Din Fıtri bir ihtiyaçtır. Doğrusunu, doğru kaynaklardan bilmez, öğrenmez ve öğretmezseniz Paralel yapıların oluşmasına fırsat vermiş, zemin hazırlamış olursunuz.
İslam dünyasında, Müslümanların son iki asırda dinlerine farklı sebeplerle sahip çıkamamaları ve doğru kaynaklardan öğrenip toplumlarında doğru bir din algısını oluşturamamaları, dini bilgi ve düşüncede çok ciddi boşluklar oluşturmuştur. Uygulanan kültür emperyalizmi, yitirilen duygu ve duyarlılık, planlı şekilde icraata konulan dejenarasyon, Müslümanların inanç dünyasını fitne ve fesat odaklarının at koşturmasına elverişli hale getirmiştir.
Oluşan bu fırsatı değerlendiren Emperyalist ve Siyonistler, İslam Dünyasında Müslümanları dinlerinden koparıp, yumuşak lokma haline getirebilmek, İnsanları İslam’dan uzak tutabilmek, Onu kötü ve tehlikeli göstermek için iki ayrı paralel din oluşturmayı projelendirmiş ve uygulamışlardır.
İlk olarak, iki asır önce Vehhâbilikle başlatılan neo-selefīlik üzerinden şiddete sürüklenebilecek hâricî mantığı icat edilmiş ve bu mantık tarihte ilk defa Müslüman toplumların omurgası hâline getirilmeye çalışılmıştır. İslam’ı terör dini gibi gösterme çabaları ve oluşumlar bu mantığın ürünüdür.
İkinci olarak, Hindistan’da Kadiyânîlikle başlatılan, Türkiye’de ve küresel ölçekte FETÖ ile nihâî noktasına ulaştırılan “ılımlı İslâm” projesiyle İslâm’ın protestanlaştırılması, yani ruhunun yok edilmesi, hayattan uzaklaştırılması, dinin bireysel bir inanç meselesine indirgenerek İslâm’ın küresel sistemin zorbalıklarına, haksızlıklarına meydan okuyan direnç noktalarının kırılarak, hormonlu Müslümanlar üretilmesi hedeflenmiştir.
“Ilımlı İslam projesi” Müslümanların sosyal, siyasi ve dini pek çok alanda ifsadını hedefleyen AB, ABD ve İsrail tarafından finanse edilen çok sinsi bir projedir. Fetullah Gülen’in Müslüman görünümlü kimliğini kullanarak, yıllara Sari dinsizleştirme çabaları ile oluşmuş verimli ortamı fırsat bilerek kurduğu ihanet saltanatı1998 yılında Papa ile görüşmesinden sonra yoğun bir şekilde “Dinler arası diyalog” adı altında İslam dışında tahrif olmuş diğer dinlerin potasında İslamı da eritmeyi amaçlayan hain bir proje olarak uygulanmıştır.
Bu proje ile "Ilımlı Müslüman tiplemesi üretilmeye çalışılmıştır"
Müslümanın inanç felsefesinin temelini oluşturan "Tevhid inancının yarısından vazgeçilmesi, Muhammed'ün Resulullah hakikatinin gözardı edilerek itikadımızın temelinin tahrip edilmesi planlanmıştır. Nitekim bu FETÖ'nün baş münafığının dizayn ettiği ve direk İslam'ın Hristiyanlık ile uzlaştırılması şeklindeki münafıkça bir kalkışmasıdır. Medine münafıklarının Hz. Muhammed'e ve vahye karşı girişmiş oldukları tuzaklar nelerse bunun hedefi de bire bir aynıdır.
FETÖ ihaneti Türkiye’de darbeleri arkasına almış, onlardan en çok nemalanan konumda olmuştur. 1980 ihtilalinin en çok kazananı bu ihanet şebekesidir. FETÖ, Darbeci komutanlara temennalar çekmiş, methiyeler düzmüş, bu çabaları ile saçtığı nifak tohumlarının önünün her seferinde alabildiğine açılması sağlanmıştır.
28 Şubat postmodern darbesiyle, İslâmî kimliklerin ve söylemlerin hedef tahtasına konulması, Türkiye’yi dimdik ayakta tutan omurgayı yıpratmış, çimentoyu çürütmüş, tutkal’ı sulandırmıştır. Toplumda, İslâmî kesimler de dâhil hızlı bir sekülerleşme süreci başlatılmış: Kur’ân kursları, İmam Hatip Liseleri, İslâmî kimlik ve söylemler aşındırıldıkça, etnik bilinç ve kimliklerde inanılmaz bir patlama yaşanmıştır. Böylelikle hem PKK’nın teorik temelleri atılmış hem de ılımlı İslâm projesinin hizmetkârı FETÖ’nün önü alabildiğine açılmıştır.
