Milletlerin geleceği nesillerin imar ve ihyasına bağlıdır. Genç nesillerin ihyası önceki nesillerin en büyük sorumluluğudur. Gençliğin ihyası için gençlerden önce yetişkinleri konuşmak, onları anlama, sorunlarını doğru algılama, ilgilenme, çözümü için doğru adımlar atma adına öncelikle yetişkinleri gündeme almak gerekir. Zira her neslin kaderini bir önceki nesiller tayin eder.
Gençlik çağı hayatın en canlı ve en dinamik dönemidir. Kanı kaynamak, delikanlılık terimleri bu anlamı ifade için kullanılmıştır. Gençlik döneminin özellikleri doğru tanımlanıp iyi değerlendirilmelidir. Heyecan ve aksiyon duygularının nasıl yönlendirileceği çok önemlidir. Eğer iyilik, doğruluk, adalet, hak ve hakikate yönlendirilirse coşkun bir rahmete dönüşür. Gençlik çağının isyan ve itiraz duygusu, kötülüğe, haksızlığa ve günaha karşı konumlandırılırsa gençler insanlığın aydınlık geleceğinin öncü kadrosu olurlar.
Bugün gençliği korumaya ve kurtarmaya yönelik gayretlerin pek çoğu hem gençliği hem de meseleyi doğru yorumlamaktan maalesef uzaktır. Gençliği kurtarma gibi iyi niyetlerle yola çıkanların pek çoğu, problemin temel sebebi olarak gördükleri heyecan, aksiyon, itiraz gibi duyguları, iyilik ve güzellik yoluna sevk edemedikleri için onu baskılamaya ya da yok etmeye yönelik hedefler ve eylem planları peşine düşmektedirler. Bu strateji, genci pasifize ederek genç olmaktan çıkarma hatta onu hayatın dışına taşıma gayreti gibi algılanmakta ve sonuçlanmaktadır.
Son asrın en büyük mütefekkir ve dava adamlarından Aliya İzzetbegoviç; Kur’an’ı referans göstererek İslami eğitim ve terbiye adına gençlere yönelik en büyük hata ve paradokslardan birinin, gençlerin aksiyoner ve isyankâr ruhunu yok ederek onları tam bir teslimiyetin içinde işlevsizleştirmek olduğunu söylemektedir. Bunu da “Direnişi öne çıkaran Kur’an, teslimiyetçiliği yasaklamıştır ve çok sayıda sahte büyüklük ve tanrı yerine, tek ve yegâne teslimiyet olarak Allah’a teslimiyeti tesis etmiştir. Nitekim Kur’an-a göre, Allah’a teslim olmak insanı özgürleştirir, eşyaya kul olmaktan, diğer bütün teslimiyetlerden ve korkulardan kurtarır. Dolayısıyla tevazudan çok şeref ve haysiyet, teslimiyetçilikten çok cesaret, merhametten çok adalet hakkında konuşmalıyız. İslam’ın ilerlemesini sakin ve teslimiyetçi kimseler değil, cesur ve isyankâr ruhlu ancak, bir iç disipline sahip kimseler gerçekleştirecektir.” Sözleri ile ifade etmiştir.
Sadece itaat ve uyum üzerine kurulu eğitim algısı, gençlerin devrimci ruhunu köreltmekte, onları edilgen bir hayata mahkûm etmektedir. Bunun için edep ile özgüveni, direniş ruhu ve itiraz ile adalet ve merhameti bütünleştiren bir örnekliğin hayata taşınması gerekmektedir. Bu manada bütün dava sahipleri ideallerini, gençlerin duygularına emanet ederek onların heyecanları ile büyütmeyi ve geleceğe taşımayı hedeflemişlerdir. Üstad “Necip Fazıl’ın genci” “zamanın ve mekânın hakikatini idrak etmiş, tarih şuuruna ve gelecek ferasetine sahip, bozgunculardan hesap sormak için onların karşısına dikilen, mukaddes emanetin yılmaz takipçisi, hak-hakikat adına kim var denince sağına soluna bakmadan, ben varım, diyen, üstün bir ahlak ve soylu bir aksiyona sahiptir.” diye tarif etmiştir.
Gençlerin kalbine, gerçek kahramanlığın ve kendini ispat etmenin yolunun güzel ahlak, adalet, merhamet ve iyilik yolunda mücadele etmek olduğu gerçeği hayatının merkezine yerleştirilmelidir. Nitekim gencin ruhunun derinliklerinden gelen en temel ihtiyaç “inanma” ihtiyacıdır. Eğer bu ihtiyaç doğru bilgilerle desteklenerek asil bir ideal ve ulvi gayeler ile anlamlandırılmazsa farklı arayışların, paradoksların, bunalımların, ateizm, deizm, Budizm gibi akımların, sapkın yönelişlerin ya da gerçeklerden kaçış ve boş vermişliklerin gündeme gelmesi kaçınılmaz olacaktır.
