İnsanlara karşı güzel duygular içinde olabilmek, mahlûkâta Hâlık’ın nazarıyla bakabilme fazîletinin bir meyvesidir. İnsanların iyiliğini istemek ve onların güzel yönlerini görebilmek, Cenâb-ı Hakk’ın rızâsına, kulların da muhabbetine vesile olan çok mühim bir meziyettir ki buna Hüsn-ü zan denir.
Peygamberimiz; “Hüsn-ü zan, kişinin kulluğunun güzelliğindendir” (Ebu Dâvud, Edeb, 89) buyurur. Bu durum, başarılması çok kolay olmayan, lâkin karşılığında cennet ümit edilebilecek kadar değerli bir özelliktir ve kulluğun hakikatine erebilmiş olmanın göstergesidir.
Hüsn-ü zan, kişi ve olaylar hakkındaki tahmini, ihtimali iyiye yormaktır. Yani her şeye güzel tarafından bakabilmektir. Karşıdan elinde şişe ile sallana sallana gelen biri hakkında “sarhoş, elinde içki şişesi sallanıyor” diye düşünmek su-i zan iken, ”gün boyu çalışmış, çok yorulmuş, çocukları için süt almış zor zahmet evine gitmeye çalışıyor” diyebilmek hüsn-ü zan’dır.
Resulullah’ın ifadesi ile; “Hüsn-ü zan kulluktaki kemalin eseridir.” İyi kanaat, karşındaki hakkında iyi şeyler düşünmektir. Müslümanlar arasındaki ilişkiler hüsn-ü zan üzerine kurulu olmalıdır. Özellikle aile içi ilişkilerde eşler, çocuklar ve ebeveyn birbirlerine daima hüsn-ü zan beslemelidir. Negatif şeyler düşünmemeli, herkes karşısındaki için güzel düşünmelidir. Kendisi hakkında da hüsn-ü zanna engel şeyler yapmamalı, diğer insanları şüpheye sevk edecek davranışlardan kaçınmalıdır.
Hüsn-ü zan içimizde beliren umut, dua, niyet, müspet çizgi ve iyimserliktir. Safderun iyimserlik değil; Hadiselerin güzel yüzünü gösteren beyaz gözlüktür.
Su-i zan ise, kötümserlik ve hiçbir kimseyi ve hiçbir şeyi beğenmeme halidir. Hadiselerin çirkin yüzünü gösteren ve insana evham veren siyah gözlüktür.
Kişi taktığı gözlüğe, baktığı pencereye göre şahıslar ve olaylar hakkında kanaat sahibi olur. Güzel bakmak güzel görmeye, güzel görmek güzel düşünmeye, o da güzellikleri yaşamaya vesile olur. Hüsn-ü zan sahipleri insanlara “kimseyi kınama, günahından haberin olabilir ama tevbesinden haberin olmaz” bakış açısı ile yaklaşırlar.
Biz genelde iyilik gördüğümüz insana iyi insan, kötülük gördüğümüz insana kötü insan deriz. Oysa bu yargı sübjektiftir ve yanlıştır. Hüsn-i zan esasına göre her insan iyi insandır. Yani Mecelle kuralıyla söylersek, beraat-i zimmet asıldır. Bu durumda kötülük vardır; ama kötü insan yoktur. Günahlar ve kötülükler geçicidir, üzerimize bulaşan pislik gibidir. Pişmanlık gösterip özür dilendiği ve tövbe edildiği zaman temizlenir gider. O nedenle suçlu ile suçu biri birinden ayırmak gerekir. Suçlu ile değil suç ve suça giden yollarla uğraşmak, suça bulaşana merhamet ve yardım edip kurtulması için dua etmek gerekir. Müslüman, bir günahkârı gördüğü zaman hemen yargılamamalı, tevbe eder, Allah da onu affeder diye düşünmeli, kendisinin de benzer günaha düşebileceğinin hesabını yapmalıdır. “Kimse sınanmadığı günahın masumu değildir.”
