleyene dua mı edilir hocam, vallahi sövüyorum deyiverdi. Sanıyorum bu tür yerlere pislik atan, piknik alanlarına, su ve yol kenarlarına çöplerini bırakan herkes aynı akibete uğruyordur.
Rabbimizin istifademize sunduğu dünya nimetlerine emanet bilinci ile sahip çıkmak zorundayız. İhtiyacından fazlasını tüketmek demek olan israftan; bilinçsiz ve sorumsuz davranarak oluşacak olan kul hakkından sakınmalı, başkalarının günaha girmesine vesile olunmamalıdır. Sokaklar, parklar, ortak kullanım alanları temiz tutulmalı, insanların gözünü ve gönlünü rahatsız edecek her türlü davranıştan uzak durulmalıdır.
Kirletmemek, temizlemekten daha kolay ve daha doğrudur. Kirli çevre insanın ruhunu kirletir, kirli ruhlar da çevreyi kirletir. Temizlik saygı işidir, bunu başaran medeni kişidir. Herkes sağlıklı, dengeli bir doğal çevrede yaşamak hakkına sahiptir. Aslan yattığı yerden belli olur VE Temizlik imandandır.
Ağzınıza yüreğinize sağlık hocam. Biz her dilden anlattık anlamadılar sizde kuran üzerinden anlatmışsınız, çok teşekkür ederim. Saygılar
Allah razı olsun hocam.
Hocam çok anlamlı severek okudum emeğinize saglik
İnsanoğlunun hamurundaki bencillik duygusu,ona her şeyin kendine ait olduğunu düşündürüyor.Bu yüzden de çevreyi,içindeki canlıları istediği gibi kullanabileceğini düşünüyor.Oysa her şeyin sonu olduğu gibi suyun da toprağın da hayatın da sonu var . Haliyle hesap da var..
Sözde değil özde iman etmiş insanlar tüm bu bahsedilenleri dikkate alır , hem kendi içini ve dışını temiz tutar, hemde çevresini kirletmez. Ancak bu gün ne yazık ki halklarının çoğunluğu Müslüman olarak bilinen ülkelerde çevre kirliliği çok fazla, halklarının çoğunluğu gayri müslüm olarak bilinen ülkeler de çok az. Onlar caydırıcı ve suistimal ve torpille ve insan kayırma dan uyguladıkları cezalarla çevre temizliğini sağlamışlardır. Bizler batının bu disiplinli ve tavizsiz uyguladıkları toplu yaşama kurallarını örnek alıp uygulayacağımıza, onların ahlaksız , hayasız giyim kuşam ve yaşam şeklini örnek alıyoruz. Yani bizler cumhuriyetten sonra hem dinimizin özünü , hemde iş ve yaşama ahlakımızı yitirdik. Ceddimizin uygulamalarını arastirsak ne kadar çevreci , insancıl , duyarlı bir yaşam sürdüklerini anlarız. Üstelik bu hassas yaşamı ceza vererek değil zabıta ile değil kalplerdeki zabıta ve ilahi ceza korkusu ile sağladıklarını görürüz. Bu gün bizde ilahi ,zahiri ceza korkusu yok.
Allah razı olsun. Hayırlı cumalar Allah'a emanet olun.
Günaydın hocam hayırlı cumalar yazı harika yine
Hocam müthiş bir yazı olmuş. yerleri pisletenler düşünsünler.
Yaşadığımız bu dünyada, bize verilen nimetleri sorumsuz ve sınırsız tüketme hakkına sahip değiliz.
“Lanet ettirici şeylerden sakınınız” buyurunca sahabe; lanet ettirici şeyler nelerdir diye sordular. Peygamberimiz; “Gölgeliklere, su ve yol kenarlarına, insanların dinlendikleri yerlere pislik bırakmaktır” buyurdu.
"Kirli çevre insanın ruhunu kirletir, kirli ruhlar da çevreyi kirletir" .Müthiş bir tespit yüreğine kalemine sağlık Mustafa Hocam