Vefa’nın, sadece İstanbul’da bir semt adı olarak algılandığı günümüzde, Vefa’nın, insanımız ve toplumumuz için ne kadar önem arz ettiğini, anlamını ve hayata tatbikini İslam Tarihinim altın sayfalarından gelin birlikte irdeleyelim;
Vefa, görülen iyilikleri unutmamak, iyilikte bulunanlara misliyle veya daha güzeliyle karşılık vermeye devam etmektir. Böyle olanlara vefakar insan denir. Zıddı nankörlüktür. Vefakarlık, Müslümanda bulunması gereken en önemli vasıfların başında gelir. En büyük vefakarlık kulun yaratanını tanıması, kulluk görevlerini yapması, verdiği nimetlerin kadrini bilmesidir.
Fertleri arasında vefakarlık olmayan toplumlarda güven ve itimat sarsılır. Sosyal bir çözülme başlar.
Vefa; düşman bile olsa verdiği sözden dönmemektir.
Vefa; dost ikliminde yaşayan güllerdendir.
“Vefâ; arkanda bıraktığını, giderken yaktığını yabana atmamandır.
Vefâ; dostluğun asaletine, bir dua sonrası verilen sözlere, hayallere ihanet katmamandır.
Vefâ; ötelerin sonsuz mükafatı karşısında, cehennemi hafife almaman, ulvi güzellikleri dünyaya satmamandır.” (Hz. Mevlana) ...
Ahde Vefa; Kulluğun güvencesidir.
Vefalı insan, dost-düşman herkesin güven ve emniyet duyduğu kimsedir. Onun karekterinde yalancılık, döneklik ve kalleşliğin izine rastlanmaz. En zor anlarda bile ahde vefa eder.
Vefakarlığın en güzel örnekleri Peygamberimiz s.a.v.de görülmektedir. O, kendisine her hafta süt emziren dadısı Ümmü Eymen’i, ücret karşılığı da olsayıllarca kendisine bakan süt annesi Halime’yi, süt kardeşi Şeyma’yı, çocukluğunu yanında geçirdiği amcası Ebu Talb’in hanımı Fatıma’yı ömrü boyunca unutmamış, her fırsatta onlarla ilgilenmiş, yardım etmiştir. Mekke müşriklerinin zulmünden kaçan Müslümanlara kucak açan Habeş Necaşi’sini daima hayırla yad etmiş, öldüğünde dua etmiş, yıllar sonra oğlu Medie’ye geldiğinde, babasına hürmeten bizzat kendi eliyle ona hizmet etmiştir.
Vefalı insanlar bulundukları toplumun emniyet süpabıdır.
Vefalı insan, güvenilen, emniyet duyulan, huzur veren ve gönül muhabbeti oluşan insandır.
Vefalı olmak ve vefalı insan bulmak bir toplumun hayat sigortasıdır.
Hz.Ömer arkadaşlarıyla sohbet ederken, huzura üç genç girerler, derler ki
“Ey halife bu aramızdaki arkadaş bizim babamızı öldürdü ne gerekiyorsa lütfen yerine getirin.”
Bu söz üzerine Hz.Ömer suçlanan gence dönerek:
“Söyledikleri doğrumu?” diye sorar. Suçlanan genç der ki, evet doğru. Bu söz üzerine Hz Ömer: Anlat bakalım nasıl oldu diye sorar. Bunun üzerine genç anlatmaya başlar, der ki :
-Ben bulunduğum kasaba hali vakti yerinde olan bir insanım ailemle beraber gezmeye çıktık. Kader bizi arkadaşların bulunduğu yere getirdi. Hayvanlarımın arasında bir güzel atım var ki dönen bir defa daha bakıyor hayvana, ne yaptıysam bu arkadaşların bahçesinden meyve koparmasına engel olamadım, arkadaşların babası içerden hışımla çıktı atıma bir taş attı, atım oracıkta öldü, nefsime bu durum ağır geldi, ben de bir taş attım babası öldü, kaçmak istedim, fakat arkadaşlar beni yakaladı, durum bundan ibarettir dedi.
Bu söz üzerine Hz Ömer söyleyecek bir şey yok bu suçun cezası idam, madem suçunu da kabul ettin...
