Bismillâhirrahmânirrahîm. Allah’a hamd, Rasûlullah’a salât ederek Siz Saygıdeğer Okurlarımı Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketiyle selâmlıyorum. Cumanız mübarek olsun...
Bismillâhirrahmânirrahîm. Allah’a hamd, Rasûlullah’a salât ederek değerli okurlarımı Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketiyle selâmlıyorum. Cumanız mübarek olsun…
Saygınlığı olan Kâbe’den dolayı Mekke bir ticaret merkeziydi. Bizans valisi Ebrehe ise Yemen’i ticaret merkezi yapmak istemişti. Bu amaçla Kulleys adında bir kilise yaptırdıktan sonra Kâbe’yi yıkmak için harekete geçmişti. Allah da ebabilleri gönderip attıkları taşlarla onları helak etmişti. Rasûlullah (sav) dünyaya gelmeden 2 ay önce yaşanan bu saldırıda filler kullandığı için olay tarihe ve Kur’an’a “Fil Vak‘ası” diye geçmişti. Burası herkesçe malum. Biz bir analiz yapalım şimdi...
Allah indirdiği bir kitabın hükmünü yeni bir kitap indirdiğinde kaldırmıştır. Kur’an’ın inişinden 41 yıl önce gerçekleştiği dikkate alındığında; Fil Olayı zamanında Hz. İsa (as)’ın peygamberliği ve İncil’in hükmü geçerliydi. Nitekim Ebrehe de koyu Hıristiyandı. İslâm’a göre Ehl-i Kitap da müşriklerden üstündür. Kâbe’ye gelince; müşrik Arapların hâkimiyetinde içi de putlarla doluydu. Bu durumda Allah o gün put dolu Kâbe’yi ve müşrikleri Hıristiyanlardan korumuş olmuyor muydu? Zaten Fil Olayından sonra Mekke’nin ve paganizmin cazibesi artmış, Mekkeliler zenginleşmişti. Müşrikler bu olayı kendi üstünlüklerinin bir göstergesi saymışlardı. Fil Sûresi’nden sonraki Kureyş Sûresi’nde de buna işaret vardır; “-Kureyş de kendilerini besleyip açlıklarını gideren ve onları korkudan emin kılan bu evin (Kâbe’nin) Rabbine kulluk etsin.” (106/Kurayş, 3-4)
Ne var ki Rasûlullah (sav)’in vefatından kısa süre sonra Kâbe, Emevîlerin zâlim valisi Haccâc b. Yusuf es-Sekafî (ö. 95/714) tarafından (ki Haccâc Müslümandı) mancınıklarla yıkılmıştı. Saldırıya uğradığındaysa Kâbe aşere-i mübeşşereden Hz. Zübeyr b. Avvâm (r)’ın oğlu, Hz. Ebû Bekir (r)’in de torunu Hz. Abdullah b. Zübeyr (r)’in yönetimindeydi...
Şimdi soralım; Kâbe’yi Hıristiyanlardan aşağı müşrikler lehine müşriklerden üstün Hıristiyanlara karşı ebabillerle koruyan Allah; hepsinden üstün olan Müslümanların hem de Sahâbe idaresindeki Kâbe’yi niye korumadı? Bu çetin suali kenara bırakıp meseleyi Covid-19 ile bağıntılı olarak değerlendirelim.
Zahirde bulaşıcı ve öldürücü bir corona-virüs tehlikesi var ve hem vahiy hem de akıl gereği tedbir şart. Tedbir gereği de Kâbe’de binlerce insanın tavaf görüntüleri yerine bomboş bir görüntü var. Kâbe sapasağlam ama nasipli birkaç temizlik görevlisi dışında etrafında Müslüman yok! Allah dilese Kâbe’yi o gün içi put dolu bir panteon durumundayken ebabillerin attığı taşlarla koruduğu gibi, bugün de başka sebeplerle, mesela gökten anti-virüs yağdırıp koruyamaz mıydı? Kuşkusuz herşeye kadir olan Allah dilese bunu yapardı, ama yapmadı.
Acaba Allah bugün Kâbe’yi Müslümanların şerrinden mi koruyor?
