“Hak (Haram) yemek, sol elle yemek yemek kadar dikkat çekmedi bu ülkede.” (İsmet Özel) sözü günümüz Müslümanının genel ahvalini anlatmak bakımından çok vahimdir.
Bankada, Hacı amcanın biri çay içen banka memuresine “sol elle çay içmek haramdır kızım” dedi. Memure kız “Amca sağ elimle senin vadeli hesabının faizini işliyordum.” Deyince, amca kızın mahcubiyeti kadar olsun olayı algılayamadı.
Meselenin özünü algılamadan teferruata takılmak, iman ve İslamı sadece basit şekil ve görüntülerden ibaret zannetmek, gayeyi kavrayamadan vasıtalarla oyalanmak, Müslümanın içine düştüğü ve düşebileceği en büyük felaketlerin başında gelir.
Asıl olan sağlıklı bir imandır. Allah’ın buyruklarını hafife almadan, inkar etmeden, şeksiz ve şüphesiz kabul etmektir. Onun bozulmasına asla meydan vermemek, son nefese kadar onu muhafaza etmeye gayret etmek mü’minin ömür servetinin en büyük sermayesinin kadrini bilmektir.
Dini sadece Abdest, namaz, oruç olarak algılayan, bunun yanında Allah c.c.ın emir ve yasaklarındaki hikmeti ve emrederken kulunda görmek istediği hedefleri idrakten aciz, abdesti bozan şeyler kadar, imanı bozan şeylere ehemniyet vermeyen Müslümanların durumlarını öğretmek için Taptuk Emre sohbetinde Yunus Emre’ye;
“Anlatırlar amma sanılmaya ki din budur!
İmdi öyle bir hale getirdiler ki bu işi, sanki bu din abdestin nice alınacağından, orucu, namazı neyin bozacağından başka bir şey değildir..
Oruç dediğin, abdest dediğin, namaz dediğin, iman var ise var azizim..
Hele sen şu imanı bozan şeylerden bahset bize de abdestimiz tuta!!
Anlat hele Yunus’um; orucu nelerin bozduğunu ezber çokta zor değil. Sen asıl imanı bozan haller neler ola? Onu anlat hele!
Kul hakkı yemek, Emeği hiçe saymak, İşi ehline vermemek,
Adam kayırmak, İşine ve tartısına hile karıştırmak, Hırsa kapılmak, Zayıf bulunca zulmetmek, Büyük görünce dalkavukluk etmek, Topluluk içine fitne sokmak, Bölüştürmek değil bölücülük yapmak, Dostunu dahi kıskanmak, Yalan söylemek, Buğz beslemek.
İşte böyle şimdi bu işler. Bin bir türlü günahı salıveririz, aman ha abdesti bozan haller....
Onun nice alınacağı belli, çaresi ilacı belli. Namazı, orucu kaçıranın da ilacı belli..
De hele o vakit; İmanı bozan nice nice günahın ilacı ne o vakit. Buna reçete ne ola? Nerden buluruz günahın reçetesini,
Hangi hekimdedir?
Büyük Velilerden Beyazıd'ı Bestami'k.s.Hazretleri bir gün müritleriyle gezinti sırasında yolları bir veli yurduna gelir. Ayak üstü hekimlerle sohbet ederken, bir hekim ruhi hastalıklar çareleri ve hangi hastalığa hangi ilacın iyi geleceği hakkında bilgi verir. Gönüller sultanı bu bilgilerden sonra hekime şöyle bir soru sorar: ''Hekim efendi''der. ''Siz bütün hastalıkların ilaçlarını saydınız'' ''Peki günah hastalığının ilacı ne ola ki?''
Kısa bir sessizlikten sonra orada bulunan deli velilerden biri hekim diliyle deyin ki, akıl hastalarından biri edep ile müsaade isteyerek söze girer. ''Erenler müsade eder ise bu ilacı ben söyleyeyim mi?''
