Eski yazarımız Doç.Dr.İsmail Şahin'in Diriliş Postası gazetesinde yayımlanan 23/03/2018 tarihli yazısı. Arap Baharı’yla birlikte Doğu Akdeniz’de anlaşmazlıklar ve çatışmalar birbiri ardına gelmiştir. Bu süreci; demokrasi, toplumsal patlama ve Büyük Ortadoğu Projesi bağlamında izah etmeye çalışanlar olmuştur. Hangisinin katalizör bir rol oynadığını tespit etmek elbette şimdilik pek mümkün değildir. Ancak son zamanlarda Doğu Akdeniz’de gerçekleştirilen doğalgaz arama faaliyetlerinin önemli keşiflerle sonuçlanması, bölgeye damgasını vuran gelişmelerin perde arkasında enerji savaşı mı var sorusunu akla getirmeye başlamıştır. Zira önemli uluslararası araştırma kuruluşlarının hazırladığı raporlar Doğu Akdeniz’in dünya doğalgaz rezervlerinde önemli bir paya sahip olabileceğini işaret etmektedir. Öyle ki, Noble (ABD), Total (Fransa) ve Eni (İtalya) gibi büyük enerji şirketleri Doğu Akdeniz’de önemli çalışmalar yürütmektedir. Bilindiği üzere Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), 2011 yılında ABD’nin Noble şirketine Kıbrıs’ın münhasır ekonomik bölgesinde (MEB) doğalgaz arama ruhsatı vermiş ve bunu 2017 yılının sonunda Total ve Eni şirketleri takip etmiştir. İngiliz ve Hollanda ortaklığındaki petrol devi Royal Dutch Shell de, Kıbrıs’taki doğalgaz hissesinden pay almak için gerekli görüşmeleri yoğunlaştırmıştır. GKRY’nin Kıbrıs’ın enerji kaynakları üzerinde tek taraflı kararlar alarak, Kıbrıslı Türkleri (KKTC) saf dışı etmesi, hem KKTC hem de Türkiye’nin rahatsızlığına neden olmuştur. Bu durum karşısında GKRY’nin tek taraflı attığı adımlara bir son vermek amacıyla, KKTC Bakanlar Kurulu 28.10.2011 tarihli kararı ile TPAO’ya Kıbrıs’ın Münhasır Ekonomik Bölgesinde yer alan 7 noktada petrol ve doğalgaz arama izni vermiştir. Böylece Türkiye, KKTC-GKRY arasındaki doğalgaz krizinin tarafı konumuna yükselirken, diğer taraftan Kıbrıs’ın MEB alanlarındaki egemenlik yetkisi tartışmalı hale gelmiştir. Bu çerçevede Türk savaş gemileri, 9 Şubat 2018 tarihinde İtalyan Eni şirketinin Saipem 12000 adlı sondaj gemisiyle Kıbrıs’ın tartışmalı sahasında arama faaliyetleri yürütmesini engellemiştir. Bir anda uluslararası krize dönüşen bu olay karşısında Türkiye’nin geri adım atmaması karşısında sondaj gemisi geri dönmek zorunda kalmıştır. Ancak İtalyan Eni şirketinin bölgeyi terk etmesinin ardından bu defa dünyanın en büyük petrol şirketlerinden ABD'li ExxonMobil'e ait MED Surveyor ve Ocean Investigator adlı iki araştırma gemisi petrol ve doğalgaz aramak üzere Kıbrıs açıklarına gelmiştir. GKRY’nin tek taraflı olarak dünya enerji devlerine petrol ve doğalgaz arama ruhsatı vermesinin ana stratejisinin Doğu Akdeniz’deki enerji kaynakları üzerinden Türkiye’yi büyük devletlerle karşı karşıya getirmek olduğu söylenebilir. Peki ABD'li Exxon Mobil’e ait MED Surveyor ve Ocean Investigator adlı iki geminin araştırma yapmasını Türkiye engellemeye çalışır mı? Ya da Türkiye ile ABD askeri bir gerilime sürüklenir mi? İlk bakışta olası görünen bu durumun aslında pek mümkün olamayacağı anlaşılmaktadır. Bunun nedeni söz konusu bu iki geminin Türkiye’nin hak iddia etmediği 10. parselde araştırma yapacak olmasıdır. Dolayısıyla araştırma gemileri tartışmalı sahalara girmediği müddetçe Türkiye-ABD arasında herhangi bir çatışmanın meydana gelmesi pek muhtemel değildir. Sonuç olarak Kıbrıs ve çevresinde keşfedilen yeni enerji kaynaklarıyla birlikte büyük devletlerin bölgeye olan ilgisi artmıştır. Haliyle böylesine bir gelişme Doğu Akdeniz’deki karmaşık denklemi iyice içinden çıkılmaz bir hale sürüklemiştir. Türkiye’nin KKTC üzerinden Doğu Akdeniz'deki doğalgaz ve petrol arama süreçlerine aktif müdahalesi, Türkiye ile Yunanistan arasındaki gerilimi tırmandırmıştır. Bu doğrultuda Doğu Akdeniz’de istediğini [şimdilik] elde edemeyen Yunanistan, Türkiye’ye karşı daha dozu yüksek ve agresif bir politika izlemeye başlamıştır.
https://www.dirilispostasi.com/makale/dogu-akdenizde-tirmanan-gerginlik-5ab3f6cbd8a7e6406a1ed702
Asıl kavganın enerji hakimiyeti kimin elinde olmalı , diğer argümanların bu gerçeği kamufle etmek maksatlı olduğunu , olayları yakından takip edenler ve sizin yazılarınızı takip edenler daha iyi anlamaktadir. Teşekkürler sayın hocam.