Hayat eksikleri tamamlama adına geçen, uzun zannedilen, çabucak bitiveren bir serüven. Hep bir şeylerin eksikliğini hissederek yaşıyoruz. Bu eksiklerin peşinde bin bir çaba ve emekle zamanı tüketiyoruz. Güzel bir iş, güzel bir ev, bir araba, biraz para, mutlu bir evlilik, biraz rahat, biraz huzur... Bir de bakıyoruz günler su gibi akmış, yıllar geçmiş. Önümüzde geçecek daha kaç yıl var bilmiyoruz. Tamamlanmayı bekleyen hiç akla gelmeyen başka eksiklikler peşinde yuvarlanıp gidiyoruz.
Kısacık bir hayat için meğer ne çok eksik varmış. Şu da olsun, bunu da edinelim derdi ile heder olan bir ömür. Eksiklerimiz diye tamamlamaya çırpındıklarımız acaba ne kadar gerçek eksiğimiz? Bizim için ne kadar olmazsa olmazımız ve ne kadar bizim olacaklar? Yoksa kısa ve geçici hayatın içinde bir yanılsama mı, bir illüzyon mu yaşıyoruz? Nefis ve şeytan bizim gözümüzü mü boyuyor?
Bir evimiz olsun isteyelim elbette. İhtiyaçları giderilmiş bir aile. Helal olan her şeyi istemekte hiçbir sıkıntı yok. Elde etmek için meşru yollarda çaba sarf etmek de doğru. Ancak bütün çabamızı, tekrarı olmayan günlerimizi, su gibi akıp giden aylarımızı, sayılı yıllarımızı bırakıp gideceğimiz şeylere, nefsin keyfine harcayıp sonsuzluğu, ebedi hayatı, gerçekte bizim olacakları ihmal etmemek gerekiyor.
Bize, eşimize, çocuklarımıza, yakınlarımıza lazım olan hayat sadece burada değil. Hepimiz burada yolcuyuz. Burası yalnızca bir köprü. Köprü üstüne hayat ve hayal kurmak, bize bir defalığına verilen bir ömrü sadece buna harcamak akıl kârı değildir.
“İnsan uykudadır, ölünce uyanır” demiş büyükler. Uyanmak için ölümü beklememek gerekiyor aslında. Burada uyanmak için “ölmeden önce ölmenin”, ölümü ve hesabı hesap ederek yaşamanın yoluna düşmek ve bulmak lazım. Aslında her ihtiyacı karşılayacak asıl ihtiyaç bu.
Olsun diye düşündüğümüz, olması için uğraştığımız eksiklerimizi sıraya koysak kafamız karışıyor, zaman yetmiyor. Bizim gerçek eksiklerimiz ebedi hayatımızın sermayesi olacak ve sadece bizim olacak şeyler. Burada eksiğimiz diye tamamlamaya çalıştıklarımızın hiç biri bize kalıcı da değil. “İnsanoğlu malım malım der! Ey insanoğlu; yiyip tükettiklerinden, giyip eskittiklerinden, bir de ebedi hayatta sana faydası olacaklar (hayır hasenat- ibadetü taat) dan başka hangisi senin ki? (Müslim Zühd 3) bizim gerçek eksiklerimiz itikadımızda, ibadetlerimizde, hayır hasenatımızda, mizanda en ağır gelecek güzel ahlakımızda olursa ömür heder oluyor demektir. Menfaatlerimiz, makam ve mevki hırsımız, elde etmeye çalıştığımız itibarımız bizi çok kolay ahlaki olan özelliklerimizden uzaklaştırabiliyorsa, Allah’a karşı sadâkatımızda sıkıntı varsa, günde beş vakit ilahi davete rağmen huzura yönelemiyorsak, hak, adalet, helal-haram söz konusu olduğunda menfaatimize yamulabiliyorsak eksiklerimizi tamamlamaya buralardan başlama zarureti vardır. Müslüman insan ibadet ve güzel ahlak insanıdır. Değil 21. asır, kıyamete beş de kalsa, sokaklar robotlarla da dolsa sahih bir itikat, salih bir amel ve güzel ahlak Müslümanın eksikliğine rıza göstermemesi gereken gerçek servetidir.
