Futbol hakemliği aslında o kadar kolay ki… Ama işi zorlaştıran yine hakemin kendisi. Müsabaka yönetirken öne çıkma, ekstra işler yaparak “Ben buradayım!” deme çabası, ego tatmini, “Dediğim dedik, çaldığım düdük.” söylemindeki gibi diklenmesi… Bu ve benzeri davranışlar hem kendini hem de hakem camiasının tüm paydaşlarını fazlasıyla yoruyor.
Hakemlikte mütevazı olmak son derece önemlidir. Klasmanlar çıkıldıkça daha bir küçülmek gerekir. Caka satmak, hava atmak, yürüyüşün değişmesi ise istenmeyen durumlardır. Hakemlikte kibir, son derece tehlikeli bir huydur.
Bütün bunlarla beraber hoşgörünün olmadığı yerde hakem olmak zor bir iştir. Bu işi kolaylaştırmak ise hakemin kendisini hem bilgi ve donanım hem de insani özelliklerini geliştirmekle mümkündür.
KÜFÜR OLAYI DEPREM ETKİSİ YAPTI
Tam 5 yıl önce, 08.03.2014 tarihinde oynanan Galatasaray-Akhisar maçında Fırat Aydınus ile Felipe Melo arasında geçen bir konuşma ekranlara çok hararetli yansımıştı. Oyuncu, hakemin kendisine küfür ettiğini iddia etmişti.
Yine aynı hakem arkadaşımızın Yeni Malatya-Başakşehir maçında bu kez yardımcı hakemle arasında geçen konuşmanın şiddetli küfür içermesi ve PFDK’ya tedbirsiz olarak sevki edilip hakem Fırat Aydınus’a 30 gün yardımcısına da 10 gün hak mahrumiyeti cezası verilmesi olayı resmileştirdi.
İNSAN NE YAPARSA KENDİNE YAPAR
15 Şubatta yeni MHK üye listesi açıklanır açıklanmaz sosyal medya üzerinden özellikle başkan Sabri Çelik, Hamza Mısır, Hakan Sivriservi, Ünsal Çimen üzerinden yüklenmeye başladılar. Geçmişte yönettikleri maçlardan kesitler sunarak olumsuz bir hava yaratmaya çalıştılar. Bu son derece kabul edilemez bir eylemdi.
Hakemlikte artık son dönemlerine giren Fırat Aydınus’un iki kez küfür nedeniyle gündeme gelmesi, bazı futbolculara yakın bazılarına sert davranması gelecekte hep karşısına çıkacak. Gözlemci olarak, MHK üyesi ya da belki de başkanı olarak mutlaka karşısına çıkacak. Gönül arzu eder ki hep olumlu davranış ve eserlerimizle anılalım. Hoşgörünün olmadığı yerde yapılan doğrular ne yazık ki gündeme gelmiyor.
MHK’NIN SERT ÖNLEM ALMA ŞANSI YOK
Hakem performansları düzelir gibi olmuştu ki 25 inci ve 26 ıncı haftalarda yine hortladı. Lider Başakşehir, ikinci Galatasaray, üçüncü Beşiktaş ve zor günler geçiren Fenerbahçe maçlarına FİFA olmayan hakemleri atamak, Akdeniz derbisi olan Antalyaspor-Alanyaspor maçına bir alt kategoriden hakem atamak her babayiğidin harcı değildir. Bu cesaretli atamaların karşılığı alındı mı? İşte bu sorunun cevabı henüz net değil.
24.08.2009 tarihinde Diyarbakırspor-Fenerbahçe maçında eline vuran Emre Belezoğlu’nu oyundan atmayan Suat Arslanboğa’nın yıllarca yüzüne bakılmadı ama hep ligde yedek olarak da tutuldu. Son zamanlarda göstermiş olduğu iyi performansla da ön plana çıkmaya başladı. Ne var ki Bursaspor-Galatasaray maçında iki kritik pozisyondaki yorumu, hem kendisini hem de görev verenleri zora soktu.
Hakem atamalarında Oğuz Sarvan’la başlayan kadro daralması Namoğlu ile devam etti ve yeni kurulun elini kolunu bağladı. Performansa göre atama yaptıklarına inanmayı herkes ister. Tam manasıyla adaletli atama şansları ve sert önlemler alma ihtimalleri dar kadro yüzünden maalesef yok. Bir önceki yazımda belirttiğim gibi 1 Haziran TFF seçimlerinden sonra görevde kalmaları durumunda geleceğin inşası için gereken yapılacaktır.
Yönetici cesur olur. Vizyon sahibi olur. Gözü kara olur. Günü değil de yarını inşa edebilmek ancak cesurların işidir. Bu cesarette mevcut Merkez Hakem Kurulunda fazlasıyla var. Tedavi için sadece biraz sabır…