Mâlâyâni sözlükte; dünya ve ahiretimiz açısından bir işe yaramayan, bir anlam ve değer taşımayan, kişinin kendisini ilgilendirmeyen boş ve manasız söz ve davranışlar anlamına gelir. Kur’an’da, insanların hayatlarını din ve dünyaları için hayırlı, yararlı işlerle zenginleştirmelerini emir ve tavsiye eden pek çok âyet, Peygamberimizin de konu ile ilgili nasihat ve uyarıları vardır.
Anlamsız işler, kendisiyle hiçbir hedef gözetilmeyen, iş olsun, lâf olsun, vakit geçsin, ömür tükensin cinsinden boş konuşmalar ve faydasız uğraşlar insan ömrünün boşa harcanmasına vesile olur. İmam Rabbânî k.s. Mâlâyani hakkında; “Allah Teâla’nın kuldan yüz çevirmesinin alâmeti, onun faydasız işlerle meşgul olmasıdır” buyurur. Hatta kişinin farzları terk ederek nâfilelerle meşgul olmasını dahi faydasız işler kategorisine dâhil eder.
“Faydasız işleri terk etmesi, kişinin iyi Müslüman olmasının göstergesidir.” İslam, hayatımızın her safhasında faydalı, hayırlı ve anlamlı işlerle meşgul olmamızı emreder. Sözün en doğrusunu söylememizi ve en güzeline uymamızı tavsiye eder. Dünya ve ahiret hayatımıza faydası dokunmayan, vakit ve emek israfına yol açan beyhude işlerden uzak durmamızı öğütler.
Sahip olduğumuz nimetler, Rabbimizin bize bahşettiği ikramlar gereksiz ve amaçsız yere harcanamayacak kadar değerlidir. Bu bilinci taşıyan her Müslüman, kendisine ve çevresine fayda vermeyen boş işlerden uzak durur. Asılsız sözlere, fuzuli düşüncelere itibar etmez. Aklını ve yüreğini iyilik yolunda, Allah’ın rızasına uygun işlerde kullanır. Kur’ân-ı Kerîm’e göre, kurtuluşa eren müminlerin en belirgin vasıflarından biri de kendilerini ilgilendirmeyen, mâlâyânî işlerden uzak durmalarıdır. Öyleyse, sözümüz, fikrimiz, vicdanımız ve ahlâkımızla kâmil bir mümin olmaya gayret etmek gibi bir sorumluluğumuz olduğunun bilincinde olmamız gerekir. Unutmayalım ki faydasız işlere olan uzaklığımız ölçüsünde Müslümanlığımız güzelleşecek, kulluğumuz Allah katında kıymet kazanacaktır.
İmam Gazâlî r.a. Mâlâyaniyi terk etmenin ilacını, “kişinin her an ölümün pençesinde olduğunu, konuştuğu her bir kelimeden mesul olduğunu ve alabildiği nefeslerinin sermayesi olduğunu ve bu sermayeyi mâlâyani ile meşgul olup zayi etmesinin apaçık bir hüsran olduğunu bilmesindedir” diye tarif der.
Malayani ile meşgul olanın hatası, günahı çok olur. Kıyamet günü günahı en çok olanlar malayani konuşanlardır buyurulmuştur. Peygamberimiz Ebu Zer hazretlerine: “Sana, bedene hafif, fakat terazide ağır [ahirette sevabı çok] olan bir amel öğreteyim! Şükür et, güzel ahlaka sahip ol ve malayaniyi terk et! buyurmuştur.
Malayani ile meşguliyet mesuliyet bilincini köreltir. Allah’ı unutmanın ve O’na uzak düşmenin kişi üzerindeki ilk belirtisi; boş işler ve boş sözler ile meşguliyetinin artmasıdır. Belki de Allah’ın yardımına nail olamayışımızın, zillete düşüp dikkate alınmayışımızın, etkimizin ve yetkimizin olmayışının en büyük sebebi, boş işlere müptela olmamız, anlamsız meşguliyetlerle oyalanmamızdır.
İnsanın anlam arayışının önündeki en ciddi engelin malayanilik olduğunu söylersek mübalağa etmiş olmayız. Bugün insanın özgül ağırlığı, saygınlığı, onuru hızla tükeniyorsa en büyük sebeplerinden biri malayani ile meşguliyetin artmasıdır. Malayanilik şahsiyetimize yönelik çok sinsi bir virüs, Müslümanın ömür törpüsü, kalbin en ağır yüküdür. Kasveti, gafleti, cehaleti derinleştiren, ruhu çürüten salgın bir hastalıktır. Müslümanlığımızı gölgeleyen bu hastalığı ciddiye almak ve bundan mutlaka kurtulmak zorundayız.