Zaman güz yaprakları gibi savrulup giderken, saatler birbirinin üstüne devrilirken, hayatın bir gün bir yerde ve ansızın bitiş zilinin çalacağı bilgisine rağmen nelerle oyalandığımızın farkına varmalıyız. Merhum Necip Fazıl’ın dediği gibi; “Can saatini Rahman ezelde kuruvermiş. Bir gün göreceksin ki o saat duruvermiş.” insanın bütün hikâyesi bu. Köprü üzerine kurduğu dünyası köprüden geçene kadar işine yarıyor veya yaramıyor.
Şeyh Sadi Şirazî’ye “insan nedir” diye sormuşlar. “Birkaç damla kan ve bin bir endişe” diye cevap vermiş. Kalp huzuru nerede bulunur, insan kendi hikâyesiyle nerede barışabilir? Bu kadarcık derman ve bunca endişeyle nereye koşabilir? Kanın ve endişenin, zamanın ve hayatın sahibi “bana” diyor: “Fe firrû ilallâh: Haydi öyleyse Allah’a koşun...” (Zâriyat 50) O’na dönün, O’na yönelin ve O’nunla olun.
Maşaallah barekallah kaleme yüreğine sağlık değerli arkadaşım Mustafa Hocam
“İnsanoğlu malım malım der! Ey insanoğlu; yiyip tükettiklerinden, giyip eskittiklerinden, bir de ebedi hayatta sana faydası olacaklar (hayır hasenat- ibadetü taat) dan başka hangisi senin ki? Hadis çok manidar
ALLAH CC RAZI OLSUN İNŞALLAH DEGERLİ HOCAM CUMANIN FEYZ VE BEREKETİ CÜMLEMİZİN ÜZERİNE OLSUN İNŞAALLAH
Cenabı Allah rızkımıza bolluk, kalbimize ferahlık, ömrümüze sağlık ve bereket versin. Cumamız mübarek olsun.
Kıymetli hocam hayırlı mutlu günler bol bereketli kazançlar cumanız mübarek olsun
Hocam bu kadar veciz bir anlatım yok. Teşekkürler. Allah razı olsun.
Hocam bu kadar veciz bir anlatım yok. Teşekkürler. Allah razı olsun.
Hocam bu veciz yazınız için size teşekkür ediyorum. Kalemine ve yüreğine sağlık.
KALEMİNİZE, GÖNLÜNÜZE SAĞLIK DEĞERLİ HOCAM
Allah razı olsun hocam.
Teşekkür ederim Mustafa hocam güzel di rabbim anlamayı nasip etsin
Amin bilmukabele allah razı olsun hayırlı cumalar allah'a emanet olun
İman edip dünya ve ahiret için yararlı işler yapanlara ne mutlu! Varılacak güzel yurt onlar içindir.” Cumanız Mübarek Olsun Allah a amanet olun.
Allah'ın rahmeti ve bereketi üzerimize olsun. Dularımız kabul, Cumamız mübarek olsun. Selam ve dua ile..
MUHTEREM HOCAM.. TEŞEKKÜRLER. RABBİM HAYRINI ARTIRSIN.. RABBİM SANA İKİ CİHANIN ZENGİNLİĞİNDEN ÇOK VERSİN. BU VE GELECEK BÜTÜN CUMALARIN HAYRI VE BEREKETİ ÜZERİNE OLSUN.
Kaleminize sağlık , huzurlu nice cumalara Mustafa bey kardeşim.
Koşuşturmaca ile geçen ahirete kıyasla kısacık hayatımız için tekrar düşünme fırsatı verdiği için yazarımızın eline bileğine aklına kalbine gönlüne sağlık.
Mükemmel bir yazı olmuş değerli hocam. gerçekten geçici şeylere takılırken, gerçek lüzumsuzlar hiç gündemimize girmiyor.
HOCAM BU GÜZEL YAZILARINIZI NE ZAMAN KİTAP HALİNE GETİRİYOR SUNUZ?
Kaleminize sağlık. istifade ediyoruz.
Çok anlamı, düşündürücü, uyarıcı ve edebi bir yazı. Teşekkür ederiz.