Beyazıt-ı Bestami bu samimi teklif karşısında müsade eder.Hekimler de can kulağı ile hastalarını dinlemektedirler.
''Günah hastalığının ilacı şudur ki;Tövbe kökünü istiğfar yaprağıyla karıştırıp, gönül havanına koyduktan sonra tevhid tokmağıyla döveceksin''
''İnsaf eleğinden eledikten sonra, gözyaşı ile hamur edip, aşk ateşinde pişireceksin''
''Muhabbet balından da birazcık karıştırıp, sabah akşam kanaat kaşığı ile azar azar yiyeceksin''
Bu güzel ilacı öğrenen Beyazıt Hazretleri; '' Hey gidi dünya hey!
Demek seni de beni dahi buraya getirmişler'' Deyip oradan ayrılır.
Bu ilaç halen günah hastası olanlara tavsiye edilmeye değer bir ilaçtır.
Bu terkip hala devam etmektedir.
“Doğru itikada sahip olup haramlardan kaçan ve ibadetleri yapan kimse, iman ile ölür.”
Günümüzde küfre düşmek çok kolaydır. Her sözde, her işte küfre düşülebilir. Küfürden kurtulmak da çok kolaydır. Küfrün sebebi bilinmese dahi “Ya Rabbi, bilerek veya bilmeyerek küfre sebep olan bir söz söyledim ve ya bir iş yaptım ise, pişman oldum Beni affet” diye samimi olarak yalvarmak yeterlidir. Kul hakları sahiplerine iade edilmelidir.
Ey büyük Allah’ım! Kalpleri iyiden kötüye, kötüden iyiye çeviren ancak sensin. Kalbimi dininde sabit kıl, yani döndürme, ayırma.” Hz. Muhammed s.a.v.
Mutafa bey, teşekkür ederiz. Bu tür yazıların devamını ve daha sık olmasını bekliyoruz. uyarıcı ve uyandırıcı bilgilere, çarpıcı örneklerle hakikatlerin beyinleri zonklatmasına çok ihtiyaç var.
Vatandaşımızın din anlayışı böyle maalesef; Zina eder, cünüp gezmez. 11 ay içer, Ramazan'da içkiye yaklaşmaz. Kul hakkı yer, sol elle yemek yemez. Ölülerin yanında örtünür, dirilerin yanında saçılır. Teravihi kaçırmaz, farzı kılmaz. Kur'anın kabını belinin üstünde tutar, hükümlerini ayaklarının altına alır. ALLAH sonumuzu hayır etsin.
Kaleminize, yüreğinize sağlık Sn. Çelenli Hocam. Müslümanların kanayan yarasına parmak basmışsın. Bu konuda Diyanete, hocalara çok iş düşüyor. Müslümanlar olarak hep kulaktan duyma, çoğu hurafe ve sapık hatiplerin ekranlarda göz boyamaya çalıştığı kasıtlı bilgileri islam sanan bir müslümanlık anlayışına sahibiz.
Mustafa Hocam, toplumda bu konulara hiç değinilmiyor. İman konusu en hassas konu iken, imanı tehlikeye atan şeyler hep revaçta. imansız kişide hiç bir anlam ifade etmemesine rağmen amellerin de sadece şekli ve özünden uzak bilgileri islam imiş gibi anlatılıyor. Yazınızda konuya harika bir bakış açısı getirmişsiniz. Allah sizden razı olsun.
Hocam ne güzel anlattın, lakin bu milletin hali nice olacak ben korkarım. Ortalıkta her şey, haksızlık, hukuksuzluk, dolandırıcılık, haram, zina her şey. Allah sonumuzu hayır eyleye.
Amin... Allah razı olsun hocam. Elinize, yüreğinize sağlık. Rabbim öze dönüp, gönlümüzü, imanımızı nurlandırmayı nasip etsin.
Harika tespitler. Keşke müslümanlar olarak inancımızın bilincinde olabilsek.