Sonuçta canlı, diri bir görünüm arz eden, 1980’lerde ve 1990’larda zirve noktaya ulaşan İslâmî entelektüel yönelimler kurutulmuş; kitap ve dergi yayıncılığına, toplumun İslami kimlik duyarlılığına büyük darbe vurulmuştur.
Fetullah Gülen, O günlerde boy gösterdiği televizyon programlarında Refah-Yol hükümeti için " Bu gün Türkiye’yi idare edemeyenler, bu işi beceremedik, yüzümüze gözümüze bulaştırdık deyip çekip gitmeliler” “Birileri haksız yere laikliğe ve demokrasiye hücum ediyor.” “Askerler, bazı sivil kesimlerden daha demokrat.” İfadelerini kullanmış, Darbenin fetva eminliğine soyunarak, “Asker yanlış da yapsa MGK kararları ile sevap almıştır.” Sözleri ile darbenin bir ayağının bu hain zihniyet olduğunu deklare etmiştir.
İnanç dünyası boşluk kabul etmez. Yasaklarla, engellemelerle oluşan boşlukları paralel yapılar, fitne üretim merkezleri, ihanet şebekeleri, yozlaşmış organizasyonlar tarafından mutlaka doldurulur.
Müslüman toplumlar Kur'an'dan yüz çevirdiği zamanlarda hep İslam ümmeti için güvenlik açıkları meydana gelmektedir. Rehber olarak Kur'an-ı aldıkları zamanlarda ise benzer problemler yaşanmamıştır. Çözüm yine aynı keyfiyete dönmektedir. Kur’an a göre eğitim, Bu eğitimi de Peygamber Efendimizin sahih sünneti doğrultusunda gerçekleştirmemiz gerekir. Bu ümmetin çocuklarını yeniden Kur'an ile eğitmek tek çıkar yoldur. Aksi halde oluşan açığı okulları ile, dershaneleri ile vb. fetö vari oluşumlar doldurur ve bu millet de “hem okusun, hem dinini öğrensin” saflığı ile bu ve benzeri şebekelere evladını teslim eder. Böylece 15 Temmuzların önünün açılmasına masumane katkıda bulunulmuş olur.
Batının İslam ülkelerinde tezgahlamak istediği oyunun tek bozucu adayı yine Müslüman ümmettir, Sorunu çözecek olan Müslümanların kendilerine gelmeleri kendilerini fark etmeleridir. Yeniden Kur’an a dönmeleridir. Bizim kendimize gelmemiz ve güçlenmemiz Batı tarafından çok farklı şekilde okunuyor. Batı, Müslümanların, şimdi değil gelecekte bile kullanması muhtemel olan, maddi güç ve imkanlara, bağımsızlıklarını temin edecek şekilde sahip olmasını kesinlikle kabul etmiyor ve bunu kendi geleceği için çok büyük tehlike görüyor. İşte Türkiye'nin özellikle son altı-yedi yıl içerisinde ciddi badirelerle karşı karşıya bırakılmasının sebebi budur. Mesele Türkiye’de demokrasinin ve laikliğin az uygulanması meselesi değildir. Mesele Türkiye’nin, Batı’nın kendisine takdim etmiş olduğu protez bacaklar ve bastonlarla değil kendi kimliği ve varlığı ile kendi ayakları üzerinde durmak isteyen istikametidir. Türkiye bu süreci henüz tamamlamış değildir. Ancak böyle bir istikameti seçmiş olması dahi onları çıldırtmaya yetmektedir. Milli savunma hamlelerinde gelinen seviyemiz, Terörle mücadelede kazandığımız başarı, Suriye’de, Kuzey Irak’ta, Libya’da, Doğu Akdeniz’de elde ettiğimiz kazanımlar, hele hele Ümmetin hayali Ayasofya’nın tekrar Cami olarak asli hüviyetine dönmesi kendilerince uyutulan bir devin kendine gelmesi, yeniden canlanması olarak algılanıyor. Bunun emarelerini gördükleri için rahatsız oluyorlar. O halde asıl mesele buradadır.