Kişi, kendisinden yaşlı birini gördüğü zaman bu benden daha çok hayırlı ameller yapmıştır diye düşünmeli, kendisinden küçük biri ile karşılaştığında ise daha önünde uzun yıllar var çok hayırlı amellerle ömrünü değerlendirebilir diye hep hüsn-ü zanda bulunmalıdır. Bu pozitif enerjidir. Hüsn-ü zan sahipleri hem huzurlu olur hem de çevrelerine huzur verirler. Fitne, fesat, haset ile uğraşmaz dünyada rahat ederler. Ebedi hayatlarında ise bu özelliklerinin mükafatı olarak ebedi saadet ve cennet onları bekler.
Hz. Mevlana’ nın dediği gibi “İyilik aradın mı insanda kötülük kalmaz.” Yani güzellik ve huzur kalır.
“Sen iyi düşünmeye ve iyilik yapmaya devam et, karşındakiler o iyiliğe layık olmasa bile sen o iyiliği yapmaya layıksın.” Sözü konumuz açısından çok anlamlıdır.
Biz nasılsak insanları da öyle buluruz. Biz kötü isek insanlar da kötü, biz iyi isek insanlar da iyidir. İyilik eden iyilik bulur, kötülük eden kötülük bulur. Yani bizim zannımız, niyetimiz, yargımız aslında bize geri döner. İyilik iyilik getirir, fenâlık fenâlık getirir. İçimizdeki enerji negatif ise negatif şeyler ekeriz, negatif sonuçlar alırız. Enerjimiz pozitif ise pozitif şeyler ekeriz, pozitif neticeler elde ederiz. Genel kuraldır: İyi adam iyilerle karşılaşır. Kötü adam kötülerle karşılaşır. Yani senin iyi enerjin fena bir adamı iyileştirir, kötü yaklaşımın iyi bir adamı fenalaştırır. Allah dostlarından birinin bahçesinden elma çalan bir genci yakalayıp yanına getirirler ve “bahçenden elma çaldı” derler. O zat gence bakar “hayır bu kişi hırsızlık yapacak birine benzemiyor, düşen elmayı yolda bulmuştur” der ve sırtını sıvazlayıp genci salıverir. O genç o kadar mahcup olur ve bir o kadar sevinir ki o günden sonra kimsenin malına el uzatmayan iffet abidesi örnek bir insan olarak hayatını devam ettirir.
Hüsn-ü zan iyimserliktir. İyimserlik; iyi niyetli, iyi zanlı, iyi hasletli ve iyi fikirli olmaktır.
Allah’a karşı hüsn-ü zan beslemek de mü’minin özelliklerindendir. Yani: Allah sınırsız iyilik ve merhamet sahibidir. Bizim hüsn-ü zannımızı makbul sayar ve iyimserliğimize olumlu karşılık verir. Bize hüsn-ü zannımıza göre muamele eder. Yani O bize kötülük yapmaz. Başımıza gelen musibetler Allah’ın bize kötülükleri değil; ya Allah’ın rahmet habercileri, ya da kendi günahımızın kefaretleridir. Dua etttiğimizde duamıza cevap verir. Pişman olsak bizi affeder. Tövbe etsek tövbemizi kabul eder ve günahımızı siler. Affeder diye inanırsak bizi utandırmaz. Bağışlama istesek bağışlar. Ne istersek Allah katında onu buluruz düşüncesinde olmak gerekir. Zira “Allah kulunun zannı üzeredir.”
Vefat eden insanlar hakkında hüsn-ü şehadette bulunmak da aynı çerçevede değerlendirilebilir. “Mü’minler yeryüzünde Allah’ın şahitleridir…”(Bakara 143) Ölen bir kişinin bildiğimiz ve gördüğümüz İslami bir meziyeti, -mesela namaz kıldığına şahit olmak gibi- onun lehinde şahitlik yapabilmek için yeterlidir. Hüsn-ü zan sahiplerinin şehadeti inşallah affa vesiledir. Her Müslüman da hayatta iken cenazesine toplanacakların lehinde şahitlik yapabileceği İslami meziyetlerini çoğaltmalı, haklarını gönül rızası ile helal edebilecekleri şekilde yaşamalı ve insanların kendisi hakkında hüsn-ü zan sahibi olacakları bir yaşantının sahibi olmanın mücadelesini vermelidir.
