Çanlar Trump İçin Çalıyor
Dünyanın en zengin 400 insanı listesinde yer alan 70 yaşındaki Donald Trump, ABD’nin 45’inci başkanı olarak 20 Ocak 2017’de göreve başlayacak. Trump, "Make America Great Again" (Amerika'yı yeniden yüceltmek) sloganı ile yürüttüğü seçim yarışlarını kazanarak tüm dikkatleri dünya çapında üzerine çekmeyi başardı. Kimilerine göre “dünya şokta!” peki neden? Çünkü Trump, seçim konuşmalarında Müslümanlar, mülteciler, göçmenler, güvenlik ve terör konularına sıklıkla değinerek tartışmalı sözler sarf etmiş ve bu konularda sert vaatlerde bulunmuştur. Bu sözler üzerinden Trump karşıtları onu ciddi şekilde topa tutmuşlar, hatta Onu karikatürize ederek aşağılamaya çalışmışlardır. Fakat başarılı olamamışlardır. Bana göre bunun iki nedeni var. Birincisi, hiç kimse Trump’ın dediklerine aldırış etmedi. İkincisi, Trump karşıtları güven vermedi.
İyi kötü herkesin ortak görüşü, ABD’nin kararlarında küresel politikaların bir faktör olduğu, kişilerin yani başkanların ya da karar vericilerin bu süreçte birer koordinatör görevi üstlendiği noktasında kesişmektedir. 90’lı yıllardan bu yana ABD politikalarının neden olduğu felaketler, dünya nazarında cumhuriyetçi ya da demokrat algısını zaten büyük ölçüde tahribata sürükledi. Obama büyük bir umutla geldi fakat O da çok kısa sürede “beyazlaştı” espirilerini duymayan kalmadı. Böylece Obama hülyası da başlamadan bitmiş oldu. Obama’nın Amerika’ya verdiği en büyük “zarar” ABD’nin “büyük abi” imajını zedelemiş olması olarak değerlendirilebilir. Trump ile bu “zarar” büyük ölçüde giderildi. Nasıl mı? ABD seçimlerinde tüm dünyanın başkanı seçiliyor havasının yaratıldığı gözden kaçmamalı. Dünya’yı ABD yönetiyor imajı bir kez daha Trump ve Clinton üzerinden zihinlere kazınmaya çalışıldı. Bu nedenle “dünya şokta!” dendi.
ABD her ne kadar süper bir güç olsa da, uluslararası sistemin matematiksel denklemlerle yönetilebilecek kadar basit bir yapıya sahip olmadığını az çok tarih okuyanlar bilir. Dahası dünya birleşik bir cumhuriyet de değildir. Egemen ve eşit devletlerin yer aldığı uluslararası sistemin anarşik yapısı göz ardı edilerek, Trump üzerinden felaket senaryolarının yazılmasını kuru bir magazin olarak değerlendirmek oldukça naif bir yaklaşım olur. Bu senaryoların muhtemel üç nedeni olabilir. Birincisi, ABD dünya çapında yeni bir politika denemesine girişecek ve bu anlamda ABD’den ziyade Trump öne çıkartılıp bir “günah keçisi” üzerinden denemeler yapılabilir. Bu sayede, ABD’nin imaj zedelenmesi asgariye indirilmiş olacak. İkincisi, dünya sorunlarıyla yorulmuş ABD kendi kabuğuna çekilerek kendi sorunlarıyla yüzleşmeyi yine Trump üzerinden deneyebilir. Böylece bir ABD izolasyonu sağlanarak daha güçlü yarınlar için daha güçlü ABD yaratılmaya çalışılabilir. Son olarak üçüncüsü, ABD’nin dünya sorunlarını çözüme kavuşturmada ortaya çıkan negatif imajı ortadan kaldıracak “big brother” (büyük abi), projesi yeniden tanımlanarak inşa edilebilir. Toparlayacak olursak, dünya sorunlarına daha müdahil zorba bir ABD, Monreo Doktrini vari kıtaya çekilmiş bir ABD ve büyük abi rolünde müşfik bir ABD arasında bir tercih şimdilik ufukta gözüküyor. Bunlar arasında üçüncü seçenek daha tercih edilebilir gözüküyor. Zira, uluslararası ticaretin aksamadan ve artarak devam etmesi en çok ABD’nin
çıkarına hizmet ettiği hesaba katılırsa Trump ile birlikte ABD’nin Çin, Rusya, İran, Mısır ve Türkiye ile daha yakın ve sıcak ilişkiler kurması küresel ticaretin Amerika lehine devam etmesi ve ABD’nin hegemon gücünü devam ettirmesi bakımından oldukça önemli. Hal böyle olunca, ABD’nin bölgesel siyasi sorunların çözüme kavuşturulmasında bu devletlere öncelik vereceği, en azından onları incitmeden bir çözüm arayışı içine girmeyi deneyeceği realpolitik açısından makul gözüküyor.
Trump’ın zengin kişiliği, uluslararası ticaretin yaygınlaşması ve küresel pazar gibi kavramların varlığını hesaba katarsak, Trump’ın barış içinde ABD’nin zenginliğini artırmaya çalışan bir başkan olacağını söyleyebiliriz. Unutmayalım! Amerikalıların Trump’tan beklediği bir haçlı seferi değil, zenginlik birikimini Amerikan toplumuna aktarmasıdır.