İnsanın kalbinde imanın hassasiyeti azalınca günahlar normalleşmeye başlar. Günahlar işlendikçe kalpte siyah lekeler oluşur. Bir müddet sonra bu lekeler insanın kalbini kaplar ve kalp katılaşır. Bu süreçte tedbir alınıp lekeler tövbe silgisi ile temizlenmezse kişiyi imandan uzaklaşmaya götürür.
Bugün toplumumuzda kültürel yozlaşma sonucu, hayatın her safhasında gayr-ı İslâmî hayat tarzı etkin hale geldi. Şeytan, duygularımızda, düşüncelerimizde yer almaya, her şeyimize ortak olmaya başladı. Pek çok Müslüman, ev düzeninden yeme-içmeye, düğün ve sünnetten cenazeye kadar gayr-ı İslâmî hayat tarzıyla İslâmî olanı birbirine karıştırıyor. Özenti ve taklit ile ruhumuza uymayan, manevî duygu ve düşüncelerimize ters düşen örf ve âdetler bir müddet sonra, “Herkes yapıyor!”, “Biz yapmazsak ayıp olur!” diye toplumsal bir baskıya dönüştü. İnancın zayıflaması, haram hassasiyetinin azalması, günah işleme cüretinin artması, ahlaksız ve hayasız hayatların yaşantımızda yer bulması hız kazandı.
İnançsızlık ya da inanç zayıflığının neden olduğu bu durum, Allah (cc)’ı hakkıyla tanımamaktan, Allah (cc)’tan gafil olmaktan, yaratılış gayesinden uzaklaşmaktan kaynaklanıyor. İmam Zeynel-Abidin r.a. şöyle diyor: “Allah (cc)’ı tanımak ve itaat etmek birbirinden ayrılmayan iki arkadaştır. Allah (cc)’ı tanıyan Ondan korkar ve bu korku da onu Allah (cc)’a itaat etmeye sevk eder. Zira Allah (cc) buyurur: “Allah’tan kulları içinde ancak âlim olanlar (Allah’ı bilenler) korkar” (Fatır:25)
İşlenen günahlar gafleti getirir. Gaflet ise kalbin katılaşmasına sebep olur. Kalbin katılaşması insanı Allah’tan uzaklaştırır. Allah’tan uzaklaşmak ise insanı cehenneme götürür. Günahların normalleşmesi, yasallaşması, toplumsallaşması felaketlerin davetçisidir. Günahlarla barışık bir hayat, günahını gizleme ihtiyacı bile duyulmadan, sanki maharetmiş gibi günahların ifşa ediliyor olması, bunun da toplumda prim yapması çok tehlikeli. Bunun da ötesinde işlenen günahların savunulur hale gelmesi imanları tehlikeye düşüren felaketlerin başında geliyor.
Müslümanlar olarak günahsız insan ve günahsız toplum tasavvurumuz mutlaka oluşmalı ve bunun mücadelesini vermeliyiz. Bilinmelidir ki; günahların normalleşmesi ve kanıksanması zilleti ve perişanlığı beraberinde getirir. Ahiretteki pişmanlık ise daha acı ve çaresizdir. Günahlar kanıksandıkça önce kalp katılaşır. Kalp, huzurunu ve huşuunu (Allah korkusunu) kaybeder. İnsanlar kasvet (iç sıkıntı) ve gaflete yenik düşerler. Korkular, kaygılar, kuşkular çepeçevre kalbi kuşatır. Karamsarlık, kötümserlik ruh dengesini alt üst eder. Kararan kalpler vahyin ışığından nasibini alamaz hale gelir.
İşlenen günahlar insanın aklına da zarar verir. Aklın ziyasını (ışığını) söndürür. Aklın donuklaşması, tefekkürün kesilmesi, hikmetin tükenmesi hız kazanır. Basiret tutulması, feraset körelmesi, bilinç ve şuurun kapanması ile karşı karşıya kalınır. Maneviyat çöker. Yaşama sevinci biter. Mutsuzluk, huzursuzluk, güvensizlik, yalnızlık, doyumsuzluk tatlı günahların acı sonuçlarıdır
Korkular, krizler, kaoslar, kâbuslar hep fütursuzca işlenen günahların sonucudur. Belaların, afetlerin, musibetlerin, salgın hastalıkların arkasında onları tetikleyen günahlarımız vardır. Nimetin elden gitmesi, belanın başa gelmesi hep kendi ellerimizle işlediğimiz günahlar yüzündendir. Rızkın daralmasının, geçimin zorlaşmasının, kanaatin tükenmesinin mutlaka harama uzanan bir boyutu vardır. Bereketin kalkması, hanelerimizde hayır ve huzurun kalmaması günahlarımızdan ve haram lokmadan kaynaklanır. Hayasız hayatlar, Arsız, iffetsiz, hoyrat yaşamlar hep işlediğimiz günahların sonuçlarıdır.
Günahlara alışanların ağırlığı, saygınlığı kaybolur. Değersizleşme ve aşağılanma zilleti ile baş başa kalınır. Sözün gücü ve tesiri kalmaz. Temsiliyet ve tebliğe gölge düşer. Duaların kabulü gecikir. İmanın tadı kaybolmaya başlar. İbadetler ağır gelir. İnsanların insanlık tarafı hızla tükenir. Böylece normalleşen günahlar sahiplerini anormal hale getirir.