Akıbetiniz hayır, dünya ve ahiretiniz ma’mûr olsun.
Allah razı olsun hocam Gönlüne sağlık Cok istifade ediyoruz
İnsanların şahsına değil, davranışlarına tepki duymak lazım. İmam Şafi hazretleri öğrencilerinden birisi ile ilmi bir konuda ciddi ihtilafa düşmüş, Aralarındaki mücadele o kadar hararetlenmiş ki, öğrencisi ortamı terkedip gitmiş. İmam Şafi hazretleri bir gün sonra öğrencisinin kapısına gitmiş. Öğrencisi kapıya geldiğinde hocasını gördüğüne şaşırmış, çünkü dün o kadar hararetli tartışma sonrasında hocasının ayağına geleceğini tahmin etmimiş, İmam Şafinin sözü ise ibretlik olmuş. İttifak ettiğimiz binlerce mesele varken ittifak etmediğimiz bir mesele yüzünden seni çizeceğimi mi zannettin. Mesele bu. İnsanların davranışlarına ve fikirlerine düşman olmak lazım şahıslarına değil. Böyle olunca hayat daha zevkli olur.
Allah razı olsun Hocam, Hikmet ve irfan dolu bir yazı. “Kimse sınanmadığı günahın masumu değildir.” kulaklara küpe olacak ibretlik bir söz.
Teşekkür ediyorum hocam kaleminize sağlık
Teşekkürler hocam...
Rabbim hüsn'ü zan sahibi olmayı nasip etsin.Hocam Allah'a emanet olun...
Allah hepimize Hüsn-ü zan (iyiliklerle) yaşamayı nasip etsin..
Çok güzel bir bakış açısı. Keşke herşeye Hüsnü zan ile bakabilsek
Harika öğretmenim. Eğitimci kimliğinizden istifade etmeye devam ediyoruz.
O zaman cehenneme neden insan giriyor da günah girmiyor.
Kötü olan,haramları helâl sayan, insanları dinden uzaklaştıran,her devirde masa kapmayı beceren,Millet açken 3-4 yerden maaş almayı mubah sayan düzenbazlardır. Devlet umurlarında değil dava cüzdan ve makam.
Amin inşallah
Yüreğine sağlık hocam Allah razı olsun
Kaleminize sağlık. Çok farklı ve çok anlamlı bir yazı olmuş.
Biz içki içene değil"içki"ye;sigara içene değil",sigara"ya karşı olmalıyız..
Hocam hayırlı sabahlar ve hayırlı,bereketli günler dilerim.
Eyvallah Allah razı olsun Bilmukabele hocam
Eyvallah hocam. Ellerinizden öperim
Amin.Ecmain.Yeryüzündekı günahları meşrulaştıran, cezalandırmayan nekadar batıl düzen varsa yok olsun inşaallah.
Allah razı olsun Hocam
Allah razı olsun niyet hayır akıbet hayır
Uzun süredir böyle bir yazı okumaya, böyle bir sohbet dinlemeye hasrettik. Çok iyi geldi hocam.
Harika bir yazı. Yüreğinize sağlık
Hocam Allah sizden razı olsun. Yazılarınız sayesinde pek çok konuda bakış açım değşti.
Amin Allah razi olsun. Cümlemize hüsnü zan sahibi olmayı nasib etsin.
Allah razı olsun hocam. Sabah sabah pazar tadında harika bi yazı olmuş
Hocam, sağolun, bu defa insanın Allah ile arasındaki münasebetin nasıl olması gerektiğini edip bir şekilde sergilemissiniz. Rabbim bizleri ders alanlardan eylesin.
Ve Aleykümselam Cemi cümlemizin inşllah hocam ellerinizden öperim.
Günah işleyen kişi.Salih kişi olamaz.O kişi kötüdür.Kötüyü icra eden de kötüdür.
Teşekkürler hocam Allah'a emanet olun
Allah razi olsun hocam.