BİR ADIM SONRASI MUSALLÂ!
Musalla: Namaz kılmaya mahsus açık yer, Câmi civarında cenaze namazı kılınan yer anlamlarına gelir. Osmanlı’da “Seng-i Musalla” diye adlandırılan Musalla Taşı; insanların riyasız, yalansız, yapmacıksız olarak üzerinde dümdüz uzandıkları ve kendisini uğurlayanlara en anlamlı mesajların verildiği yerdir.
İnsanlar iki kundak arasında bir hayat sürüp sonra ebedi âleme göç ederler. Doğduğu zaman biçare, savunmasız ve başkalarının yardımına muhtaç olduğu gibi göçtüğü zamanda kundaktaki bebek misali sarıp sarmalanır musalla taşına yatırılırlar. Dünyaya gelirken anne-babasının şefkat kanatlarına muhtaç olduğu gibi musallaya geldiklerinde de yaşarken yaptıkları güzel amellerinin oluşturacağı şefkat kanatlarının kendisini sarıp sarmalamasına muhtaçtırlar. Beşiklerin öncesi ve tabutların sonrası, musallaların mahiyeti kavranmadıkça dünya hayatının manası ve gayesi anlaşılamaz. Musalla; tabut denilen sessiz gemilerin sonsuzluğa uğurlandığı liman, dönüşü olmayan yolcuların son seferlerine çıktıkları istasyondur.
Hayatını düzgün yaşayanlar musalla taşına gururla uzanırlar. Kendisini uğurlayanların huzurunda mahcup ve mahzun olmazlar. Hayatını eğri büğrü yaşayanlar, sermayesi yalan, serveti haram olanlar, makamı, koltuğu, şöhreti adamlık sananlar, yaşarken tepeden bakıp insanları küçük görenler, sözleri ve davranışları ile onları incitenler, kısaca eğri büğrü yaşayanlar kendisini uğurlayanların huzurunda o düz taşın üzerinde dümdüz yatmak zorunda kalmanın mahcubiyetini yaşarlar.
Musallada yatan ölünün söylediklerini iyi anlamak gerekir. Peygamberimiz; vaiz ve vaaz olarak ölüm hakikati ve ölenlerin söyledikleri yeterlidir buyurmuştur. Ölüden ders dinlemek ve ölüm gerçeğinden ders almak çok önemlidir. Yaşarken hiçbir düzlüğü ve düzgünlüğü olmayan kişi kendisini uğurlayanların huzurunda ilk defa düzgün uzanıyor olmaktan elbette huzursuz olacaktır. Cenaze namazını kıldıracak kişinin "musalla da yatan falan oğlu/kızı falanı nasıl bilirsiniz?" diye sorduğunda insanlar cılız bir sesle "iyi biliriz" diyor ama büyük ekseriyet hiç ses çıkarmıyorsa bu mevta perişanlığı yaşamaya daha musallada başlamış olacaktır. Hayatı boyunca, o insanlara yalan söylemiş, iftira atmış, gıybet etmiş, hor görmüş, dövmüş, sövmüş ise dümdüz yattığı musalla taşının üzerinden kendisini uğurlayanlara haykırırcasına; "Sakın ha! Benim durumuma düşmeyin, son gidişinizdeki düzgünlüğü hayatınızın her karesinde gösterin" diyecektir. İşte bütün mesele cenaze namazını kılmaya gelenlerin o ölünün söylediklerini anlayabilmeleri, bir gün aynı sorunun kendileri için de sorulacağının bilincine varabilmeleridir.
Düzgün bir hayatın sahibi olan mevta da aynı taşın üzerinden, gururla kendisini uğurlayanları selamlayıp özlemini çektiği Rabbine kavuşacaktır. Dünya yaşamının son durağı ile ahiret hayatının ilk durağı olan kabre musalla taşının üzerinden gidilir. Musalla taşını görmeyenler, fonksiyonunu bilmeyenler verdiği mesajı da kavrayamazlar. Musalla taşına yatmadan, ölenin söylediklerini duymak, anlamak, ders çıkarmak ve hikmetini kavramak gerekir ki yatıldığında beller acımasın, yüzler kızarmasın. Cenaze merasimlerinin gösteriye dönüştüğü ortamlarda, ölünün söylediklerinden kimse bir şey anlamıyor maalesef.