Bu sözden sonra delikanlı söz alarak: -Efendim bir özrüm var, ben memleketinde zengin bir insanım, babam rahmetli olmadan bana epey bir altın bıraktı, gelirken kardeşim küçük olduğu için saklamak zorunda kaldım. Şimdi siz bu cezayı infaz ederseniz yetimin hakkını zayi ettiğiniz için Allah indinde sorumlu olursunuz. Bana üç gün izin verirseniz ben emaneti kardeşime teslim eder gelirim. Bu üç gün için de yerime birini bulurum der. Hz Ömer dayanamaz der ki: -Bu topluluğa yabancı birisin, senin yerine kim kalır ki?
Sözün burasında genç adam ortama bir göz atar ve der ki,
“Bu zat benim yerime kalır.” O zat Hz peygamber (s.a.v) efendimizin en iyi arkadaşlarından, daha yaşarken cennetle müjdelen Amr ibni As' dan başkası değildir. Hz Ömer Amr 'a dönerek
“Ey Amr delikanlıyı duydun” der. O yüce sahabe: “Evet, ben kefilim,” der ve genç adam serbest bırakılır.
Üçüncü günün sonunda vakit dolmak üzere ama gençten bir haber yoktur, Medine’nin ileri gelenleri Hz Ömer’e çıkarak gencin gelmeyeceğini, dolayısıyla Amr ibni As'a verilecek idamın yerine, maktulün diyetinin verilmesini teklif ederler, fakat gençler razı olmaz ve babamızın kanı yerde kalsın istemiyoruz, derler.
Hz Ömer kendinden beklenen cevabı verir, ve der ki, “Bu kefil babam olsa fark etmez, cezayı infaz ederim.”
Hz Amr ibni As ise tam bir teslimiyet içerisinde “Biz de sözümüzün arkasındayız.”
Bu arada kalabalıkta bir dalgalanma olur ve insanların arasından genç görünür.
Hz Ömer gence dönerek der ki, “Evladım gelmeme gibi önemli bir fırsatın vardı neden geldin?”
Genç vakurla başını kaldırır ve: “Ahde vefasızlık etti demeyesiniz diye geldim” der.
Hz Ömer başını bu defa çevirir ve Amr ibni As'a “Ey amr sen bu delikanlıyı tanımıyorsun nasıl oldu da onun yerine kefil oldun?”
Amr ibni As : “Bu kadar insanın içerisinden beni seçti, insanlık öldü dedirtmemek için kabul ettim der.”
Sıra gençlere gelir, derler ki, “Biz bu davadan vazgeçiyoruz,” bu sözün üzerine Hz Ömer : “Ne oldu biraz evvel babamızın kanı yerde kalmasın diyordunuz ne oldu da vazgeçiyorsunuz?”
Gençlerin cevabı dehşetlidir :” Merhametsiz insan kalmadı demeyesiniz diye.”
Vefa çok ağır bir yüktür, her insan taşıyamaz.
Kötülüğe rağmen iyilik, yanlışa rağmen doğruluk, zorluğa rağmen kolaylık, uzaklığa rağmen vefa Asil insanların işidir.
“Dostlarını daima Vefa ile hatırla can! Arayan sen ol, bulan sen. Kula vefası olmayanın Hakka vefası olmaz.”Hz. Mevlana
“Bir şeyi bulunmadığı yerde aramak, hiç aramamaktır. Vefa’yı vefasızda, Edebi hayasızda, Merhamet’i, vicdansızda arama.”
“Sadakat, tek kalıp bir elbiseydi, kimine bol, kimine dar geldi. Dürüstlük, çok beyazdı, temiz tutamam deyip kimse almadı. Velhasıl, insanoğlu çıplak kaldı. Ar, edep ve haya sığınacak bir beden aradı. İşte aşk bütün bu kusurları bir ten olup kapattı. Aşk’a bir VEFA borcu kaldı. Onu da, Allah (c.c.) için sevenler aldı.”Hz. Mevlana
Selam olsun Allah’ı sevenlere, Allah için sevenlere ve ahde vefa gösterenlere…
ESSELAMU ALEYKÜM. ALLÂH CC RAZI VE HOŞNUD OLSUN INŞAALLAH DEĞERLİ HOCAM. Kaleminize ve yuregınıze saglısağlık.
Allah razı olsun hocam. Yüreğine, kalemine sağlık.
Toplumun hasret kaldığı İslami ve insani haslet Vefa ya günümüz insanı ne kadar hasret. Ya Rabbi sen bütün müslümanlara lütfet.