Bugün malayanilik hayatımızın her safhasına nüfuz etmiş, işimizde, konuşmamızda, günlük yaşantımızda, her şeyimizde laçkalık, laubalilik, vurdumduymazlık olarak hayatımızı kuşatmış durumdadır. Modernite rüzgârları hayatımızdaki kutsalları kemirmeye, doğruları sulandırmaya, kavramların içini boşaltmaya devam ediyor. İlkesiz siyaset, ahlaksız ticaret, ruhsuz eğitim nesilleri öğütüyor. Sanat adına saçmalıklar, gerçeği yansıtmayan gevezelikler, saçma sapan yorumlar, ceviz kabuğunu doldurmayan gündemler, şakalaşmak adına şaklabanlıklar, pervasızca atıp tutmalar, ahkâm kesmeler ruh dünyamızı allak bullak ediyor. Tüm bunlarda çok ciddi bir filtrelemeye, bir denetime, bir disipline, bir duyarlılığa ihtiyacımız var. Malayani ile meşgul olanlar dünyayı imar edemez, medeniyetler inşa edemezler. Vaktimizi malayaniliğin ipoteğinden, İradelerimizi ekranlara mahkûmiyetin uyuşukluğundan, akıl ve kalplerimizi popüler kültürün tutsaklığından, yaşamlarımızı haz ve hızların işgalinden kurtarmak zorundayız. “Onlar ki, faydasız işlerden ve boş sözlerden yüz çevirirler.” (Müminun,3) buyuran Rabbimizin uyarısını dikkate almamız lazım.
Sonsuz kurtuluşa erebilmek için yaşamımızdan tüm lüzumsuzlukları çıkarmamız gerekiyor. Hayatımızı ciddi şekilde gözden geçirip malayani kategorisinde her ne varsa üzerine silgi çekmeliyiz. Dünyayı cennete dönüştürmek istiyorsak boş, lüzumsuz ve faydasız şeylerden yüz çevirmek zorundayız. Zira ahlâk anlamsız söz ve davranışları terk etmeyi gerektiriyor. İman bizden ciddiyet istiyor. Bize sorumluluk yüklüyor. Gerçeklerin sulandırılmasına, müminlerin savrulmasına, dağılmasına, bölünüp parçalanmasına müsaade etmiyor. Yürek dünyası düzgün olmayanın dış dünyası sağlıklı olmuyor. Dini hayat laubaliliği kaldırmıyor. İsrailoğullarının en karakteristik, iflah olmaz özelliği dinde laubalilikleri idi. Bizler de bugün Yahudileşme temayülüne maruz kalmanın sıkıntılarını çekiyor, faturasını ödüyoruz.
Ciddi şekilde düşünecek olursak, şu fâni dünyada acaba sayılı kaç günümüz kaldı? Şuursuz yaşamlara, bilinçsiz hayatlara “dur” diyebilmek için fazla zamanımız yok. Kimlerle ve nelerle hemhal olduğumuzu gözden geçirmek, kalan hayatımızı anlamlandırabilmek için anlamsız söz ve davranışlardan kurtulmaya karar vermek, bu kararın azmi ve mücadelesi içinde olmak ve mutlaka başarmak zorundayız. Zira ebedi hayat buradan şekilleniyor.
Rabbim malayaniyi terkedenlerden eylesin Kalamine sağlık kardeşim
Allah CC razı olsun değerli hocam. Allah CC yâr ve yardımcınız olsun.
Maalesef..Gündemimizde "İslam "olmayınca "Dünya boşluk kabul etmez"ilkesi gereğince boşluklar malâyâni işlerle doluveriyor.Mesele bu boşlukları bırakmamak.. Bu P
Bu en sık işlediğimiz günahı hatırlattığınız için çok teşekkür ederiz. Başta gıybet, dedikodu olmak üzere, her duyduğumuzu söylemek, her konuda ileri geri konuşmak da sanıyorum mâlâyâni cümlesinden sayılır ki, günlük yaşamımızda farkında olmadan, en çok işlediğimiz zaman israfı, günah ve vebal... Bu bakımdan; bundan kurtulmak, dil dudak kımıldatmadan da olsa, içimizden düşünür gibi, dilimizi zikre, tesbihe alıştırsak, zikri müdavim olsak, heralde mümkündür vesselam...
Malayanilik maalesef toplumumuzun içine işlemiş gibi ,bence asıl sebep Eğitimdeki sistemsel politikalar,bilinçsiz aile yapısı,en önemliside kuşkusuz yönetimde siyasi manevralar,adaletsizlik,liyakatsızlık,güven ,saygı,kavramlarının unutulması veya unutturulmasıdır..
Eyvallah Sn.Hocam. amenna. Allah Razı olsun. Cumamız bizlere ve İslam alemine hayırlar getirsin inşallah. Allah'a emanet olun