DİNDARLIKTAN DİNİ DARLIĞA GİDİŞ NEYİN ALÂMETİ?
Günümüzde Müslümanlar îtikâdî ve amelî olarak baş döndürücü bir dönüşüm yaşıyor. Dindar olmakla dindar görünmek arasında bocalayanların sayısı gün geçtikçe artıyor. Dindar görünme derdinde olanlarda dünyevileşme hızla devan ederken, kimse değerlerin dumura uğramasının farkında olmuyor. İçi boşaltılan dindarlıkta sahtelikler sahiciliğin önüne geçiyor ve bu tehlikeye karşı Müslümanların ne kadar hazırlıksız ve savunmasız olduğunun acı gerçeği de ortaya çıkıyor.
Dindarlar dünyevileşirken din algısını da dünyevileştiriyorlar. İslam’ı olduğu gibi kabul etmesi gerekenler, İslam’ın kendilerini bulundukları hal üzere onaylamasını bekliyorlar. Böylece, Şartları belirleyen bir İslam yerine, şartların belirlediği bir İslam anlayışı ortaya çıkıyor.
Bu durum kimilerine göre dinin elden gitmesi olarak değerlendirilirken bazıları da modern yaşamın gereği diye düşünüyor. Şurası çok iyi bilinmelidir ki dinin elden gitmesi diye bir şey asla söz konusu olmaz. Onun sahibi ve koruyucusu Cenab-ı Hak’dır. İslam’ın ruhu ile oynanırsa, din değil, insanların yaşadığı din anlayışı yozlaşır, içi boşalır, İbadetler âdetleşir, çekici ruhu ve etkileme özelliği kalkar, diğer insanların uzaklaştığı ve tenkit etmekte haklılık payı olduğu hayat tarzına dönüşür.
Hayatın tümünü İslam’a bağlamak yerine, İslam’a hayatımızda bir parça yer açmak. Çağdaş düşünce ve davranışların Müslümanları sürüklediği uçurumu tam da bu şekilde ifade etmek mümkündür sanırım. Nerede bir moda, eğlence, dünyevileşme var ise bir de bakıyorsunuz her çılgınlığın dini versiyonu hemen vizyona giriyor. Tesettür defileleri, güzellik merkezleri, zayıflama kürleri, marka, moda, model çılgınlıklarının Müslümancası piyasaya sürülüyor.
“Ehli dünya”dan farkımız, ehlileşmiş Müslümanlığımız” desek yanlış olur mu bilmiyorum. Muhalif damarı kurumuş, direniş ruhu çökmüş, mücadele azmi kırılmış yığınlar olarak arz-ı endam ediyoruz. Kalpler hak ve hakikatten uzaklaşıyor. Umursamazlık, umutsuzluk, uyuşukluk almış başını gidiyor. İç dünyamızdaki alaborayı durdurmak, bu kimlik krizini sonlandırmak zorundayız. Eğer bunu başaramazsak; Münkere alışık, şerle tanışık, şeytanla barışık bir Müslüman profili ortaya çıkar ki bununla da tabir caiz ise ne İsa’ya ne Musa’ya yaranılamaz. Hz. Ömer’in (r.a.) dediği gibi “İnandığınız gibi yaşamazsanız, yaşadığınız gibi inanmaya başlarsınız.”
Vakaya boyun eğip vahiy göz ardı edilirse, iş kuru dincilik, kof dindarlığa döner ki böyle bir dindarlık anlayışı ile ne kendinizi koruyabiliriz, ne de geleceğimizi kurgulayabiliriz. “Dindar dünyacı” konumuna gelen insanı bilgi ukalalaştırır, başarı büyüler, servet şımartır, güç büyüklendirir, kariyer köreltir VE hızla kötüye gidişin önü açılır.
Alabildiğine ılımlılaşan bir İslam’ın Allah ile ilgisi olamaz. Dindar ama dini dar olmak bizi kendi felaketimizin de, yanlış örnekliğimizin de vebaline sokar. Gönül Müslümanlığı gösteriş Müslümanlığına evrilir. Dindarlardaki dini daralma savrulmanın önü de alabildiğine açar.
Tüm bu olanlara “ahir zaman alametidir, kıyamet yaklaşmıştır, dolayısıyla normaldir” diyemeyiz. Bu anlayışta kirliliklerin nasıl kanıksandığını, kutsalların nasıl kundaklandığını görmek basiret ehli için zor olmasa gerektir. Dini görünürlülük dindarlığın önüne geçerse; dinde laubalilik, aşırılık, şekilcilik, dünyacılık ve bireycilik dolu-dizgin devam eder.
Din, bir bütün olarak aslına uygun algılanmak yerine yorumlanmaya başlanınca, yorumlar din olarak takdim edilir ve herkes kendi yorumunu din olarak sunma derdine düşer ki o zaman insanların hakiki dine ulaşması da zorlaşır.
Bireysel dindarlıkla da bir yere varılmaz. Devrimci öz, direnişçi ruh, dönüştürücü damar dumura uğrarsa muhafazakârlaşma (tutuculuk) başlar. Muhafazakâr kimlikle gelen İslami söylemler ve eylemler hiç kimseye heyecan vermez, kimseyi harekete geçiremez.
