Kur`an-ı Kerim fırtınada denizin ortasında kalan gemideki insanların kurtulmak için içtenlikle Allah’a dua edişlerini anlatır. Ölümle burun buruna geldikleri, bel bağladıkları sebeplerin hiçbirinin işe yaramadığını anladıkları andaki o insanların iç dünyaları, yakarışları, çığlıkları, çaresizlik halindeki teslimiyetlerini izah eder. Kurtulduktan sonra da eski nankörlüklerine nasıl döndüklerine dikkatlerimizi çeker.
“Sizi karada ve denizde yürüten Allah'tır. Bulunduğunuz gemi, içindekileri güzel bir rüzgarla götürürken yolcular neşelenirler; bir fırtına çıkıp da onları her taraftan dalgaların sardığı ve çepeçevre kuşatıldıklarını sandıkları anda ise Allah'ın dinine sarılarak, "Bizi bu tehlikeden kurtarırsan and olsun ki şükredenlerden oluruz" diye O'na yalvarırlar. (Yunus suresi 22. Ayet)
“Allah onları kurtarınca, hemen yeryüzünde haksız yere taşkınlıklara başlarlar. Ey insanlar! Geçici dünya hayatında yaptığınız taşkınlık aleyhinizedir. Sonra dönüşünüz bizedir. Yaptıklarınızı size bildiririz.” (Yunus suresi 23. Ayet)
Ölümü hissedince duâya sarılan, güvenliğe çıkınca isyan yolunu seçen insan karakteri ne gariptir. Bu karakter her devirde ve bugün de yabancısı olmadığımız bir karakter değil midir? Dara düşünce Rabbine yönelen, rahata erince unutan ve sırtını dönen, sonra da hayatını Allah yokmuş gibi yaşamayı tercih eden insanın hâlet-i rûhiyesi nasıl bir ruh hâlidir.
Uçak türbülansa girdiğinde koro halinde yapılan dualar gerçekten görülmeye değer ibret sahneleridir.
Ameliyat masasına götürülürken, yoğun bakım ünitesine alındığında hasta ve hasta yakınlarının duadaki samimiyetlerinden şüphe edebilir mi?
Depremde enkaz altında kalmış yakınına ulaşma umudu taşıyan kişi duayı dilinden düşürebilir mi?
Doğum sancısı çeken annenin duası, yangında içeride kalan yavrusuna kurtulması için bir annenin yürek yangınıyla yaptığı duanın içtenliği tartışılabilir mi?
Çaresiz ve sıkıntılı anlarda dillerden dua eksik olmaz. Peki ya sonrası? Düze çıkınca, tehlike geçince, rahata erince duâsızlığa dönmek, duyarsızlığı tercih etmek nasıl bir psikolojik hâlin yansımasıdır?
Ambulans beklerken, itfaiyeyi ararken, ilkyardım isterken, polise koşarken, Acil Servisi gözlerken hep dua ederiz. Peki duâlarımız sadece o anlar için mi? O zamanlarla sınırlı mı kalmalı?
Hangi ruh halinin ya da hangi algı dünyasının yansımasıdır bilinmez, bir Müslüman’dan hiç duyulmaması gereken, ancak son zamanlarda sıkça rastlanan “işimiz duaya kaldı” ifadesi sekülerize olmuş (dini yaşantısından dışlamış) hayatların dua iklimine ne kadar yabancılaştığının en acı göstergesidir.
Aslında bunu karamsarlığın, umutsuzluğun, tükenişin, çaresizliğin itirafı şeklinde okuyabiliriz. Ya da dünyevileşmenin zihin dünyamız üzerindeki blokajı o kadar güçlü ki, “duanın gücü” gündemin en sonuna düşmüş. Anlaşılan o ki; başka türlü işlerini halledenler duaya ihtiyaç duymuyorlar. İş bitirici bitirimler işlerini duaya bırakmıyorlar. Kendilerince başarıyor, beceriyor, bitiriyor ve kazanıyorlar.
İşleri yürütmede zenginlik, sosyal statü, kariyer, geniş çevre, siyasi nüfuz, derin tecrübe belirleyici oluyor ve ona bel bağlanıyor.
Fanilere tenezzül edenler Baki olana teveccüh ve tevekkül etmiyorlar.
İstemenin adresi de değişti. Şuna buna yağcılık, yalakalık, yandaşlık normal görülürken, Yüceler Yücesine yakarış yadırganır oldu.