Gençlik; ayarlanan, format atılabilen bir aygıt, yazılımı yapılan bir program, üzeri rahatça çizilen ve silinen bir karalama tahtası, istediğimiz şekli verebileceğimiz bir oyun hamuru değildir. Onları kendi dünyamızda oluşturduğumuz sığ kalıplara sokmaya çalışmak, öz benliklerini, karakter ve gelişimlerini zedelemek demektir. Yapılması gereken şey, öncelikle her insanın bir âlem, her varlığın bir ayet olduğu bilinciyle hareket ederek onları anlamak ve değer vermektir. Nebevi bir metot ile yaklaşarak, onlarla dost olmak, vakit geçirmek, dinlemek, hayatı paylaşmak, onlara yetki ve sorumluluk vermek ve ufuk açmaktır. Yargılamadan, sorgulamadan, dikte etmeden dertleriyle ilgilenmektir.
Bugün gençlerin çekici bulduğu özgürlük, adalet, hakça paylaşım gibi kavramlar, gerçek anlamda karşılığını İslam düşüncesinde ve medeniyetinde bulmaktadır. Lakin bu bağlamda özellikle din dili ve tasavvurunun gençlerin ilgisi açısından işlevi mutlaka gözden geçirilmelidir. Bilmeliyiz ki İslam’ın hakikatleri ile gençliğin heyecanı buluşursa dünya çok farklı bir dünya olacaktır.
Asıl meselenin, kendini bilen, Rabb'ini tanıyan, ailede saygılı, topluma karşı sorumlu, insanlığa karşı duyarlı, çevreye karşı bilinçli bir insan olmakta gizli olduğunu, insanlık ve değer ölçüsünün ırk, renk, coğrafya, statü, servet ya da fiziksel özelliklerde değil, bir hayat tarzı ve sorumluluk bilinci olarak “TAKVA”da olduğunu gençliğin önüne koymanın mükellefiyeti unutulmamalıdır ki yetişkinlerin sorumluluğundadır.
Bugün, düşünen, daha iyi ve özgür bir gelecek için felsefeden fiziğe, uzay bilimlerinden genetiğe araştırmalar yapan, sanat ve estetiğe emek veren, sömürüye karşı durarak kapitalizme ve emperyalizme diş bileyen gençlere, kılık kıyafetlerine ve yaşam tarzlarına takılmadan hayal ettikleri engin ufukları işaret etmek, hedeflere en emin ve güzel şekilde ulaşabilecekleri tek yolun İSLAM olduğunu göstermek, buna ikna ve rehberlik etmek günümüz bilginlerinin, din adamlarının, siyasetçilerin, iktidarların ve toplumun söz sahibi tüm kesimlerinin en büyük ve en öncelikli sorumluluğudur VE bu sorumluluğun idrakinde olmamanın vebali çok ağırdır.
Genç insanın tahlili ancak bu kadar güzel yapılabilirdi. Kalemine sağlık kıymetli hocam.
Allah razı olsun hocam. Bu akıllı telefonlar çocukları elimizden aldı diye düşünüyorum.
Eyvallah Mustafa Hocam. Allah Razı olsun inşallah. Cumamız bizlere hayırlar getirsin inşallah
Hocam selamün aleyküm nasılsınız iyisiniz inşallah hocam göndermiş olduğunuz metni. İçin çok teşekkür ederim hocam hayırlı cumalar dilerim hürmetle selamlıyorum sizleri
Kaleminize sağlık hocam.
din dili ve tasavvurunun gençlerin ilgisi açısından işlevi mutlaka gözden geçirilmelidir.
Allah razı olsun.Hayırlı cumalar.
Amin bilmukabele allah razı olsun hayırlı cumalar allah'a emanet olun
Yüreginize sağlık kıymetli abim Cuma mız mübarek olsun
Eyvallah değerli hocam. Sağlık ve afiyet temenni ederim.
ALLAH RAZI OLSUN. RABBİM HAYRINI ÇOĞALTSIN.
Çok teşekkür ederiz. yazılarınızdan çok istifade ediyoruz. Gençleri anlayamıyoruz ama yazınızı okuduktan sonra kabahati kendimizde aramamız gerektiğinin farkına vardım. Allah razı olsun.
"Sadece itaat ve uyum üzerine kurulu eğitim algısı, gençlerin devrimci ruhunu köreltmekte, onları edilgen bir hayata mahkûm etmektedir."cümlesi bana maalesef ki bazı cemaatleri hatırlattı. Yukardan gelen tek emir asagidakilerin "düşünme,sorgulama,karşı çıkma" özelliklerini yok ediyor.
Yapılması gereken şey, öncelikle her insanın bir âlem, her varlığın bir ayet olduğu bilinciyle hareket ederek onları anlamak ve değer vermektir. Nebevi bir metot ile yaklaşarak, onlarla dost olmak, vakit geçirmek, dinlemek, hayatı paylaşmak, onlara yetki ve sorumluluk vermek ve ufuk açmaktır. Yargılamadan, sorgulamadan, dikte etmeden dertleriyle ilgilenmektir.
"Gençlik çağının isyan ve itiraz duygusu, kötülüğe, haksızlığa ve günaha karşı konumlandırılırsa gençler insanlığın aydınlık geleceğinin öncü kadrosu olurlar." gerçeğini biz büyükler mutlaka görmeliler
Hocam bu yazınız da çok harika olmuş. Umudumuz gençlerde. Gençleri anlamakta sıkıntı çekiyoruz ve pek çok yanlışlar yapıyoruz. aslında eksiklik bizde.