Ekonomik gücü büyüyen, sosyal çevresi genişleyen nice insanın, insanlık kalite ve kalibresinin nasıl küçüldüğüne tanıklık etmekteyiz. İktidar, para ve karşı cinse kolay ulaşan bazı kişiler çarkın çekim gücüne dayanamıyor, direnemiyor, paralı ve popüler olmanın dayanılmaz hafifliğinden kurtulamıyorlar.
Özetle ifade etmek gerekirse; Müslüman gibi davranmak yetmiyor, Müslümanca düşünmek ve Müslümanca yaşamak gerekiyor. Modern zamanlarda dindarın duruşunu ve direnişini güçlendirmek ertelenemez bir görevdir. Vahyin sönmez ışığını, şaşmaz sözünü, tükenmez soluğunu hissetmek ve yaşanan hayata taşımak gerekiyor. İyi olmakla yetinmeyip, iyiliğin egemenliği için mücadele etmek, Kötülükten korunmakla kalmayıp, beşeriyeti şer ve münkerden koruyabilmek için üzerimize düşeni yapmak, Dindarlığımızı diri ve duru tutabilmek Ve iddiamızdan vazgeçmemek Müslümanlığımızın ve Allah’a hesap verebilirliliğimizin vaz geçilemez gereğidir.
İmanı olanın davası olur, davası olanın iddiası ve derdi olur, iddiası ve derdi olanın da gayreti olur ve olmalıdır.
Rabbim samimiyet ve gayretimizi rızasına uygun şekilde ziyade etsin ve bu istikamette bizlerden yardımını esirgemesin. AMİN
Hocam bize düşen son nefese kadar elimizle, dilimizle, gönlümüzle bu yolda mücadele etmek. Gerisi Mevlam ne eylerse güzel eyler. Selamünaleyküm.
Hocam bize düşen son nefese kadar elimizle, dilimizle, gönlümüzle bu yolda mücadele etmek. Gerisi Mevlam ne eylerse güzel eyler. Selamünaleyküm.
Amin. Allah razı olsun hocam.
Rabbim kalemine kuvvet versin Hayırlı Cumalar
Fabrika ayarlarımıza (ki önderimiz ve onun hayatı oluyor bu) dönmez de günümüze uydurursak inancımızı sonumuz hakkaten çok hüzünlü olacak.
Mübarek Cumanızı ve idrak edeceğimiz Miraç gecenizi tebrik eder, dualarımızın ve ibadetlerimizin kabulünü Yüce Rabbımdan niyaz ederim.
Allah razı olsun hayırlı cumalar Mustafa hocam
Mükemmel bir yazı
Hocam sizlerinde Cumanız mübarek olsun Hayırlı, Sağlıklı ve bereketli günler dilerim Allah'a emanet olun
Hocam emeğinize sağlık. Allah razı olsun. Çok güzel bir yazı. Yazınızı da paylaştım
Cumanın hayrı ve bereketli üzerinize olsun öğretmenim. Ne güzel anlatmışsınız günümüzün dindarlığını . Yüreğinize sağlık
Dunyevîleşmeye kılıf arayan
Amin.Ağzına sağlık.Allah senden razı olsun inşallah.Selam ve sevgiler yolluyorum
Amin Allah razı olsun yüreğine sağlık hayırlı Cumalar hocam
ALLAH RAZI OLSUN HAYIRLI CUMALAR HOCAM
Ehl-i sünnet ulemasının önderliğinde din eğitimi olmadığı (medrese eğitimi gibi) müddetçe yozlaşmanın önüne geçilemeyecektir. Bir de halkı yanlış itikada sürükleyen sapık, itikadı bozuk sözüm ona hocalar da, güzel dinimizin yanlış anlaşılmasına ve yanlış uygulamaya vesile olmaktadırlar. Bu güzel ve uyarıcı yazınızdan dolayı Allah razı olsun
Kısacası erk sahibleri ne mevcudu koruyabildi ne de iyi tasarlanmış bir taarruzu başarabildi. Bölünen zihinler ayrıştırılan insan kalabalıkları olduk denizin kenarında okyanusa hasret çakıl taşlarına dönüştük. Bu sermaye bu kadar basitce ve hoyratça harcamamalıydı.
Biliyorum kalemine sağlık ne güzel yazmışsın gibi iltifatlar seni tatmin edemeyecek, etmeyecek. Cağın yangınını söndürmeye çalışan itfaiyeci gibisin.
ALLAH'IM Dönüşü olmayan yollarla, Halden anlamayan kullarla, Ve içimize ağır gelecek, Yorgunluklarla imtihan etme
Eyvallah üstadım. Rabbim bize dinini anlamamızı istediği gibi anlamayı ve yaşamamızı istediği gibi yaşamayı nasip eylesin.
Çok anlamlı, anlayana
Bunun bir “tık” ötesi deizm ve ateizmdir;yaygınlaşıyor sanki….
“Dindar dünyacı” konumuna gelen insanı bilgi ukalalaştırır, başarı büyüler, servet şımartır, güç büyüklendirir, kariyer köreltir VE hızla kötüye gidişin önü açılır. mükemmel bir tespit.
Günümüzü çok iyi anlatan bir yazı. Dinimizi de lekeliyoruz.
Çok nazik bir şekilde çok ince olarak güzel değinmişsiniz hassas konulara hocam. Allah razı olsun.