Dilenmeyi bile göze alabilmek ama Rabbinden dilemeyi becerememek. Şimdi sormak lazım; işlerimizin yolunda gitmesi dua etmeye gerek olmadığı anlamına mı gelir? Sahip olduklarımızın çokluğu Allah`a ihtiyaç duymamak mı demektir? Bizi yaratan, yaşatan, yöneten ve dönüşümüzün ancak kendisine olacağı Rabbimize kulluktan uzak yaşamak hangi aklın, hangi imanın ve hangi vicdanın göstergesidir?
Allah’a sığınmak, O’ndan yardım istemek, O’na dayanmak ve güvenmek hususunda neden sorun yaşar insan? Niçin dert ve taleplerini Rabbine arz etmekten âciz olur? Neden O’nunla diyalog kurmakta ihmalkâr davranır, sıkıntı yaşar?
Allah ile iletişim sorunu bir kul için hayatı heder etmek, ömrü boşa tüketmek, ebedi hayatı berbat etmek anlamına gelmez mi? İletişim sorununu çözmek için ateşe düşenin ondan kurtulmak için gösterdiği çaba ve çırpınışı göstermek gerekirken neden ağırdan alır Müslüman? Bu isteksizlik ve vurdumduymazlık neyin ifadesidir? Neyine güvenir insanoğlu? Dünyada ebedi kalacağını, ölümün kendine gelmeyeceğini, Allah’ın huzuruna varmayacağını, yaptıklarından hesaba çekilmeyeceğini mi zanneder? Hayatın hep oyun, eğlence ile sürüp gideceği yanılgısından ne zaman kurtulur?
“Bu âlem şöyle bir rüya imiş, yahut muvakkatmış. Evet, ukbâda anlaşılır ne müthiş hakikatmiş.”
İşimiz duaya kaldı diyenlerin işlerinin ve uyanışlarının mahşere kalmaması dua ve temennisi ile…
Kaleminize kuvvet, gönlünüze bereket Saygıdeğer Hocam. Efradını cami ayarını mani türünden istifade düzeyi yüksek bu yazınız dolayısıyla Allah sizden razı olsun.
Sözlerimizin bizi ne kadar vebale soktuğunun farkında değiliz?
İş bitirici bitirimler her işlerini halletmenin yolunu buluyor ve duaya ihtiyaçları olmadığını düşünüyorlar. Harika bir tespit hocam.
Eyvallah hocam. Çok önemli bir konu. Çok harika bir anlatım.
Hocam bütün yazılarınızı okuyorum. Çok istifade ediyorum. Bu yazınız da harika. Allah sizden razı olsun
Allah yokmuş gibi yaşamak , ne büyük bir gaflettir.
Mü minin kılıcı duadır dualarla ayaktayız
Allah razı olsun hocam çok istifade ettim önemli bir hususu dile getirmişsiniz "sizin duanız olmasa ne oneminiz var "çok şey anlatiyor
Dua SAN uzak olmak İslami hassasiyetleri de yok ediyor
Yüreğine sağlık hocam
İnsanoğlunun başı dara girince ilk hatırladığı yaratıcısıdır ve Ona samimiyetle dua eder, yakarışta bulunur. İşlerimizin tıkır tıkır olduğunda da böyle oluyor mu? Allah bizleri her daim kendisini hatırlamayı, dua etmeyi, O'ndan istemeyi nasip etsin. İşte Mustafa ÇELENLİ hocamın bu bağlamda kaleme aldığı bir yazı. Kalemine sağlık kıymetli hocam.
Farkında olmadan ne hatalar yapıyoruz. Hocam Allah sizden razı olsun
Duanıza hep birlikte diyelim Amiiin.... Elinize sağlık hocam, uyarmaya devam edin inşallah. Ya işimiz Allah'a kaldı diyenlere ne demeli...
Allah razı olsun hocam çok güzel bı yazı çok güzel bir tespit
Çok anlamlı ve önemli bir yazı. Allah razı olsun hocam
Kaleminize yüreğinize sağlık öğretmenim
Rabbim bizleri hayatın her evresinde kendisini unutmayan kullarından eylesin.
Vakıa bu ve bu bize sürekli hatırlatılıyor. Rabbim çaresizliğin nimete dönüştüğünde şükreden kül eylesin bizleri .Allah razı olsun kaleminize kuvvet
Amin Allah razı olsun inşaAllah.
hocam allah razı olsun rabbim ilminizi alii amellerimizi guzel eylesin
Kaleminize sağlık hocam. Yaramıza parmak basmış, farkında olmadan dil alışkanlığımızın dinen mahzurlarını yazıya dökmüşsünüz.
Kaleminize sağlık Hocam.
Dünya dua ile durulmuştur Mevlam hayırlı olanları bizlere nasip etsin inşallah
Hocam hayirli gunler allahim du asiz birakmasin