Kardemir Karabükspor’un hafta sonu oynadığı Medipol Başakşehir maçında göstermiş olduğu performansla taraflı tarafsız herkesin takdirini kazandı Yevhen Seleznyov… Ara transfer döneminde gelip bir an önce uyum sağlayıp böyle bir performans göstermek ancak profesyonellerde olur. Penaltı yaptır, o penaltıyı gole çevir, asist yap, savunmada golü engelle, maç içinde değişik pozisyonlarda oyna… daha ne yapasın ki 32’lik adam. Gençler için örnek gösterilebilecek be ilham alınacak bir performanstır bu.
Bu maç gösterdi ki Karabükspor’un sol tarafı alternatifsiz. Lasmin Latovlevici’nin sarı kart cezalı olması ve sol bek pozisyonunda bir başka oyuncusunun olmaması kadro oluşturulurken birilerinin bu duruma göz yumduğuna ya da gözden kaçırdığına işarettir. Bildiğimiz kadarıyla İshak Doğan, sene başında transfer edilmişti. Ancak ne hikmetse veya her ne yaşandıysa İshak Doğan’ın alternatif olarak 25 kişilik kadroda yer almaması büyük bir hatadır. Latovlevici’nin bölgesinde oynayan Papp her ne kadar gol attıysa da rakip takım en tehlikeli atakları bu bölgeden geliştirdi. Sonuç, çok daha vahim olabilirdi.
Takımın genel performansı, Trabzonspor karşılaşmasının tam tersiydi. Daha öne ve dikine oynamaya çalışan ve galip gelmek için çaba harcayan, zaman zaman etkili ataklar da geliştiren bir oyun anlayışı vardı. Takım, ritmini bozmadan ve biraz da sıralamadaki yerin avantajıyla rahat ve de telaşsız bir oyun ortaya koydu. Bireysel performanslara bakacak olursak Poka ve birkaç güzel hareket dışında Traore’nin ne oynadıklarını anlamış değilim. Bu maçta katkıları son derece sınırlıydı. Ancak yeni transferlerden Andrıı BLIZNICHENKO’nun performansı ise son derece iyiydi.
Bir diğer ilginç nokta da atılan 3 golün de ara transfer döneminde alınan oyunculardan gelmesiydi. Maçın son dakikalarında Seleznyov’un elini sıyırıp geçen topa penaltı verilmemesi bir nevi ilk maçta haksız verilen penaltının telafisi oldu. Ancak her ne olursa olsun “adalet” herkese lazım olur. Hakemlerden beklenen, her zaman ve her yerde doğru kararların verilmesidir.
TAŞ YERİNDE AĞIRDIR
Her şeyin en doğrusunu bildiğini sanan MHK’ya haddim olmayarak bir tespitimi aktarmak istiyorum.
Sezon başından bu yana TFF 1. Lig hakemleri (A Klasmanı), 1. Lig’de genel olarak Süper Lige göre iyi bir performans gösteriyorlar.
Peki, TFF 1. Lig’de fahiş hataları kimler yaptı dersiniz?
Süper Lig hakemi olduğu halde, TFF 1. Lig’de görev verdiğiniz hakemler resmen baş ağrıttı. Serkan Tokat, Serkan Çınar, A.Kadir Bitigen, Özgür Yankaya, Tolga Özkalfa…
Bir Süper Lig hakemini, TFF 1. Lig’e verdiğiniz zaman aklından neler geçer?
1) Ne işim var benim burada?
2) Klasman mı düşeceğim, yoksa beni gözden mi çıkardılar?
3) Acaba maçla ilgili bir mesaj mı verilmek istendi?
4) Kendi ligine giden hakem arkadaşlarına bakar ve maça motive olamadığı gibi “Zaten iyi olsaydın Süper Ligde maç verirlerdi.” Derlerse…işte o zaman fena.
Hatırlayın sakatlıktan dönünce ilk atamalar nasıl olmuştu? Fırat Aydınus, Barış Şimşek ve Tolga Özkalfa aynı hafta atletik testten geçtiler. Fırat Aydınus F.Bahçe maçına, Barış Şimşek Beşiktaş maçına verilirken, Tolga Özkalfa Samsun-Mersin İY maçına atanmıştı.
Tolga Özkalfa’nın her ne hikmetse şansızlık yakasını bir türlü bırakmadı ve bu ilk maçında siyah-beyaz net bir hata yaptı. Dışarıda olan pozisyonu içeri taşıyıp penaltı kararı verdi. Çünkü Tolga maçta değildi…
Her hakemi kendi liginde kullanmak daha verimli hakem yönetimleri sağlar. Elinizdeki notlara, siyah-beyaz hatalara ve skandal kararlara bakıp bir istatistik yaparsanız haklı olduğumu ve ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız. Çünkü taş yerinde ağırdır. Ancak siz ne yapıyorsunuz A klasman hakemlerini bile 2. Ve 3. Ligde 2. Ve 3.lig hakemlerini Bölgesel Amatör Ligde kullanıyorsunuz. Çünkü siz “Hakemlerinize güvenmiyorsunuz.” Çünkü siz baskıyı kaldıramıyor, gölgenizden dahi korkuyorsunuz.
HİÇBİR HAKEM YALNIZ DEĞİLDİR
ASKF’dan, MHK’dan, varlığından kimsenin haberinin olup olmadığı Hakem Derneği’nden neden hiç ses çıkmıyor.
İstanbul Amatör Küme’de son 2 haftadır 2 hakemin Yeşilköy-İstanbulspor ve Bağcılar Evren-Neslişah maçlarında maç esnasında ağzı burnu dağıtıldı. Görüntüleri izlerken insanın içi parçalanıyor. Bu memlekette köpeğe dokunsan, yer yerinden oynuyor. Oynamalı da... Ama sahada oyuncular, hakemin suratını kan revan haline getiriyor ne Riva’daki beylerin ne de hakem derneklerinin kılı kıpırdamıyor ama bakın Meksika’da neler oluyor?
Hakemlere saldıran oyunculara, Meksika Futbol Federasyonu’nun verdiği cezaları az bulması nedeniyle Hakemler Sendikası greve gitmiş, hafta sonu ülkedeki en üst seviye ulusal lig olan Liga MX de grev nedeniyle maçlara bir hafta ara vermek zorunda kalmıştı.
Hakemlerin tepkisini çeken bu olay, bir hakemi iten Deportivo Toluca takımından Enrique Triverio ve bir hakeme kafa atan Club America'dan Pablo Aguilar'ın sırasıyla 8 ve 10'ar maç ceza almasıydı.
İki oyuncuya da en az birer yıl futboldan men cezası verilmesini talep eden hakemler, bu talepleri için geçen hafta greve çıkmıştı.
Hafta sonu maçların iptal olmasının ardından Meksika Futbol Federasyonu kararlarını gözden geçirerek iki futbolcunun da birer yıl yeşil sahalardan uzak kalmasına hükmetti.
Yeni cezaların duyurulmasının ardından hakemler de grevlerini sonlandırdıklarını açıkladı.
Demek ki dik durunca ses çıkıyor. Ümit ediyorum ki bizim güzel ülkemizde de bir gün işini iyi yapan, üyesinin hakkını arayan, yeri geldiği zaman haklı olarak masaya yumruğunu vuran bir MHK ve Hakemler Derneği mevcut olur.