İnsan Allah’ın yasak ettiği şeylere müsamaha gösterdikçe kendini mahvettiğinin farkına bile varamaz. Haramla beslenen bedenler kulluk sorumluluklarını kaldıramaz. Hayırlı işlerde başarılı olamaz. Zikir, fikir, şükür, sabır unutulur. Fütursuzca işlenen günahlar kişiyi Allah’tan uzaklaştırır. Günah sevicilik sahibini Allah’ı kaybetme riski ile karşı karşıya bırakır. Allah’tan yüz çeviren insanın, dünyada da ahirette de yüzü asla gülmez. Önemsenmeden işlenen her günah daha büyük günahların davetçisidir. Bir toplumu günah değil, günahın sıradanlaşması, normalleşmesi, alenileşmesi (ortada, açık açık) ayıp olarak görülmemesi ve özgürlük olarak sunulması helak eder.
Şimdi durup düşünme ve kendimize acıma zamanıdır. Kötülüklerden Allah’a sığınıp ondan yardım isteme ve istiğfar ile O’na yönelme vaktidir. Tövbe ve takva ile yeni başlangıçlar için ‘bismillah’ diyerek adımızı Salihler listesine yazdırabilmenin derdine ve gayretine düşmek dünya ve ahiret mutluluğumuz ve kurtuluşumuz için tek yol ve tek çaredir.
Çağımızın büyük sorununa
Amin hocam Allah raziolsun çok teşekkür ediyorum hayırlı cumalar dilerim inşallah selamlar
Eyvallah Mustafa Hocam. Müstefit olduk. Allah Razı olsun. Cumamız bizlere hayırlar getirsin
Güzel uyarıcı irşad edici yazınız için, ALLAH CELLE CELALÜHÜ RAZI OLSUN. Hocam. Cuma gününün hayrı ve yazılarınızın tesiri amellerinize bereketli olsun.
RABBİMİZ ilminizi artırsın, sıhhat ile daha çok irşad yazıları yazmaya muvaffak etsin, hayrlı ömür versin, okuyan ve itaat eden hidayet edilen sayısına bereket versin.Hocam.
Hocam günümüz sıkıntılarını okadar güzel anlatmışsınızki Allah bizleri kötü şeylerden, nefsimize yenik düşmekten uzak eylesin,yazılarınızı okudukca insan kendini gözden geçiriyor, teşekkür ederiz.
Kaleminize sağlık hocam çok güzel bir yazı olmuş
Hocam çok güzel bir konuya dokundunuz. Allah razı olsun elinize sağlık.
https://www.karamansondakka.com/konyada-duzenlenen-genclik-ve-inanc-calistayi-sonuc-bildirisi-aciklandi/37619/
Çok doyurucu bir çalışma olmuş teşekkürler hocam
Çok doğru bir tespit
Çözüm nedir hocam. Nerede hata yaptık, yapıyoruz. Dünya ve ahiret hayatımızı menfi yönde etkileyen bu durumu çözmek için ne yapmalıyız. Bu işin bütün günahını aileye, anne babaya yıkamayız. Neticede onlarda bu toplumun fertleri. Heralde Allah'ın razı olduğu güzel insan olmak için, önce Allah'ı ve onun dinini tanımak, bilmek, sonra da bildiğimiz ile amel etmek gerekecek. Tabii önce tanımamız bilmemiz, tahkiki bir imana sahip olmamız gerekiyor. O halde tanımak bilmek için önce bu müesseseleri kurmak veya olanları ıslah etmek, gerek müfredat olarak gerekse eğitici olarak mükemmelleştirmemiz gerekiyor. Heralde, çok acele, ilgili bakanlıklar seviyesinde çalıştay ile durum tespiti yapıp gerekli tedbirlerin alınması gerekecektir. Uygulama safhası için ise nefs terbiyesi, vesselam.
Kaleminize,yüreğinize sağlık
Mustafa bey yazılarınızda hep yüzeysel eleştiriler yapıyorsunuz bir türlü temel meseleye parmak basmiyorsunuz.muslumanlarin iman sorunu var.iman ettiklerini söyleyenlerin çoğu ataların dinine sımsıkı bağlamışlar.. KURAN HAYATA TASİNMADAN ALLAH İN İPİNE SARİLMADAN KURTULUS BEKLEMEK SAFTİLLİK OLUR.KURAN OLULERE OKUMAKTAN KURTARMAK GEREKLİ VE ELZEMDİR.daha saymekla bitmeyen hurafe BİDATLARDAN kurtulmadan yapılan ibadetlerin ecrini azaltan ne varsa onlardan arinmadan kurtuluş yoktur.HER MUSLUMAN KURAN İ ANLAYARAK OKUYUP HAYATİNA TASİMADAN KURTULUS BEKLEMEYİN.
Teşekkür ediyorum Saygı değer abim. RABBIM hizmetlerini daim eylesin. Sadakai cariyen olur inşallah.
Müslümanlar olarak günahsız insan ve günahsız toplum tasavvurumuz mutlaka oluşmalı ve bunun mücadelesini vermeliyiz.
Allah’tan yüz çeviren insanın, dünyada da ahirette de yüzü asla gülmez. Önemsenmeden işlenen her günah daha büyük günahların davetçisidir. Bir toplumu günah değil, günahın sıradanlaşması, normalleşmesi, alenileşmesi (ortada, açık açık) ayıp olarak görülmemesi ve özgürlük olarak sunulması helak eder. mükemmel teşhisler.
Kaleminize, kelamınıza sağlık değerli hocam. mükemmel bir yazı olmuş gene. Allah sizden razı olsun. İstifade ediyoruz.