Yahudileşmek; ahlaki dejenerasyona uğrayıp fıtraten bozulmak anlamında bir kavramdır. Yahudilerin özellikleri, yani İsrailoğullarını Yahudileştiren, zillet ve meskenet damgası yemelerine ve Allah’ın lânetine sebep olan özellikleri Kur’an’da ağırlıklı olarak Bakara Suresinde ve diğer farklı ayetlerde ifade edilir. Bu özellikler hangi toplumda, hangi şahıslarda bulunursa, onların da Yahudilerin uğradığı akibet ile karşılaşacağı, zillet ve meskenet içinden yaşayacağı, İlâhî lânete uğrayacağı ikazı tekrarlanır. Kur’an’a göre ifade edilen bu özellikler Müslümanlarda da bulunsa aynı zilletin başlarına geleceğine dikkat çekilir.
Bugün Müslümanlar olarak Yahudileşme diye tarif edilen bu özelliklerin, içinde yaşadığınız toplumda, çevrenizdeki insanlarda ve kendinizde olup olmadığını değerlendirmeye ihtiyacımız var. Eğer yoksa gerçekten tevhid ve takvâ ehli olduğumuzla teselli olabiliriz. O zaman bu illete müptela olanları kurtarma görevimize odaklanmamız gerekir. Aksi halde bu bulaşıcı virüsler, yarın bize, neslimize de bulaşacaktır. Şayet bu özellikler bizde de var ise İsrail’i dışarıda aramaya gerek de, hakkımız yoktur. Bu özellikleri bırakmadan neye ve kime, nasıl ve niçin düşman olabiliriz ki? Burada mücadeleye kendimizden başlamamız gerekir. Her Fâtiha okuduğumuzda yaptığımız duayı, fiilî olarak yaşantımıza geçirme azmimizi artırmalıyız: “Allah’ım bizi dosdoğru yola ulaştır; kendilerine nimet verdiğin peygamberlerin, sıddıklar, şehidler ve sâlihlerin yoluna bizi yönelt. Kendilerine gazab edilen Yahudi özelliklerine sahip olanların ve dalâlet ehli, sapıtmış Hristiyanların yoluna değil.”
Toplumumuzu, kendimizi bu özellikler ışığında hassas terazide tartmalıyız. Bugün baktığımızda insanımızın belki Yahudilerden daha fazla dünyevileştiğini görüyoruz; düşüncesi, beklentisi, çabası hep maddî ve dünyevî hususlarla kuşatılmış durumda. Ümmet bütünlüğü için gerekli alt yapının oluşturulamayıp vahdete giden adımların atılamayışı bölünüp parçalanmanın önünü açtı. Herkes ırkını, kabilesini, aşiretini, cemaatini, tarikatini, mezhebini önceliyor. Birlikteliğin adresi Müslüman kimliğimiz olması gerekirken farklı fraksiyonlar ayrılıklarımızın hatta düşmanlıklarımızın sebebi oluyor. Müslümanlar olarak çözüm için ciddi bir şeylerin yapıl(a)madığı bir fitne sürecini yaşıyoruz.
Allah’ın hükümlerinin cari hayatta işlevsiz olması, insanların hevalarından ortaya çıkardıkları kurallar ile yönetilmeleri, tâğut kavramının önemsenmemesi, konulan kurallarda Allah’ın koyduğu kuralların dikkate alınmaması, onlara zıt kuralların revaç bulup buna karşı Müslüman duyarlılığının ortadan kalkması hep Yahudileşme temayülleri olarak karşımıza çıkıyor. “Onlardan çoğunun günahta, düşmanlıkta, haram yemede birbirleriyle yarıştıklarını görürsün. Yapmakta oldukları şey ne kötüdür!” (5/Mâide, 62)
Rüşvetin toplumun her kesimine yayılması, hediye gibi algılanır olması, insanların işinin görüldüğüne bakıp nasıl görüldüğünü önemsememesi anlayışının her çeşit harama kapı açıyor olması, İslâm Dini faiz, karaborsacılık ve hileli imalât gibi yollarla nafaka temin edilmesini yasakladığı, rüşvet yolu ile kazanç sağlanılmasını haram kıldığı halde bunların normal işlerden gibi görülmesi cibilliyet olarak Yahudileşmeyi getiren temayüllerdir. Fert ve toplum haklarına tecavüzün en belirgin şekillerinden biri olan rüşvet, genel ahlâkı, sosyal güveni, içtimai adaleti zedeleyen, ferdî zillete ve toplum anarşisine yol açan büyük suçlardandır. Rüşvetle ya hak edilmeyen bir menfaat ele geçirilmekte veya başkasının hakkına tecavüz edilmektedir. Dinimiz rüşveti yalnız alan için değil veren ve aracılık yapan için de haram kılmıştır.
