İnsan olmanın ve insan kalmamanın giderek zorlaştığı bir dönemi yaşıyoruz. İnsan doğmak, insan olmak, insan kalmak. Evet; İnsan olarak doğmak bizim elimizde değildi ama insan olmak ve insan kalmak Allah’a ve kendimize karşı en büyük sorumluluğumuzdur.
İslam, insanın dünya menfaatine kapılmadan insan olması ve insan kalmasının reçetesini verir. Diğer sistemlerde dünya hayatı içilen çay gibidir. İnsan ise çay bardağına atılan şekerdir. Çay karıştırıldıkça insan hayattan tat aldığını zanneder. Kendisine sunulan haz ve menfaat sarmalına kapılan insan şeker gibi çayın içinde eriyip tükendiğini çay bitince anlar.
İçinde yaşadığımız şu yaşlı dünyada her geçen gün insanlığın nasıl yok olduğuna şahitlik ediyoruz. İnsanın çok, insanlığın yok olduğu bir süreci yaşıyoruz. İnsanlık ölmüş, katili ise menfaat ama insanlar bir ölünün içinde yaşadıklarının farkında değil. Çevresinde olup bitenlere duyarsız, tepkisiz, umursamaz bir zillet hayatının pençesinde debelenip duruyor.
İnsanlar bireyselleştikçe, bencilleştikçe, dünyevileştikçe insanlıktan uzaklaşıyor. İnsani değerler, doğrular, ilkeler çürüyor. Kutsallarını toprağa gömen, ruhunu satan insanlar hızla çamurlaşıyor. Artık sadece çıkarlar, yararlar, fiyatlar insanların gündeminde. Kazanma arzusu, kaybetme korkusu bireyleri vahşi ve acımasız yapıyor.
Mübarek Ramazan ayının gölgesinin üzerimize düştüğü şu günlerde insanlık çok büyük acılar çekiyor. Ancak bu sadece kötü insanların şerrinden değil, iyi insanların sessizliğinden, sinmişliğinden, sorumsuzluğundan da kaynaklanıyor. Bugün Gazze’de insanlık ölüyor. İnsan ekranlara bakamıyor, parçalanan çocuk cesetlerine, evi başına yıkılan insanların feryatlarına, üzerlerine bomba yağdırılan sivillerin çığlıklarına yürekleri parçalanmayan insan hangi insanlıktan bahsedebilir? Elden hiçbir şey gelmemesi, yapılabilecekler için de insanların elden bir şey gelmiyor savunmasına sığınması, Siyonist zalimlere karşı yapabileceklerini de yapmaktan aciz Müslümanların- insanların hali korkunç acı veriyor insana. Dünya devletleri zulme suskun. Sanki sessiz olun, öldürülen çocuklar uyanmasın der gibi bir aymazlık içinde. Zalimin hedefinde sıranın kendilerine geleceğini bilenler bile aynı uyuşuk ve uyutulmuşluğa devam ediyor. Ancak tüm dünyada insaf sahibi insanlar bir şey yapamasa da zalime isyan ediyorlar.
İnsancıl görünen, hümanist takılan, özgürlük, medenilik, insan hakları gibi söylemleri putlaştırıp kimseye bırakmayanlar ürettikleri helvadan putlarını açlık hırsları depreşince kendileri yiyorlar. Göz göre göre insanlık ölüyor. Bizler ise zaman geçtikçe kanıksadık bütün olup bitenleri, insanlık dışı yapılanlar uykumuzu kaçırmıyor artık, zira olağanlaştı olanlar ve biz de alıştık.
Omurgasız, onursuz bir hayatı olumluya yorabilen insanlar hayata nereden bakıyorlar? Ceplerinin dolması karşılığında kafalarının ve kalplerinin boşaltılmasında hiçbir sakınca görmeyen mahluklara dönüştü insanlık. Hırsın, hazzın ve menfaatin esiri olan insanların haya, haysiyet, hakikat diye bir dertleri olmazmış meğer.
Bilelim ki insanlık öldü mü insanlar her şeyini kaybeder. Dostluk, kardeşlik, annelik, babalık, evlatlık, komşuluk, akrabalık her şey biter. Vicdan, insaf, ahlak, adalet ve merhametten eser kalmaz. İnsanlığın bittiği anın sonrası vahşettir, cinnettir, kıyamettir.
İnsanlık öldü ise de, öldürüldü ise de bilmemiz gerekir ki bunun katili menfaatçilik ve dünyaperestliktir. Ahlaksız kazançlar, değersiz ve ilkesiz siyasetler, tersiz ve emeksiz zenginlikler, vicdansız ve insafsız bir toplumsal yapı, umursamaz ve duyarsız topluluklar hep menfaatçilik neticesinde gelinen sonuçlardır.
Bugün yeryüzünde haksız yere öldürülen insanlar kadar katledilen insanlığımıza yanmalıyız. İnsanlığın, insanlar ölse de insanlığı öldürmeme mücadelesi verecek insanlara ihtiyacı var. Yaşamak için değil yaşatmak için yaşayacak erdemli insanlar, kahramanlar lazım. Müslümanlar olarak bu suskun ve sessiz halimizle şehvet, servet, şöhret sarmalından kurtulup adanmışlık bilinci ile adam gibi adam olmanın mücadelesini vermek ve mutlaka başarmak zorundayız.
Bu keyfiyet acizi halimizle, kibirli, şımarık ve lanetli bir kavmin kirlettiği, kan gölüne çevirdiği bir dünyanın şahidi olmak kahrediyor insanı. Zulmü çaresizce, mazlumu kederle ama sadece izleme zilletine düşmek hangi suçumuzun cezası buna kafa yormamız gerekiyor.
Tüm olumsuzluklara rağmen inanıyoruz ki, eninde sonunda insanlık kazanacaktır. Mazlumları çok yordu bu dünya. Uyutulanların uyanacağı gün de yaklaşıyor. Yarabbi; gücün sahibi sensin, tüm mazlumlara yardım eyle, zalimlerin planlarını başlarına çeviriver, bizlere de uyanış ve birlik nasip eyle.
Amiin. Her birimiz ne yapabiliriz, ben ne yapabilirim diye düşünmeli. Devlet olarak yapılabilecek her şey yapılıyor diye düşünüyorum. Hayırlı cumalar hocam.
ALLAH RAZI OLSUN KIYMETLİ HOCAM.HAYIRLI SABAHLAR,HAYIRLI CUMALAR.
Hocam çok doğru ve tamamen katılıyorum.Ancak bu arzuladığımız nitelikler önce Devleti yöneten de olmalı.Onda olmadıktan sonra tüm o ülke insanlarında da olsa, nafile.Çünkü bir kişinin kaprisi ve kibri tüm Türkiye'nin Nuh kavmi gibi helak olmasına yetiyor.
Değersiz ve ilkesiz siyaset
Bugün yeryüzünde haksız yere öldürülen insanlar kadar katledilen insanlığımıza yanmalıyız. SÖZÜNÜN ÜZERİNDE ÇOK DURMAK LAZIM HOCAM.
Zulmü çaresizce, mazlumu kederle ama sadece izleme zilletine düşmek hangi suçumuzun cezası buna kafa yormamız gerekiyor.
Değerli hocam, mükemmel bir yazı olmuş. derdim depreşti. Teşekkür ederim.