PERŞEMBENİN GELİŞİ…
Defalarca yazıldı, çizildi. Hem bu işin uzmanları tarafından hem de kendisini futbola adamış halk tarafından. Sağır sultan duydu ancak ne TFF ne de MHK duymadı. Ya da duymamazlıktan geldi.
Bu milletin birçok derdi var ama bir o kadar hayatını anlamlı kılan sosyal ve sportif faaliyetler de var. Ülkemizde de tüm dünyada olduğu gibi futbol ilk sırada gelmekte. Ne yazık ki futbolu yönetenler veya yönettiğini zannedeler ne kadar büyük bir toplumsal faaliyet ve büyük bir ekonomiye hükmettiklerinin üzülerek söylüyorum farkında değiller.
Haftalardır ama düzenli olarak sanki antibiyotik saati gelmiş gibi her maçta bariz ve siyah-beyaz hakem hatalarını yazmaktan, konuşmaktan sıkılmamıza rağmen futbolu yönettiğini zannedenlerin sıkılmaması pes dedirtecek türden.
Merkez Hakem Kurulu başkanı sayın Namoğlu ikinci devrenin başlamasından önce kameralar karşısına geçip milletin aklıyla resmen dalga geçmişti. Ligin 16 haftalık ilk bölümünde bir iki küçük hatanın dışında başka hatalar olmamış mış… Eyyy sayın Namoğlu, biz başka bir ligi mi izledik? Niye futbolun paydaşlarının aklıyla dalga geçersin?
O hatalarına sahip çıktığın, desteklediğin, yabancı devşirme eğitimcilerle yön vermeye çalıştığınız Türk hakemleri ve Türk futbolu bugün acınacak hallere geldi. Elbette hakemlere her zaman ve her yerde sonuna kadar destek olunacak, eğitimlerin en iyisi verilecek, hakları savunulacak, maddi-manevi destekler esirgenmeyecek ancak bariz ama çok bariz hata yapanları milletin gözünün içine baka baka da görevler verilmeyecek.
18 yıl ( 4 yıl amatör, C Klasmanı 4 yıl, B Klasmanı 3 yıl, A Klasmanı 1 yıl, Klasman Hakemi 3 yıl, Ulusal Hakem 3 yıl ) olmak üzere hakemlik yaptım. Bir kez olsun sakatlanmadım, kılım dönmedi. Yönettiğim maçlarda elbette hatalarım oldu ama ezilmedim ve temsil ettiğim kurumu yerlerde süründürmedim. (En azından halk bunu söylüyor.) 30 yıldır da futbolu takip ediyorum. Hiçbir sezonda bu kadar hakemin sakatlandığını ve siyah-beyaz hatalar yaptığını görmedim. Oysaki en fazla maddi-manevi ve eğitim anlamında güya profesyonelce yapılmaya çalışılan bu dönemde hem hatalar hem de sakatlanmalar ayyuka çıktı. Bunun sebeplerini hiç araştırdınız mı? İğneyi başkasına çuvaldızı kendinize batırdınız mı? Nerede Fırat Aydınus, Barış Şimşek, Tolga Özkalfa? Sakatlar… Ters giden bir değil bir sürü durum var ve siz de bu işin harmanında gelen biri olarak bal gibi de bu durumları fazlasıyla biliyorsunuz. Ama bir adım atan yok.
İşte bugün yaşananlar ve en son Beşiktaş-Fenerbahçe kupa maçında tanık olduklarımız sizin ve ekibinizin eseri sayın Namoğlu! Bu işlerin buraya geleceği çok ama çok önceden belliydi. Daha stresli ve daha zor günler yakındır böyle devam ettiğiniz sürece…
Uzun lafın kısası Perşembenin gelişi Çarşambadan belliydi. Bir evladınız, bir küçüğünüz olarak bu satırları yazmaya utanıyorum ama başarısız olduğunuz apaçık ortada dururken büyüklüğünüzü gösterip istifa etmeniz son derece gecikmiş ama olumlu bir davranış olacaktır.