Haccın maneviyatını yaşamak yerine; “Servis geç kaldı, otel konforlu değil...” diye sürekli eleştiren, Harem-i Şerif’te ibadetle geçirdiği vaktin daha fazlasını çarşıda alış-verişle geçiren, tavafta bile selfi çekmek için birbirini ezen hacılardan mı koruyor Kâbe’yi Allah; yoksa “Hac parasını fakirlere dağıtın!” diye fukarayı istismar eden, böylece “Hacca gitmek Araplara para yedirmektir!” diyen İslâm düşmanlarının değirmenine su taşıyan gafil Müslümanlardan mı?
Mazlum Müslümanların elindeyken zâlim Müslümanların saldırısıyla yakılan Kâbe, bugün emperyalist güçlerin yaydığı mezhepçilik vb. fitnelere kanarak birbiriyle savaşan, öldürenin de öldürülenin de zâlim olduğu Müslümanlardan mı korunuyor Kâbe’yi Allah; yoksa etrafına Hollywood gibi beton kuleler dikip Beytullah’ı minicik bırakan, siyonistlerle işbirliği içinde Yemen’deki mazlumlara zulmeden, ecdad yadigârı eserleri yıkan, kutsal topraklarda Türk mallarına boykot yapan bugünkü işbirlikçi idarecilerden mi?
Rasûlullah (sav)’in “-Bir Müslümanın ayağına diken batsa Allah bunu onun günahlarına kefaret yapar.” (Buhârî Marda 1) hadisine göre; dünyayı ve hayatın akışını alt-üst eden Covid-19 illetinden dersler alarak kendilerine Rabbânî doğrultuda çeki-düzen vermek yerine; reytingden başka amacı olmayanların ekranlarına çıkıp iğrenç ilişkilerden doğurduğu masum bir bebeğin babasını ancak DNA testiyle tespit edebilecek kadar alçalmış ahlâksız Müslümanların şerrinden mi koruyor yoksa?
Ortada 1 milyondan fazla insanın canına mal olan bir salgın var ve elbette buna karşı Kâbe’nin ibadete kapatılması da dâhil her türlü tedbirin alınması zorunludur. Ancak corona-virüs de buna karşı alınan tedbirler de görünür sebepledir, ben orasını konuşmuyorum. Benim demek istediğim şudur;
İman esaslarımızın gereği olarak biliyoruz ki; Allah dileseydi bunların hiçbiri olmazdı. Peki, Allah niye böyle olmasını diledi? O’nun biz Müslümanlara bir garazı yok! (var mı?) Hepimiz buna yoğunlaşalım. Tabi Kâbe’nin boş olması içimize koyduysa, en azından umurumuzdaysa! Hatırlayınız, ibadete kapatıldığı günlerde çoğumuz; “Günahlarımız yüzünden Allah bizi Kâbe’den kovdu!” diye hayıflanıyorduk. Ama artık umursamaz hale geldik, hatta son günlerde ekranlara yansıyan rezaletlere bakılırsa, günahlar (ve günahkârlar) eskisinden daha da çoğaldı galiba!
Dikkat edelim! Bu Allah’ın son uyarısı olabilir ve süresi de her an dolabilir!
---------------
Tüm Saygıdeğer Din Gönüllüsü meslektaşlarımın 01-07 Ekim Camiler ve Din Görevlileri Haftası’nı tebrik ederek, Rabbimden vefat edenlere rahmet, emekli olanlara uzun ömürler, görevde olanlara mutluluk ve başarılar, aziz milletimiz için de hayırlara vesile olmasını dilerim.
İletişim: http://www.irfanbayin.com.tr/
Amin.Rabbim razı olsun kıymetli hocam
Amin inşaallah Değerli Hocam Allah sizden de razı olsun
Yüreğinize sağlık üstad
Estağfirullah, sıl siz bizim Üstadımızsınız Kıymetli Hocam, Allah razı olsun çok teşekkür ediyorum sağolun varolun
Cok guzel konuya deyinmisiniz hocam Kaleminiz yüreğiniz dert görmesin
Estağfirullah Sevim Hanım çok teşekkür ediyorum sağolun varolun Allah size de sıhhat ve afiyet ihsan eylesin inşallah