İnsanlığın yeryüzünde kurulan ilk yapısı; ibadet, bereket ve hidayet merkezi olan Kabe'dir. Kâbe Allah’ın evi hükmündedir. Camilerimiz, mescitlerimiz de Kâbe'nin şubeleri, yeryüzüne vurulan İslam'ın mühürleridir. Câmi, Allah'ın arzında Allah'ın kullarının "Allah adına" attıkları imzanın adıdır.
İslam dünyasında toplumsal yaşamın nabzı camilerde atar. İslami hareketin kalbi tarih boyunca hep mescitler olmuş, Resulullah (sav)'ın Medine'de ilk işi, Mescid-i Kuba ve Mescid-i Nebevi'yi inşa etmek olmuştur. Efendimiz döneminde münafıklar bile mescidin gücünü bildikleri için bu günkü Fetö vâri sinsilikle "Mescid-i Dırar" üzerinden nifaklarını sürdürme yoluna gittiler. Hz. Peygamber (sav) bu kirli tezgahı fark edince gönderdiği yıkım ekibi ile nifak odaklarının bu hesaplarını boşa çıkardı.
Camileri sadece namaz kılma mekanları olarak düşünmemeliyiz. Oralar bir kültür, ilim, irşat, ıslah, terbiye merkezleridir. Dağınık dünyamızı, yorgun ruhumuzu, karışık zihnimizi, boşlukta sallanan kalbimizi sakinleştirmek, imar ve inşa etmek için caminin manevi atmosferine ihtiyacımız var.
Modern dünyanın ayırımcı, ayartıcı, parçalayıcı açmazlarına karşı bilincimizi onarmak için mutlaka mescitlerde olmalıyız. Benlikleri dizginlemek, bireyselciliği bitirmek için, kardeşliği diriltmek, aidiyet bilincini beslemek, cemaat ruhunu yeşertmek için cami merkezli bir yaşamı öncelememiz lazım.
Seküler yaşamın bozucu, yıkıcı, bitirici, eritici olumsuzluklarına karşı mescidin kurucu, diriltici, arıtıcı iklimine sığınmak zorundayız. Oraları sığınak, barınak, korunak bilmeliyiz. Ulvi ve uhrevi bir havayı başka bir yerde teneffüs etme imkanına sahip değiliz.
Ezanın çağrısı, secdeye, saflaşmaya, arınmaya, sonsuz bir sefere ve manevi zafere bizi davet ediyor. Bunun için cem olmamız, cemaat olmamız, kardeş olduğumuzu idrak etmemiz gerekiyor. Bu davet ruhumuzu sonsuza bağlıyor. Bizi kendimize, Rabbimize ve kardeşlerimize yabancılaşmaktan koruyor.
Müslümanlar olarak kenetlenmemiz, birbirimize yaklaşmamız için camilerde buluşmamız gerekiyor. İbadetin odağı, Müslümanların ocağı mescitlerdir. Namazın, kurtuluşun, sulhun ilk adresi camilerdir. Dava adamlarının kendini bulacağı, durulacağı, doğrulacağı, dirileceği zeminler camilerdir.
Cami ayağı olmayan hareketler aksaktır. Müslüman için davet, diriliş, direniş, medeniyet gibi hedefte ne varsa mescit merkezli olmalıdır. Gazze direnişi bize bunu göstermiştir. Cami çıkışlı olmayan yapıların uzun soluklu olması mümkün değildir. Mescide yaslanmayan, camiden beslenmeyen İslami oluşumlar ruhsuz, irfansız, insafsız ve hikmetsiz kalmaya mahkumdur.
Mihraba, minbere yaslanmayan bir hareket toplumda tutunamaz. Mescidi ıskalayan bir davetçinin zorlu süreçlerde mecal ve moral bulması, uzun süre ayakta kalması çok zordur. Birilerinin bizim davetimize icabet etmesini bekliyorsak öncelikle bizim ezanın çağrısına icabet etmemiz gerekiyor.