Onlara göre Türkiye'nin bu istikametinin önlenmesi gelecekte İslam ümmetinin güçlenmesinin önüne geçmek manasına gelmektedir. Meselenin bize göre irdelenmesi ve üzerinde durulması gereken tarafı da budur. Mesele birilerinin düşündüğü gibi Türkiye’deki siyasi partilerin söylemlerinin ifade ettiği şekilde demokrasi meselesi değildir. 15 Temmuz gecesini çok iyi okumak gerekir. Halkın sokağa çıkarken kendisini nasıl ifade ettiği iyi kavranmalıdır. Halk niçin sokağa çıktı? Vatan için, Ezan için, Ya Allah diyerek hainlere dur demek için . Bunun dışında başka maksatlarla çıkmış olanlar elbette ki vardır. Fakat hakim renk, asıl dinamik bu olduğuna göre bu halkın ne için bu darbe kalkışmasına karşı çıktığı iyi anlaşılmalıdır. Niçin karşı çıktığını anladığımız takdirde bu darbe teşebbüsünün hangi maksatla kimler tarafından sahnelenmek istediğini de halkın çok iyi anladığını idrak etmiş oluruz. Hiç beklenmeyen insanların gösterdiği hiç beklenmeyen fedakarlıklar “Bu milletin külüne üflenseniz iman fışkırır” gerçeğinin tezahürü oldu. Böylelikle şimdiye kadar sanılanın aksine Müslümanlar üzerlerinde oynanmak istenen oyunlardan habersizdir yargısının kökünden yanlış olduğunu görmüş olduk.
Elhamdülillah halkımızda İslam adına, ümmetin başına örülmek istenen çoraplara karşı çıkmak gibi fıtri bir anlayış vardır. O halde bunun daha fazla güçlenmesi için Batı’nın işgal ve sömürü kokan istek ve planlarına, programlarına karşı durabilmek için halkımızdaki bu anlayışı derinleştirmek en önemli görevimiz olmalıdır. Bu anlayışın daha asil, daha güçlü, daha kalıcı olması ve daha sağlam temellere oturması için, ileriye yönelik plan ve projelerin çok daha kapsamlı bir hale gelmesi adına hep birlikte çaba ve gayretlerimizi ortaya koymalıyız.
Merhum Akif’in “Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın” duasına biz de “Allah bu millete bir daha 15 Temmuzlar yaşatmasın” duasını ilave ederek, 15 Temmuz 2016 Hain FETÖ kalkışmasında ve her zaman her yerde ülke güvenliği ve savunmasında fedai can eden aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyor, Gazilerimize acil şifalar diliyoruz.
Elinize dilinize kaleminize sağlık hocam. Allah razı olsun.
Tebrik ediyorum Âmiiin âmiiin âmiiin ecmaîn diyorum...Selamünaleyküm...
Hocam güzel bir yazınızı daha nefes almadan okudum. Allah sizden razı olsun
Önemli bir zamand böyle ibretlik bilgileri paylaştığınız için teşekkür ederiz.
Altıyüz sene değil, belki Abbasîler zamanından beri bin senedir Kur'an-ı Hakîm'in bayraktarı olarak, bütün cihana karşı meydan okuyup, Kur'anı ilân etmiş olan Kur-an'ın ve Peygamber Efendimizin övgüsüne mazhar ve son kale olan bu necip millet o şanlı vazifesine geri dönüyor inşaallah. 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günümüz kutlu olsun.
Bu ülke aleyhinde her kim çalışıyor ise, dini, imanı, kimliği, kişiliği ne olursa olsun Allah belasını versin
Bu ülke aleyhinde her kim çalışıyor ise, dini, imanı, kimliği, kişiliği ne olursa olsun Allah belasını versin
Hocam ne güzel anlatmışsınız. Meydanı boş bulan at koşturuyor. Allah bu millete gene de yardım ediyor.
Yüce milletimiz tarihte olduğu gibi 15 Temmuz akşamı yine hainlere, çetelere, Türkiye Cumhuriyeti’nin düşmanlarına unutamayacakları bir ders vermiştir. Demokrasi nöbetimiz kutlu ve şanlı olsun.
ALLAH CC TÜM SEHiTLERiMiZE DEVLET BÜYÜKLERiMiZE ve BU VATANA HiZMET EDENLERE RAHMET EYLESiN.! RUHLARINA EL FATIHA
Çok doğru tespit. Cahil bırakılan nesil FETÖ ye malzeme oldu. Ama bu ülke hainlerler her zaman baş etmiştir.
Çok güzel bir yazı hocam.Kaleminize sağlık
Hocam eline sağlık güzel bir yazı olmuş
Kaleminize sağlık hocam, yakın tarih canlı tutulmalı. İnsanlar çabuk unutuyor.
Ağzına diline ve dahi gönlüne sağlık, duanıza amiiiinnnn
Harika bir tahlil, mükemmel bir tespit. Teşekkürler Hocam
Amin MEKANLARI cennet olsun15 temmuz aynı zamanda Müslümanlarının dirilişidir elhamdürullah
Fetöye Fetö örgünlenmesine fırsat verenlere içimize sokanlara ve masum canların ölümüne sebep olan her kim varsa hepsine Allahın laneti üzerlerine olsun öğretmenim
Eline gönlüne,fikrine zikrine sağlık Mustafa hocam
Hocam çok değerli çalışmalarınız için teşekkür ediyorum Allah razı olsun hayırlı akşamlar diliyorum.