Eski yazarımız Doç.Dr.İsmail Şahin'in Diriliş Postası gazetesinde yayımlanan 30/03/2018 tarihli yazısı.
ABD, 2016 yılında kabul ettiği “Terörizme Destek Verenlere Karşı Adalet” yasasıyla 11 Eylül 2001'deki saldırılarda ölenlerin yakınlarının Suudi Arabistan'a dava açabilmesine olanak sağlamış ve böylece saldırıda ölenlerin ailelerine, yaralananlara ve iş yeri sahiplerine Suudi Arabistan’a karşı mahkemeye gitme yolunu açmıştır. Bu yasa kapsamında toplamda yaklaşık 25 bin kişinin istifade etmesi tahmin ediliyor.
Bu kararın ardından Suudi Arabistan yasaya karşı itiraz etmiş fakat Manhattan bölge yargıcı George Daniels, Suudi Arabistan'ın talebini reddederek ölenlerin yakınlarının dava açabilmesine ve karşılığında Suudi Arabistan'dan tazminat alabilmesine karar vermiştir. Mahkemenin bu kararına gerekçe olarak dava açan çok sayıda kişinin iddialarını ve 11 Eylül saldırılarını düzenleyen 19 kişiden 15'inin Suudi Arabistan vatandaşı olmasını gösterdiği iddia edilmektedir.
Böylesine bir karar, şayet bir değişikliğe uğramazsa, sadece ABD ile Suudi Arabistan arasında değil devletlerarası ilişkileri ciddi bir krize sokabilir. Zira bu sayede herhangi bir devlet başka bir devletin vatandaşının katıldığı terör eyleminden dolayı, o devletin egemenliğini hiçe sayarak yargılama yoluna müracaat edebilecektir. Bu durum bugüne kadarki uluslararası ilişkiler anlayışının temelden sarsılmasına ve devletlerarası ilişkilerde yeni bir kaos döneminin başlamasına yol açabilir. Uluslararası hukuka bariz şekilde aykırı olan bu karar, adaleti sağlayamayacağı gibi ancak hegemon devletlerin gücünün idamesine hizmet eder. Soykırım sözleşmesinde bile devletlerin yargılanması söz konusu değildir.
Devletin sorumluluğu konusunda iki temel prensip vardır. Bunlardan ilki, konusu suç teşkil eden fiil ya doğrudan devlete atfedilecek ya da devletin resmi görevlileri tarafından uluslararası hukuka aykırı bir ihlal meydana gelecektir. O halde, devletin bir fiilden sorumlu tutulabilmesi için hukuka aykırı fiil ile devlet arasında aşikâr bir bağın olması gerekmektedir. Diğer bir ifadeyle söz konusu fiilin devletin veya organlarının emirleriyle hareket eden kişi ve kurumlarca işlenmesi gerekmektedir. Hemen belirtmekte fayda var. Bu durum bile tartışmaya açıktır. Görüldüğü üzere bir vatandaşın işlediği suçtan dolayı devleti sorumlu tutmak hem hukuki hem de akli dayanaktan yoksundur. Kaldı ki, hedefi belli olmayan ucu açık böyle bir silahın kimi ne zaman ve ne şekilde vuracağı derin bir muammadır.
Bu karar birçok uzman tarafından ABD’nin, uluslararası ilişkileri terör silahı kapsamında kendi çıkarlarına uygun bir şekilde yeniden biçimlendirme çabası olarak değerlendirilmiştir. Uzmanlar haklı olarak, bu kararı siyasi ve tehlikeli bir gelişme olarak yorumlamışlardır. Bu düşünceye katılmamak, şimdilik, mümkün değildir. Nitekim burada uluslararası hukukun ve devletlerin egemen statülerinin açık bir ihlali söz konusudur.
https://www.dirilispostasi.com/makale/kaosa-davetiye-cikarmak-5abd2871d8a7e61113524f9e
Kalem güçlü ve zihin berrak olunca kelimeler ardı sıra geliyor. Hocamıza teşekkür ediyoruz.
Bu mantık doğruysa Afganistan Irak Suriye Mısır libya halklarınin da Abd'ye dava açma hakkı var..