Mescitlerin yaygınlaşması için şartları zorlamamız ve buna öncülük etmemiz lâzım. Tüm kamu kurum ve kuruluşları başta olmak üzere her yere mescit talebi ile gitmeliyiz. Okul, kışla, sosyal, kültürel, sportif tesisler, tatil beldeleri, dinlenme tesisleri, iş merkezleri, AVM'ler, siteler, salonlar, statlar, parklar, oyun alanları, eğlence merkezlerinde namaza elverişli ortamların bulunması sağlanmalı ki hayatın meşrutiyeti kaybolmasın. Şehirlerarası otobüs firmalarının namaz vakitlerine göre yolcuların namaz kılabilecekleri imkanları hazırlamasını yolculuk yapacak her Müslümanın öncelikle talep etmesi ve şart koşması lazım. Onların umursamaz davranması bizim duyarsızlığımız, umursamazlığımız ve tepkisizliğimizden kaynaklanıyor. Müslümanın namazını çocuğun çişi kadar ciddiye almayan firmalarla yolculuk yapmamak gibi Müslümanca duruşumuz bu tür problemleri kolaylıkla çözecektir.
Nesillerin elden kayıp çıkmaması için, yeni başlangıçlar adına buluşacağımız yerler camiler olmalıdır. Sosyal hayatta, evin dışında, kadınlarımıza, çocuklarımıza buluşmak için bir adres göstermemiz gerekiyorsa buralar camiler olmalıdır. Camide konumlanmamız, kendimizi, kardeşliğimizi yeniden keşfetmek için camide konuşlanmamız lazım. Uzun soluklu bir koşu için kalkış noktası camilerimiz olmalıdır. İslami bilinçlenmenin üssü, kararlı müminlerin karargâhı camilerdir. İnsanın manen yücelişi, ümmetin dirilişi caminin dışında değil içinde olacaktır.
Her müslüman için Cami olmazsa olmazıdır.
Keşke Sevgili Hocam....Keşke
Eyvallah Mustafa Hocam. Allah Razı olsun. Cumamız bizlere ve İslam alemine hayırlar getirsin inşallah. Allah'a emanet olun inşallah
Esselamu aleyküm. Kıymetli hocam. Mübarek Cuma günümüzün hayr feyz ve bereketi cümlemizin üzerine olsun.
Hocam hayırlı cumalar Sizden Allah razı olsun ben bu yazıları okuyarak iç dunyam hayatım her seyım çok rahat ve huzurluyum Birde bu haftakı yazınıZ çok anlamlı bır yazı olmuş
Allah CC razı olsun.
ALLAH RAZI OLSUN HOCAM.HAYIRLI CUMALAR.
Otobüs firmaları Müslümanların namazları konusunda hiç duyarlı davranmıyor. Bu da tamamen bizden kaynaklanıyor. Benim namazıma saygı göstermeyen firma ile yolculuk yapmak zorunda değilim ki. Sıkıntı bizde.
Birilerinin bizim davetimize icabet etmesini bekliyorsak öncelikle bizim ezanın çağrısına icabet etmemiz gerekiyor. ifadesi mükemmel bir ifade. Allah sizden razı olsun.
Çok önemli bir konuya değinmişsiniz Sn. hocam. Şehirlerarası otobüs firmalarının namaz vakitlerine göre yolcuların namaz kılabilecekleri imkanları hazırlamasını yolculuk yapacak her Müslümanın öncelikle talep etmesi ve şart koşması lazım. Onların umursamaz davranması bizim duyarsızlığımız, umursamazlığımız ve tepkisizliğimizden kaynaklanıyor. Müslümanın namazını çocuğun çişi kadar ciddiye almayan firmalarla yolculuk yapmamak gibi Müslümanca duruşumuz bu tür problemleri kolaylıkla çözecektir.