Yüce Rabbimiz, insan oğlunu mahlukatın en şereflisi olarak yaratmış, akıl ve irade ile donatmış, yeryüzünde kendisine halife olarak tayin etmiştir. Meleklerine onu methetmiştir.
İnsan akıl ve iradesini doğru kullanarak güzel işler yaparken, bazen de nefsine ve şeytana uyarak hatalar yapar, günah işler, sorumluluğunu ve yaratılış gayesini unutur ve Rabbine isyan eder. Allah c.c. insanın bu zaafını bildiği için ona tevbe ve bağışlanma kapısını hiç kapatmamıştır. Özenerek yarattığı varlığı kaybetmek, ona azap etmek, cehennemde yakmak istemez. Hep fırsatlar tanır, bir gün aklını başına alır, hatasını anlar, pişman olur da döner, gelir diye bekler. Zira isyan kulun Allah’dan kaçışı, tevbe tekrar yuvaya dönüşüdür.
Tevbe, kulun işlediği günahtan pişmanlık duyup, bir daha işlemeyeceğine dair Rabbine söz vermesi ve ondan af dilemesidir. Kul tevbe ettiğinde Allah c.c. o kadar memnun olur ki, Peygamberimiz s.a.v“Allah a en sevimli ses kulun günahından sonra pişmanlık duyarak Ya Rabbi beni affet deyişinin sesidir”(Ramuz el-Ehadis 227) buyurmuştur.
İnsan hayatında yaşanan sıkıntıların ve karşılaşılan musibetlerin asıl sebebi nefse uymak, Allah’ın koyduğu kurallara tecavüz etmekten, haddi aşmaktan kaynaklanmaktadır.
Merhum Mustafa Asım Köksal yazdığı "Tevbe risalesi" adlı kitapta şu hususa dikkatlerimizi çeker: “Eğer geçiminde bir sıkıntı ve değişiklik, rızkında bir güçlük, hâlinde bir perişanlık görürsen; bunun, Allah'ın emrini bırakıp nefsinin hevâ ve hevesine uyduğundan ileri geldiğini bil.
Ellerin ve dillerin sana uzandığını, canına, malına, evlât ve iyaline kastedildiğini görürsen, bunların, yasak işleri işlediğinden, ilâhî hududu tecâvüz eylediğinden, üzerine düşen hakları ifa etmediğinden ileri gelmiş olduğunu bil. (Sf: 7)
Bu ne müthiş bir tespittir! Bu gün müslümanlar olarak beyinlerimizi zonklatan, yüreklerimizi titreten bu tespit karşısında bir kere daha başımızı ellerimizin arasına alıp düşünmemiz gerekir kanaatindeyim. Allah’ın emirlerine Müslümanlar muhatap. Kafirlerin sadece dünyaları var. Müslümanlar ise Allah’ın koyduğu kuralları çiğneyerek dünyayı kendileri için cehenneme çevirebiliyorlar. Sonra da sıkıntılar niçin Müslümanlar için diye sızlanıyorlar. Allah c.c. çalışmayı, dürüst olmayı, temiz olmayı vb. emretmiştir. Bunları yerine getirenlerin Besmeledeki Rahman ismi şerifi gereği kimliğine bakmaz. Hangi gerekçe ile yaparsa yapsın karşılığını bu dünyada verir. Rahim ismi ise ahiretteki mükafatın Müslümanlar için olduğunu ifade eder.
Maalesef hepimiz her gün bizi üzen meselelerle karşı karşıyayız. Tespitte beyan edildiği gibi, bütün olumsuzlukların sebebi Allah'ın koyduğu kuralları dikkate almamaktan, hududu çiğnemekten kaynaklanıyor. Hoşnut olmadığımız, bizi mutlu etmeyen durumlardan kurtulmak istiyorsak, bunun çaresi günahlarımızı terk etmektir. Allah’ın koyduğu kuralları baş tacı edip hadleri gözetmektir. Tevbe-i istiğfar bu işin başı ve çaresidir.
Tevbe: Günahlardan vazgeçmektir Yolunu şaşırmışın yeniden yola gelmesi demektir
İstiğfar: Günahların affına sebep olan iyilikleri yapmak anlamına gelir.
