BENİM DİNİM, MADALYA İÇİN RAKİBİMİ SAKAT BIRAKARAK ŞAMPİYON OLMAMA MÜSAADE ETMİYOR.
Mısırlı’ların ve Arapların övüncü Muhammed Ali Rişvan başarılarını çok insanın bilmediği Mısırlı bir judocuydu. 1984 yılı Los Angeles olimpiyatlarında judoda altın madalyayı hak ettiği halde gümüş madalya kazandı. Şöyle ki; son maçta Japon rakibiyle karşılaştı Japon’un sol ayağında tendonlarda yırtılma oldu. Bu yüzden Sol tarafı zayıftı. Müsabakada antrenörü ısrarla sol bacağına saldırmasını bağırıyordu. Fakat o hiç buna çabalamadı ve yenildi. Gümüş madalyayı kazandı. Bu durumu röportajda soran gazeteciye: “Benim dinim yaralıya vurmayı yasaklıyor. Eğer o durumdayken sol bacağına yüklenseydim sakat kalabilirdi; madalya için bunu ona yapamazdım” demişti. Onun bu tavrı ayakta alkışlandı ve UNESCO dünyanın en ahlak sahibi sporcusu üstün ödülüne layık gördü. Japon’lar onu ülkelerine davet ettiler ve bir kral gibi ülkelerinde karşıladılar. İstatistiklere göre onun bu tavrından etkilenip İslamı inceleyip dünyada elli bin kişi Müslüman oldu. Hatta Bunlardan biri olan müslime Japon Riko hanım ona âşık oldu ve evlendiler şimdi İskenderiye’de yaşıyorlar.
AHLAKLI OLMAK ALTIN MADALYAYI KAZANMAKTAN DAHA DEĞERLİDİR. Dedi Ve O, bu davranışı ile gönüllerin şampiyonu oldu
GÜMÜŞ MADALYA İLE DE ŞAMPİYON OLUNUR. İfadesi ona aittir.
Sporun amacı, inanç değerleri ve insani ilkeleri yaşatarak, barış, kardeşlik, alçak gönüllülük ve dostluk esasına dayanan, kaybedenin kazananı tebrik edip alkışladığı centilmenlik ahlakını oluşturmaktır. Kişinin kendisine, rakibine, hakemlere, izleyicilere ve kamuoyuna saygı esaslı ve modası hiçbir zaman geçmeyen bir hayat görüşüdür CENTİLMENLİK.
Spor çok büyük kitlelere hitap etmesi açısından çok önemlidir. Özellikle futbol, basketbol, dövüş sanatları dünyada popülaritesi çok yüksek spor dalları. Bu alanlarda boy gösteren sporcular milyonlar tarafından izleniyor. Yaptıkları hareketler çoğu insanı etkiliyor ve insanlara iyi ve ya kötü örnek teşkil ediyor. İnsanların bilinçaltına işliyor. Yani sporcunun sahadaki hareketi sahada kalmıyor, izleyicilerin duygu durumunu etkiliyor ve saha dışına aksediyor. Sporcuda Centilmenlik bu yönü ile çok önemli. Ne pahasına olursa olsun kazanmak, kazanmak için her yolu meşru görmek değil, kazanma hırsını kontrol altına almış, rakibine saygısı sonsuz, Onu yaptığı işin bir parçası gören, izleyicilere iyi örnek olan sporcular gerçek sporcudurlar.
Sporcuların olduğu kadar taraftarların da spor ahlakına uymaları gerekir. Spor düşmanlık değil dostluktur. Ayrışma değil, kaynaşmadır. Ahlaklılıktır. Olgunluktur.
ATATÜRK’ün, “Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim.” sözü, gerçek sporcuyu tarif eder.
Sporcular ve yöneticiler, daima dürüst davranmalı, şikeye alet olmamalı, bahis oyunlarından ve kötü alışkanlıklardan uzak durmalı, rakiplerine saygılı olmalı, yenilgiyi doğal bir sonuç olarak kabul edip, seyirciyi tahrik edecek, şiddete yol açacak davranışlardan kaçınmalıdır. Böylece topluma örnek spor ahlâkına sahip gerçek birer sportmen olurlar ve bu konu, günümüzde çokça ihtiyaç duyulan ve özlenen bir durumdur.
Bugün spor ahlâkı “âdil, dürüst oyun” anlamına gelen İngilizce “fair play” deyimiyle karşılanmaktadır. Bu ilkeye göre sportmen denildiği zaman sadece kas geliştiren insan değil nezaket kurallarına uyan kimse anlaşılmaktadır. Özellikle rekabete dayalı takım oyunlarında rakibe zarar vermek ve hakemi aldatmaya yönelik hareketler sportmenliğe asla yakışmaz.
Sportif faaliyet bir başkasıyla yarışma tarzında olduğu takdirde ise daha iyi olanın, iyi oynayanın kazanmasını kabullenmek adalet ve hakkaniyet gereğidir. Kazandığında şımarmak ve taşkınlıklarda bulunmak, kaybettiğinde saldırgan tutum sergilemek evrensel spor anlayışı ile uyuşmadığı gibi İslâm ahlâkıyla da bağdaşmaz. Spor disiplini insana fedakârlığı, sabrı, kendini kontrol etmeyi ve tarafsızlığı öğretir. İnsan bir dalda zirveye ulaşsa bile sürekli orada kalması mümkün değildir. Hz. Peygamber, bir hadisinde asıl güçlünün güreşte başkalarının sırtını yere getiren değil kızdığında öfkesini yenebilen kimse olduğunu belirtmiştir (Buhârî, “Edeb”, 76).
