Veda edebilmek kolay değil bir o kadar zordur. Her şeye veda olur; eşe, dosta, çocuklara, arkadaşlara, dostlara, yaşadığın şehire, hayallerine, geceye, gündüze, gülümsemeye, ağlamaya yani veda neye yapmak istiyorsan onadır. Veda etmek bir kırgınlıktan kaynaklanacağı gibi, mecburiyetten de olur. Ancak bir şey var ki inandığın Rabbine yüz çevirmeden ümitlerinden, umutlarından, yarınlarına veda etme. Ümidinden, umutlarından, yarınlarından veda edersen ya da vazgeçersen geriye dönüp bakamazsın. Aslında bu veda hayatın kendisinedir, kendinedir.
Kimilerine göre veda kaçmaktır, korkaklıktır kimilerine göre de direnmemektir. Veda çoğu kez güvensiz ve cesaretsiz insanların işidir. Kolaya kaçmaktır. Ayrılığın en son hali en son aşamasıdır.
Veda acıdır, zehirdir. Panzehri ise kavuşmaktır. Panzehre ulaşmak da mücadele ve sonsuz bir savaş gerektirir. Nedendir bilinmez ama veda edenin gözü hep arkada kalmıştır.
Karabükspor veda hazırlıklarına çok ama çok erken başladı. Emeğin ve emekçinin takımının bu kadar erken bu düşünceye kapılması az sayıdaki destekçisine her geçen gün ıstırap vermektedir.
Günümüz dünyasında ekonominin çarkları bu kadar hızlı dönerken, tüketim çılgınlığı israfa dönüşürken, takımlar oluşturulurken kendisine ait olmayan paraları düşüncesizce harcayanlar bu vedanın hazırlanmasına çanak tutmuşlar ve süreci maalesef hızlandırmışlardır.
Karabük kenti yalnızlığa, kimsesizliğe terk edilmiştir. Ancak bu durum Karabük’ün kaderi olmaktan çıkabilir, çıkartılmalıdır da. Çünkü bu kentte yaşayanların tamamına yakını alın teri sahibi kişilerden oluşmaktadır. Geçmişte nasıl sonuna kadar savaşıldıysa, direne direne ligde kalındıysa eğer korkaklık denen illet beyinlerden kazınıp el birliği olunursa yeniden ayağa kalkılabilir.
Ancak herkes birbirini suçlama gayreti içine düşerse, iyi günlerde sorulmayan hesaplar kötü günde sorulmaya başlanırsa o zaman veda zamanı gelmiştir en derinden.
Ey Karabük halkı…
1995 yılında il olan ancak Safranbolu ve Zonguldak ile birlikte ancak bilinen kentimiz KARABÜKSPOR ile birlikte tüm ülkede tanınır ve bilinir hale gelmiştir. Gün BİR olma günüdür. 2 Aralık 2017 cumartesi günü saat 16.30 Göztepe maçıyla başlayarak tüm maçlarda stadyumu hınca hınç doldurarak bundan sonraki tüm maçlarda son dakikaya takımı ayakta destekleyerek savaş verme günüdür. Şu ana kadar sahada verilen mücadelede şanssızlıklar da takımla beraberdir. Gelin hep birlikte sahadakilerle beraber onlar terlerinin son damlasına bizler de gırtlaklar patlarcasına korkmadan, yılmadan, bıkmadan mücadeleye devam edelim. Yoksa Yahya Kemal Beyatlı’nın dizelerindeki gibi oluruz ki benim umudum ilk günkü gibi taze…Olmayacağız...küllerimizden yeniden doğacağız...
“Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.
Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu!
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.
Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden.” Yahya Kemal Beyatlı