Devamlı istiğfar Peygamberimizin de sünnetidir. Resûlullah Efendimiz:
"Kalbimi bir perde (hicap) örter de (Allah ile arama gerilen bu perde) kalksın diye günde 70 defa estağfirullah derim" buyurmuştur (Müslim, Zikir 4)
Günah: Yaratılış kumaşımızdaki yırtılma olarak düşünülebilir. Her günah bir yırtıktır. Kalpte oluşan bir lekedir. Surda açılan bir gediktir, şeytanı buyur eden bir deliktir.
İstiğfar, suçun cinsinden olmalıdır. Kimin malını çaldıysan sahibine iade etmen, Kimin gıybetini yaptıysan konuştuklarına gidip, ben onun hakkında söylediklerimi yalan söyledim, iftira ettim, demen, kendisinden helallik almandır. İftira edip veya hırsızlık yapıp "Tevbe ettim Ya Rabbi!" demek istiğfar olmaz (Riyaz'üs-Salihiyn Terc C/1, Sf: 17)
Âlimlerimizin beyanına göre günahtan tevbe vâcibtir. Günah kul hakkını içermiyorsa tevbenin üç şartı vardır:
1- O günahı terk etmek,
2- Onu işlediğine pişman olmak,
3- O günahı bir daha işlememeye azmetmektir
Bu şartlardan biri eksik olursa tevbe sahih olmaz. Kul hakkına taalluk eden günahlardan ise hak sahibi ile helalleşmek gerekir.
Peygamberimiz, "Tevbe, pişmanlık (nedamet)tir)(İbni Mâce, Zühd 30) buyurmuşlardır.Allah-u Teâlâ, tevbe edenleri övmüş, günahlarının peşinden istiğfar ettiklerini bildirmiş, seher vakitlerinin tevbelerin kabulü için iyi bir fırsat olduğunu beyan etmiş, tevbe edenleri kendisinin sevdiğini açıklamıştır (Âl-i İmran: 16 Bakara: 37 Hud: 90 Şems: 7-8,Nisa: 17, 18 Furkan: 68 Araf: 23)
Peygamberimiz (SAV) buyurur:"Bütün insanlar günah işlerler Fakat günah işleyenlerin en hayırlısı tevbe edenlerdir" (Tirmizi, Kıyame 49)
"Kim istiğfara yapışırsa, Allah onu darlıktan çıkarır, sıkıntıdan korur, rızkını bereketlendirir" (İbni Mace, Edeb: 57)
"Allah, tevbe edenleri sever" (Bakara: 222)
İçinde bulunduğumuz Ramazan ayı, iftar zamanı, sahur ve seher vakitleri istiğfar için çok kıymetli vakitlerdir. O halde Allah’a iman etmiş mü’minler olarak, bilerek veya bilmeyerek işlediğimiz günahlara karşı pişmanlık duyarak, Yüce Rabbimize yönelelim, O’ndan bağışlanma dileyelim. Derlenip toparlanalım. Kardeşlik hukukumuzu, emanet anlayışımızı, sorumluluk bilincimizi yeniden gözden geçirelim. Zira günahkarlar için Yüce Allah’ın rahmet, mağfiret ve kereminden başka bir sığınak yoktur, Ve Dönüşümüz de ancak Onadır.
Allah herkese bir an önce kabul olan bir tevbe etmeyi nasip etsin. Ramazanı, Kadir gecesini ve ömrümüzü layıkı ile değerlendirme basireti versin.
Rabbim, ramazan vesilesiyle arınmayı lütfeylesin.
Evveli Rahmet,ortası mağfiret, sonu cehennemden kurtuluş olan bu mübarek ayımızda; Rabbimiz amellerimiz ile değil Rahmeti ve mağfiret ile muamele eylesin. Allahümme affüvvün keriymün tuhubbul affe fağfi anni.Amin
Rabbim herkese tevbe nasip etsin. Köksal hocanın tespiti çok anlamlı. demek ki müslümanlar olarak Allahın koyduğu kurallara uymamanın her yönlü cezasını çekiyoruz. Müslümanlar ve İslam alemi olarak sıkıntı ve perişanlıklarımızın sebebinin de bu haddi aşma, sınır tanımama sarhoşluğundan kaynaklandığı anlaşılıyor. Allah bizlere akıl ve şuur versin. konuyu çok güzel kaleme almış, meselenin bam telini işaret etmişsiniz. Allah tesirini halketsin Sn. hocam.