Fertleri, toplulukları, hatta milletleri birbirine yaklaştıran kaynaştırıcı bir faaliyet alanı olması da sporun önemli faydalarındandır. Öte yandan, ülke içinde bölücü ve yıkıcı faaliyetlere, siyasî kamplaşmalara karşı sosyal kaynaşmayı sağlamada sporun önemli rolü vardır.
Spor yaparken veya bir spor galibiyetini kutlarken çevreye, tabiata ve cana zarar vermemek, insanları rahatsız etmemek spor ahlâkı bakımından olduğu gibi İslâmî açıdan da gereklidir. Gecenin geç saatlerine kadar taşkınlığa varan sevinç gösterilerinde bulunmak, silâh atmak, mala zarar vermek spor adına mâzur görülemez. Spor aracı olarak silâh kullanmanın gerektirdiği birtakım sorumluluklar vardır. Toplum içine çıkıldığında kimsenin rahatsız edilmemesi, tâlim yaparken başkalarına ve çevreye zarar verilmemesi, canlıların hedef diye kullanılmaması gerekir. Hz. Peygamber hayvanların hedef yapılmasını yasaklar. Abdullah b. Ömer bir tavuğu oklarına hedef yapanlara engel olmuş, bu davranışı Resûl-i Ekrem’in şiddetle kınadığını söylemiştir.
Anadolu Selçukluları döneminde ahî teşkilâtı bünyesinde belli sporların yapıldığı tekkeler kurulmuştur. Meydanlarda cirit oyunlarının bitiminde oyuncular sahada yeniden karşılıklı dizilir, hakem kurulundan bir görevli öne çıkarak kısa bir konuşmadan sonra oyun sırasında gördüğü yanlış hareketleri anlatır, olumlu davranışta bulunanları över ve kazananları açıklardı. Saraylarında spor alanları bulunan Osmanlılar’da avcılık, ok atma, güreş ve kılıç sporları yaygındı. Edirne’deki Kırkpınar güreşlerinin başlangıcı XIV. yüzyıl ortalarına kadar uzanır. Bu yönü ile spor bizim kültürümüzün bir parçasıdır. Bir ahlaki eğitim kurumu ve bir okul gibi görev yapmıştır. Bu anlayış milletimize, tarihe adları altın harflerle yazılan, ahlak ve dürüstlük örneği Yaşar Doğu’lar. Koca Yusuf’lar, Cemal Kamacı’lar…kazandırmıştır.
Böyle bir yazıyı kaleme alma ihtiyacı, Eflani İlçemizin İstanbul’daki EF-DER dernek faaliyeti olarak Eflani köyleri arasında düzenledikleri futbol turnuvasının Karacapınar ve Gelicek köyleri arasında oynanan Final maçında Eflani’de gördüğüm güzellikler ve Karacapınar Köyümüzün sporcu gençleri ile yaptığım sohbette anlattıklarımı sizlerle de paylaşmayı arzu etmemdir. Dernek yöneticilerinin pek çok zorluğa rağmen özveri ile sırf hemşerilerini tanıştırmak ve kaynaştırmak niyetli bu gayreti her türlü takdire şayandır. Kendilerini tebrik ediyor, sporcu gençlerimizde ve taraftarlarda oluşturmayı arzu ettikleri centilmenlik gayretlerini takdir ediyorum. Sporcular kadar kendilerinin de madalyayı hak ettiklerini düşünüyor, başarılı ve iyi niyetli çalışmalarının devamını diliyorum.
Sa hocam, elinize sağlık... Yitirilmiş bir haslet, diğergamlık... Hatta centilmenlik sözünden daha doğru bir kavram belki... Mısırlı sporcuya ecrini, Allah cc, daha bu dünyada vermiş. Hakikaten yüksek bir duygu, kãmil ahlak, fazilet örneği... Allah ondan razı olsun.
Selamunaleykum Hocam. Agziniza yüreğinize sağlık...
Kaleminize kuvvet, Zihni’nize sağlık değerli Hocam. Yazınız çok güzel olmuş. İstifade ediyoruz.
Tebrik ederim kardeşim. günümüzün en önemli konularından birini daha, çok detaylı bir şekilde ele almış ve güzel bir yaklaşımla yazıya dökmüşsünüz. size teşekkür ediyorum.
Hocam Allah razı olsun teşekkür ederiz.
Öğretmenim, sizden çok güzel şeyler öğrendik. Hala öğrenmeye devam ediyoruz. Lisede güreş takımı kurmuş ve bizi karşılaşmalara götürmüş ve çok güzel bilgileri o zaman da bizimle paylaşmıştınız. Yeriniz çok farklı. Bu yazınız da çok anlamlı. Okurken beni eski günlerimize götürdü. Size teşekkür ediyorum.
Spor, gerçekten toplumu çok etkileyen bir olgu. Bu sahaya uzak kalmamak çok önemli. Dürüst bir sporcu gençlere ve toplumuna çok etkili örnek olabiliyor. Bu alanlardan uzak kalmamak ve inançlı sporcular yetiştirmek lazın. Yazınızı bu yönü ile çok anlamlı buldum. Sizi takdir ve tebrik ediyorum Sn. Çelenli
ÇOK HARİKA BİR YAZI OLMUŞ Değerli Mustafa Hocam. Güzel bir bakış açısı ile günümüz meselelerini ele alışınız çok ihtiyaç olan bir eksikliği gideriyor. yazılarınızın devamını bekliyoruz.
Allah razı olsun hocam. Günümüzde spor birçok faaliyette araç olarak kullanılmakta hatta kumara bile alet edilmekte. Aslında spor gençlerimizin ahlaklı, dürüst ve edepli olmaları için iyi bir fırsat olmalı.