Hoca efendi merhumu nasıl bilirdiniz diye sorarken Musalla da yatan ben olsaydım, kendime nasıl şahitlik ederdim sorusunu herkes kendisine sormalıdır. Musalla insanların eşitlendiği makamdır. Orada kimse rütbesi ile anılmaz. Musallaya gelince ne erkeklik kalır ne dişilik. Kimseye güvenmeyelim zira tabut tek kişilik. Adil oluşun ilk mesajı Musallada verilir. Öleceğimizi bildiğimiz halde, ölümü hayatımızdan çıkarma gayretimizi sorgulamalıyız ilk önce. Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayıp, ahireti dışlama, ölümü ve ahiret yurdunu hatıra getirmeme hastalığımızı masaya yatırmalıyız.
Dünyayı dizayn edenlerin, Servet üstüne servet biriktirenlerin, toplumların önünden gidenlerin, Siyaset edenlerin, küçük dağları ben yarattım havasında olanların, yolunu kaybedenlerin musalla taşına bakarak yön bulmaları mümkündür. Boş gözlerle ve boş kafalarla ölüme bakıp, dünyanın debdebesinde kaybolmaktan kurtulmanın yolu buradan geçer.
Hakikaten ölüm en büyük nasihattir. İnsan gerçekle yüzleşir bu anlarda. Ancak tekrar dünya işlerine daldığımızda, aradan bir müddet geçtikten sonra ölüm tekrar gündemimizden çıkar ve biz yine bildiğimizi okuruz. Bu sebeple olmalı ki dedelerimiz bir sembol olsun, bir uyarı özelliği taşısın diye, Yaşayan ölüler dirilsin diye cami önlerine Musalla Taşlarını dikmişler! Bununla murad edilen şeyin ölüm gerçeğinin sürekli hatırda tutulması, tefekkür edilmesi ve hayatın bu gerçeğe göre tanzim edilmesi olduğu aşikârdır. Hakikaten de halen ayakta kalanlar her cami giriş ve çıkışlarında insanlara bir an bile olsa ölüm gerçeğini fısıldar; tıpkı mezar taşları gibi. Mezar taşlarının en önemli özellikleri de budur zaten. İnsanları fani olandan baki olana yöneltmek. Bugün maalesef Sosyetik muhitlerde kabristanı, Musalla Taşını gören yerlerdeki kat fiyatları düşüyormuş. Ölümden korkuyor, tabutu ve mezarı görüp de ölümü hatırlamak istemiyor insanlar. Aslında ölümü hatırlamak insana kim olduğunu, niçin yaratıldığını ve bu dünyada niçin bulunduğunu hatırlatır. Bu gerçekten kaçamakla kurtulunamayacağının bilincinde olmalıdır insan. Kişilerin kim olduklarını unutmaları da ölümü hatırdan çıkarmak istediklerinden kaynaklanmaktadır.
Allah razı olsun hocam. Hiç unutmama mız gereken i hatırlattınız.
..... Neylersin ölüm herkesin başında. Uyudun uyanamadın olacak. Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında? Bir namazlık saltanatın olacak, Taht misali o musalla taşında. CAHİT SITKI TARANCI
Çok doğru yazmışsınız kaleminize yüreğinize sağlık
Eyvallah Mustafa Hocam. Allah Razı olsun Cumamız bizlere ve İslam alemine hayırlar getirsin inşallah. Allah'a emanet olun
Musallada kendi kendimize güzel şahitlik yapabilecek şekilde yaşamayı nasip etsin Allah’ım cümlemize inşallah hocam
Musalla; tabut denilen sessiz gemilerin sonsuzluğa uğurlandığı liman, dönüşü olmayan yolcuların son seferlerine çıktıkları istasyondur.
Musallaya gelince ne erkeklik kalır ne dişilik. Kimseye güvenmeyelim zira tabut tek kişilik.
Bugün maalesef Sosyetik muhitlerde kabristanı, Musalla Taşını gören yerlerdeki kat fiyatları düşüyormuş. Ölümden korkuyor, tabutu ve mezarı görüp de ölümü hatırlamak istemiyor insanlar.
Musalla lar soğuk taşlar. İnsanlar onun önünde hep kendilerini selavatlayan olacak zannediyorlar.
Ölüm en büyük nasihattır. Fazlasına gerek yok.