İyiliğin emredilip, kötülükten sakındırma görevinin yapılmaması, Eşler arasında kıskançlığın, hassasiyetin ortadan kalkması, Yalan söylemenin yaygınlaşması ve normalleşmesi, amacına ulaşmak için her yolun meşru görülmesi, insanların verdikleri sözde durmaması, emanete riayet edilmeyip ihanet edilmesi, toplumda fesat, fitne, arabozuculuk gibi ahlaki kusurların yaygınlaşması ve bunların normal olarak algılanması, Kitabın (Kur’an’ın) bir kısmına inanıp bir kısmının inkar edilmesi, Hak ile batılın birbirine karıştırılması, dünyayı aşırı sevip menfaatlere düşkün olunması, kalplerin katılaşarak duyarlılık ve hassasiyetlerini yitirmesi, batıl yollarla kazanç elde etmekte bir mahzur görülmemesi ve her türlü harama açık ve meyyal olunması hep ahlaki dejenerasyon ve Yahudileşme belirtileridir.
Zalim olmak, zulüm ile iş yapmak, zalime yardım etmek, zulmüne sessiz kalmak, fasık olmak, başkalarına iyiliği emredip kendini unutmak, insanları aldatmak, ifrat ve tefrit içinde olmak, kendilerinden olmayanlara, mezhebi, meşrebi farklı olanlara düşman olmak hep fıtrat bozulması, şirazenin kayması, ahlaken Yahudileşmenin alametleridir.
Son vahşi olaylar bir kez daha gösteriyor ki dünya, fıtratı bozulmuş, öldürmekten, kandan, zulümden başka bir şey düşünemeyen, insanlık vasfını kaybetmiş, hayal dünyasında, sapık itikadının peşinde, kuduz köpek gibi her tarafa saldıran İsrail’in eliyle hızla dünya savaşına doğru sürükleniyor. Kıyamet savaşının sirenleri çalıyor. Planlarımızı, hazırlıklarımızı buna göre yapmak, yaşantımızı ufukta gözüken bu geleceğe göre gözden geçirmek zorundayız.
Müslüman, dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın, bunlara seyirci kalamaz, tarafsız olamaz. Bu vahşet karşısında gündelik basit işlerle oyalanmak, tehlike gelip dururken oyunda oynaşda zaman öldürmek Müslüman tavrı değildir. Burası yol ayrımıdır. Ya izzeti ya zilleti, ya cihadı ya mağlûbiyeti, ya Hakkı ya batılı, ya cenneti ya cehennemi tercih etmek zorundayız.
Allah’ım! Bizleri, azabı hak etmiş kimselere senin dünyevî azabını tattırmaya memur eyle. Ey
Muntakîm olan Rabbimiz. Bizi intikamı hak edenlerden intikam almaya memur kıl. Dünyevileşmeye, gâvurlaşmaya, yahudileşmeye giden yolu bırakıp, kendilerine nimet verilen peygamberlerin, sıddıkların, şehidlerin ve sâlihlerin yolunu takip eden ve Allah için her imkânıyla cihad edenlerin, cenneti hak edenlerin zümresine dahil eyle.
Eyvallah Sn.Hocam. Amiiin inşallah. Allah Razı olsun. Cumamız bizlere ve İslam alemine hayırlar getirsin inşallah. Allah'a emanet olun Sn.Hocam
Hayırlı cumalar hocam elinize sağlık
Sayılan özelliklerin birçoğu bizde var maalesef...İşin kötüsü bunun farkında değiliz, çünkü insanoğlunun en kabiliyetli özelliği işlediği günahlara güzel kılıf bulabilmesidir.Bu kılıflı önceden hazır zaten nefsimizde..
Rüşvetle ya hak edilmeyen bir menfaat ele geçirilmekte veya başkasının hakkına tecavüz edilmektedir. Dinimiz rüşveti yalnız alan için değil veren ve aracılık yapan için de haram kılmıştır.
Allah’ım! Bizleri, azabı hak etmiş kimselere senin dünyevî azabını tattırmaya memur eyle. Ey Muntakîm olan Rabbimiz. Bizi intikamı hak edenlerden intikam almaya memur kıl. amiiiin
Kaleminize sağlık hocam. Çok önemli bir konu.